10 Ocak 2010 Pazar

SİYON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ

PROTOKOL XII
Hürriyet, kânunun müsaade ettiğini yapma hakkıdır. Kelimenin bu şekilde mânâlandırılmasının uygun bir zamanda bize hizmeti olacaktır. Çünkü kânunlar yukarıda bahsi geçen programa göre yalnız bizim arzumuza göre ilgâ edilecek veyâ yapılacak olduklarından bütün hürriyet böylece bizim ellerimizde olacaktır.

Bu sebepten dolayı neşredeceğimiz gazeteler en karşı temâyül ve fikir gösteren düzene riâyetsizlik yâni protesto etmişler gibi görüneceklerdir. Bununla bize karşı güven hâsıl edecek bundan hiç şüphelenmeyen hasımlarımız aramıza çekilmiş olacak ve böylece onlar tuzağımıza düşerek zararsız hâle getirileceklerdir.

Ön sırada resmî mâhiyette olan organlar bulunacaktır. Bunlar dâima menfaatlerimizin üzerinde koruyucu olacaklar ve bundan dolayı da tesirleri çekmiş olacaklardır.

Üçüncü sırada biz kendi muhalefetimizi kuracağız ki tamâmen dış görünüş olarak organlarından en az birinde bize çok aykırı görünen tezler ileri sürülecektir. Bizim hakîkî muhalefetlerimiz bu taklit muhalefeti kendilerinin olarak kalpten kabûl edecek ve bize bütün sırlarını açıklayacaklardır.

Bütün gazetelerimiz mümkün olan her görünüşte –aristokratik, cumhûriyetçi, devrimci, hattâ anarşist- olacaklardır. Tabiî anayasa mevcut olduğu müddetçe, onların yüz eli olacak ve kamuoyunun gereği olan her bir sektör için bir parmağı bulunacaktır. Ne zaman bir heyecan uyansa bu eller, düşünceyi bizim gâyemiz istikâmetine sevk edecektir. Çünkü heyecanlanan bir hasta bütün muhakeme kuvvetini kaybeder ve telkinlere kolaylıkla kapılır. Kendi kamplarından olan bir gazetenin fikirlerini tekrar ettiklerini sanan budalalar bizim fikirlerimizi veyâ bizim için makbul görünen herhangi bir fikri tekrar etmiş olacaklardır. Kendi partilerinin boş inancı içinde 
olanlar, gerçekte bizim kendileri için açmış olduğumuz bayrağı takip edeceklerdir.


Bizim gazetelerden teşekkül eden milis ordumuzu bu anlayış içinde idrâk etmek için bu düzeni teşkilâtlandırmakla özel ve ihtimamlı bir dikkat göstermeliyiz. Merkez basın dâiresi unvânı altında basınla ilgili toplantılarda bizim ajanlarımız dikkati çekmeden günün emirlerini ve parolalarını vereceklerdir. Bizim organlarımız resmî tebliğlerdekinden daha dolgun bir şekilde ifâde bulabilmemiz gâyesiyle münâkaşa ve tekzipler ile fakat dâima sathî olarak ve meselenin özüne temâs etmeksizin resmî mâhiyette gazetelere karşı yapmacık bir mücâdelenin yaylım ateşini devâm ettireceklerdir. Tabiî bu durum her ne zaman bizim menfaatimize olacak ise.

Bize yapılacak olan bu hücumlar ayrıca bir başka gâyeye de hizmet edecektir. Yâni teb’âmız tam bir söz hürriyetinin varlığına inandırılacaklar ve bu sûretle ajanlarımız bize muhalif olan bütün organların bizim emirlerimize karşı herhangi bir esaslı itiraz bulamadıklarından boş şeyler saçmalayan kimseler olduklarını iddiâ etmek için fırsat verecektir.

Bu şekilde tertip metodları, halk tarafından fark edilmezler, fakat halkın teveccüh ve itimâdını bizim hükûmetimiz tarafına çekmede başarı kazanmak için en iyi bir şekilde hesaplanmış ve kesinlikle güvenilir metodlardır. Üzerine basacağımız toprağı dâimâ çok ihtiyatlı bir şekilde yoklayarak böyle metodlar sâyesinde zaman zaman icap eden şekilde vakıalar veyâ onların tekziplerini iyi veyâ kötü karşılanacaklarına göre kâh yalan olarak neşrederek siyâsî meseleler üzerinde halkın zihninin heyecanlandıracak veyâ sâkinleştirecek, iknâ edecek veyâ karıştıracak bir durumda olacağız.

Bizim muhaliflerimiz üzerinde kesin olarak ifâde edecekleri basın organlarına sâhip olmayacaklardır.

Basınımızın üçüncü sınıfı içinde tarafımızdan ateşlenen bu gibi tecrübe atışlarını ihtiyaç hâlinde yarı resmî organlarımızda enerjik bir şekilde tekzip edeceğiz.

Şimdiki zamanda bile, sâdece Fransız basınını ele alın, parola ile işleyen masonik dayanışmayı açığa vuran haller vardır: Bütün basın organları meslekî gizlilik içinde birbirlerine bağlıdırlar. Onlardan hiçbirisi kendi mâlûmat kaynaklarının sırrını bunların bildirilmesi kararlaştırılmadıkça dışarıya vermezler. Gazetecilerin hiçbirisi kendinin bütün mâzîsi içinde yüz kızartıcı bâzı yaralar ve buna benzeyen şeyler bulunmadıkça basın mesleğine kabûl edilmeyeceği için onlardan hiçbirisi bu sırrı ifşâ etmek tehlikesine girmeyecektir. Çünkü bu yaralar derhal açıklanır. Bu sırlar birkaç kişi arasında kaldığı müddetçe gazetecinin şöhreti memleket çoğunluğunu çeker, avam onu şevkle tâkip eder.

Bizim hesaplarımız, bilhassa taşra vilâyetlerini şümûlüne alır. Oralarda bizi herhangi bir anda başkente saldırabilmemize vesîle olacak ve başkente taşra vilâyetlerinin kendi istek ve hissiyatı olarak göstereceğimiz istek ve hisleri alevlendirmek bizim için zarûrîdir. Tabiî bunların kaynağı daima bir ve aynı olacaktır: Biz, iktidârı tam ele geçireceğimiz zamâna kadar başkentlerin kendilerini taşra halkının yâni bizim ajan kadromuz tarafından hazırlanan bir çoğunluğun fikirleri ile boğulmuş bulmalarını arzu ediyoruz. Amacımız için elzemdir ki en uygun anda meydana getirdiğimiz bir emr-i vâkîyi sebep için yâni taşra vilâyetlerindeki çoğunluğun bunu kabûl etmiş olduğu düşüncesi içinde olarak artık müzâkere yapma durumuna girmesinler.

Bizim tam hükümdarlığımızı elde etmemize geçişten önceki yeni rejim döneminde bulunduğumuz sırada, halkın arasındaki dürüst olmayan hareketlerin hiçbir çeşidinin basın tarafından herhangi bir şekilde açıklanmasına müsaade etmemeliyiz. Yeni rejimin suç işlemesini bile ortadan kaldıracak bir derecede herkesi memnun ettiği düşüncesini vermek için bu lüzumludur. Suç işlenmesi hallerini ancak o suçlara mâruz kalanlarla tesâdüfen şahit olanlar bilecektir.

Biz basınla aşağıdaki tarzda uğraşacağız: Bugünün basını tarafından oynana rol nedir? O bizim gâyemiz için lüzumlu olan hisleri kamçılar ve alevlendirir veyâ partilerin egoistçe amaçlarına hizmet eder. O çok defâ tatsız, haksız ve yalancıdır ve halkın çoğunluğu basının gerçekte hangi gâyelere hizmet ettiğine dâir en ufak bir fikir sâhibi değildir. Biz ona eyer vuracağız ve sıkı bir dizginle dizginleyeceğiz. Aynı işi matbaalarının bütün istihsâli için de yapacağız. Çünkü biz eğer broşürler ve kitaplar için hedef olarak kalırsak basının hücumlarını duyurma husûsundaki düşünce nerede kalırdı? Şimdiki zamanda sansür yüzünden ağır bir masraf kaynağı olan yayın istihsâlini biz devletimiz için çok kârlı bir gelir kaynağı durumuna çevireceğiz. Biz ona özel bir basın organı veyâ matbaa kurulmasına müsaade etmeden evvel teminat 
yatırmaların isteyeceğiz. Bunlar o zaman basının yapacağı herhangi bir çeşit hücûma karşı bizim hükûmetimizi garantili duruma getirecektir. Eğer o zaman hâlâ böyle şeyler mümkün olup da bize karşı hücum için herhangi bir teşebbüste bulunursa biz onları merhametsiz bir şekilde para cezâlarına çarptıracağız. Damga vergisi, teminat yatırılması ve bu yatırılan paralar ile emniyet altına alınan para cezâları hükûmete muazzam bir gelir kazandıracaktır. Parti organlarının yayın uğrunda para esirgemedikleri doğrudur. Fakat biz bunları bize karşı ikinci hücumlarında kapatacağız. Kimse cezâdan muaf olarak Hükûmetimizin yanılmazlığı hâlesine gölge
 
düşüremeyecektir. Herhangi bir yayını durdurmak için bahâne olarak halkın düşüncesini karıştırdığı iddiâ edilecektir. Dikkat etmenizi ricâ ederim ki bize hücûm edenler arasında bizim tarafımızdan tesis edilmiş organlar da olacaktır. Fakat onlar sâdece bizim değiştirmeyi önceden kararlaştırdığımız noktalara hücûm edeceklerdir.


Bizim kontrolümüz olmadan bir tek tebliğ bile halka ulaşmayacaktır. Hattâ bütün haberlerin, bürolarında dünyânın her tarafından haber toplanan birkaç ajans tarafından yayılması sebebiyle şimdi bile bu neticeyi zâten elde etmiş bulunmaktayız. Bu ajanslar bilâhare tamâmen bizim olacak ve sâdece bizim kendilerine dikte ettiklerimizi yayacaklardır.

Eğer şimdiden biz Yahudi olmayanların hepsinin dünyâ olaylarına burunlarının üstüne yerleştirdiğimiz gözlüklerin renkli camlarından bakacakları derecede kendimizi onların cemiyetlerinin kafasının sâhibi yapma yolunu bulmuşsak, eğer şimdiden Yahudi olmayanların budalalığının devlet sırları dediği şeylere bizim girmemize engellerinin mevcut olduğu bir tek devlet bile yoksa, ya bütün dünyâda hüküm sürecek kralımızın şahsında dünyânın hükümdarları olarak kabûl edileceğimiz zamanki durumumuz nasıl olacaktır?

Tekrar matbaaların geleceğine dönelim. Yayınevi sâhibi, kitabevi sâhibi veyâ matbaacı olmak isteyen herkes kendisine bu işler için tesis edilmiş bir diploma tedârik etmeğe mecbur tutulacaklar ve herhangi bir hatâ hâlinde derhal tevkif edileceklerdir. Bu gibi tedbirler ile düşünce âleti bizim Hükûmetimizin ellerinde bir terbiye vâsıtası ile karanlık yollara ve tuhaf fikirlere saptırılmasına müsaade edilmeyecektir. Aramızda bu hayâlî ilerleme iddiâlarının ahmakça tasavvurlar hem inanların kendi aralarında ve hem de otoriteye karşı anarşik münâsebetler doğurur. Çünkü; ilerleme, daha doğrusu ilerleme fikri her çeşit serbestlik telakkîsini ortaya çıkarmış fakat bunların hudutlarını tâyin etmeğe muvaffak olamamıştır. Liberal denilen herkes, fiilen olmasa bile fikren muhakkak anarşisttir. Onların her biri hürriyet hayâletinin peşini 
tâkip ediyor ve münhasıran düzene riâyetsizlik yâni protesto etmiş olmak için protesto etme anarşisine düşüyorlar.


Periyodik basına dönelim. Her basılı maddeye olduğu gibi bunlara da sayfa başına damga vergisi ve teminat yatırma mecburiyeti yükleyeceğiz. Otuz yapraktan az kitaplar için iki misli olacaktır. Bir taraftan basılı zehirlerin en kötü şekli olan mecmuâların sayısını azaltmak için diğer taraftan da yazarları, az okunacak ve özellikle pahalıya mâl olacak uzun eserler yazmağa zorlaması için bu çeşit kitapları broşür sayacağız. Aynı zamanda zihnî gelişmeye bizim menfaatimiz bakımından tespit edilen yönde tesir etmek için biz kendimiz, ucuz olacak ve doyulmaz bir şekilde okunacak yayınlar yapacağız. Vergiler, tatsız yazarlık heveslerini sınırlayacak ve cezâ sorumluluğu yazarları bize bağlı yapacaktır. Eğer bize karşı yazmağa istekli kimseler bulunacak olursa bunlar eserlerini basmaya hevesli hiçbir şahıs bulamayacaklardır. Yayınevi sâhibi veyâ matbaacı herhangi bir eseri basılı olarak yayınlamak için kabûl etmeden evvel bu işi yapmak için müsaade almak üzere yetkili
makamlara başvurmaya mecbur olacaklardır. Böylece bize karşı hazırlanan bütün düzenleri önceden bileceğiz ve onlardan evvel davranarak bahsedilen mevzû üzerinde izâhatta bulunarak onları tesirsiz bırakacağız.


Kitap yayını ve gazetecilik en önemli eğitim güçlerinden ikisidir ve bundan dolayı bizim hükûmetimiz gazetelerin çoğunun sâhibi olacaktır. Bu durum husûsî mülkiyetteki 
basımın zararlı etkisini yok edecek ve bizi halkın düşüncesi üzerinde çok büyük bir tesir elde etme durumuna getirecektir. Eğer biz o gazete için ruhsat verirsek bizzat kendimiz otuz tâne kuracağız ve diğer yayınlar için de aynı nisbette muhafaza edeceğiz. Bununla berâber hiçbir sûrette bundan halk şüphelenmemelidir.




Hiç yorum yok: