3 Ekim 2010 Pazar




PARLAYAN YILDIZ VE İKTİDAR OKULU

Çok karmaşık gibi duran olayların aslında çok basit çözümleri vardır. Bilimsel düşünmeyi bilen insanların sorunsalın analizinde; mümkün olduğunca soyuttan somuta gitmek çabası ondandır.
Ama birde şeytanın avukatları vardır. Onlar kendi lehlerinde çözemeyeceklerini anladıklarında daha bir karıştırma gayretine girerler.
Bu davranış şekilleri de bir sorundur ve çözümü yine çok basittir.
Lehine çözülmeyecekse çözdürme.
Bu konulara neden geldim?
Hatırlanırsa eskiden bir Refah Partisi vardı. İçinden şuanda bir Başbakan, bir Cumhurbaşkanı ve bir iktidar partisi çıkaran. Sonra bu parti isim değiştirdi ve Saadet Partisi oldu. Siyasallaşmış İslam’ın merkez üstü konumundaki Refah Partisinden daha yumuşak söylemler ve “değiştik” diyenler AKP’yi kurdu.
“Adil düzen gelecek.
Kanlı mı gelecek?
Kansız mı gelecek?”  denilmiyor artık.
“Alıştıra alıştıra” tabirleri kullanılıyor. Yani kansız gelmesi zorlanacak. Millet alıştırılacak gibi düşünüle bilir ama değil.
“Artık başbakansın,astığın astık kestiğin kestik” cümlesini çocuğun kulağına fısıldaması başbakan Tayip Erdoğan için her iki yönteminde gündemde olduğunun net ifadesi niteliğinde.
%42 alışmamış kesim kesmekle, asmaklada bitmez.
O zaman alıştırmaya devam etmek gerekiyor.
İşte referandum, işte sonucu.
İktidar okulu Refah Partisi (şimdiki adıyla Saadet Partisi) din temelli siyasetiyle muhafazakâr kesimde alternatifsiz ama iktidar olamaz görüntüsü çizmek için var. SP üslendiği bu görevi durgun siyasetiyle, tatlı sert eleştirileriyle bu güne kadar getirdi. Ama referandumda öğrencilerine tam destek vererek görevini belli etti.
Kısacası SP zaten; aynen AKP gibi içerisinden çıkaracağı herhangi bir oluşum ile bu düşüncedeki muhafazakâr kesimde ümit ışığı yaratmak, öğrencilerinin yıkımını unutturmak için vardı. İşte şimdi zaman geldi ve sürece hazırlanan, yetiştirilen Numan Kurtulmuş partiden ayrıldı. “Muhalefet ne yapılıyorsa istemezükk” diyor diyen Numan Bey oluşumunu tamamladığını gösterdi.
AKP’nin kırıp döktüğü, küstürdüğü Abdüllatif Şener, Ülkücü kisvesine bürünmüş ama Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir türlü bulunamayan düşen helikopter kazasında hayatını kaybetmesiyle başıboş kalan ve gerçek yüzünü referandum ile ispatlayan BBP’nin artık toplana bileceği bir başkan olarak sunula bilir.
Kısacası AKP’nin alıştıramadığı muhafazakâr seçmeni derleyecek toplayacak, kritik zamanlarda imdadına yetişecek bir oluşum yine Adil düzen içerisinden çıkıp hazırlanıyor. Emperyalist taleplerin arsızlaştığı bu dönemde bir kan değişikliği, yeni bir beyaz sayfa, işlenen günahların tepki ve öfkesini savuşturacak güvenli limanlarda gözden uzak ve çabuk unutan halkımızın unutmasını bekleyerek geçecek bir süreç bizi bekliyor.
Kısacası 12 Eylül 2010 referandumu ile:
*Gerekli yasal kurumların ele geçirilmesi için,(buna “korkuların korkutulması” diyorlar) gerekli değişiklikler ite kaka halka oylatıldı.
*Asmakla kesmekle bitmeyecek bir %42 olduğunun tespiti yapıldı.
*Süreçte geri dönüş yaşanmaması adına ve AKP karşıtı muhafazakâr kesime ulaşmak onları derlemek toplamak görevini de iktidar okuluna verildi.
İşte bu nedenle diyorum ki tüm arkadaşlarıma:
“Numan Kurtulmuş’a dikkat. Parlayan yıldızın parlamasını kaçırmayın”
Son söz ve açık uçlu soru:
Bu sürece CHP nasıl hazırlanıyor?
Alternatif tek başına CHP olarak düşünenler yanılıyorlar ve zaten öyle sanılması isteniyor.
Referandum sonrası "CHP'nin %42 oyu var!" cığlıklarının atılması,"MHP sürece destek vermedi" denilmesinin sebebi de bu. 
Diğer yazımda değineceğim.
Saygılar.

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."