30 Aralık 2010 Perşembe

NEVROTİK SÜREÇLER


Hayata geldik. Belirli değer yargıları geliştirdik. İnsan olmanın onuru dedik.
Vatanın yoksa onurunda yoktur, hatta hiçbir şeyin bildik.
Sonra bir baktık ki içimizden birileri ülkemizi bölmek istiyor.
Adına hak/hukuk hatta yılışıp gukuk diyor.
Emperyalistlerle işbirliği yapıyor.
Bu durumda:
“Ölür müsün? Öldürür müsün?” derler bizde.
Öldüremezsin düşman değil.
Bizde ölmeyi seçtik.
Ama ölemedik.
İnsanın en güçlü yanı savunma mekanizmasıdır.
Ve dünyanın her yerinde; her şartında yaşayabilen tek canlı.
Savunma mekanizması mıdır? Bilmem.
Ama bakkala çakala borcum var.
Savunma mekanizması mıdır? Bilmem ama arkamdan az da olsa üzülecekler var.
Savunma mekanizması mıdır? Bilmem ama Gazze’de insanlar Mısır’dan aldıkları lüks arabaları yeraltı tünellerinde geçirip 4/5 katına Gazze’de satıyor. Tepelerine bir aydır bomba yağıyor ama birileri 5 katına lüks arabalara biniyor. Seçim, referandum yok yakın  Davos Fatih’i “One minute” demiyor.
Savunma mekanizması mıdır? Bilmem.
Birileri ülkeyi sen mi kurtaracaksın? Diyebiliyor.
Yiyoruz, içiyoruz (varsa tabi) keyfimize  bakıyoruz.
Yada zayıflık görüyor benimkini, beklide nevroz tik bir dönem.
Vatandaş mikrofonunu sokaktakilere tutuyor.
“Milli marşımızın adı nedir?” diye soruyor.
On kişiden dokuzu bilmiyor. Biliyor gibi olanda “Korkma sönmez” diyor.
Wikileaksa kestane demişlerdi gülmüştüm. Balıkesir kuzu kestanesi. Hadi buna eyvallah.
Gel de buna gül.
629TL oldu askeri ücret; sevindik.3 çocuk yapın diyen başbakan çocuk başı 3Kuruş veriyor.
Ne mutlu. Çalışmayan kadına 1TL.Oh oh. Simit+çay hesaplısında 1 TL. Ama gemicikler yüzüyor.
Benzini %25 ucuza satacak olan petrol ofisi sahibi mehter marşıyla açılış yapıyor. Tabi ki bir aylığına.%25 ne demek 4TL olan benzini 3TL ye satmak demek. Helal olsun dedik haliyle.
İzmir Konak’ta kepçe operatörü yandaki binayı göçürüyor kış günü. Can kaybı yok seviniyoruz ama Büyük şehir belediyesi evleri göçenlere 1 Kg baklava gönderiyor.
Adam buna sevinemiyor. “Teşekkür ederiz.”diyor ve de ekliyor adam haklı olarak. “Alsın bunu başkan yesin” 
Avrupa’nın kuzey ülkelerinden bir kasabada trafik kazası oluyor. Okumuştum bir yerde. Kasaba halkı ayağa kalkıyor. Meğer yüz yıldır kaza görmemiş vatandaş. Şok olmuş haliyle.
Sakın kazayla her haberi izleyeyim demeyin. Sakın onun için bilgisayarınıza haber alarmlar falan da eklemeyin. Ülkede irili ufaklı günlük kayıpları saymaya kalkmayın. Sakın benim gibi de çetele tutmayın. Trafik, terör, grizü vb.50 altına düşmez hiç. Ertesi gün gazetelerin 2. sayfaları kan revan. Mobesa çıktı teknik olduk. Görüntülü izliyoruz artık. Sonra benim gibi nevrotik nevrotik gezersiniz. Uykusuzluktan gözlerinizin altı morarır. Ele geçmiş kanallarda liboş/fettoş/kürdoş takımının yılışık konuşmalarına esir olursunuz. Varsa bir izlediğiniz dizi. “yaprak dökümü” gibi, mahvolmuş yaşamları izlerken kaldıysa gözyaşınız belki dökersiniz. Dizidir bilirsiniz ama dökersiniz. Hatta dizi diye döker; şehit haberinde kanal bile değiştirirsiniz. Değiştire biliyorsanız ne mutlu tabi. Birde benim gibi izlerseniz vah halinize.
Ah bakkala çakala borcum olmasa çeker miyim bunları.
Savunma mekanizması mıdır? Bilmem.
Ama bugünlerde böyle vaziyet.
Şakası bir yana durumlar kötü ülkede, çok kötü.
Gülebilene aşk olsun.. 


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."