5 Ekim 2011 Çarşamba

NEYE SAHİP ÇIKTIK Kİ? ŞEKERE SAHİP ÇIKALIM


Türkiye'de özelleştirmeler devlet tekelinden çıkarıp Emperyalist tekelleri oluşturmak için yapılıyor.
Resmen Türkiye Cumhuriyeti kurucu fikrinden ekonomik kurumları yağmalanarak intikam alınıyor..
İzlenen yol ise şu:
*Ülkede yabancı yada yabancı ortaklı bir şirket kuruluyor.
*Devlet elindeki rekabet edecek kurum aşırı  istihdama açılıyor.
*Rekabet edecek devlet kurumuna yenileştirme ve modernizasyon adına yıllarca çivi çakılmıyor.
*Kısaca altın yumurtlayan tavuk kısırlaştırıyor. Halkın gözünde zarar eden kurum durumuna dönüştürülüyor.
*Rekabet edecek devlet kurumu yukarıda saydığım aşamalardan geçirildikten sonra özelleştiriliyor.
*Özelleştirilen devlet kurumu ya tamamen kapatılıyor yada değerli arazisi başka amaçlar için kullanılıyor.
Sonuç:
Liboş, yandaş medya tarafından “devlet tekeli kötüdür”, “Özelleştirme fıstıktır” şeklinde yıllarca zehirlenmiş halk olaya “sığırın trene baktığı” gibi bakıyor.
Neticede; devletin elinde olan, dolayısıyla kendisinin de ortağı olduğu altın yumurtlayan kurum halkın elinden alınıyor ve her türlü soyulacağı yabancı tekellerin eline geçiyor.
İşte şeker fabrikalarının akıbeti budur..
Bu arada ekleyeyim.
Şeker stratejik bir üründür. Azıcık tarihle ilgilenenler bilirler. Avrupalı sömürgeciler şeker tarlalarında çalıştırmak için sömürgelerinden köleler getirmiştir.
ABD'li CARGİLL şirketinin şekerimizi eline geçirmesinin  dışında farklı bir boyutu daha var. GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma)  mısırdan şeker üretiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Marşının adını bilmeyenlerin yaşadığı bir ülkede yeni mutanglar oluşması kaçınılmaz görünüyor.
Şekerin başına gelenleri anlatan aşağıdaki yazıyı mutlaka okuyunuz.





ŞEKERDE CARGİLL OYUNU
Yayin Tarihi 20 Mayıs, 2008
AKP’den özel düzenleme ve kota imtiyazları koparan Cargill, formülü buldu! ABD firması, genetiğiyle oynanmış ucuz mısırdan ürettiği şekerle yılda 170 milyon dolar  kâr elde ediyor.
KÖPEKSİZ KÖY BULDULAR, DEĞNEKSİZ GEZİYORLAR!

Şekerin tadı kaçtı!
Özel düzenlemeler ve kota imtiyazlarıyla AKP tarafından meşrulaştırılan ABD’li Cargill firması, genetiğiyle oynanmış ucuz mısırdan şeker üreterek yılda 170 milyon dolarlık kâr elde ediyor

ABD’li Cargill şirketine özel yasal düzenlemelerle tartışma yaratan AKP, resmen genetiğiyle oynanmış ucuz mısırdan şeker üreten ve yıllık 170 milyon dolar kâr eden bir ’dev’ yarattı. Danıştay’ın önceki iptal kararlarına karşın bu yıl yine Cargill için şeker kotası artırımına giden hükümetin meşrulaştırdığı firmanın, yıllık 160 bin ton NBŞ (Nişasta bazlı şeker) kotası olan ve ülkemizde 90 milyon dolarlık yatırımı bulunuyor.

Yatırımın iki katı kârCargill’in yıllık kârı normal mısırda 136 milyon dolar ile 168 milyon dolar arasında, GDO’lu mısırda ise 182 milyon dolar arasında değişmektedir. Yani Cargill, bir yılda yatırım tutarının yaklaşık iki katı kâr elde etmektedir.Rant hırsı…Şeker-İş Sendikası’nın yayın organında yer alan habere göre, tüm dünyada devletler koruma politikalarıyla şeker kotasını belirlerken, Türkiye’nin, pancar sektörünü ABD’li Cargill’e teslim ettiği savunuluyor. Dergide, “Yabancı ülkelerde NBŞ  kotaları Türkiye kadar yüksek değil. Son iki yılda yüzde 2’nin üstüne çıkan AB NBŞ kotası, ortalamada yüzde 4.6’ya tekabül etmektedir. Buna rağmen ülkemizdeki satış fiyatı diğer ülkelerin iki katı civarında olduğundan kâr oranları yüzde 300’ün altına düşmeyen NBŞ üreticilerinin bu rant hırsı, Türkiye’yi yıllardır adeta bir NBŞ cennetine çevirmektedir” deniliyor.Durum vahimDergide, “234 bin tonluk NBŞ üretimi 234 bin ton pancar şekerinin üretilememesi, 351 bin ton NBŞ üretimi de yine 351 bin ton pancar şekerinin üretilememesi demektir. Şeker Kanunu’nda bulunan yüzde 10’luk NBŞ kotası, 234 bin ton NBŞ üretimine denk gelmektedir.” denilerek durumun vahametini açıkça anlatılıyor.

Pancar üreticileri  diken üstündeŞeker-İş’in dergisinde 1998’de şeker pancarı üretimine kota sistemi uygulanmaya başlandığı belirtilirken pancar üretimi ve üreticisine verdiği hasarlar şöyle sıralandı: * 200 bin çiftçi, pancar tarımından dışlandı. * Tarımda 2 milyon adam/gün, sanayide 260 bin adam/gün olmak üzere toplam 2 milyon 260 istihdam kaybı oldu.”
Sektör yabancı  cenneti oldu!
“NBŞ (nişasta bazlı şeker) sektöründeki yüksek kâr oranı, ülkemizi yabancı sermaye açısından cennete dönüştürmektedir” ifadesinin kullanıldığı Şeker-İş’in yayın organında, “Arkasına IMF gibi küresel güçlerin desteğini alan NBŞ sektöründeki firmalar üretimini dışarıya satmak yerine iç piyasaya daha fazla sokabilmek amacıyla NBŞ kotasının arttırılması için mücadele vermektedirler.” denildi.

AKP, tesisleri meşrulaştırdı
Cargill, ülkemizin ilk şeker fabrikalarından biri olan Alpullu şeker fabrikasını satın alıp bölgede şeker pancarıyla üretilen şeker sektörünü baltaladı. Genetiği değiştirilmiş mısırdan şeker üreten Cargill’in üst düzey yönetici yakınları vasıtasıyla Türkiye’ye sokulan ithal mısırı satın alıp, bu mısırdan ürettiği yüksek fiyatlı nişasta bazlı şekeri ortağı Ülker’e verdiği de bilinenler arasın-
da. Birinci sınıf tarım arazisine sanayi tesisi kurmaktan dolayı çalışma izni alamayan Bursa Orhangazi’deki Cargill firması 7 yıldır faaliyette. Bu suçtan dolayı firmanın tesisi 2006 yılında sadece 47 gün mühürlü kalmıştı. Bütün hükümetlerin üretim yapması için adeta seferber olduğu firma için bölge “Özel Endüstri Bölgesi” dahi ilan edilmişti. Bu karar Danıştay’dan dönünce AKP hükümeti yasa çıkararak Cargill tesislerini meşrulaştırma yoluna gitti.

Kaçağa ‘kesme’ kılıfı
Şeker kaçakçılarının, faaliyetlerini kamufle edebilmek, yurt içi piyasaya daha rahat ürün sürebilmek ve kârını artırabilmek için, şekeri “kesme şeker” olarak işlemeye yöneldiği belirlendi. “Kesme-küp şeker tesisi” olarak üretim izni alan firmalar, yurt içindeki fabrikalardan, kaçak şeker işleme faaliyetlerini kamufle etmek için düşük miktarlarda şeker alırken, İran, Irak ve Suriye’den getirdikleri şekeri burada işleyerek, yurt içi piyasaya sürüyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da çok sayıda “kesme şeker tesisi” kurulduğu dikkati çekti. Bu firmaların, kaçak şekeri kamufle etmek için yurt içindeki firmalardan az miktarda şeker alırken, yüksek miktarlardaki kaçak şekeri işledikleri, her hangi bir şikayet durumunda da yurt içinden satın aldıkları şekere ilişkin belgeleri gösterdikleri ortaya çıktı.

Haber : Müge BEZİRCİ / YENİÇAĞ


TARIM ARAZİLERİ YOK EDİLİYOR:
“CARGILL”E AF TBMM GÜNDEMİNDE
18.03.2008 itibariyle Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nde görüşülmekte olan "Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" hakkında Odamız tarafından 01.03.2008 tarihinde yapılan basın açıklaması aşağıdadır.
"Anayasa Mahkemesi‘nin, Cargill‘i kurtarmak amacıyla tarım dışı amaçla kullanıma açılmış tarımsal arazilere af öngören yasa maddesinin yürürlüğünü durdurma kararı devam ederken, Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 Milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Cargill‘i kurtarmak için yeniden mecliste gündeme geldi.
Birinci sınıf tarım arazisine sanayi tesisi kurmaktan dolayı çalışma izni alamayan Bursa Orhangazi‘deki Cargill firması 8 yıldır faaliyette bulunuyor. Bu suçtan dolayı firmanın tesisi 2006 yılında sadece 47 gün mühürlü kalmıştı. Bütün hükümetlerin üretim yapması için adeta seferber olduğu firma için bölge "Özel Endüstri Bölgesi" dahi ilan edilmişti. Bu karar Danıştay‘dan dönünce hükümet yasa çıkararak Cargill tesislerini meşrulaştırma yoluna gitti.
1865 yılında ABD‘de kurulan Cargill şirketi çevreyi kirleten fabrikaları, genetiği değiştirilmiş mısır ve nişasta bazlı şeker üretimi ve ithalatı ile ün salmış bir kuruluş. Tarım gıda alanında ABD‘nin ilk beş, dünyanın ilk on şirketi arasında yer alıyor. Bu büyüklüğüne rağmen borsada işlem görmeyen bir aile şirketi olan Cargill ile ilgili veriler, çoğunlukla "tahmin edilmektedir" notu ile yayınlanıyor. Cargill‘in ABD siyasetindeki gücünün oldukça yüksek olduğu biliniyor. Firma dünyanın 61 ülkesinde faaliyet gösteriyor ve 60 milyar doları aşan yıllık ciroya sahip.
1960‘lı yıllardan beri Türkiye‘de iş yapan Cargill, ülkemizde Marmara bölgesine konuşlanmış durumda. Orhangazi Ovası‘nda 195 bin metrekare "birinci sınıf tarım arazisini" en uygun yer olarak kendine seçen kuruluş, 1986 yılında İstanbul şubesini açan ve yurt dışından getirdiği veya Türkiye‘den satın aldığı hububat, yağlı bitkiler, yem ve pamuk ürünlerinin yurtiçinde ticaretini yapan şirketin ABD ve Amerika kıtasında kabul görmeyen bir takım "deneysel" ürünleri, gelişmekte olan ülkelerde denediği de iddia ediliyor.

Cargill daha sonra ülkemizin ilk şeker fabrikalarından biri olan Alpullu şeker fabrikasını satın alıp bölgede şeker pancarıyla üretilen şeker sektörünü baltaladı.Genetiği değiştirilmiş mısırdan şeker üreten Cargill‘in üst düzey yönetici yakınları vasıtasıyla Türkiye‘ye sokulan ithal mısırı satın alıp, bu mısırdan ürettiği yüksek fiyatlı nişasta bazlı şekeri ortağı Ülker‘e verdiği de bilinenler arasında. 

Cargill‘in Pendik‘te bulunan fabrikada Ülker ile ortaklığı ise, İngiliz Cerestar firmasını satın alması ile oldu. Cargill ayrıca Hendek‘te bulunan fındık işleme tesisinde işlediği fındıkları yurtdışına satıyor. Cargill şirketinin kurulduğu birinci sınıf tarım arazisinin sanayi bölgesi ilan edilmesinin dışında başka bir talebi daha var. İkinci isteği şeker yasası ile getirilen kotadan glukozun çıkarılması ve fruktoz için ise kotanın Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üreten 5 fabrikanın tüm kapasitelerini kullanabilecekleri şekilde genişletilmesiydi.
2004‘te gerçekleştirilen ilk yasal düzenleme, tarım dışı amaçla kullanılmaması gereken tarım arazileri üzerine kurulan tesisler için, altı aylık sürede gerekli işlemleri yaptırmak kaydıyla af öngörüyordu. Yerel yönetimlerin karşı çıkmaları ve yargı kararları nedeniyle Cargill ilk düzenlemeden yararlanamadı. Bunun üzerine Bursa Milletvekili Karapaşaoğlu, suyunu İznik Gölü‘nden elde eden ve atıkları tarım arazilerine zarar veren, doğal varlıkların korunmasının toplumsal bir görev olarak vurgulandığı Anayasal bilinci hiçe sayan Cargill‘i kurtarmak için 2006 yılı şubat ayında ikinci bir yasa teklifi verdi. Cargill‘i kurtarmayı amaçlayan 3. geçici madde; "11/10/2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış bulunan arazilerin istenilen amaçla kullanımı için, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde Bakanlığa başvurulması, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş Yeni Türk Lirası ödenmesi şartıyla izin verilir. Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat, izin gibi işlemler, Bakanlığa başvuru tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde tamamlanıncaya kadar başvuru sahipleri faaliyetlerine devam ederler..." ifadelerini içermektedir. Bu madde Cargill‘in tarım arazisi üzerine yaptığı tesislerin yıkılmaktan kurtarılması için şirkete üç yıl süre kazandırmaktadır.
Bir önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından "Özellikle bir yabancı şirkete ya da belirli şirketlere ilişkin, izin ya da ruhsatı hukuka aykırı bulunarak yargı kararı ile iptal edilen tarım arazilerinde kurulu sanayi tesislerinin üretim etkinliklerini sürdürmelerine olanak sağlayan yasa kuralının, hukuk devleti, Anayasa‘nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü, yargı kararlarının bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşmadığı" hükmüyle veto edilen yasa, TBMM Genel Kurulu‘nda 2007 yılı Ocak ayında yeniden görüşülerek yasalaştı. Ancak yasa Anayasa Mahkemesi‘ne taşınmış ve yürürlüğün durdurulması kararı alınmıştır. Söz konusu karar şöyle demektedir:
"31.1.2007 günlü, 5578 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun‘un 6. maddesiyle 3.7.2005 günlü, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu‘na eklenen geçici 3. maddenin, Anayasa‘ya aykırılığı konusunda güçlü belirtiler bulunduğu ve uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların doğabileceği gözetilerek esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasına, 19.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi."
Sonuç 22.02.2007 tarihinde Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Hukuka uygun tesis edilmeyen, tarım dışı amaçla kullanılmaması gerektiği yönünde verilen bir çok yargı kararı bulunan Cargill‘in faaliyetine devam etmesi açık bir şekilde hukuk ihlalidir. Anayasa‘ya göre (md.138/son) yargı kararlarının derhal, gecikmeksizin uygulanması Anayasa‘nın amir hükmü gereğidir. Bu emre aykırı davranmak ise suçtur. 22.11.2007 tarihinde kararın tebliğ edilmesine rağmen gereğini yerine getirmeyen Bursa Valiliği de bu hukuksuzluğa ortak olmaktadır.
Açıktır ki Cargill "in çıkarları, Türkiye "nin pancar şekeri üretimini dünyada emsali olmayan bir biçimde daraltıp, yerine Nişasta Bazlı Şeker üretimine alan açması yönündedir. Bunun en kolay yolu, bir yandan yasal mevzuatın ve kotaların bu biçimde düzenlenmesi, diğer yandan özelleştirme kapsamında olan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (TŞFAŞ)‘ nin tasfiye amacıyla özelleştirilmesinden geçmektedir. Ayrıca Cargill-Türkiye-‘nin Yönetim Kurulu üyesi Muzaffer Sayınataç‘ın, aynı zamanda Şeker Üst Kurulu‘nun üyesi olması da bu konuda dikkatleri çekmektedir.
Türkiye‘de 2006 rakamları ile ektiği şeker pancarını sadece TŞFAŞ fabrikalarına satan aile sayısı 187 bin 510"dur. Her yıl çapa döneminde yaklaşık 250 bin tarım işçisi pancar tarlalarında iş bulmaktadır. TŞFAŞ "de istihdam edilen işçi sayısı 12 bin 454‘tür. Görünen o ki, iddiaların aksine Cargill istihdam yaratmamakta, sermayenin çıkarları için milyonlarca köylüyü toprağından kopararak işsiz bırakmaktadır.
Cargill ve Cargill gibi tarım arazisi üzerine yasa dışı yollarla tarım dışı kullanım için kurulmuş 22 bin civarı tesis tarımı, tarım işçisini sermayeye bağımlı hale getirmekte, binlerce emekçinin ve ailelerinin yaşam hakkını ellerinden almaktadır.
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası olarak, 19.02.2008‘de TBMM Çevre Komisyonu‘ndan geçen son düzenleme ile Cargill‘e af ısrarından bir an önce vazgeçilmesini talep ediyor, tarım arazilerinin sermaye tarafından yağmalanmasını engellemek için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirtiyoruz. Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşoğlu, Bursa‘nın temel sorunlarından olan kaçak yapılaşmayla, diğer kentlerle bağlantısını pekiştirecek olan demiryollarıyla ya da liman kenti olma yolunda hızla ilerlediği dönemde önüne çıkan altyapı sorunlarıyla ilgili herhangi bir girişimde bulunmazken, zamanını Cargill‘i kurtarmak için harcaması önemli bir bilinç kaymasına işaret etmektedir. Unutulmaması gerekir ki, meclis yasama yetkisini sermayenin değil, emekçinin, işçinin lehine kullanmalı; sermayeye değil halka karşı sorumlu olduğunu unutmamalıdır. Nesnel koşullar, üretim güçleri, tarih emekçiden yanadır."
TMMOB/HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI/MART 2008


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."