13 Haziran 2010 Pazar



GERÇEKLİĞİ; GERÇEKLEŞMESİNDE OLAN PROTOKOLLER


SİYON LİDERLERİN PROTOKOLLERİ



PROTOKOL-10









PROTOKOL 1:
PROTOKOL 2 VE 3:
PROTOKOL 4 VE 5:
PROTOKOL 6 VE 7:
PROTOKOL 8 VE 9:

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."


GERÇEKLİĞİ; GERÇEKLEŞMESİNDE OLAN PROTOKOLLER


SİYON LİDERLERİN PROTOKOLLERİ





PROTOKOL-8 VE 9 





PROTOKOL 1:
PROTOKOL 2 VE 3:
PROTOKOL 4 VE 5:
PROTOKOL 6 VE 7:


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
GERÇEKLİĞİ GERÇEKLEŞMESİNDE OLAN PROTOKOLLER
SİYON LİDERLERİN PROTOKOLLERİ

PROTOKOL-4 VE 5




PROTOKOL 1:
PROTOKOL 2 VE 3:
PROTOKOL 4 VE 5:
PROTOKOL 6 VE 7:


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
GERÇEKLİĞİ GERÇEKLEŞMESİNDE OLAN PROTOKOLLER
SİYON LİDERLERİN PROTOKOLLERİ



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
NÜKLEER SAVAŞ ÇIĞIRTKANLARININ GERÇEK YÜZLERİ

İran'a nükleer silah üretiyor diye vurmak amaçlayan ülkelerin gerçek yüzleri :


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

İRAN, TÜRKİYE VE BREZİLYA ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMA METNİN İÇERİĞİ


Mehr haber ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Menuçehr Mutteki 17 Mayıs 2010 tarihinde sağlanan 10 maddelik anlaşma metnin içeriğini açıkladı.
10 maddelik anlaşma metnin içeriği şöyle:

*Üç ülke nükleer silahların yayılmamasına vurgu yapmaktadırlar ve tüm üye ülkelerin yanı sıra İran İslam Cumhuriyeti’nin yakıt çarkı üzerinde araştırma ve ilerlemesine vurgu yapmaktadırlar.

*Yeni bir işbirliği ve teamüllerin başlanması için gayri tekabül, olumlu ve yapıcı bir ortamda bu üç ülke anlaşma metnindeki maddelerin icra edilmesine kayıtsız şartsız inanmışlardır.

*Yakıt takası barışçıl nükleer teknoloji alanlarda işbirliğin başlanması için önemli bir adım olarak nitelendirmektedir.

*Nükleer yakıt takası ileriye dönük olarak milletlerle işbirliği yapmak için başlangıç noktası oluşturacağı gibi olumlu işbirliği ve barışçıl nükleer işbirliğine dönüşmeli ve İran hukukuna hedef alan her çeşit tehdit dolu beyanatlar ve davranışlardan kaçınılmalı ve yerinde nükleer işbirliği ön görülmeli.

*1200 Kg az düzeyde zenginleştirilmiş uranyumun İran’ın mülkiyeti altında kaydıyla İran ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun gözetimi altında Türkiye’de emanet olarak tutulacaktır.

*İran İslam Cumhuriyeti yukarıdaki konularla onayı olduğuna dair 7 gün süre zarfında Uluslararası Atom Enerjisi Kurum’a bildirecek ve Viyana grubu (Rusya, Fransa, ABD ve UAEK) olumlu yanıt verdiğinde Tahran reaktörü için 120 Kg nükleer uranyum temini için İran ve Viyana anlaşmasıyla ilgili olarak yazılı anlaşma yoluyla, açıklık getirecektir.

*Viyana grubun onayı ilan edilinceye kadar taraflar 6. Maddeyi uygulamak için kendilerini muvazzaf görülmektedir ve İran ise az zenginleştirilmiş 1200 Kg uranyumun (LEU) intikalyla onayını ilan edilmektedir ve Viyana grubu ise Tahran reaktörü için gerekli olan 120Kg miktarında  yakıtın teslimini taahhüt etmektedir.

*Bu anlaşmaya göre İran’ın isteği üzerinde takas gerçekleşmezse, Türkiye yakıtı İran’a geri verecektir.

*Ortak endişeler çerçevesinde Türkiye veya Brezilya’da olmak üzere İran ve 5+1’in müzakerelerine başlanması için Türkiye ve Brezilya olumlu yaklaşmaktadırlar.
Bu anlaşmada Türkiye ve Brezilya NPT antlaşması hukukuna sadık kalan İran’ın yapıcı yaklaşımından takdirlerini dile getirmekte, ayrıca bu iki ülke İran’dan da teşekkür etmektedirler.
GENETİĞİMİZ DEĞİŞTİRİLİYOR.


Ukrayna ve Rusya yalan söylüyor. Daha önceki yıllarda da gündeme gelen, özellikle domates üzerinde yoğunlaşan Türkiye’den alınmama kararların altında İsrail’den alınan GDO’lu tohumlar olduğu aşikâr. Ne yazık ki GDO’lu sebzeleri hiçbir ülkeye satamıyoruz ve iç piyasada tüketiyoruz. Ama ne Rusya; nede yeni karantina kararıyla Ukrayna bunu itiraf edemiyor. GDO’lu terörle,Türk halkının genetiğiyle oynuyorlar ve buna AKP hükümeti çıkardığı yasalarla çanak tutuyor.İsrail ile uyduruk gündemlerle gerilen ilişkiler iç siyasette oy avcılığında kullanılacağına kamuoyu baskısıyla GDO’lu tohum alımının engellemek için AKP hükümetine baskı yapılmalıdır.
Tayyip Erdoğan ve kabinesinin siz GDO lu tohumlarla üretilmiş sebzeleri yediğine inanıyor musunuz?
Ben inanmıyorum ve bunun uzun vadede Türk halkının genetiğini değiştirmek için yapılan emperyalist bir yok etme oyunu olduğuna inanıyorum. GDO’lu tohumların ülkemizde yeni(birkaç yıllık) olduğunu düşünen arkadaşlara kendi hayatımdan bir not düşmek isterim. Tam 25 yıl önce çiftçilik yapan babam dolmalık biber olarak sunulan ve fide şeklinde belli bir fiyattan fideyi satan fabrikaya vermek şartıyla senet imzalayarak bu kısır tohumlardan ekti.O zaman  GDO gündemde değildi.Ve bu üretilen biberler piyasanın çok çok altında (1/3 değerle) o fabrikaya satıldı.Kendi tarlamızdan gece biber toplayıp (bir çeşit çalarak) pazarda sattığımızı ama pazarda da fabrikanın adamları tarafından engellendiğimizi hatırlıyorum.Sonraki yıllarda bu kısır İsrail tohumları salatalık ve şimdi en çok domates olarak ekiliyor.Osmanlı’nın Reji sisteminin günümüz versiyonu.

Kısacası dostlar GDO ülkemize tespitimce en az 25 yıl önce girdi. Çeyrek asır bir halkın genetiğinin değiştirilmesi için yeterli olması gerekir. Psikolojik rahatsızlıklarda ki artışların gerekçesi bu olabilir mi?
Bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, Türkiye’de ne yazık ki bunu analiz edecek bir teknoloji yokmuş, istek ve duyarlılık zaten yok. Hatta AKP’nin bu konuda da İsrail ile gizli anlaşması var. Çıkarılan GDO yasası bunun ispatıdır.
Sevgiyle kalın.

HABER:
TÜRK SEBZELERİ KARANTİNAYA ALINDI
 Kırım Haber Ajansı, Odessa Başkonsolosluğu Ticari Ataşesi Kemal Günay`a dayandırarak verdiği bilgiye göre, Ukrayna Tarım Bakanlığı, 3 Haziran 2010 tarihi itibariyle Türkiye`den gelen domates, biber, patlıcan ve patateslerin ülkeye girişini bir süreliğine yasakladı.
Yasaklama nedeni olarak; bu ürünlerde görülen patates güvesinin gösterildiğini belirten Günay, bu böceklerin daha önce gelen bazı TIR`larda tespit edildiğini ve bundan dolayı da 3 Haziran 2010 tarihi itibariyle Türk sebzelerinin Ukrayna`ya girişinin yasaklandığını söyledi.
Türk ihracatçılara bu karar ile ilgili daha önceden bilgi verilmesi gerektiğini dile getiren yetkili, yola çıkan TIR`ların Ukrayna`ya girebilmeleri için bu kararın yayımlanmasından sonra en az 5-10 günlük sürenin olması gerektiğini vurguladı. Günay oluşan duruma ilişkin, ``Daha önceden haber verilseydi Türkiye`den TIR`lar yola çıkmazdı. Ama maalesef Tarım Bakanlığı yetkilileri bunu kabul etmiyorlar`` diye konuştu.
Bu konuda Kiev Ticari Müşavirliğinin Ukrayna Tarım Bakanlığı ile görüşmelere devam ettiğini belirten Günay, Türkiye Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı yetkililerinin konuyla ilgilendiklerini ve önümüzdeki hafta Ukrayna`ya gelebileceklerini kaydetti.
Karantinanın ne zamana kadar devam edeceğinin belli olmadığını ve karantinaya alınan ürünlerin bozulabileceğini söyleyen Günay, Türkiye ve Ukrayna tarım bakanlıkları arasında yapılacak görüşmelerin sonucunda bunun netleşeceğini ifade etti.
Odessa ve Kırım`da çok sayıda TIR`ın beklediğini, birçoğunun da Ukrayna`ya gelmek üzere yolda olduğunu belirten Kemal Günay, sadece Kezlev`e girmek üzere olan gemide 24 TIR`ın bulunduğunu aktardı.
Bu meselenin altında başka bir nedenin olup olmadığı sorusuna Kemal Günay, karantinanın tüm yabancı sebzelere uygulanmadığını, sadece Suriye ve Türkiye kaynaklı ürünlere uygulandığını belirtti.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilileri de Ukrayna`nın kendi karantina listesinde olmayan bir zararlıyı gerekçe göstererek karantina uygulamaya başladığını, bunun da uluslararası kurallara aykırı olduğunu söyledi. Yetkililer, Ukrayna yetkilileri ile görüşme sürecinin devam ettiğini kaydetti.




"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."