22 Kasım 2010 Pazartesi

FÜZE KALKANI
GİRİŞ:
Füze kalkanı medyamızda işlendi. Ama o kadar şirin şeyler söyleniyor ki insana “biz sömürge miyiz?” Dedirtiyor. İnternet denilen sanal ve direk iletişim kurulan ortamda değerlendirmeler çok daha mantıklı.
Buna rağmen her ne pahasına olursa olsun savunma gayretinde olanlar var.
Bunların argümanlarının temelini geçmiş oluşturuluyor. “Geçmişte şöyleydi bu gün böyle” tipi cümleler kullanıyorlar. Ama ne yazık ki onları da doğru bilmiyorlar.
Sayın Tayip Erdoğan’ın bu kalkanı şartlar koşarak ve direnerek kabul etti sanıyorlar.
Bu istenen bir sonuç.
Oysa gerçekler böyle değil.
Füze kalkanı bundan 1 yıl önce gizli görüşüldü ve bizim tarafımızdan şartsız kabul edildi. Şart konulduysa bile bu şart değil,iç siyasette ABD’nin desteği olabilir.Ki bu zaman içerisinde 26 maddelik bir anayasa oylaması yapıldı.Muhtemelen bu referandum sürecinde ABD’nin yardımı istendi.Harcanan ve kaynağı şaibeli paralar,elektronik ortam oyunları göz önüne alındığında bunu söylemek hiçte ütopik olmaz.
Ama daha önemlisi; Füze Kalkanının ABD’nin çok uzun vadeli bir planı çerçevesinde işlediğini gösteren deliller.
Yine de anlaşılması için belirtmeliyim ki;
ABD’yi İsrail’den ayırmak mümkün değil. Hatta ben görünen İsrail’i küçük İsrail olarak görüyorum. Yani gerçek Siyonist devletin ABD olduğunu düşünüyorum.Bunun için gerekçemde; ABD’nin Merkez Bankası;yani para basma yetkisi Federal Reserve Bank denilen bir bankanın elinde ve ülke genelinde 12 eyalette Siyonist patronlarca yönetiliyor.Milletleri “haydut devletler” diye ayırıp saldıran asıl kendisi haydut olan devletin en gelişmiş sektörü doğal olarak silah sanayidir ve oda Siyonistlerin elinde.Tüm petrol ve maden şirketleride.Dolayısıyla ABD’yi İsrail olarak görmem,İsrail’inde O’nun sadece coğrafyamızdaki karakolu olarak algılamam gayet normal.Bütün bunlardan sonra bölgemizdeki ABD oyunlarını İsrail’den İsrail oyunlarını ABD’den ayırmak mümkün değildir.Çünkü Alaska gibi ABD’nin bir eyaletinden bahsediyoruz.
Füze kalkanı da ABD = İsrail’in projesi olduğunu görmek zor değil.
Peki, bu kalkanla amaçlanan nedir?
Sorusuna verilecek cevapta biraz ülke dışından küresel bazlı bakmak, birazda ülke içinden bakmak gerek. Görülen o ki her ikisinede hizmet ediyor. Sadece İran’a saldırmak kadar basit değil bu iş.İran’dan gelecek füzeleri engellemek kadar basit bir amacıda yok.

Yazının çok uzun olmaması adına önce haddelemeyi tercih ediyorum.
Bu füze kalkanı araştırırken karşımıza çok ciddi bir istihbarat savaşı çıkıyor.
X-Bant radar adı verilen bu teknoloji ile 4700km uzaktan bezbol topunun hareketlerinin incelene bildiği.27m çapında çanaktan oluştuğu ve bu bilgilerin bir ağla çok hızlı bir şekilde tüm birimlere iletildiği söyleniyor. Hatta Türkiye’nin Füze kalkanına hayır demesi değil, kalkanın hesaplanandan büyük meblağlara mal olması endişesi yaşanıyor. Yani Portekiz’in Lizbon’unda kimsenin aklında Türkiye bu kalkana hayır diyeceği endişesi yoktu.Ama maliyeti konusunda endişeler vardı. Fransa özellikle bu konu üzerinde durdu. Türkiye’nin Hayır demesi endişe konusu değildi çünkü bir yıl önce buna evet demişti. Ama o zamanlar bu yandaş medyada; halkı alıştırmak adına ABD’den füze alınacak şeklinde yansıtıldı. Alınacak ve tamamen biz kullanacağız şeklinde. Milletin kulağına kar suyu kaçırıldı, alışması için bir yıl verildi ve unutuldu.
Zaman doldu ve sanki ilk kez gündeme geliyormuş gibi, NATO’nun Füze Kalkanı olarak çıktı.
Bir yıl önce evet diyen Tayip Erdoğan ve Abdullah Gül sözüm ona direndiler ve şartlar ileri sürdüler. Tabi ki hepsi 2011 seçimlerinde yıpranmamak adına yapıldı. Ama ABD’nin ve İsrail’in 2011 AKP macerasını beklemek gibi bir niyetleri ve zamanları yok.Olanları biliyor, AKP’yi elinden geldiğince ayakta tutmak için çabalıyor ama işler iyiden iyiye zorlaşmaya başlıyordu. Bu nedenle bu kadar emirlere amade iktidarın değişmesi bile gündeme gelmeliydi. Çok fazla kirlenmiş ve halkta infial oluşturacak yaptırımlar medya gücüyle saklana bilmişti ama her şeyin bir sonu vardı. Bunca alınan yol içeride çıkacak güçlü bir direnişle elden gidebilirdi.
İşte kendi tabanında bile çatırdamalara neden olan böyle bir konuyu riske etmemek, hatta en sevdikleri iktidarı bile yitirmek pahasına 2011 seçimlerinden önceye taşıdılar. Muhalefetin bu süreçte sessiz kalmasının nedenini de belki bu cümlelerde görebilmişsinizdir. Herkes AKP’nin aklanacağı beyaz sayfa olma telaşında. ABD’nin gözüne girebilmek ve 2011 seçimlerinde desteğini alabilmek adına ABD çıkarlarının en büyüğü Füze Kalkanına sessiz. Dut yutmuş bülbül gibiler. Hatta AKP’nin suni gündemi başörtüsüne balıklama uçtular.

Füze Kalkanı öyle büyük bir proje ki tek bir yazıda toplamak mümkün değil.
1-İran ve Rusya’ya karşı bir cephe açıldı.
2-İstihbarat ağına coğrafyanın göbeğinden bir merkez eklendi.
3-Yapılacak bir saldırıda Türkiye hiç şartsız savaşa girecek duruma getirildi.
4-Sade İran değil Rusya’da sıkıştırıldı.
5-İsrail bir kat daha korumaya alındı.

Birde gizlenenler var ki asıl üzerinde durulması gereken de bunlar.
 Bir dahaki yazımda değineceğim.
Saygılar.
Levent Kalem

YAYINLADIKLARI:


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."