3 Ağustos 2011 Çarşamba


Yine pişti... Yine Aslı... Yine Barkey...

Kürt açılımının mimarı Henri Barkey, Washington Post’a yaptığı açıklamada, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının istifalarını “Türk ordusunun havlu atması” olarak yorumlamış.
Barkey’e göre “Generallerin siper almaktansa teslim olmayı seçmeleri geçen on yıldaki askeri hakimiyetin kayboluşunun boyutunun işaretini verdi.” 
Bir de Aslı Aydıntaşbaş’ın dünkü Milliyet’te yayımlanan satırlarını okuyalım şimdi:
 “Ne darbesi!.. Yaşananlar ... ordunun bir anlamda “havlu atması”, siyasi gücü iyice azalan, hatta belki de “sıfırlanan” bir kurumun, kendisine yapılan haksız adli uygulamalar karşısında son çare olarak kenara çekilmesidir!” 
Ve işte “yine” ama bu kez “yeni olmayan” bir pişti vak’ası!
 “Yine pişti” çünkü birkaç gün önce de Taraf yazarı Emrullah Uslu ile İmralı’daki cani Abdullah Öcalan’ın ifadeleri arasındaki aynılığa dikkat çekmiştik hatırlarsanız...
Tesadüf bu ya Uslu’nun “Liderliğini taşeronların elinden kurtarıp ele geçirmek istiyorsan PKK Kuzey Irak’a çekilsin çağrısı yapmalısın” aklını vermesinden iki gün sonra Öcalan avukatları aracılığıyla “Taşeronlara karşı rolünü sürdürmek için gerekirse PKK’lıları yurt dışına çıkarabileceği”ni ifade etmişti.
Aynı sözcüklerle hem de...
Bu pişti ise “yeni değil” çünkü biz Aslı Aydıntaşbaş ve Henri Barkey buluşmalarını saymaktan yorgun düştük artık.
Mesela daha Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısıyken çıktığı ABD gezisinde Abdullah Gül ile görüşmeden bir gece önce Henri Barkey’in kafa kafaya verip yemek yediği isimler arasında Cem Duna, İlnur Çevik, Behram Salih’den başka Aslı Aydıntaşbaş da vardı...
Ki o ekipten Cem Duna, kısa süre sonra bu kez Bebek’te, bir başka CIA ajanı, Mark Parris’le bir araya gelecekti; Sorosçu Can Paker, Hasan Cemal, Mit’çi Sönmez Köksal ve Cengiz Çandar’la 
birlikte...
Bulmaca gibi oldu ama bir 
kere daha “Ve...” demek durumundayız;
Ve o Cengiz Çandar, bu Aslı Aydıntaşbaş’la birlikte Henri Barkey’le bir daha nerede çıkacaktı biliyor musunuz karşımıza?
Washington’da The Atlantic Council’de yapılan ve “açılımın yol haritası”nın çizildiği toplantıda! İkisinden başka David Philips, Brookings Enstitüsü’nde görevli Ömer Taşpınar ve Star gazetesinden Nuh Yılmaz da vardı yanlarında...
Yıllarca böyle bir “ortam”dan beslendikten sonra Aslı Aydıntaşbaş’ın TSK’ya Amerikalı Barkey’le aynı pencereden bakmasına şaşmamalı...
Hele de dünkü yazısında yer alan şu satırlarından sonra hiç:
“Gerçek şu ki artık 1923’de kurulan ve askerin garantörlüğünde laik bir rejim öngören 1. Cumhuriyet dönemi kapandı. Kötü değil, tam tersine tarihin akışıyla uyumlu. Artık tereddütsüz İkinci Cumhuriyet evresindeyiz!” 

Seldan Taşçı

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."