30 Kasım 2009 Pazartesi

DÜNYADA GÜNLÜK ÜÇ BİN İRAN KARŞITI HABER YAYINLANIYOR



İran İslam Cumhuriyeti Hayır İşleri ve Avkaf Kurumu yetkilisi Hücetül İslam Vel Müslimin Ali Muhammedi, bugün İran’ın üzerinde 80 uydunun günde altı bin haber ve yorum yayınladığını ve bunların üç bininin İran ve İslami düzeni hedef alan yazılar olduğunu belirtti.
Ali Muhammedi, bugün artık düşmanın askeri saldırısının bittiğini ancak ahlaki, inanç ve kültürel konuları içeren psikoloji savaşının başladığını belirtti.
Muhammedi “düşman bugün kültürel değişim, halkın din ve inançlarını yok etme çabasındadır bu savaşta askeri araç gereçler de uydular, televizyon kanalları ve internete dönüşmüştür” dedi.



Bu haber İran’ın hakkında; fakat aynı gerçekler (Türkiye Cumhuriyeti) bizim için de geçerli. İran bunun önlemini almak için gerekli yatırımları yaptı ve mücadeleye başladı. Özellikle son seçimlerden sonra meydana gelen olayların emperyalist kışkırtmalar sonucunda olduğunu gördü.Birkaç İngiliz ajanını tutukladı.

Bizim için durum tam içler acısı.
Ülkede bu tip dış yayınlara karşı herhangi bir önlem alınmadığı gibi ulusal medyası da emperyalist güçler tarafından ele geçirildi.Yurt dışında “AB norm/kriterlerine uymuyor” başlığı altına gizlenmiş bir çok Türkiye Cumhuriyetine yaptırım,karalama,küçük düşürme haberleri yayınlanıyor.Türk halkı etnik gruplara ayrıştırılıyor.Soykırım yapmakla suçlanıyor.Bunların hiç birine karşı önlem alınmazken daha vahimi ülkemizin medyası ile Türk halkına servis ediliyor.Sanki bir ABD/AB gazetesinde çıkan haber gerçekmiş gibi gösterilerek manşetlere taşınıyor.
ABD’nin iktidara paraşütle indirdiklerinin böyle bir kaygısı olmadığı gibi halkı ayrıştırmada elinden geleni yapıyorlar. Kürt açılımı, Alevi açılımı, Kıbrıs açılımı gibi olaylar tam emperyalist çıkarlar için kotarılmış, emperyalist patronların emirlerinden başka bir şey değil.
Türkiye Cumhuriyetinin ayrışması için ilk ele geçirilen kurum medyası olmuştur.
Medyasının arkasından en stratejik kurumları özelleştirme adına emperyalizme hibe edildi. Dış borçlar dörde katlanırken ekonomiye değer katan hayati kurumlar bir bir elden çıkarıldı. İşsizlik patlamış fakat sanal gündemlerle halkın dikkati yine medya aracılığıyla farklı yönlere kaydırıldı. Gerçekleri dizi, dizileri gerçek gibi izleyen toplumlar yaratıldı.
Muhalif medya susturuldu.
Kanal Türk, Fettullahçı kadrolara satışa zorlanmış ve patronu Tuncay ÖZKAN Ergenekon düzmecesiyle içeri atılıp susturulmuştur.
Avrasya Tv (ART) kapatılamamış fakat Mustafa ÖZBEK yine Ergenekon yalanıyla, örgütün kasası yalanıyla içeri atılmıştır.
Ulusal Kanal’ın sahibi ve İşçi Partisinin genel başkanı Doğu PERİNÇEK Ergenekon’un kurucularından denilerek içeri atılmıştır.
Fakat burada dikkat edilmesi gereken başka bir şey vardır.
Bu insanların sonsuza kadar içeride tutulması mümkün değildir.
O zaman akla şu geliyor:
Kısa bir dönemde, bir şeylerin kotarılması ve TC’nin tüm kurumlarının tasfiye edilmesi gerekmektedir. Bu kurumların başında Türk Ordusu ve Yargısı gelmektedir.
Çünkü bu insanların Ergenekon yalanından kurtulup dışarı çıkmaları AKP’nin sonu olacaktır.
Hala uyuyan insanlar da aydınları içeriden çıkıp konuşmaya başladıklarında gerçekleri göreceklerdir.
Kısaca AKP çok kısa bir dönemde ya TC’nin işini bitirmek ve istediği duruma getirmek, ya da bu halka hesap vermek durumundadır. Bunun üçüncü bir yolu yoktur. Dolayısıyla emperyalizmden aldığı destekle var gücüyle ve hukuksuzca her yola başvurmaktan başka alternatifi yoktur.
AKP ya yok edecek ya da yok olacaktır.
Bunu da medya ile yapmak isteyecektir. Yalan, dolan ve gündem dağıtmalarla, insanların zekâsıyla dalga geçercesine zaten bunu yapmaktadır. AKP halk desteğini kaybettiğinde emperyalist güçlerin şiddete başvurması beklenmelidir. Kürt/Türk, Alevi/Sünni ayrımı bu dönemler için gereklidir. Hatta Norşin/Potamya açılımları, Trabzon’da Pontusça radyo açma girişimleri, Kanala 6 ile ortak Kürtçe dil oluşturma istekleri ve Tayyip’in “Türkiye’de 39 etnik grup var” söylemlerinin altında AKP’nin bu süreçten kurtulmak için ülkeyi bölmeyi göze aldıklarını göstermektedir. AKP gırtlağına kadar suça batmıştır ve kurtulmak için her şeyi yapmaya hazırdır.
Kısacası bu medya üzerinden olmaktadır ve bizim medyamız yoktur.
İşte bu nedenle eli kalem tutan, iyi okur, Atatürk Milliyetçisi, Ulusalcı tüm arkadaşlara iş düşmektedir.
Eli kalem tutan Atatürkçüler, şimdi savaş zamanıdır.
Nasıl ki bu toplum emperyalizmin savaş makinelerine karşı canını vermeyi bilmişse, şimdide aydınlarının damlara atıldığı, susturulduğu, öldürüldüğü bu günlerde daha fazla okumalı, bildiklerimizi aktarmalı ve satılmışların medya gücüyle halkı kandırmalarını engellemelilerdir.
İş bizlere düştü arkadaşlar.
Bu savaş kalem, klavye, mürekkep savaşlarıdır.
Ulusalcı aydınlarımızın yokluğunu hissettirmeyelim.
Unutmayın bu bir haçlı saldırısıdır.
Ve bizi içeriden vuruyorlar. Üstelik en kötüsü, ağızlarından dini düşürmeyenler haçlıların uşağı, emireri olmuş durumunda. Bunu Türk Halkı görmelidir.
Birinci hedeflerinde, Türk Silahlı Kuvvetlerini ve Türk yargısı bulunmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetlerini ve Türk yargısını koruyalım.
Irksal ve dinsel tüm ayrışmaların karşısında duralım.
Ne mutlu bize ki emperyalist katillere ve içimizdeki hainlere ders vermek bizlere nasip oldu.
Yılmayın, karamsarlığa düşmeyin.
Unutmayın; Atalarımız bizden çok daha kötü durumda yılmadılar, usanmadılar. Canlarını verdiler ama boyun eğmediler.
Türk genci sıra bizde.
Yolumuz belli.
ATATÜRK YOLU.
Hedefimiz belli.
TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE.
Düşmanımız belli:
EMPERYALİST GÜÇLER VE İÇİMİZDEKİ İŞBİRLİKÇİLER.
Korkaklar bir adım geri çekilsin.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

Levent KALEM
30 Kasım 2009



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
JAPONYA BİR CASUS UYDUSU DAHA UZAYA FIRLATTI

Uyanan Japonya’ya dikkat:

Japonya, savunma amaçlı bilgi toplanmasına yardımcı olacak 5. casus uydusunu 28 Kasım 2009 da fırlattı.
Japon hükümetinden yapılan açıklamada, 565 milyon dolar değerindeki uyduyu taşıyan H-2A roketinin bugün, güneydeki Tanegaşima adasındaki uzay araştırmaları merkezinden fırlatıldığı bildirildi.
Uydu üzerinden istihbarat sağlanmasında uzun süre ABD'ye bel bağlayan Japonya, ilk casus uydusunu 2003 yılında uzaya fırlatmıştı.