25 Nisan 2011 Pazartesi

İŞARET GELDİ-AKP YOLCU
Ertuğrul yazdı.Biz sevindik.Yandaşlar bile AKP'yi terkediyor sandık.Ama madalyonun diğer yüzü var ve iyi düşünülmeli.Buna benzer sinyalleri son bir haftadır değişik yerlerden alıyoruz.Kimliğini açık bir şekilde yahudi olduğunu söyleyen kişiler AKP'yi terk etmemizi önerriyor.Yerine ısrarla adını söyledikleri kişiyi tahmin edersiniz.Zaten "Yeni"leri severiz.Peki bu hızlı dönüş neden?
Çünkü siyonist yeni hizmetkarlar buldu.
Çünkü AKP'nin yalanlarına artık halk kanmıyor.
Çünkü AKP yapabileceği tahribatın doruklarında.
Taze kan/temiz beyaz bir sayfa ve kazanımların kaybedilmeden yola devam edilmesi gerek.
Siyonizmin AKP'de direnmesi milli şuurun çok fazla artmasına ve kazanılan tüm kalelerin tekrar kaybedilmesine neden olabilir.
Bunun bilincinde olan siyonist ve emperyalist güçler temiz bir sayfa açma telaşında.
AMAÇ;MİLLİ ŞUUR UYANMADAN BU GEÇİŞİ SAĞLAMAK.
YERİNE KİM  Mİ GELECEK?
"YENİ" OLAN NE VARSA VE HEDEFE EN YAKIN KİM GÖRÜNÜYORSA.GELİŞİ ÇOK HIZLI VE ŞAŞIRTAN KİMSE.
UMARIM ANLATA BİLMİŞİMDİR.


Ertuğrul'la ne alakası mı var?
Hürriyet Gazetesinin kuruluş tarihinden başlayın araştırmaya.
Ertuğrulun Hürriyetteki 20 yıllık hizmetine bakın ve en üstlerden ayrılırken,köşe yazarı olmaya geçerken/geçirilirken yazdığı şu yazıya bakın:http://millici-ciddiadamlar.blogspot.com/2009/12/milletin-damini-taslama-yahudi.html göreceksiniz.



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
  

'TANRI PARÇACIĞI' BULUNDU!
BİLİM DÜNYASINI SARSAN İDDİA

İsviçre'deki CERN'den sızan bir e-postada şok iddia: "Varlığı bilinen ama ispatlanamayan, maddedin kayıp temel yapı taşlarından 'Tanrı parçacağı'na ulaşıldı."
Bir fizik bloguna isimsiz gönderilen bir CERN iç iletişim notu, fizik dünyasında heyecana ve tartışmalara neden oldu.

Fizik ve bilim dünyası doğru çıkması halinde, bilim dünyasını sarsacak bu iddiayla çalkalanıyor. Columbia Üniversitesi’nde Matematikçi Peter Woit’un “Not Even Wrong” (http://www.math.columbia.edu/~woit/wordpress/) adlı bloguna 21 Nisan Perşembe günü gönderilen isimsiz bir yorumda, İsviçre’deki 20 km’den büyük parçacık hızlandırıcısı CERN’in iç yazışması (COM) yer alıyor. Fizik araştırmalarında iç yazışma notları (COM), projeye dahil olan bilim insanları arasındaki iletişimi sağlıyor. Araştırma tamamlandığında, tüm emeği geçenlerin isimleri ortak bir makalede yayınlanarak literatüre ekleniyor.
14 milyar yaşındaki evrenin en derin sırlarını araştırıldığı CERN'deki ATLAS detektöründen çalışan bir bilim adamı tarafından internete sızdırıldığı iddia edilen nota göre, bilim adamları 2008 yılında başladıkları Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) deneyinde büyük ilerleme kaydetti. 10 milyar dolara mal olan deneyde, protonların çarpıştırılması suretiyle tanrı maddesi olarak da bilinen Higgs parçacağını bulunduğu öne sürülüyor. Bilgi notu, aranan Higgs parçacığının kütle ve diğer özellikleriyle uyumlu görünüyor. Ancak görünme sıklığının 30 kat fazla olması, standart modelin ötesinde yeni parçacıklar bulunma ihtimalini güçlendiriyor.

CERN'ün internette dolaşan ve fizikçiler arasında tartışma konusu olan iddiayla ilgili bir açıklamada bulunması bekleniyor.
LHC raporunu incelemeye başlayan fizikçiler iddiaya şüpheyle yaklaşıyor. Syracuse Üniversitesi’nden Sheldon Stone, rapordaki üretim oranının Higgs’e dair tahminlerden çok daha yüksek olduğunu ve başka bir partikülün bulunmuş olabileceğini söyledi.

Varlığı bilinen ancak "10 üzeri eksi 30 saniye" kadar tek başına varolabildiği için bir türlü bulunamayan, görüntülenemeyen Higgs ile ilgili elde edilecek bilgiler bilimde yepyeni ufuklar açacak. Çünkü Higgs kütleyi kütle yapan nesne olarak biliniyor. Higgs parçacığı ismini bu teoriyi ilk kez ortaya atan ve hala CERN'de çalışan Matematikçi Peter Higgs'ten almış.
İlgili haberler:

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
ALMAYA İSTİHBARAT KURUMU: PKK HALEN AKTİF – ALEVİLER KONUNUN MERKEZİNDE
ALMAYA İSTİHBARAT KURUMU:
PKK halen aktif – Aleviler konunun merkezinde   dpa 22.06.2010   
Almanya İçişleri Bakanı Thomas des Maiziere (CDU) bugün Berlin'de Anayasa İstihbarat Kurumu 2009 yılı raporunu açıkladı. PKK terör örgütü tekrar Anayasa İstihbarat Kurumu'nun gündeminde. Ayrıca dini ve etnik ayrılıkları kullanmak isteyenler de gözlemlenmekte, özellikle Aleviler.   Şu an Almanya'da etkinliği yasaklanmış olan PKK terör örgütünün yaklaşık olarak 11.500 sempatizanı bulunmaktadır. Terör örgütü PKK, YEK-KOM (Kürt Kültür Dernekleri Federasyonu) derneği ve solcu dernekler aracılığıyla kamuoyunda  mümkün olduğunca çok siyasi amaçlarını yaymakta ve  Almanya'da bulunan 800.000 kürt kökenli vatandaş üzerinde liderlik rolünü pekiştirmek amacını gütmektedir. Bu gelişmeler İçişleri bakanı Maiziere tarafından istihbarat raporunda açıklandı.   Almanya'da her yıl düzenlenen Uluslararası Kürt Kültür Festivali terör örgütüne yeni üyeler kazandırmak amacına hizmet etmektedir. PKK terör örgütünü finanse etmek için kaynak bulma çalışmaları da başka bir odak noktası. Ayrıca bir çok PKK destekçisi bir çok dernek altında toplanmış bulunmakta. Bu derneklerin en aktif olanları KOMALEN CIWAN (Gençlik Birliği), AKKH (Avrupa'daki Kürt Kadın Hareketi) ve YXK (Kürdistan Öğrenci Birliği)'dir.  Ayrıca YRK (Kürdistan Gazeteciler Birliği), YMK (Kürdistan Öğretmenler Birliği), YEKMAL (Kürdistan Aileler Birliği) ile dini örgütler CIK (Kürdistan İslam Cemiyeti), FEDA (Demokratik Aleviler Federasyonu), KAB (Kürdistan Alevileri Birliği), FKE (Kürdistan Yezidler Federasyonu) ve YEK (Kürdistan Yezidleri) diğer dernekler olarak sayılabilir.   Burada çarpıcı olan bir diğer nokta ismi geçen bu derneklerin AABF (Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu) ile yakın bir bağlarının olmasıdır. Uzun zamandır bir çok etkinlik ve festivalde bu dernekler ve AABF birlikte hareket etmektedirler. AABF, 23.12.2009 tarihinde ARD kanalında yayınlanan ''Tatort – Namus kimin icin?'' isimli diziden sonra Köln şehrinde büyük bir protesto yürüyüşü düzenlemiştir. Bu prostestoya FEDA (Alevi Demokratlar Federasyonu) Başkanı Hüseyin Bildik'in yanı sıra Turgut Öker ve Ali Ertan Toprak'ta katıldılar.   Ali Ertan Toprak yapmış olduğu siyasi taahhüt ile Almanya'da ılımlı bir dernek olarak bilinen ve kürtler için çalışmalar yapan KOMKAR'da yüksek bir mevkiye gelmiştir. Bunun yanında Ali Ertan Toprak, Anayasa İstihbarat Kurumu tarafından gözetim altında bulunan YEK-KOM, ATİK ve ADHF derneklerinin düzenlemiş oldukları bir çok etkinliğe katılmıştır. 2009 yılında ADHK ve ATİK dernek yöneticilerinin konuşmacı oldukları 9. Munzur Rhein-Main Kültür Festivali'ne Ali Ertan Toprak'ta konuşmacı olarak katılmıştır. Ayrıca yukarıda bahsi geçen derneklerin düzenlemiş oldukları bir çok etkinlikte, örneğin Rüsselsheim ve Hamburg'ta, Ali Ertan Toprak devamlı konuşmacı olarak katılmıştır.   ATİK (Avrupa Türkiyeli İsciler Konfederasyonu) 1986 yılında kurulan, 6 eyalette etkinlik gösteren ve Türkiye'den Almanya'ya göç etmiş komunist düşünceye sahip insanların üye oldukları dernekleri altında toplayan bir çatı dernektir. ATİK, çatısı altında bulunan derneklere hangi yönde hareket etmeleri gerektiğini belirten bir tür siyasi liderlik rolü üstlenmiştir. Kuzey Ren-Vestfalya Anayasa Koruma Devlet Dairesine göre ATİK, Türkiye'de aktif olan Maocu TKP/ML örgütünün yurtdışı örgütü olup ADHF ise MKP isimli örgütün siyasi bir koludur.   AABF genel başkanı Turgut Öker'in YEK-KOM ile birebir bağlantıları olduğu tespit edilmiştir. 2008 yılında Gelsenkirchen şehrinde  „Öcalan için Özgürlük – Özgür Kürdistan“ isimli festivale Turgut Öker konuşmacı olarak katılmıştır. Daha önceki yıllarda ise Turgut Öker Almanya içinde ve dışında gerçekleştirilen Munzur festivallerine konuşmacı olarak katılmıştır. Turgut Öker en son Rüsselsheimer Mainland'da düzenlenen ve  Almanya polisinin yasadışı semboller içeren pankart ve bayrakları toplamak istediği ve toplarken olaylar çıkan 2. Dersim Kültür festivaline katılmıştır. Aynı zaman zarfında Dersim Cemiyetleri Federasyonu tarafından Gladbeck şehrinde düzenlenen diğer bir festivalde de Turgut Öker'in yanı sıra  ADHK başkanı Malzum Ceylan'ın da ismi konuşmacılar listesinde tespit edilmiştir. Görünen o ki Avrupa Aleviler Federasyonu, söz konusu olan PKK, TİKKO, TKP/ML ya da MKP örgütlerinin ve bunlara bağlı görüntülü ve yazılı basın bölümleri ile ilişki içinde olmaktan çekinmemektedirler. Avrupalı siyasi irticacı kürtler tarafından kurulan PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi)'nin yönettiği bir cok internet sayfasında bu derneklerin yöneticilerinin makaleleri yayınlanmaktadır. PSK, şiddete ve dolaylı olarak PKK'nın liderliğine karşı çıkmasından dolayı çıkan  çatışmalara rağmen 1993 yılında partinin başkanı Kemal Burkay ve Abdullan Öcalan  Kuzey Irak'ta barışı sağlamak için 9 maddelik bir plan hazırladılar.   Almanya'da YEK-KOM, KON-KURD Konfederasyonun emrinde olup Avrupa'da PKK'nın yasal bir organizasyonu olup Anayasa İstihbarat Kurumu tarafından gözetim altında tutulmaktadır.   Yukarıda bahsi geçen derneklerin ve örgütlerin etkinlikleri hakkında bilgiler coğunlukla Türkçe veya Kürtçe olup Almanca bilgi ne yazık ki yok denecek kadar azdır. Ayrıca yapılan etkinlikler hakkında bilgiler oldukça az olup, bu bilgi eksikliği kanunen derneklerde çalısmaları yasak olan şahısların yine de bu tür dernek ve örgütlerde calışmalarına imkan sağladığı tahmin edilmektedir. Bu tahmin, Konfederasyonların listesinden aniden kaybolan bu tür derneklerin, konfederasyonlar tarafından düzenlenen etkinliklerde aniden ortaya çıkmalarından anlaşılmaktadır.  Diğer bir delil ise düzenli olarak bu tür derneklerin internet sayfalarının ve domainlerinin bir süre açılıp kapatılmasından ayrıca Kürt ve Dersim isimleri altında gerçeklestirilen bir çok etkinlik için bu dernekler arasında işbirliğine girilip, finansal anlamda destek sağlanmasıdır. Bu girişim şimdiye kadar düzenlenen her etkinlikte uygulanmıştır.  

Verfassungsschutz: PKK weiterhin aktiv – Alewiten im Blickpunkt   dpa 22.6.2010 Bundesinnenminister Thomas des Maizière (CDU) hat heute in Berlin den Verfassungsschutzbericht 2009 vorgestellt. Die PKK steht erneut im Visier der Verfassungsschützer. Zu beobachten ist aber auch die Bemühung, die religiös-ethnischen Potentiale auszuschöpfen, darunter die Alewiten. Die mit einem Betätigungsverbot belegte „Arbeiterpartei Kurdistans“ (PKK) verfügt hierzulande weiterhin über eine konstante Kernanhängerschaft von etwa 11.500 Personen. Die Organisation versuche insbesondere durch verstärkte Öffentlichkeitsarbeit – durch die YEK-KOM – Föderation der Kurdischen Kulturvereine e.V. sowie die Einbeziehung der LINKEN –, ihre politischen Positionen zu verbreiten und die von ihr beanspruchte Führungsrolle unter den 800.000 in Deutschland lebenden ethnischen Kurden zu festigen und auszubauen. Das teilte Bundesinnenminister des Maizière bei der Vorstellung des neuen Verfassungsschutzsberichts mit. Großveranstaltungen, wie beispielsweise das regelmäßig in Deutschland stattfindende „Internationale Kurdische Kulturfestival“, dienen auch dem Ziel, neue Anhänger zu werben. Die Beschaffung von Geldern zur Finanzierung der PKK ist ein weiterer Arbeitsschwerpunkt der Organisation in Westeuropa. Zahlreiche Anhänger der PKK sind darüber hinaus in so genannten Massenorganisationen organisiert, die jeweils bestimmte Berufs- und Interessensgruppen repräsentieren. Hervorzuheben sind die Jugendorganisation „KOMALEN CIWAN“ (sinngemäß „Gemeinschaft der Jugendlichen“), die „Kurdische Frauenbewegung in Europa“ (AKKH) und die Studentenorganisation „Union der StudentInnen aus Kurdistan“ (YXK), die besonders aktiv sind. Ebenfalls zu nennen sind die „Union der Journalisten Kurdistans“ (YRK), „Union der kurdischen Lehrer“ (YMK), „Union der Juristen Kurdistans“ (YHK), „Union der Schriftsteller Kurdistans“ (YNK), „Union kurdischer Familien“ (YEKMAL) sowie die Religionsgemeinschaften „Islamische Gemeinde Kurdistans“ (CIK), „Föderation der demokratischen Aleviten“ (FEDA), „Union der Aleviten aus Kurdistan“ (KAB), „Föderation der Yeziden Kurdistans“ (FKE) und „Union der Yeziden aus Kurdistan“ (YEK). Auffallend hier auch, dass unter den genannten Organisationen auch eine Nähe zur AABF (Föderation der Aleviten Gemeinden in Deutschland e.V.) festzustellen ist. Dabei besteht seit langem ein reger Kontakt zwischen den Organisationen und den AABF-Vorsitzenden, u.a. in Kundgebungen und Festivals. Nach dem umstrittenen ARD-”Tatort” mit dem Titel “Wem Ehre gebührt” vom 23. Dezember 2009, hatte die Alevitische Gemeinde Deutschland (AABF) zu einer Demonstration in Köln aufgerufen. Eingefunden hat sich zu der Demonstration wohl auch Hüseyin Bildik, Vorsitzender der FEDA (Föderation der demokratischen Aleviten) zusammen mit Turgut Öker und Ali Ertan Toprak. Mit politischem Engagement etablierte sich Ali Ertan Toprak u.a. in der KOMKAR e.V., die seit Jahren als gemäßigter Verein, für Kurden in Deutschland arbeitet. Daneben nahm Toprak, der in der AABF der stellvertretender Vorsitzender ist, an einigen Festivals Teil, die von der vom Verfassungsschutz beobachteten YEK-KOM, ATIK oder ADHF organisiert wurden. Im Jahre 2009 nahm Ali E. Toprak beim 9. Munzur Rhein-Main Kulturfest in Mainz als Redner teil, bei denen u.a. ADHK- sowie ATIK-Vorsitzende ebenfalls Reden abhielten. Auch in einigen anderen Vorträgen nahm Toprak teil, die von den besagten Organisationen anberaumt oder unterstützt wurden, darunter in Rüsselsheim und in Hamburg.     Die Avrupa Türkiyeli Işçiler Konfederasyonu (ATIK) (Konföderation der Arbeiter aus der Türkei in Europa) ist ein kommunistisch ausgerichteter Dachverband von auf nationaler Ebene bestehenden Vereinigungen („Föderationen“) von aus der Türkei stammender Migranten in Europa, die im Dezember 1986 gegründet wurde und derzeit nach eigenen Angaben Sektionen in 6 Staaten unterhält. Die ATIK “gibt den Föderationen die Richtung an“, tritt also ihren Sektionen gegenüber als politische Führungsebene auf. Laut dem Landesamt für Verfassungsschutz Nordrhein-Westfalen ist die ATIK eine Auslandsorganisation der maoistischen TKP/ML und die ADHF (Konföderation für Demokratische Rechte in Europa) ein politischer Flügel der MKP. Der Vorsitzende der AABF Turgut Öker selbst unterhält scheinbar auch Kontakte zur YEK-KOM. 2008 soll Turgut Öker am Festival als Redner teilgenommen haben, das unter dem Motto „Freiheit für Abdullah Öcalan – Frieden in Kurdistan“ in Gelsenkirchen stattfand. Aber auch in den vergangenen Jahren zuvor, nahm Öker u.a. an den Munzur-Festivals im In- wie Ausland als Redner teil. Aktuell beteiligte sich Öker wohl auch am 2. Dersim Kulturfestival im Rüsselsheimer Mainvorland, bei dem es zu Ausschreitungen kam, als verbotene Symbole von der Polizei beschlagnahmt werden sollten. Zeitgleich fand auch in Gladbeck ein zweiter Festival statt, das von der Föderation der Dersim Gemeinden in Europa organisiert wurde. Auch hier wurde Turgut Öker zusammen mit Mazlum Ceylan (ADHK-Vorsitzender) als Redner aufgelistet. Es scheint auch innerhalb der Europäischen Föderation der Alewiten keine Berührungsängste zu mutmaßlichen Ablegern der PKK, TIKKO, TKP/ML oder MKP sowie ihrer TV- und Internetmedien zu geben. So sind zahlreiche Artikel von hochrangigen in Europa ansässigen Mitgliedern in kurdischen Internetseiten zu lesen, u.a. in der PSK, eine von Kurden im europäischen Exil gegründete Partei (Sozialistische Partei Kurdistans). Die PSK lehnt zwar Gewalt ab und sprach auch indirekt die Führungsrolle der PKK ab, weshalb es auch zu Auseinandersetzungen kam; trotz alle dem legten 1993 ihr damaliger Vorsitzender Kemal Burkay und Abdullah Öcalan einen gemeinsamen Neun-Punkte-Plan für einen Frieden in Nordirak vor. In Deutschland ist die Mitgliedsföderation YEK-KOM (Yekitîya Komalên Kurd li Elmanya), der Konföderation der Kurdischen Vereine in Europa (kurdisch: Konfederasyona Komelên Kurd Li Avrupa) (KON-KURD) unterstellt und gilt als die legale Organisationsstruktur der Untergrundorganisation PKK in Europa, weshalb sie ebenfalls vom Verfassungsschutz beobachtet wird. Alles in allem ist das Geflecht zwischen den zuvor genannten und im Verfassungsschutz aufgeführten Vereinen und Föderationen nahezu auf Namen beschränkt, zumal die Öffentlichkeitsarbeit innerhalb dieser Gemeinschaften in türkischer bzw. kurdischer Sprache nur spärlich wiedergegeben werden. In deutscher Sprache herrscht dagegen ein hoher Mangel an Informationen. Zum einem scheint man eine Scheu vor der Selbstdarstellung zu haben, weshalb von Vorständen und Mitgliedern dieser Vereinigungen nur spärliche Informationen vorliegen. Zum anderen sind über die Organisatoren von Veranstaltungen, Festivals und Kundgebungen nur wenig bis keine Informationen zu finden. Das könnte ein Hinweis darauf sein, das man Mitgliedern die von Vereinsverboten betroffen sind, dennoch eine Arbeit in einem anderen oder neuen Verein ermöglicht, ohne dabei die Identität unbedingt preis zu geben. Mal sind es Vereinigungen die nicht einzeln beim Namen genannt werden, Personen die im Umfeld der Organisationen tätig sind, oder aber gänzlich im unklaren bleiben. Das wird u.a. dadurch deutlich, das vormals für Initiativen und Konföderationen ausgewiesene Vereine und Verbände plötzlich aus den Listen verschwinden bzw. einzelne wieder gelöscht werden oder aber nie auftauchen, jedoch in den Veranstaltungen auftreten. Entsprechend werden auch kontinuierlich Internetseiten gewechselt, Domains aufgeschaltet und wieder abgeschaltet. Auffällig ist, das unter dem Begriff “Kurden” und “Dersim” für sehr viele Festivals und Veranstaltungen mit vereinsübergreifenden Mitteln geworben wird. Das traf bisher bei allen Festivals zu.   


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."