22 Mayıs 2009 Cuma


Irak Kürdistan'ı İyi Bir Müttefik midir?

Kesin bir duygusal düzeyde Amerika'nın Irak Kürdistan'ına desteği birşeyler ifade edebilir.(1) Birinci dünya savaşı sonrasında diğer halklar bağımsızlıklarını kazanırken Kürtler bir eyalet, bir devlet olma fırsatını kaçırmışlardır. Bugün kürtler ülkesi olmayan en büyük etnik gruptur. Diğerlerinin elinden çok çekmişlerdir. Irak Kürdistanı gündeme geldiğinde yöneticilerinin güvenirsizliği yüzünden uzun vadeli bir Amerika - Kürt ittifakı akılcı olmayacaktır. Yöneticileri bir demokrasi işaret ışığı olacağına daha otokratik modelleri kopyalama eğilimindedir. Irak Kürdistan lideri Mesud Barzani bölgesel bir Nelson Mandela olacağına yeni bir Yaser Arafat olma yolunda ilerlemektedir. Müttefikliğe uygun olduğu konusunda abartılı söylemlerine rağmen Irak Kürdistan'ının hareketleri güvenilir olmadıklarını göstermektedir.
Irak Kürdistanı belkide Irağın kurtuluşundan en karlı çıkan gruptur. Bugün Irak Kürtleri ülkenin en yüksek standartlı yaşam tarzının, yabancı yatırım seviyesinin ve güvenliğin keyfini çıkartmaktadır. Uluslararası izolasyon sona ermiştir. Avrupalı havayolu şirketleri Munih ve Viyanadan Süleymaniye ve Erbile yolcu hatta turist getirmektedir. Çokuluslu askeri güçler Dohuk ve Dohan otellerinde dinlenmenin keyfini çıkartmaktadır. Amerikalı ve Avrupalı petrol şirketi yöneticileri Kürtlerin dikkatini çekmeye çabalamaktadır. Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) tarafından kendileri adına lobicilik yapmak için işe alınan Clinton Dönemi Büyükelçileridnde Peter Galbraith bölgede bir Amerikan askeri üssü inşasını bile önermektedir.(2)
Sadece 5 sene önce durum değişikti. Irak Kürtleri 1991 yılıdan beri de fakto otonomilerinin keyfini sürerken belirsizlik günlük yaşamları üzerinde kara bir gölgeydi. Irak Kürtleri arasında ABD veya Birleşmiş Milletlerin Bağdat'ı kınayacağına veya Irak ordusunun kuzeye ilerlemesini engellemek amacıyla yaptırımlar uygulayacağına olan güven çok düşüktü. 1957 de Dışişleri Bakanı Henry Kissinger zaten Saddam Hüseyin hakimiyetindeki Irak Kürtlerini maddiyatcı bir politika pazarlığında kurban etmiştir. Uluslararası topluluklar 1988 senesinde Irak hükümetinin Kürt sivilleri kimyasal silahlarla katletmesine sessiz kalmışlardır. ABD güçleri Saddam'ın 1996 da Cumhuriyet Muhafızlarına Erbil'i işgal etmeleri emrini verişine karşı çok az tepki göstermişlerdir. Clinton yönetimi harekatı kınadığı zaman hem müttefikler hemde düşmanlar ABD tepkisinin ne kadar sessiz olduğunu, özetle Washington ile çalışan Iraklı muhaliflerin ödürülmelerine seyirci kaldığını görmüştür. Irak kuvvetleri 2000 yılında Baadre köyü etrafındaki Kürt savunmasını denemek amacıyla 36. paraleli geçtiğinde çok az bir sonuç almışlardır.(3)
Batılı ülkeler ve uluslararası insan hakları organizasyonları, Birleşmiş Milletler ambargosunun yanısıra; BM genel sekreteri Boutros Boutros Ghali'nin tüm zorlamalarına rağmen "Oil-for-Food" programından Irak Kürdistan'ına besin ve ilaç yardımı yapmayan Bağdat'ta ki Saddam rejimini ambargosu altında ezilen Irağın diğerlerine nazaran en özgür bölgesine karşı kayıtsız kalmışlardır.(4)
2001 senesine kadar ABD Dışişleri bakanlığı ABD vatandaşlarının ABD pasaportuyla Irk Kürdistanına seyahat etmelerinin ABD ve BM yaptırımları uyarınca yasal olmadığı tavrını sürdürmüştür.
Irak Kürdistanı'nın Fırsatı
Türk Hükümetinin 1 Mart 2003 tarihli Irak'a özgürlük operasyonuna katılmama kararı, Kürdistan Bölgesel Yönetimine beklenmedik bir stratejik destek olmuştur. ABD özel kuvvetleri ve istihbaratı çatışmalar başlamadan aylar önce Kürt peşmergeler ve Kürt politik liderlerle ittifak kurmuşken ABD askeri planlayıcılar Türkiye ile çok daha ileri bir işbirliği öngörmüşlerdi. Şubat 2003 te ABD ve Türk diplomatları ve askeri yetkilileri ABD ve Türkiyenin Irak konusunda ortaklaşa hareketleri üzerine çok genişletilmiş bir anlayış andıçı hazırladılar. Iraklı Kürt yetkililer ise Türkiyenin Washington ile ilişkilerinin kendi endişelerinden üstün olacağını görerek Türkiye'nin operasyonlara dahil olmasını engellemeye çalışmaktansa Türkiye'nin Irak'taki varlığının minimalize edilmesi, Kuzey Irak'ta sadece belli geçiş koridorlarında bulunmasını, daha kuvvetli Türk birliklerinin ise münakaşalı şehir Kerkük'ten uzak tutularak sadece Tikrit'in güneyi veya doğusunda operasyon yapmaları konusunda bir anlaşma kazanmaya çalıştılar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ABD liderliğindeki koalisyon güçlerine katılmayı reddetmesi tabii ki ABD hedefleri önünde Türkiye'nin stratejik önemini budamış; Irak Kürt güçlerinin stratejik önemini ise artırmıştır. ABD güçleri Türkiye'den transit geçeceklerine Erbil'in kuzeyindeki Harir havaalanına paraşütle indirilmiştir. Peşmergeler savaşın ilk haftalarında savaşmaktan ziyade yağmalamakla uğraşmışlardır ama katılımları şüpheci ABD merkez komutanlığı ilişkilerini geliştirmiş Kürt endişelerinden ziyade Arap liderlerinin ve akrabalarının dünya görüşlerine daha alıştırmıştır. Romantizm de ABD-Kürt ilişkilerine destek olmuştur. ABD ordusu içinde Kürtlere sempati duymayan çok az kişi bulabilirsiniz. Birçoğu Irak Kürtleri ile ilk deneyimlerini 1991 senesinde "Operation Provide Comfort" sırasında yaşamıştır. 12 yıl sonra tekrar geldikleride birçok engele rağmen Kürt liderliği sayesinde bölgenin geliştiğini görmüşlerdir.
Yerel Kürt kültürü de ABD ile ilişkileri kolaylaştırmıştır. Türk diplomatları ve askeri yetkilileri ise seremoniye ve protokol kurallarına katı bağlılıkları ile işleri kolaylaştırmamışlardır. Çok az ABD'li diplomat Türk muhataplarından hoşlanır.(5) Buna karşın Irak Kürtleri ziyarete gelen ABD yetkililerine hediyeler vermekte, cömert ziyafetler düzenlemekte, hatta bazı zamanlarda kadınlarla ilişki kurmalarını bile kolaylaştırmaktadır. KDP, ABD yetkililerini kendi misafirhalerinde ağırlamakta, diplomat ve askeri yetkililere ipek halılardan altın mücevherata kadar hediyeler sunmaktadır. Birçok ABD yetkilisi bu hediyeleri reddederken Koalisyon Bölge Yönetimi döneminde bazı sivil ve askeri ABD yetkilisi kabul etmiştir.
Washington'da Kürt nüfuzunu arttıran bir başka neden de Kürdistan Bölge Yönetimi'nin eski ABD askeri ve siyasi yetkililerini kendilerini temsil etmeleri amacıyla işe alması olmuştur. Örneğin Kürt liderliği eski milli güvenlik danışman yardımcısı Robert D. Blackwill tarafından yönetilen bir lobi şirketi ile Washington'da Kürt çıkarlarını temsil etmesi ve yönetimdeki yetkililerle toplantılar ayarlaması için anlaşma yapmıştır.(6)
Erbil'de bulunan ABD 404. Tabur komutanı Harry Schute, görevinden istifa ederek Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani'ye ücretli danışman olmuştur. Savaş sonrası Bağdat ve Erbil'de sivil idareyi yöneten emekli general Jay Garner ve emekli albay Dick Naab, Irak Kürdistanına ihale takipciliği için geri dönmüşlerdir. Yerel bir Kürt işadamının ifadesine göre Kürdistan Yurtseverler Birliği başkanının oğlu Kubat Talabani, kürtlerin bağımsızlığı fikrine sempati duyan Amerikan Kongre Üyelerinin seçim kampanyalarına bağışta bulunmayı talep etmiştir.
Irak'ın özgürleştirilmesinde Kürtlerin, Türk'lerin aksine ABD askerleri ile yanyana yeralmaları Irak Kürt liderliğine bir yetki verildiği hissini uyandırmıştır. Mesud Barzani 2003 te yapılan bir mülakatta Irak kürtlerinin ABD ye verdikleri destek karşılığında ne gibi karşılıklar bekledikleri sorulduğunda, "bizim ABD ve İngiltere'den en basit talebimiz milli haklarımıza ulaşmak için verdiğimiz mücadeleye destek olmalarıdır" demiştir.(7) Barzani 2005 te bir makalede aynı tezi savunarak "ABD kuvvetlerinden sonra koalisyonun en büyük ikinci ortağı bizim peşmergelerdir" demiştir.(8)
Demokrasi için bir işaret ışığımı?
Bush doktrini Irak Kürdistanı ile müttefikliği doğal hale getirdi. Dönüşebilir diplomasi ve demokrasi herzaman en azından sözde, beyaz saray polikasında en önde olmuştur. Burada Irak Kürdistanı bir model görülebilir. Saddam'ın düşüşünden 2 yıl önce Amerikan Üniversitesi Küresel Barış Merkezinde görevli Carole O'leary Irak Kürdistanı'nı "Bir demokrasi potası ve Saddam sonrası için model" olarak tanımlamıştı. (9)
Lund Üniversitesi tarihçisi Sverker Oredsson ve Isveçli politikacı Olle Schmidt Irak Kürdistan bölgesi için "Orta Doğuda demokratik bir işaret ışığı" olarak tarif etmişlerdi. (10)
2006 yılında ise Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin işlettiği Kürdistan Kalkınma şirketi ABD'de verdiği televizyon reklamlarında Irak Kürdistanı'nı "on yıldan fazladır tatbikatı yapılan demokrasi" olarak lanse ediyordu. (11) Ne KDP ne de KYB bölgede hiçbir ciddi seçim uygulamamasına rağmen Saddam'ın uygulamalarına göre Mesut Barzani ve Celal Talabani'nin kontrolündeki 3 bölge ülkenin kalanına göre daha özgürdü.
Fakat ne Barzani ne de Talabani demokrattır. 1994-97 Kürt sivil savaşında her iki lider de açıkca insan haklarını ihlal etti, muhalifler yok edildi, Barzani ve Talabani esirlerin öldürülmesi emrini verdiler. Bugün iki politik liderin kontrolündeki bölgede Irak Kürt eylemcileri 3000 civarında esirin hesaba katılmadığını tahmin ediyorlar. (12)
Bölgesel insan hakları organizasyonları da kayıp aileler hakkında savunma yapmalarının politik liderlerce yasaklandığını belirtiyorlar. Saddam'ın 2006 yılındaki yargılanması sırasında bölge üniversitelerindeki Kürt aydınlar, Saddam'a yönetilen suçlamaların birçoğunu Kürt liderlerin de yaptıklarını kaydetmişlerdir.
Irak değişmiştir fakat Irak Kürdistanı değişmemiştir. Birçok Iraklı Kürt ,Saddam'ın devrilmesinden sonra kendi bölgelerinin de özgürleşeceğini ve demokratikleşeceğini ummuştur. Fakat reformlar yerine bölgesel politikalar kemikleşmiştir. Barzani Dohuk ve Erbil yönetimlerini diktatörce kontrol altında tutarken Talabani de Süleymaniye yönetimini hakimiyetine almıştır. Kürdistan yönetimini kabile yönetimi olarak tanımlamak yanlış olsada her iki lider de control için aile üyelerine güvenmektedir. Barzani yeğenini Başbakan olarak atamış ve 35 yaşındaki oğlunuda yerel istihbarat servisinin başına geçirmiştir. Diğer akrabalar ise bölgesel telefon şirketini, gazeteleri ve medyayı kontrol etmektedir.
Talabani'nin eşi Hero Khan da benzer şekilde yerel uydu istasyonunu yönetmektedir. Bir oğlu Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin istihbarat faaliyetlerini yürütürken, diğeri de Washington'da Kürdistan Bölge Yönetimini temsil etmektedir. Bağdat'taki bakanlık pozisyonlarını bölüşme zamanı geldiğinde de Kürt liderler ailelerine dönmüşler, Barzani amcasını dışişleri bakanlığına gönderirken, Talabani kayınbiraderini su kaynakları bakanlığına, karısını kayınbiraderini ise Çin büyükelçisi olarak atanmasını sağlamıştır. Talabani'nin buradaki şansı her iki kişinin de profesyonel ve yeterli oluşudur.
Hem Barzani hem de Talabani bazıları ailelerine, bazıları da partilerine bağlı holding şirketleri kontrol etmektedir. Talabani Kürdistan Yurtseverler birliği lideri olarak hükümet arazisini kar amaçlı geliştirmeleri için akrabalarına devretmiştir. Halen devam eden bir uygulamada da partisinin şirketler grubu Nokan aracılığıyla partisinin üyelerini barındırmak istediği arazideki göçmenleri tahliye ettirmektedir. Çünkü hem KDP hem de KYB yargı atamalarını kontrol ettiğinden, yüksek mevkilerde bağlantıları olmayan alelade vatandaşlar ve göçmenler yargı karşısında çaresiz kalmaktadır. Bağımsız insan hakları gözlemcileri rutin hapisane ziyaretlerinden birinde hakkında suçlama olmadan hapse atılmış bir işadamı ile karşılaşmışlardır. İşadamı, Barzani ailesi işadamları ile sessiz bir ortaklığı reddettiği için Barzani'nin oğullarından birinin emriyle hapse atılmıştır.
Yönetimde oldukları sürede Talabani'nin 400 milyon, Barzani'nin ise 2 milyar dolarlık servetleri olmuştur. (13)
Bir zamanlar gümrük noktaları gelirleri üzerine kavga eden Kürt siyasi yönetimi, bugün, bu parayı partini kirli işleri ve kendi cepleri için kullanmaktadırlar. Kürdistan Bölge Yönetimini bütünü ile Talabani ve Barzani'nin kişisel malvarlığı ile siyasi partilerinin holdingleri arasında çok az ayrım vardır. Barzani Sari Rash da halka açık bir dinlenme tesisini kişisel yerleşkesi haline getirmiş, yanındaki kamu arazilerine ise aile üyeleri malikaneler inşa etmiştir.
Hâlihazırdaki petrol görüşmeleri Kürt siyasi ve ticari çevrelerinin bulanıklığının sürdüğünün göstergesidir. Erbil ve Dohukta petrol arama imtiyazı almak ve geliştirme sözleşmesi imzalamak için şirketler Barzani'nin tayin edeceği birileriyle ortaklık kurmak zorundadır. Bu petrol görüşmelerine yakın kaynaklar Barzani'nin yakınlarının gelecekteki kaynağın %10 tutarını Barzani'ye, aynı miktarı da Barzani'nin partisine aktarılmasını istediklerini söylemişlerdir. Bütün Kürdistan bölgesi için bir kaynak olan petrol konusunda bile Kürdistan Bölge Yönetimi kamu hazinesi ikinci plana itilmiştir. Bu çıkar çatışmaları yeni değildir. Saddam'ın devrilmesinden sonra ele geçirilen belgeler Saddam'ın oğulları ile Neçirvan Barzani arasında iş pazarlıklarını ortaya çıkarmıştır. Halepçe'de ki yerel bir sivil toplum örgütüne göre 2006 yılında KYB öğretmenler sendikasının hesaplarında yolsuzluk iddialarının incelenmesi emrinden sonra çıkan şüpheli bir yangında sendikanın bütün kayıtları yanmıştır. Bununla beraber birçok Iraklı Kürt ABD varlığının reform, şeffaflık ve sorumluluğu kolaylaştıracağını umduklarını söylemektedir.
Kontrol Mekanizmaları
Siyasi kontrol derindir. Kurbanın işkencecisinden öğrendiği durum gibi her iki parti de Baas partisinin kontrol mekanizmalarını kopyalamıştır. Hem KDP hem de KYB temsilcilerini vekil olarak sadece kolej sınıflarına değil yüksek okullarada atamıştır. Bazı durumlarda 14-15 yaşlarındaki bu sınıf temsilcileri siyasi komiser olarak hareket etmiştir. Bu temsilciler KDP ve KYB istihbaratları için hem sınıfta konuşulanlar hem de özel görüşmeler hakkında raporlar hazırlamaktadır. İstihbarat mekanizması derin ve işkence yaygındır. Her iki Kürt partisi Baas partisinin arkasından kendilerini modellemiştir. Her iki partide kuruluş ideolojilerine pek bağlı değilken (çok az KYB politbüro üyesi sosyalist enternasyonele üye olmalarına rağmen organizasyonun ideallerini ciddiye almaktadır);sadece hırslı üyeler meslekdaşlarına bu ilkeleri izaha çalışmaktadır. Kürtler yabancılara iyi davranmakla beraber onlara şüpheyle yaklaşırlar. Süleymaniye otellerinin önündeki taksi şöförleri KYB istihbaratına bilgi vermektedir. KDP ise sık sık yabancıları Selahaddin'de ki misafirhanesinde ağarlamaktadır. Burada konuklara yapılan ayarlamalar (alelade taksi şöförleri tesise alınmakamtadır); onları parti şöförlerini kullanmak zorunda bırakmaktadır. KDP istihbaratı sık sık taksi şöförlerini KDP istihbarat şefinden izin almamış olan batılıları şehirlerarasında taşımamaları konusunda uyarmaktadır.
Erbil, Dohuk ve Süleymaniye otellerinde çalışan yönetici personel, istihbarat elemanıdır ve misafirler hakkında dosya tutmaktadır. Dohuk üniversitesi yabancı çalışanlarının bilgisayarlarına tuş takibedici bir yazılım yüklemiştir ve yazışmaları kontrol eden istihbarat elemanları vardır. Bölgedeki diğer okullarda da aynı uygulamanın yapıldığı kuvvetle muhtemeldir.
Parti yönetimini derine çekmemekte önemli olan parti ve liderleri hakkında eleştirel konuşan öğrenciler öğrenim ve iş bulma haklarını kaybetmektedirler. Salahaddin üniversitesinde notları çok iyi ve son derece başarılı olan bir öğrenci eğer KDP ile bağlantılı değilse, mezuniyet töreninde hüzün yaşayabilir.
Barzani ve Talabani diğer kontrol mekanizmalarını da kullanmaktadır. Örneğin peşmergeler. Peşmergeler Irak Kürdistan ordusundan ziyade bir milis kuvvetidir ve tamamen siyasi parti liderlerinin arzularına göre hareket etmektedir. İki Kürt liderin yönetimlerinin nominal birleşmelerine rağmen her iki partinin güvenlik kuvvetleri ve milis güçleri ayrıdır. KDP bölgesinden sonra KYB bölgesindeki ilk büyük kent olan Kusanjaq'a gelenler KYP peşmergeleri, bazen de istihbaratı tarafından sorgulanmaktadır.
Peşmergeler genellikle kanunun üstündedir. Yakın zamanda yaşanan bir olayada bir KDP peşmergesi trafik kontrolü yapan bir polis memurunu kendisini durdurduğu için vurmuştur. Arkadaşları gözaltına alınan peşmergeyi savcıların bir suçlama yapmasına fırsat vermemek için polis kontrolünden çıkartmışlardır.
Kontrol ve denge sistemi yoktur. Irak Kürdistanında basın özgürlüğü kürt olmayan bölgelerin aksine yok denecek kadar azdır. Talabani'nin karısı hem yerel uydu istasyonunu hemde yerel medyayı eleştirileri hedef almak için kullanmaktadır.(15)
Irak Kürdistanında Awenwe ve Hawlati isimli iki bağımsız gazete olamasına rağmen bu gazeteler gitgide artan baskılarla karşı karşıyadır. Her iki parti de eleştirel yazılar yazan yazarları hukuk mahkemelerininde üstünde bir tavırla sindirmekte, hatta hapse atmaktadır. Örneğin KYB Hawlati editörlerini KYB Başbakanının gücünü kötüye kullandığına dair bir haberi basması üzerine mahkemeye vermiştir.(16) Necirvan Barzani'nin ofisi partisinin çizgisinde olmayan yabancı yazarlara açılmış birçok saçma dava dosyası ile doludur.
2006 Ekim ayında KDP gizli servisi Avusturyalı-Kürt gazeteci Kamal Said Qadir'i Barzani klanındaki yolsuzlukları yazan bir makalesi ve Molla Mustafa Barzani ile Sovyet KGB arasındaki bağlantıları ortaya koyan belgeleri yayınlaması üzerine kaçırmıştır.(17) 15 dakika süren bir yargılama sonucunda KDP hakimi Kamal Said Qadir'i 30 yıl hapse mahkum etmiştir. Karar ancak uluslararası sivil toplum örgütlerinin kampanyaları ve A.B.D. Dışişleri Bakalığı'nın kınaması sonucunda değiştirilmiştir.(18)
Kürt yönetimleri basın üzerinde çok sıkı siyasi kontrol uygulamaya meyillidir. Irak Kürdistanı kanunları Irak kanunundan alınmadır. Baas partisi tarafından yapılan Irak ceza yasasının 433. maddesi nerdeyse her türlü eleştiriyi suç unsuru olarak saymaktadır. Bu yapıyı değiştirme yolu arayan yerel gazeteciler Barzani'nin öfkesiyle karşı karşıya kalmışlardır. Barzani 20 ekim 2007 de Kürdistan parlamentosuna Baas döneminden kalan basın yasasını değiştiren ve yönetimi eleştirmeyi yasal hale getiren bir yasa tasarını yeniden gözden geçirmelerini emretmiştir.(19)
Sivil toplum örgütleri de bağımsız değildir. Birçok sivil toplum örgütü Kürt siyasi liderliğinin altında çalışmaktadır. Örneğin "Kürdistan Save the Children" Talabani'ni karısının hakimiyetinde çalışmakta ve daha çok partinin amaçlarına hizmet etmektedir. Yabancı yardım kuruluşları çalışanları eleman alımlarında hem KDP hem de KYB parti üyelerinin işe alınması konusunda ısrar ettiklerini söylemişlerdir. USAID de çalışan bağımsız kürtler KYB tarafından verilen emirlere uymayı reddettiklerinde KYB güvenlik kuvvetleri aleyhlerine raporlar yazarak USAID yöneticilerine güvenlik endişelerini iletmiş, bağımsız Kürtler işten çıkartılarak yerlerine KYB yandaşları alınmıştır. Birkaç istisna haricinde yerel insan hakları örgütleri ve İnsan Hakları bakanlığı halihazırdaki yönetimin suistimalleri yerine Saddam dönemi Kürtlere karşı yapılan ihlallerle uğraşmaktadırlar.
Kürt yönetimi ile temsil ettiklerini iddia ettikleri insanlar arasındaki mesafe büyüdükçe husumette büyümektedir. Birçok Kürt kendisini çaresiz hissetmektedir. Kürt göçmenlerin elektriklerini keserken, Hükümetin ukalaca bir tavirla aldığı Talabani'nin kayınpederi İbrahim Ahmad'in mezarını 24 saat aydınlatma kararı tam bir sorumsuzluktur. KDP ve KYB nin seçimlere ortak tek liste ile gitme kararı ve seçim sonrası pozisyonları sessizce paylaşmaları yerel nüfusu elimine etmiştir. Kürdistan İslam Birliği taraftar toplamaya başladığında KDP destekli çeteler partinin çeşitli şehirlerdeki merkezlerini yakmışlar ve Dohuk il başkanını öldürmüşlerdir.(20)
Ortak liste ile girerek seçim rekabetinden kurtuldukları halde Amerikalı diplomatlar ve Bağımsız Irak Seçim Komisyonu KDP yi peşmergeleri kullanarak ülke tarihinin en büyük seçim sahtekarlığını yapmakla suçlamışlardır. Parti mekanizması ve kaynakları seçimin sonucunu garanti etse bile yapılan sahtekarlık bölge diktatörleri Hüsnü Mübarek ve Başer Esad kadar olmasada sahtekarlıktır.
Kürt davranış tarzını rasyonelleştirmek
Irak Kürdistanı temsilcilerinin iddia ettikleri gibi bir demokrasi ışığı olmayabilir. Amerikan dış politika çevrelerindeki gerçekciler Kürt liderlerin halka tavırlarının Amerikan çıkarları için önemsiz bulabilirler çünkü zaten bölge halkı Amerikan yanlısıdır. Böyle bir hesap öngörüsüzlüktür. Amerikan hükümeti her iki lideri de sübvanse etmiştir. Kürtler genellikle liderlerinin hatalı davranışlarını Amerikan politikası ile ilişkilendirmektedir. Kürtler liderlerinin suistimallerini Amerikan çıkarlarıyla ilintilendirdiklerinde hoşnutsuzluk sesleri yükselmektedir. Örneğin 2006 yılında Amerikan hükümeti Süleymaniye'de ofis için yer istediğinde Talabani hiçbir ön uyarı yapmadan bir teknik okulu boşalttırmış böylece ciddi bir nüfusun tepkisini toplamıştır. Kürtler aynı zamanda Amerikalı yetkilileri Tasluja ile Paramagrun arasında Saddam döneminden kalma bir tesiste işkenceye yardakçılıkla suçlamaktadır. Kürt yetkililer ne kadar halkın Amerikan yanlısı olduğunu söylerse söylesin bu yaklaşım hızla ortadan kalkmaktadır. Irak Kürdistanında anti-Amerikanizm artmaktadır. Bunu görmemek ve önlem almamak bölgedeki Amerikan stratejik planlarına tamamen negatif bir etki yapacaktır.
Irak Kürtleri Amerika'nın bölgedeki çıkarlarını desteklediklerini gösterseler belki Amerikan stratejistleri bunu kabul edebilir fakat gerçek şu ki desteklemiyorlar. Nisan 2003 te Irak Kürdistanı Amerikan kuvvetleri ile güneye ilerleyip dağılan Irak ordusunun boşluğunu doldururken Kürtlerin daha sonraki tavırları Irak Kürdistanı'nın Amerikanın bir müttefiki olduğu konusunda büyük soru işaretleri bırakmaktadır.
2003 Temmuzunda Kuzeydoğu Irak dağlarında İran sınırına yaklaşık 30 km mesafede devriye gezen bir Amerikan birliği yetkisiz bir KDP kontrol noktasında çok sayıda İran pasaportu ve parası bulup el koymuştur. KDP yetkilileri kontrol noktalarını para karşılığında İranlıların geçişlerini kolaylaştırmak için kullanmaktadırlar. Bu noktalarda İran pasaportları yerel Kürt kimlikleri ile değiştirilmektedir. Kürt yetkililer bu olayın yegane olay olmadığının farkındadır. Irak direnişin isyanın başladığı 2004 yılı Nisan ayında Irak Kürdistanı Ansar al-Sunna için geçiş noktası olmuştur. Örgüt üyeleri kuzeyde eylem yapmamak ve belkide para karşılığında Irak'a buradan girerek güvenli bir şekilde Musul'a kadar geçip ırak içlerine sızmışlardır.
Kürtlerin İran ile çifte pazarlığı hala devam etmektedir. 11 Ocak 2007 ve 20 Eylül 2007 de Amerikan kuvvetleri Erbil ve Süleymaniye'de yaptıkları operasyonlarda 6 İran istihbarat ajanını ele geçirmişlerdir. Her iki olayda da Kürt yetkililer tutuklamaları protesto etmiştir. İlk olaydan sonra Barzani'nin ofisi bölgede harekat düzenlenecekse bundan Kürdistan hükümetinin önceden haberdar edilmesi gerektiğine dair bir bildiri yayınlamıştır. (21) Daha sonraki bir olayada ise tutuklamayı yasadışı olarak nitelendirmiş ve bu hareketlerin hiçkimseye bir faydası olmadığını açıklamıştır. (22) Kürt yetkilileri uyarmama kararı diplomatik bir uygunsuzluk değildir; yaşanmış deneyimlerin sonucudur. Amerikan politika yapıcıları artık Kürt yetkililere hassas bilgiler verecek kadar güvenmemektedir. Kürt yetkililerin ısrarla diplomatik bir listeyi Amerikan güçlerine vermeyi reddetmesi çokuluslu güçlerin Kürdistan yönetimine güvenini azaltmıştır. Bir sır olmaktan uzak olan bu liste Amerikalı yetkililerinin operasyonlardan önce diploamtik statüleri belirmekte kulanılacaktı. Kürtlerin bu listeyi vermeyi reddetmesi Amerikan güçlerinin İran Devrim Muhafızlarının Irak'a sızmalarını önleme çabalarına destek olmadığının bir göstergesidir.
Terör Kartını Oynamak
Barzani'nin Turkiye'ye olan husumeti Amerika ile müttefikliği ihtimalini iyice azaltmaktadır. Birçok Kürt yetkili Türk-Amerikan ilişkilerine sonuçsuz bir oyun olarak bakmaktadır. Onlara göre Washington ya Erbil'le dostluğu sürdürmelidir, yada Ankara ile müttefikliği. Birçok Kürt yetkili her iki ilişkininde karşılıklı olarak özel olduğunu anlamamaktadır. Kürt yetkililer ziyarete gelen Amerikalı yetkililere sıklıkla Irak Kürdistanı'nın Türlerden daha iyi bir müttefik olacağını söylemektedir. Kürt yetkililer Türk-Amerikan ilişkilerinin ne kadar geniş olduğunu anlamadıkları gibi Kürt taleplerinin Washingtonda ne kadar zayıf göze alındığını da anlamamaktadır. Örneğin Sudi Arabistan da İsrail de Washingtonun diğeri ile ilişkilerini azaltmasını ister ama bunun olmayacağını da bilir. Barzani bunu anlamadığı gibi Beyaz Sarayı Ankara ile Erbil arasında bir seçime zorlamaya niyetli görünmektedir. Eğer bu olursa Irak Kürdistan Yönetimi hayal kırıklığına uğrayacaktır.
Barzani'nin Kürtlerin çıkarlarını savunmaması için kesinlikle bir neden olmamasına rağmen söylemleriyle aksi gibi davranmaktadır. Örneğin Aralık 2005 te petrol zengini şehir Kerkük'ün Aralık 2007 ye kadar kendi yönetimine katılmaması halinde Irak'ta iç savaş kıvılcımlarını atacağını söylemiştir. (23) Aralık 2007 de ise Ankara kendisinin Kerkük konusundaki taleplerine uymazsa Türkiye'de bir isyanı teşvik edeceğini söylemiştir. (24) Partisi tarafında kontrol edilen medya aynı Filistin Medyasının İsrail'e yaptığı gibi Türkiyeye karşı kışkırtıcı yayın yapmaktadır. Kürdistan Bölge Yönetimi parlementosunda satılan haritalar Türkiye'nin de bir bölümünü içine alan daha büyük bir Kürdistan göstermektedir. Kürt gazeteleri Türkiye'nin güneydoğusuna ima olarak Irak Kürdistanından Güney Kürdistan olarak bahsetmektedir. Yani Türkiye'nin güney doğusu Kuzey Kürdistandır denmek istenmektedir. Sınırlar ötesine yönelik bu hareketler Irak Kürdistanını bir güvenlik dayanağı yapmak yerine istikrarsızlık gücü haline getirmiştir.
Bu bağlamda Barzani'nin PKK ile ilişkileride problemli hale gelmiştir. Barzani milliyetçi olabilir ama aynı zamanda gerçekcidir. Barzani güçlü bir PKK istememektedir. Bunu nedeni PKK terörünün Kürt milliyetçiliğini lekelemesi deği kendisine alternatif oluşturabileceği fikridir. Abdullah Öcalan kendini Iraklı Kürt rakiplerinin üstünde görmüştür. 1998 de verdiği bir röportajda "Barzani ve Talabani el ve ayak gibiler ama ben ana beyinim" demiştir. (25) 1990 lı yıllarda Barzani ve Talabani PKK ne zaman kendi sınırları içinde bir oluşum gerçekleştirme çabasına girdiğinde Peşmergelere PKK ile savaşma emri vermiştir. Bazı Türk diplomatları ve istihbarat elemanlarına göre o dönem Barzani Peşmergelerin terörist grupla savaşması için Türk hükümetinden yardım istemiştir. Barzani, PKK için güvenli bir cennet temin ederse bunu kendi çıkarlarına aykırı olacağını farkederek bunu engellemiştir. Fakat Abdullah Öcalan hapse giripde PKK kendisi için politik bir tehlike olmaktan çıkınca grubu Türkiye'ye karşı bir araç olarak kullanmaya başlamıştır.
1 Mart tezkeresinin reddi üzerine Barzani Washington'un dosluğundan fazla emin olarak Ankara'ya karşı daha sert tutumlar takınmaya başlamıştır. PKK liderlerinin kendi bölgesinde özellikle İran-Irak-Türkiye üçgeninde konaklamalarına göz yummuştur. Barzani ve Kürdistan Bölge Yönetimi sözcüleri tekrar tekrar PKK'yı barındırmayacaklarını söylerken Barzani tipik bir Yaser Arafat politikası izlemiş, teröre yardakçılık yaptığını reddetmiştir. Barzani Amerikalı diplomatlara PKK tehlikesinin ancak Türkiyenin af, ve anayasal reformlarla daha fazla imtiyaz vermesiye ortadan kalkabileceğini söylemektedir. Bu sırada da PKK liderlerini saldırılarını artırmaları için teşvik etmektedir.
Türk yetkililer üst düzey PKK komutanlarının Erbildeki hastahanelerde tedavi olurken ve yakın restoranlarda Barzani'nin adamlarıyla görüşürken çekilmiş fotoğrafları olduğunu söylemektedir. Yiyecek ve Malzeme satışından iyi bir kar yapmıştır. Türk yetkililer Barzani'nin oğlunun PKK'ya silah sattığından şüphelenmektedir. Bu bilgiler Ankara'yı Kürdistan'a karşı daha sert tedbirler almaya yöneltmiş, Türk uçakları Irak Kürt hedefleride vursa bile Amerikan yetkililerinin desteğini sağlamıştır.
Amerika-Kürt İlişkilerinin Geleceği
Irak Kürdistanı gerçeklerden izole edilmiş bir halde geçmişte yaşamaktadır. 1990 ların sonlarından Saddam'ın devrilmesine kadar olan dönemde Irak Kürdistanı yaptırımlar altında çabalayan bir demokrasi olarak bir başarı hikayesi idi. Saddam'dan kurtulmalarına rağmen Irak Kürdistanı geriye gitmiştir. Ambargo yaptırımlarının kalkmasıyla yolsuzluk tırmanışa geçmiştir. Barzani alilesinin aşiretle olan ilişkileri Sudi Arabistandaki kraliyet ailesinin araplarla olan ilişkilerine benzemektedir. Hem Molla Mustafa Barzani (1903-1979) hemde Aziz Bin Saud (1876-1953) halklarının aşiret değerlerine yakın kalmışlardı. Ancak yeni nesiller daha kapalı ve yozlaşmıştır.
Barzani yatırımcılara bölgesini yeni bir Dubai'ye çevirme planlarından bahsederken yönetimdeki yolsuzlukların bu başarıyı frenleyeceğini anlamamaktadır. Zengin ve yoksul arasındaki uçurum gitgide büyürken hatta Barzani ve Talabani kontrolü elde tutmak için bu ayrımı körüklerken islami partiler bölgede daha popüler olacaktır. Kürtler dini inançlarından dolayı değil ama KYB ve KDP nin yolsuzlukları karşısında temiz olan partilere kayacaktır. Birçok kürt Kürdistan İslam Birliği'nin dini muhafazakarlığından uzak dururken partinin Amerikan politikalarınına şiddetli eleştirileri ve Amerika'nın bölgedeki amaçlarına ait yaymış olduğu komplo teorileri sayesinde yandaş bulacaktır.
Birçok Irak Kürdistan yetkilisi ve Amerikalı yorumcu Amerikan güçlerinin kuzey Irak'ta uzun dönemde de kalması gerektiğini, böylece Amerikan güçlerinin pek hoş karşılanmadıkları Irak'ın diğer bölgelerinden çekilebileceğini önermektedir. Bu bir zamanlar bir seçenek olabilirdi ama Barzani'nin tavırları bu olasılığı akılcı olmaktan çıkarmıştır. Kağıt üzerinde Kuzey Irak'ta bir Amerikan üssü Pentagon için avantaj gibi görünse de aslında bir sorumluluk getirecektir. Barzani'nin Türkiye'ye karşı PKK'ya verdiği destek, bölgede bir Amerikan üssü varlığı ile Irak Kürdistanı'nı sorumluluktan uzaklaştıracaktır. Barzani bölgesinde bir Amerikan üssünü kendisini Türkiye'nin misillemesinden uzak tutacağı için istemektedir. Aslında Kuzey Irak'ta kurulacak bir Amerikan üssü, Barzani yönetimde olduğu sürece daha büyük bir ihtilafa yolaçacaktır. Barzani fedakar biri değildir. Amerikan güçlerinin kalıcı varlığının arkasına saklanmakla istediği dokunulmazlığı elde edecektir. Eğer Pentagon kuzey Irak'ta bir üs kurmayı planlıyorsa bunun PKK problemini ve Barzani'nin komşu devletlere karşı provakasyonlarını arttıracağını göz önüne almalıdır. Barzani'nin Amerikan güçlerinin kendi bölgesinde konuşlanmasını istemesinin nedeni ile Hamas ve Fatah'ın Avrupalı gözlemcilerin Gazze şeridinde bulunmasını istemeleri ile aynıdır. Amerikan güçlerinin Irak'ın geri kalan bölgelerinden çekilmesine olanak sağlamasından öte Irak Kürdistanında herhangi bir Amerikan üssünün, şu anki koşullarda bir çok ihtilafa yol açacağı kesindir. Bölgesel diktatörler, hele kendilerini terörden ayıramayanlar iyi bir müttefik değildir.
Eğer Irak Kürdistanı iyi bir müttefik olacaksa, İstikrar için bir güç olacaksa, Arap milliyetciliği ve islamcılığının çürütücü ideolojileri karşısında bir çit olacaksa, Amerikanın stratejisi uzun vadeli çıkarlara yönelik olmalıdır. Irak Kürdistanı stratejik olarak önemlidir. Federalizm Irak'ın geleceğidir. Birçok uzman ve Iraklının dediği gibi merkezi güçlü yönetime bağlı sistem işlememiştir. Irak 1951-2003 yılları arasında Bağdat'ın diktatörce isteklerini empoze etmesini reddeden Iraklılar için adete bir gizli iç savaş yaşamıştır. Güçlü liderlik iyi ses getirir ama Irak her askere 100 potansiyel generali olan bir ülke olarak kalmıştır.
Washington teröre hiç müsamaha etmemelidir. Irak Kürdistanı çok büyük adımlar atmıştır fakat Barzani kendisini PKK'ya bulaştırarak Irak Kürdistanının bütün kazanımlarını riske etmektedir. Hem KDP hem de KYB İran'la ilişkileriyle Washington'un güvenine ihanet etmiştir. Tabii ki her iki partinin de komşularıyla ilişkileri olması normaldir. Ancak istihbarat satmak yada sınırdan sızmalara yardakçılık etmek kendini sevdirmek adına kabul edilir bir davranış değildir.
Liderliğin sorumluluğu bir seçenek değildir. Sorumluluk sahibi bir Iraklı Kürt liderlik tahrikleri sona erdirecektir. Demagoji politikaları belki dikkatleri Barzani'nin gözardı etmek istediği yolsuzluk ve sorumluluk gibi konulardan çekebilir ama tahrikleri arttırır. Kürt radyoları yönetimdeki partilerin sık sık yükselen milliyetci akımları kontrol ettiğini yayınlamaktadır. Örneğin 30 dakikalık bir haber programının 25 dakikasını öğrencilerle mülakat yaparak onların milliyetçi taleplerini yayınlamak, bağımsızlık edebiyatı yapmakla Barzani komşularyla başını belaya sokacaktır. ABD Dışişleri bakanlığı ilk yıllarında aynı tahrikleri yapan Filistin yönetimini bölünme ve kaosa sürüklenmeleri için gözardı etmiştir. Kürdistan yönetimi aynı hataya düşmemelidir.
Tür savaş uçakları Irak Kürdistanında terörist yuvalarını bombalarken Washington ve Erbil'in politikalarını yeniden değerlendirme zamanları gelmiştir. Washington'un oynayacak birçok kartı vardır. Kürdistan'a sempati anlaşılabilir fakat giderek bir efsaneye dayalı hale gelmektedir. Amerikanın iyi niyeti asla bir selahiyet verme değildir. Barzani bir müttefik olarak kalabilir ama köklü bir ortaklıktan uzaktır. ABD, Irak Kürdistanı'na aşırı sevgiyle yaklaşmaktan vazgeçmelidir. Irak Kürdistanı PKK için bir sığınak olmaya devam ettikçe, ABD nin bölgedeki güvenlik sırlarını en yüksek parayı verene satmaya devam ettikçe ve demokratik reformları sürüncemede bıraktıkça herhangi bir yardım ve diplomatik bir tanınma yapılmamalıdır.
Notlar
1. For the best example of this argument, see Michael J. Totten, "No Friends But the Mountains," Azure 5768, no. 30 (Autumn 2007), available at www.azure.org.il/magazine/magazine.asp?id-407 (accessed January 2, 2008). 2. Peter W. Galbraith, "Iraq: The Way to Go," The New York Review of Books 54, no. 13 (August 16, 2007), available at www.nybooks.com/articles/20470 (accessed January 2, 2008); and Al Kamen, "Kurdish Connection?" Washington Post, January 15, 2007. 3. David Nissman, "Iraqi Troops Cross 36th Parallel," Iraq Report 3, no. 41 (December 8, 2000), Radio Free Europe/Radio Liberty, available at www.rferl.org/reports/iraq-report/2000/12/41-081200.asp (accessed January 2, 2008). 4. United Nations Treaty Series, no. 32851, "Memorandum of Understanding between the Secretariat of the United Nations and the Government of Iraq on the Implementation of Security Council Resolution 986 (1995)," May 20, 1996, available at http://untreaty.un.org/unts/120001_144071/25/7/00020981.pdf (accessed January 3, 2008). 5. Ilter Türkmen, "Protocol and Foreign Policy," Turkish Daily News, November 17, 2007. 6. U.S. Department of Justice, Report of the Attorney General to the Congress of the United States on the Administration of the Foreign Agents Registration Act of 1938, as Amended, for the Six Months Ending June 30, 2006, June 6, 2007, 101, available at www.usdoj.gov/criminal/fara/reports/June30-2006.pdf (accessed January 2, 2008). 7. "Barzani: Mosul and Kirkuk Are Kurdish Lands," Asharq Al-Awsat (London), April 7, 2003. 8. Masud Barzani, "A Kurdish Vision of Iraq," Gulf News (Dubai), October 30, 2005. 9. Carole O'Leary (presentation, Kuwait Information Office, July 6, 2001). 10. Sverker Oredsson and Olle Schmidt, "Kurdistan--A Democratic Beacon in the Middle East," Kurdistan Development Corporation, December 2004. 11. The Other Iraq Television Spots (script, "U.S. Spot #2: The Other Iraq"), available at http://theotheriraq.com/images/Advert2.pdf (accessed January 3, 2008). 12. UN General Assembly, Fifty-first Session, Agenda Item 110, Human Rights Questions: Human Rights Situations and Reports of Special Rapporteurs and Representatives--Situation of Human Rights in Iraq, prepared by Max van der Stoel, Special Rapporteur of the Commission on Human Rights, in accordance with Economic and Social Council decision 1996/277, A/51/496, October 15, 1996, par. 96, available at http://daccessdds.un.org/doc/UNDOC/GEN/N96/277/88/PDF/N9627788.pdf?OpenElement (accessed January 3, 2008); and Patrick Cockburn, "Kurdish Chief's Death Brings Civil War Nearer," Independent (London), July 6, 1996. 13. For background, see Michael Rubin, "The Middle East's Real Bane: Corruption," Daily Star (Beirut), November 15, 2005. 14. Human Rights Watch, Caught in the Whirlwind: Torture and Denial of Due Process by the Kurdistan Security Forces (July 2007), available at http://hrw.org/reports/2007/kurdistan0707/ (accessed January 3, 2008). 15. Kamal Said Qadir, "Iraqi Kurdistan's Downward Spiral," Middle East Quarterly 14, no. 3 (Summer 2007), available at www.meforum.org/article/1703 (accessed January 3, 2008). 16. Committee to Protect Journalists, "Iraq: Journalists from Kurdish Weekly Face Arrest, Trial," news alert, May 2, 2006, available at www.cpj.org/news/2006/mideast/iraq02may06na.html (accessed January 3, 2008). 17. Declassified Soviet papers document Barzani's interaction with the KGB. See, for example, Peter Ivashutin to the Central Committee of the Communist Party of the Soviet Union, September 27, 1961, as quoted in Kamal Said Qadir, "The Barzani Chameleon," Middle East Quarterly 14, no. 2 (Spring 2007), available at www.meforum.org/article/1681 (accessed January 3, 2008). 18. See, for example, Cathy McCann, "Iraq: Writer Kamal Sayid Qadir Detained Incommunicado," International PEN, December 16, 2005; Reporters without Borders, "Cyberdissident Still in Prison despite Release Announcement," news release, February 2, 2006, available at www.rsf.org/article.php3?id_article=16104 (accessed January 3, 2008); and Kamal Said Qadir, "Iraqi Kurdistan's Downward Spiral." 19. Kurdistan Regional Government, "President Barzani to Ask Parliament to Reconsider Media Law," news release, December 20, 2007, available at www.krg.org/articles/detail.asp?lngnr=12&smap=02010100&rnr=223&anr=22047 (accessed January 3, 2008). 20. "Kurdistan Islamic Union Attacked," Reuters, December 6, 2005. 21. James Glanz, "G.I.'s in Iraq Raid Iranians' Offices," New York Times, January 12, 2007. 22. Jay Price and Yaseen Taha, "Kurds Denounce U.S. Detention of Iranians," McClatchy-Tribune News Service, September 20, 2007. 23. "Barzani: Kirkuk to Join Kurdistan," Turkish Daily News, December 2, 2005. 24. Masud Barzani, interview by Elie Nakuzi, Frankly Speaking, Al Arabiya TV, April 6, 2007. 25. Abdullah Öcalan, "We Are Fighting Turks Everywhere," Middle East Quarterly 5, no. 2 (June 1998), available at www.meforum.org/article/399 (accessed January 3, 2008).
Michael Rubin ABD'li yazar ve Ortadoğu uzmanı

İsrail'in Elinde İran'ın Siccil'ine Mani Olacak Hiçbir Gücü Yok Debka, İsrail'in elinde İran'ın yeni Siccil füzesini engelleyecek güce sahip olmadığını savunuyor..
DEBKA’nın askeri kaynaklarının bildirdiğine göre İsrail, ABD ve Avrupa İran’ın 20 Mayıs Çarşamba günü gerçekleştirdiği, iki merhaleli ve katı yakıtla çalışan 2000 kilometre menzilli Siccil-2 füze denemesinden çok şaşırmış durumdalar; hepsinden çok da İran cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın gururla iddia ettiği “yeni füzenin düşman hedeflerini tam isabet yok edeceğini” ilan etmesine şaşırmışlar.
İsrail’in Negev şehrindeki gelişmiş Amerikan füze savunma üssü Nevatim de dahil olmak üzere ABD füze izleme sistemleri, İran cumhurbaşkanının Siccil-2 füzelerinin bu özelliğinden duyduğu övüncün -diğer gelişmiş özelliklerinin yanı sıra- haklı olduğunu tasdik ettiler.
Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs “füze testinin yanlış yönde atılmış bir adım olduğu” açıklamasında bulundu. ABD başkanı Barak Obama da İran’ın füze programından dolayı “uzun bir süredir kaygı duyduğunu” belirtmişti.
Batılı askeri kaynaklar “İran’ın İsrail’in füze savunma sisteminden en az 2 veya 3 yıl ileride olduğunu” söylediler.
Arrow-2 füze savunma sistemi Siccil türünden bir füzeye, yalnızca İsrail’e çok yakın bir noktadan ateşlenmesi durumunda engel olabiliyor. Bu füzeler karşısında etkili olabilecek Arrow-3’ün ise işler hale gelmesinin yıllar alacağı bildiriliyor.
Endişeli Washington’un Pentagon sözcüsü Bryan Whitman, yeni füzenin “İsrail, güneydoğu Avrupa ve Ortadoğu’daki Amerikan üslerini vurabileceği” söyledi ve ABD’nin “İran’ın balistik füze ve nükleer programını geliştirmesinden ve komşuları için oluşturduğu potansiyel tehditten yana endişe içersinde olduğunu” vurguladı.
Bu güne dek Amerikalı ve İsrailliler, engellenemez teknik sorunların İran’ın füze sanayisinin eksiksiz bir güdüm sistemi elde etmesine engel olacağından yana emindiler. Bu şekilde İsrail hedeflerine fırlatacakları füzelerin hedeflerini ıskalayacağına inanılıyordu. Siccil-2’lerin başarıyla denenmiş olması bu tahminleri boşa çıkardı.
İsrail ve ABD’deki savunma planlayıcıları artık yeni İran füzesi karşısında yeni cevaplar aramak zorunda kalacaklar.
İran’ın bu adımı, en az 10-12 nükleer savaş başlığı elde etmesine az kaldığı bu kritik eşikte ve Netanyahu’nun Washington’dan döndüğü güne rastlayan bir zamanda gerçekleştirdiği “kas gösterme hareketi” olarak yorumlanıyor.
Netanyahu, Obama ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada “Washington ve İsrail’in İran’ın nükleer silah elde etmemesi gerektiği konusunda anlaştıklarını” söylemişti. İki müttefik arasındaki bu anlayış ortaklığı 2002 yılına, Şaron ve Olmert dönemine kadar uzanıyor. Fakat bugün, yapılan böylesi genel açıklamaların İran’ın nükleer ve füze alanındaki gelişmesine imkan sağladığını biliyoruz.
Ermeni ‘tezgah’ peşinde
AKP’nin yanlışlığı Türkiye’deki Ermenistanlıları sayma projesine CHP ve MHP’den tepki yağdı. Siyasiler, “Başbakan ’Türkiye’deki kaçak Ermenilerden bahsedince fırsatı kaçırmadılar. AKP yanlış üstüne yanlış yapıyor” görüşünde birleşti.
Ermeniciler yine tezgah peşinde!
Uluslararası Hrant Dink Vakfı ve Heinrich Böll Stiftung Derneği, Norveç finansörlüğünde Türkiye’deki Ermenileri sayacak
Avrasya İşbirliği Vakfı’nın Sınır Ötesi Projeler Sorumlusu Vaskan Garabetyan, Uluslararası Hrant Dink Vakfı ve Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin düzenlediği ’Türkiye-Ermenistan Gazeteci Diyalog Projesi’çerçevesinde Erivan’a giden gazetecilerle görüştü. Garabetyan, “Bu yıl Norveç Konsolosluğu’nun finansörlüğünde Türkiye’deki Ermenistanlı göçmenlerin sayısının belirlenmesi ve sorunlarının görünür kılınması için Türkiye’de Ermenistanlılar’ın yaşadıkları şehirlerde araştırma yapacağız” dedi. Türkiye’deki Ermenistanlıların sayılmasını içeren projeye siyasilerden sert tepki geldi.Siyasiler, “Başbakan ’Türkiye’deki kaçak Ermenilerden bahsedince fırsatı kaçırmadılar. AKP yanlış üstüne yanlış yapıyor” görüşünde birleşti. CHP Milletvekili Canan Arıtman, “Başbakan Türkiye’de kaçak Ermenistanlıların bulunduğundan söz etti. Ermenistanlılar büyük bir ihtimalle yasa dışı bir şekilde, kaçak işçi olarak çalışıyorlar. Dolayısıyla bunlar yapılan araştırmalarda ortaya konacak ve Türkiye aleyhine yeni söylemler geliştirilecek” dedi.
Dayatmalar gelecek...
MHP Milletvekili Reşat Doğru ise, “Türkiye üzerinde yeni oyunlar oynanmak istenecektir. Türkiye’ye yeni dayatmaların gelmesi söz konusu olabilir. Yapılacak araştırma ancak böyle değerlendirilebilir” ifadesini kullandı. MHP Milletvekili Süleyman Yunus Latifoğlu da, “Normal bir durum değil” dedi.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, ilköğretim okullarında okunan öğrenci andının kaldırılmasına ilişkin tartışmalarla ilgili olarak, “Bu görüşü ben ifade etmedim. Katılıyorum demedim. Sadece tartışılabilir dedim” dedi.
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu toplantısına katılmak üzere Meclis’e gelen Bakan Çubukçu gazetecilerin sorularını cevapladı. İlköğretim okullarında okunan öğrenci andının kaldırılmasının tartışmaya açılmasına yönelik tepkilerin hatırlatılması üzerine Çubukçu, bu konunun bir televizyon programı sırasında gündeme geldiğini, bir üniversite öğrencisinin bunun tartışılıp tartışılamayacağını sorması üzerine söylediklerinin çok açık olduğunu kaydetti.
Çubukçu, “Tabii ki tartışılabilir dedim. Üniversite öğrencisi bir genç ve orada bulunan gençlere her şeyden önce tartışma kültürüne sahip olmalarını, özgürlükçü ve yeni fikirlere açık olmalarını ve birçok konuyu tartışma kültürü içinde özümsemelerini tavsiye ediyorum. O rahatlık içinde, bazı fikirler hoşumuza gitse de gitmese de, fikir özgürlüğü çerçevesi içinde ifade edilebilir. O genç de bu doğrultuda böyle bir görüş ifade etti. Bu görüşü ben ifade etmedim. Katılıyorum demedim. Sadece tartışılabilir dedim. Bu biraz da her konunun gençler tarafından özgür ortamlarda hoşumuza gitse de gitmese de tartışılabilir olduğunu ilişkin bir şeydi” diye konuştu.
Böyle bir şeyi tavzih etmek durumunda kalmasının da aslında tartışma kültürü açısından Türkiye’nin nerede olduğunu ortaya koyduğunu belirten Çubukçu, “Ben orada genç bir insanın, yanında bir bakan oturuyor, her türlü fikirlerini rahat rahat bana söylemesini istedim. Öylesine özgür bir ortamda genç bir üniversite öğrencisi delikanlı fikirlerini ifade ediyor, ben değil” şeklinde konuştu.
Çubukçu, bir gazetecinin ‘Bu konu şimdi tartışmaya açılmış oldu?’ yorumu üzerine ise şöyle konuştu:
“Toplum tartışabilir. Herkes tartışabilir. Ben bir görüş oluşturduğum zaman zaten paylaşırım benim görüşüm olarak. Ben bir görüş oluşturmadım.”