23 Mayıs 2009 Cumartesi


Bu ihanete ses çıkarmayanlar: Siz veya çocuklarınız bunun bedelini çok fena öder.
Bölgeye giren sadece İsrail değildir. Batı emperyalizminin en kanlı katilidir. Hiç boşuna kendinizi avutmayın. Bu yasa İsrail için çıkarılıyor. Bu coğrafyaya 44 yıllığına giren İsrail’in elinden bu toprakları bir daha alamazsınız. Çünkü muhatabınız o zaman İsrail olmaz.
Suriye-Türkiye sınırının İsrailli bir firmaya verilmesi Osmanlının çöküşü aşamasında emperyalist demiryolu şirketlerine verilen ayrıcalıklar gibi. Her şirket emperyalizmin içimizdeki derebeylerine dönüşmüş ve Türk halkına zulmün adresi olmuştur.
Bu verimli ve petrol zengini toprakların İsrail’e veya başka bir emperyalist devlete 44 yıllığına verilmesi birçok sakınca doğurmaktadır. İsrail çok dillendi, şimdi karşımıza “İsrail diyordunuz, vermedik. ABD’ye verdik” diye çıkarlarsa sonuç değişmez. Bu bölge hiçbir şekilde yabancı bir ülkeye verilemez. Hangi emperyalist ülkeye verilirse verilsin döner dolaşır İsrail’in eline geçer. Çünkü İsrail emperyalizmin coğrafyamızdaki yapay, sahte, katil, Siyonist karargahından başka bir şey değildir. Ve İsrail batı emperyalizmi için kan dökmek adına buradadır.Batı emperyalizmi olmadan bir gün yaşayamayacağı bu coğrafyada kabadayılık yapmak adına vardır.İsrail hedef tahtasına oturtulurken gerçek katiller ABD ve İngiltere hiç tepki almadan yollarına,amaçlarına ulaşma çabasındadırlar.Şayet İsrail’e yaptırdıklarını kendileri yapsalar Irak ve Afganistan’da yerlerde sürünen imajlarını da kaybederler.Devşirilmiş şirin çocuk Obama’da düzeltemezdi.
Bu sınır arazilerimizin yarım asır gibi uzun bir süre herhangi bir emperyaliste teslim edilmesi her şekilde bölgeye katillerin taşeronu İsrail’i sokar.
İlk akla gelen sakıncalar:
1-Yakın zamanda Suriye-Türkiye arasında sınır tatbikatı yapacak kadar düzelen ilişkilerin arasına tampon bölge oluşturur.
2-Bu Suriye’nin BOP’un gereği parçalanması sürecini hızlandırır.Böylece bölgesel tepki odaklarından biri etkisiz hale getirilmiş olur.
3-Kuzey Irak Kürtlerine ve pkk ya güvenli bir geçiz alanı sağlar. Türkiye’nin sadece güney doğusuna sıkışmış saldırıları tüm güney sınırına yayar. Dağlar yetmezmiş gibi İsrail tohumunla üretilen domates tarlalarında terörist avlarız.
4-Uzun yıllar AB fonlarıyla yaratılmaya çalışılan yapay Kürt millet R.T.Erdoğan’ın beyan ettiği gibi “kalkınma ajansları” yani Türkçesi Mossad,cia,MI6 ..vb istihbarat ajanlarıyla Türk halkı arasındaki kardeşlik köprülerinin tamamen atılmasını yine Türkiye topraklarından sağladıkları imkanlarla yaparlar.44 yıllığına verilecek şirket 4 yıllık gelirini o bölgenin devşirilmesine harcaması bile o toprakların kan gölüne dönmesine yeter artar.Bu yeni bir Gazze ve sonu gelmez kısır tartışmalar ve bol göz yaşı demektir.Ama bu Gazze’de kanı dökülen halkın arasında Siyonistler değil kardeş iki halk Kürt ve Türk halkı olacaktır.Siyonistler sadece seyreder ve çatışmaları destekler.
5-Bölgeye girecek teknoloji ve emperyalist devletler destekli bir tarım, üretim fazlasıyla diğer bölgelerdeki bilerek zor duruma itilmiş çiftçiyi mücadele edemez duruma getirir ve uygulanacak bir damping benzeri bir ucuz mal çıkışıyla ülkede çiftçi birkaç sene içerisinde geriye dönülmez bir şekilde çökeltilir. Buda Nil’in doğduğu; dünyan en verimli topraklarındaki Afrika ülkelerindeki gibi; patates üretemeyen açlıktan BM yardım kuruluşlarında kuyruğa girmiş halk anlamına gelir. Tarlasını ekemeyen, kapı komşusuna düşman, eline geçenle Siyonistlerden en etkili silahı alma telaşındaki bir halk işte o zaman R.T.Erdoğan’ın dediği gibi “39 etnik grup” olduğunu düşünür ve tarlalarını insan ve silah mezarlığına çevirir.
Tüm bunları düşünmeden mi kanunlar çıkarılıyor?
Hayır.
Öyle büyük vaatler verilmiş olmalı ki, yâda bu halka karşı öyle büyük bir kin ve nefret olmalı ki bu olaya girişile bilsinler.
Peki, tüm bu olanlara tepkisiz kalan halk: Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Pomak kısaca Türk Halkı bu ihanetin neresinde duracak.
Ödeyeceğimiz bedeli göstereceğimiz tepkiler belirleyecektir.
Bu korkunç ve sonu görülen emperyalist saldırıya çanak tutan ayrılıkçı Kürtler, satılık liboşlar, devşirilmiş kalemler, Saros’un fırıldakları ve yeşil ihanet; bundan sizde kurtulamazsınız.
Unutmayın ki emperyalizm önce kendi çocuğunu yer.

MAYINLI ARAZİ İHALESİ İSRAİLLİ FİRMALARA MI? Hükümet; İsrail'in ilgilendiği 'mayın temizleme ile organik tarımı' aynı firmanın yapmasını istiyor. Milli gazetenin haberine göre Mayın temizleme ile organik tarım yapmanın farklı işler olduğu gerekçesiyle Danıştay tarafından iptal edilen düzenlemede herhangi bir değişiklik yapmayarak önceki kararında direten Hükümet; Danıştay kararına rağmen 'mayın temizleme ile organik tarımı' aynı firmanın yapmasını istiyor.

VALİ DE DİLE GETİRDİ

Arzı Mevud içinde yer alan bu toprakların; yasal yollardan 5 yıllık temizleme süresinin ardından 44 yıllığına organik tarım gerekçesiyle İsrailli firmalara ihale edilmesinden endişe ediliyor. İsrail'in bu bölgeye yönelik ihaleleri almak istediği, daha önce Kilis Valisi Aslan Kütük tarafından da dile getirilmişti. Adı geçen İsrail firmaları Temizle-Kullan modelinden önce gündeme gelen 'yap-işlet-devret' yöntemi ile ihaleye çıkılan; ulusal güvenlik nedeniyle iptal edilen Mardin ihalesine İsrail'in destek verdiği üç İsrail şirketinin başını çektiği üç ayrı konsorsiyumun başvurduğu ortaya çıktı. Bu konsorsiyumların içerisinde; Quadro, Redwing ve Mott isimli firmanın adı geçiyordu.

AKP hükümeti, Irak ve Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi işini 44 yıllığına bu arazilerde tarım yapacak firmaya ihale etmekte ısrar ediyor. Mayın temizleme ile organik tarım yapmanın farklı işler olduğu gerekçesiyle Danıştay tarafından iptal edilen düzenlemede herhangi bir değişiklik yapmayarak önceki kararında direten Hükümet; Danıştay kararına rağmen 'mayın temizleme ile organik tarımı' aynı firmanın yapmasını istiyor. Mayınlar temizlendikten sonra Arzı Mevud içinde yer alan bu toprakların; yasal yollardan 5 yıllık temizleme süresinin ardından 44 yıllığına organik tarım gerekçesiyle İsrailli firmalara ihale edilmesinden endişe ediliyor.

Karasal mayınların temizlenmesini öngören Ottowa anlaşmasına imza atan Türkiye'nin, mayınları temizlenmesi meselesini organik tarımla birlikte ihale etmedeki ısrarı bir türlü anlaşılamıyor. Danıştay'ın iptal kararından sonra yeni bir kanun tasarısı şeklinde Meclis'e sunulan düzenleme, Tarım ve Köy İşleri Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonlarında görüşüldükten sonra Genel Kurul'da görüşülmeye başlandı. Ancak Türkiye'nin güvenliğini ilgilendiren bir konudaki düzenlemenin Milli Savunma Komisyonu'nda ele alınmaması sert eleştirilere neden oldu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ile daha önceki düzenlemede aynen ısrar ediliyor. Hükümet, Genelkurmay Başkanlığı'nın '35 milyon dolar verilmesi' halinde yapabileceğini belirttiği temizlik için; 14 firmadan teklif alan Maliye Bakanlığı'nın karşısına 50 milyon dolar ile 1,5 milyar dolarlık bir rakam çıkmasına rağmen önceki kararında direniyor. Maliye Bakanlığı'nın, işin maliyeti konusunda net bir rakam ortaya koymaması da eleştiriliyor. 877 KM'LİK MESAFE

Verilen bilgiye göre, temizlenmesi gereken alan Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak illerinin büyük kısmı Suriye, bir kısmı Irak ile olan sınır bölgesini kapsayan 877 km'lik ve 216 bin dekarlık alanı kapsıyor. Türkiye'nin taraf olup imzaladığı Ottowa Sözleşmesi, 21 Ekim 2004 tarihinde onaylamış; 2005 Nisan ayında da yürürlüğe girmişti. Buna göre Türkiye'nin, en geç 1 Mart 2008'den itibaren depolarında bulunan mayınları imha etmesi, en geç 1 Mart 2014'e dek toprağa döşeli tüm mayınları temizlemesi gerekiyor. Bu bölge Türkiye'nin güvenlik açısından en riskli, en kritik bölgesi. Bölgede yerli ya da yabancı özel şirketlerin kırk dört yıl o toprakları işgal etmesi, Türkiye'nin güvenliği açısından son derece ciddi sakınca oluşturacağı belirtiliyor.

Özellikle daha önceki ihalelerle İsrailli firmaların bizzat ilgilenmesi, bu işin önemini bir kez daha ortaya koydu. Bu durumu dikkate alan Danıştay, daha önceki 2005 yılındaki Bakanlar Kurulu kararnamesine istinaden yapılan ihaleleri ve şartnameyi iptal etti. Ve Mayınlı sahanın temizlenmesiyle, temizlenen arazinin tarımsal faaliyetlerde kullandırılması işlerinin aynı firma tarafından yapılamayacağına hükmetti. İSRAİL'İN GÖZÜ BURADA

Ancak hükümet yeni tasarıda; önceki düzenlemesinde ısrar ediyor. Tasarıda yine, mayınlı arazilerin temizlenmesi karşılığında aynı firmaya arazide organik tarım yapma imkânı veriliyor. Böylece hem organik tarıma uygun hem de petrol rezervleri bulunan bu arazilerin yabancıların eline geçmesinin önü açılacak. Özellikle İsrail'in organik tarım yapma gerekçesiyle Arzı Mevud içerisindeki bu bölgeye yönelik ihaleleri almak istediği, daha önce Kilis valisi tarafından dile getirilmişti. Bu ihaleleri kaçırmayacak İsrail, uluslar arası firmaları aracılığıyla yüksek kalite ve büyüklüğe sahip bu bölgeye 44 yıllığına yerleşmek istiyor. 2. GAZZE OLUR!

Tasarı hakkında fazla bilgisi olmadığı için savunmakta oldukça zorlanan yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Önce temizleme işini ihale edeceğiz" diyerek herkesi şaşırttı. Daha sonra ikisini bir arada yapan şirket olabileceğini söyleyen Şimşek, "Şu anda Türkiye'de veya başka bir tarafta, belki hem, tarımsal faaliyette uzmanlaşmış hem de mayın temizlemede uzmanlaşmış firma yoktur, bilemiyorum. Ama bu türden bir faaliyetin yapılamayacağı anlamına gelmiyor. Siz ihaleye çıkarsınız, bir firma, bir mayın temizleme firmasıyla da anlaşır; dolayısıyla birlikte de bu işi yapabilirler. Buna aykırı bir şey yok" diye konuştu.

CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin ise, Gazze hatırlatması yaparak, "Gazze'de yaşananlar için haklı bir hiddet içinde olanların, benim ülkemin toprağını ne İngiliz ne Ukraynalı ne İsveçli ne de İsrailli firmalara verme hakları olabilir. Hükümetin ülkemizin güneydoğusunda ikinci bir Gazze yaratmaya hakkı yoktur. Ancak biliniz ki bu tasarıyı yasalaştırdığınızda ülkemizde ikinci bir Gazze'yi bizzat yaratmış olacaksınız" dedi. HÜKÜMET TEKLİFİ MAYIN TEMİZLEME VE ARAZİ KULLANIM SÜRELERİ

Madde 3- (1)Mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı geçemez. Taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullanılmasına ilişkin tahmini ihale süresi ise, kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren 44 yılı geçmemek üzere, mayın temizleme işinin maliyeti ile kullanıma bırakılacak taşınmazların bir yıllık kira bedeli esas alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenir. PLAN BÜTÇE KOMİSYONU MAYIN TEMİZLEME VE ARAZİ KULLANIM SÜRELERİ

Madde 3- (1) Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde, mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise, kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren 44 yılı geçemez. "İSRAİLLİLERE VERİLMESİN"

MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, devletin milletin çıkarlarına uygun olarak mayınları temizletmesini isteyerek, "Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı'na "One minute" demişti. Biz de şimdi Sayın Bakanımıza 'one minute' diyoruz. Burada da yine İsraillilere verilmek üzere olan bu toprakları bizim ettiğimiz yemine uygun olarak, Türk milletinin çıkarına kullanmak üzere bir düzenleme yapılsın" dedi.

DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal da, "Siyasi iktidar, her zaman olduğu gibi 'Şeytan ayrıntıda gizlidir' sözünü haklı çıkarırcasına tasarıya öyle maddeler, bölümler eklemişler ki bunları savunmak olanaklı değildir" dedi. Bu arazilerin niye mayın kurbanlarına verilmediğini soran Birdal, "Neden bu temizlenecek alanlar az topraklı ve topraksız yoksul köylülere verilmeyecektir?" dedi.

AKP Sivas Milletvekili Mustafa Açıkalın ise, temizlenecek alandaki arazinin tarımsal amaçla kullanılmak üzere en az sürede kullanıma talip olan ihaleciye verileceğini belirterek, "Bu ihale bir bütün olarak yapılacağı gibi, parçalı olarak da yapılması mümkündür" dedi.
TSK: NATO TEMİZLESİN
Gerekli teçhizat yokmuş! * GENELKURMAY’ın görüşünü açıklayan İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, “Temizlenecek alanın büyüklüğü 178 milyon 500 bin metrekare... TSK’nın elinde bu büyüklükte bir alanı temizlemek için gerekli teçhizat bulunmuyor” dedi.
TSK: Mayınlı araziyi NATO temizlesin
Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Gürak, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili NATO’yu işaret etti
Mayında tartışma genişledi * TÜRKİYE-SURİYE sınırındaki mayınlı arazileri temizleme karşılığı yarım asır yabancıya bırakan yasa tasarısı konusundaki yoğun tartışmalara katılan Genelkurmay, görüşünü açıkladı: Bu işte, NATO’nun ilgili birimi NAMSA’nın dikkate alınması uygundur!
CHP öfkeli:İhanet yasası MERSİN Milletvekili İsa Gök, mayın temizleme tasarısına sert tepki gösterdi: Bu, kötü niyet ve ihanet kanunudur. Amaçları Kıbrıs Adası büyüklüğünde toprağı satmak. İşi İsrail alırsa kimse şaşırmasın!
Hükümetin elinde patlar! SP lideri Numan Kurtulmuş, mayın temizleme işine dair endişelerini açıklayıp hükümeti uyardı: Türkiye’nin en stratejik bölgesinde sakıncalı durumlar kapıda. Düzeltmezseniz mayın hükümetin elinde patlar!
Domates mi üretecekler!
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın, “Mayınlı bölge, Türkiye’nin en stratejik alanı. Herhalde domates yetiştirmeyecekler. Plan açık ki, yöredeki oyunun bir parçası” dedi.
Haber: Selda Öztürk KAY Genelkurmay Başkanlığı, AKP hükümetiyle CHP ve MHP arasında sert tartışmalara neden olan Türkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi konusunda görüşünü ortaya koydu. Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, arazinin mayınlardan arındırılması işi için NATO’yu adres gösterdi. Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısında konuşan Tuğgeneral Gürak, bölgedeki mayın temizliğinin “bedeli ödenmek” kaydıyla hizmet alımı yöntemiyle yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Gerekli teçhizat yok Bu kapsamda uluslararası deneyime sahip olan NATO’ya bağlı Bakım ve İkmal Ajansı’nın (NAMSA) dikkate alınmasının uygun bir hareket tarzı olarak düşünüldüğünü söyleyen Gürak, “Temizleme yapılacak alan yaklaşık 510 kilometre uzunluğunda ve ortalama 350 metre derinliğinde. Toplam büyüklük ise 178 milyon 500 bin metrekare” dedi. TSK’nın elinde bu büyüklükte bir alanı temizlemek için gerekli teçhizat bulunmadığını dile getiren Gürak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sahip olduğu mayın temizleme yeteneğinin muharebe alanında askeri ihtiyaçlara cevap verecek düzeyde olduğunu hatırlattı. “TSK’da mevcut olmayan modern mayın temizleme teçhizatına ve özel eğitilmiş uzman personele ihtiyaç vardır” diyen Gürak, Genelkurmay Başkanlığı’nın, mayın temizleme çalışmaları kapsamında kullanılabilecek modern mekanik mayın temizleme teçhizatı temini ile ilgili bir çalışma gerçekleştirdiğine işaret etti. Yabancıya değil Türk çiftçisine verilsin TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Gökhan Günaydın, sınırdaki mayınlı arazilerin temizlendikten sonra yöre çiftçisinin kullanımına açılması gerektiğini savundu. Günaydın, yaptığı açıklamada, kanun tasarısının görüşmelerini yakından takip ettiklerini, bu arazilerin ihale yoluyla 49 yıllığına yabancılara verilmesine karşı çıktıklarını belirtti. Biber mi yetiştirecekler Günaydın, söz konusu 216 bin dekar arazinin Türkiye’nin en stratejik bölgesinde bulunduğunu ifade ederek, “Bunu almak isteyenler, burada domates biber mi yetiştirecekler? Yoksa burayı farklı işler yapmak için mi almak istiyorlar? Plan açık ki o yörede oynanan oyunun bir parçası haline gelecek” dedi. Günaydın, “O araziler, yöredeki halka ait, yine oradaki halkın kullanımına verilmeli. Her işletmede 5-6 kişi çalışsa son derece verimli bu topraklarda 12 bin 500 ile 15 bin kişilik istihdam sağlanır” ifadesini kullandı.
Kurtulmuş: Hükümetin elinde patlar Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine ilişkin yasa tasarısının Türkiye’nin en stratejik ve ekonomik yönden değerli bir bölgesinde sakıncalı durumlara yol açabileceğini söyledi. “Bunları düzeltmezlerse mayın hükümetin elinde patlar” diyen Kurtulmuş, yasal düzenlemenin ardından ortaya çıkacak durumun Suriye ile iyi ilişkileri de bozabileceğini söyledi. SP lideri Kurtulmuş, “Türk firmalarının temizleme işini yapabileceğine inanıyoruz” ifadesini kullandı. Kurtulmuş, “Özellikle ekonomik krizin mevzu bahis olduğu bu dönemde bu Türkiye’nin kendi kaynaklarıyla mayın temizleme işi yapılabilirse, asgari 500 bin kişiye 3 yıl süreyle istihdam imkanı da sağlamış olacağız” dedi. Mayınlı arazilerle ilgili yasa tasarısına sert eleştiriler yöneltildi CHP: Bir ihanet tasarısı daha AKP’nin amacının toprak satmaya zemin hazırlamak olduğunu savunan Gök, “Bu ihalenin şartnamesi İsrail’den gelirse kimse şaşırmasın” dedi
CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, Türkiye-Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi için TBMM Genel Kurulu’na getirilen yasa tasarısına sert tepki gösterdi. Bu yasa ile yapılacak ihalenin dünyada bir örneği olmadığını dile getiren Gök, hazırlanan tasarının amacının kamuoyuna doğru olarak yansıtılmadığını ifade etti. “Yasa tasarısı iyice okunduğunda amacın toprak satmak olduğu açıkça ortaya çıkıyor” diyen Gök, şunları dile getirdi: Destek gerekli “Mayın temizleme işi, toprak satmak için sadece bir amaç. Eğer bu tasarıyı TBMM’den geçirirlerse o zaman bu emsal teşkil edecek. Anayasa Mahkemesi’nden dönen bütün toprak satışları ile ilgili düzenlemeler ve yasa hükümleri bir şekilde by-pass edilmek isteniyor. Satamadıkları toprakları yabancı şirketlere hazine arazisinde olduğu gibi 49 yıllığına kiralayabilecekler. Amaç bunun alt yapısı oluşturabilmek.” Genelkurmay Başkanlığı’na yapılacak 35 milyon dolarlık bir ekipman desteğiyle sınırdaki mayınların temizlenebileceğini de ifade eden Gök, “TSK bu arazinin her şeyini biliyor. Elinde mayınların haritası var, istediği gibi rahatlıkla temizleyebilir” şeklinde konuştu. TSK’nın istediğinin sadece ekipman desteği olduğunu kaydeden Gök, sözlerini şöyle tamamladı: Kötü niyet... “Zaten ihalenin şartnamesi, Vakıflar Yasa Tasarısı’nda olduğu gibi yurt dışından gelecek. Bu ihalenin şartnamesi İsrail’den gelirse kimse şaşırmasın. Zaten Bakanların çocuklarının kurdukları şirketlerin varlığı gibi bir takım iddialar çoktan bu işe gölge düşürdü. Bu tasarı kötü niyet ve ihanet tasarısıdır.”
Genel Kurul’da gerilim Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin kanun tasarısının 4. maddesi üzerindeki görüşmelerde Meclis Genel Kurul’da AKP grubuyla CHP ve MHP milletvekilleri arasında sert tartışmalar yaşanmıştı. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, milletvekillerinin sorularını cevaplamıştı.
Türkiye’nin güvenliği için hayati öneme sahip Suriye sınırındaki mayınlı araziler Türkiye’nin güvenlik açısından en riskli ve en kritik bölgesi. Bölgede yerli ya da yabancı özel şirketlerin 49 yıl o toprakları işgal etmesinin, güvenlik açısından son derece ciddi sakınca oluşturacağı uzmanların ortak görüşü. Özellikle daha önceki ihalelerle İsrailli firmaların bizzat ilgilenmesi, bu işin önemini bir kez daha ortaya koymuştu. Bu durumu dikkate alan Danıştay, 2005 yılındaki Bakanlar Kurulu kararnamesine istinaden yapılan ihaleleri ve şartnameyi iptal etmiş ve Mayınlı sahanın temizlenmesiyle, temizlenen arazinin tarımsal faaliyetlerde kullandırılması işlerinin aynı firma tarafından yapılamayacağına hükmetmişti.
Ulusal çıkarlara aykırı TEMA Başkanı Baş: Meclis’teki yasa tasarısı hemen geri çekilmeli TEMA Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Lütfü Baş, verimli tarım arazilerinin ulusal yararlara aykırı kullanılamayacağını söyledi. Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili tasarı konusunda bir açıklama yapan Baş, “Ulusal güvenlik bakımından sakıncası yoksa bu arazilerin mayınlardan temizlenerek tarıma açılması, verimli kaynağımızın ekonomik kılınması bakımından yararlıdır” dedi. “Mayından temizlenecek araziler ülkemizin üreticilerince değerlendirilmelidir” ifadesini kullanan Baş, yabancılara geçmesi sonucunu doğuracak tasarının derhal geri çekilmesi gerektiğini dile getirdi. Baş, ulusuna karşı toplumsal sorumluluk duyan parti ve milletvekillerinden tasarının reddedilmesini sağlamaya yönelik çaba göstermelerini beklediklerini kaydetti.
MAYIN İHALESİ ŞARTNAMESİNİ İSRAİL Mİ HAZIRLADI?
Arslan BULUT
Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi konusunda soruyu cevaplarken Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu iş için yeterli teçhizatı ve uzman personeli olmadığını söyledi! Mayınlı alanın 350 metre eninde, 510 kilometre uzunluğunda olduğuna dikkat çeken Tuğgeneral Gürak, şunları söyledi: “TSK tarafından modern mekanik mayın temizleme teçhizatı temini ile mayın temizleme çalışmaları kapsamında tedarik edilmesi planlanan teçhizatla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı’nda yapılan çalışma neticesinde, söz konusu teçhizatın tedarik sürecinin uzun zaman alacağı ve maliyetlerdeki olası artışlar nedeniyle ekonomik kayıpların olabileceği değerlendirilmiştir. Mayın temizliğinin bedeli ödenmek kaydıyla hizmet alımı yöntemiyle yapılması ve bu kapsamda uluslararası deneyime sahip NATO NAMSA’nın öncelikli olarak dikkate alınması uygun bir hareket tarzı olarak düşünülmüş ve bu görüşler zamanında ilgili mercilere gönderilmiştir.” * * * Demek ki, 510 kilometre uzunluğundaki Türkiye-Suriye sınır şeridinin NATO’ya emanet edilmesi tavsiye edilmiş! Oysa Türkiye, mayın temizliği yapmaktan aciz bir ülke değil. Burada mesele maliyet değildir; sınırınıza bir yabancı güç yerleştiriyorsunuz! Bu işin maliyeti ne olursa olsun kendiniz yapmak mecburiyetindesiniz! Nasıl ki Türk Silahlı Kuvvetleri “Milli Savunma”yı “hizmet alımı” suretiyle yapmıyor, o kuvvet adına kimsenin Türkiye sınırlarını yabancıların inisiyatifine bırakma yetkisi yoktur. Kanun da çıksa yoktur! Nitekim MHP Adana Milletvekili Kürşat Atılgan, “Türkiye Cumhuriyeti bütçesi, bu işi yapmaya yeterlidir. Önce temizleyin, sonra topraksız köylüye mi dağıtırsınız, orada petrol mü ararsınız, ne yaparsanız yapın. TSK, bu işi niye yapmıyor? Yoksa ihtiyacı olan para, personel ve malzeme kendisine verilmedi mi? TSK, Türk milletine bu işi niye yapmadığını açıklamalıdır” dedi. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ise MHP’li milletvekillerinin sorusu üzerine, yaklaşık maliyetin, Maliye Bakanlığı metotlarıyla tespit edildiğini ifade ederek, “Ancak bu açıklanamaz” dedi. * * * Meselenin asıl boyutunu ise CHP Mersin Milletvekili İsa Gök açıkladı: “Yasa tasarısı iyice okunduğunda amacın toprak satmak olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Mayın temizleme işi, toprak satmak için sadece bir amaç. Eğer bu tasarıyı TBMM’den geçirirlerse o zaman bu emsal teşkil edecek. Anayasa Mahkemesi’nden dönen bütün toprak satışları ile ilgili düzenlemeler ve yasa hükümleri bir şekilde by-pass edilmek isteniyor. Satamadıkları toprakları yabancı şirketlere hazine arazisinde olduğu gibi 49 yıllığına kiralayabilecekler. Amaç bunun alt yapısını oluşturabilmek. TSK mayın temizliğini çok rahat yapabilir. Sadece 35 milyon dolarlık ekipman desteği gerekiyor. TSK bu arazinin her şeyini biliyor. Elinde mayınların haritası var, istediği gibi rahatlıkla temizleyebilir. İstedikleri sadece ekipman desteği. AKP iktidarının amacı ise Kıbrıs Adası büyüklüğünde bir toprağı satmak. Zaten ihalenin şartnamesi, Vakıflar Yasa Tasarısı’nda olduğu gibi yurt dışından gelecek. Nasıl ki Vakıflar Yasa Tasarısı’nı sadece Türkçe’ye çevirdiler, bu ihalenin şartnamesini de sadece Türkçe’ye çevirecekler. Bu ihalenin şartnamesi İsrail’den gelirse kimse şaşırmasın. Zaten Bakanların çocuklarının kurdukları şirketlerin varlığı gibi bir takım iddialar çoktan bu işe gölge düşürdü. Bu tasarı kötü niyet ve ihanet kanunudur.”