9 Nisan 2009 Perşembe

Levent Kalem


http://video.google.com/videoplay?docid=-680042511743914144
Bir kitap

Adı: DASHNAGTZOUTİUN ANELİK CHUNİ AİLEVS


(TASNAKSUTYUN’UN ARTİK YAPACAĞI HİÇBİR ŞEY YOKTUR)


Ermenice (Viyana 1923),

Rusça (Tiflis 1927)

İngilizce (New York 1955) basılan rapor.

1914–1923 yılları arasında yaşanan olayları gerçekçi bir biçimde ortaya koymaktadır. Emperyalist güçlerin himayesindeki Ermeni diasporasının uydurduğu sözde soykırım iddiası, Ermeni liderlerinden, TASNAKSUTYUN PARTİSİNİN kurucularından ve Ermenistan kurulduğunda Temmuz 1918-Ağustos 1919 tarihleri arasında hükümeti yöneten ilk Ermeni başbakanı olan HOVHANNES KAÇAZNUNİ tarafından yalanlanmaktadır. Kaçaznuni, 1923 yılında Bükreş’te yapılan Tasnaksutyun partisi Kongresi raporunda özetle şu ifadelere yer vermektedir:

Türkiye’nin daha savaşan ülkeler ailesine katılmadığı 1914 sonbaharı boyunca Transkafkasya’da büyük bir gürültü ve büyük bir enerjiyle Ermeni gönüllü birlikleri oluşturulmaya başlandı.

Kayıtsız şartsız Rusya’ya bağlandık. Çarlık hükümetinin yardımlarımız karşılığında bize Türkiye’deki Ermeni vilayetlerinden ve Transkafkasya'daki Ermenistan’dan oluşan özerk Ermenistan’ı bahşedeceğinden emindik.



Türkiye ne yaptığını çok iyi biliyordu. Bugün pişmanlık duyması için hiçbir neden yok. — Onlarca yıl önce başlayan Türk hâkimiyetine karsı savaş, Türk Ermenilerinin kovulmasına yol açtı.
— 1915 yazında ve sonbaharında uygulanan tehcir (göç ettirme), Avrupalı diplomatların bize söz verdiği bağımsız Ermenistan hayalimizi suya düşürdü.


herkesten çok biz savaşmaya can atıyorduk ve bunu bekliyorduk. Ermeni milli meclisi, Türkiye ile Rusya arasında imzalanan Bretst-Litovsk Barısı’nı reddetme ve savaşı sürdürme kararı aldı.
— Ermeni Taşlaklar, Türk harekâtının silahla durdurulmasından yanaydı. Biliyorduk ki,


— Taşnakların savaştaki komşuları sadece Türkiye ve Gürcistan’la sinirli değildi. Azerbaycan’la ve Ermenistan’da yasayan Müslümanlarla da kanlı çatışmalar içinde bulunduk.


Türkiye’de kendini savunma içgüdüsü canlandı. Ancak Yunan cephesine yoğunlaşabilmek için Ermenistan tarafındaki cephe gerisini sağlama alması gerekiyordu.
— Müslüman bölgelerinde düzeni sağlayacak idari önlemler alamadık, silaha sarılmak zorunda kaldık, ordular gönderdik, yaktık ve katliamlar gerçekleştirdik. —


Savaştan korkmuyorduk, öyle ki zaferden kesin emindik... Türklerin beklenmeyen bir şekilde Oltu'yu alması bir meydan okumaydı. Gördük ki, bizzat biz savaşı istiyorduk? Sınırda askeri harekâtlar başlamıştı ki, Türkler görüşme teklif ettiler. Önerilerini geri çevirdik. Bu büyük bir cinayetti.



1919da Paris Konferansı’nda gündeme gelen büyük Ermenistan projesi, batili devletlerin baskısıyla Ermeni diasporasınca ileri sürüldü.



Sevr antlaşması gözlerimizi kör etmişti. Sevr yerine Türklerle doğrudan bir anlaşmaya yanaşmış olsaydık çok şey kazanırdık. O zaman bunu anlamadık. — Türkiye’de ve Rusya’da giriştiğimiz terör eylemlerini bati'nin ilgisini Ermeni meselesine çekmek için yaptık.


Savaştan kaçınmak için hiçbir şey yapmadık, tam tersine savaşa biz yol verdik. Savaş tam bir mağlubiyetle sonuçlandı. Karni tok ve İngilizler tarafından iyi silahlandırılmış ve giydirilmiş ordumuz savaşmadı. Aldığımız sonuçlardan sonra denebilir ki, övünülecek hemen hemen hiçbir şey yapmadık.


— Tasnaksutyun’un artik yapacağı hiçbir şey yok. Ermeni siyasi hareketinin geçmişine ve kendi geçmişimize karşı bir yükümlülüğümüz daha var. Parti, kendi kararıyla bilinçli ve kesin olarak varlığına son vermelidir. Evet, intiharı öneriyorum. Tek onurlu çıkışın intihar olduğu durumlar olur. İşte partimiz tam bu durumdadır. Bunu dört-beş sene önce yapmalıydık... Eğer bu kararı almazsak, ileride bizi yıkım ve şerefsiz bir son bekliyor.


Bunları yazmaktaki amacım artık Türk Halkı ve dünya halkları tarafından bilinen bu gerçekleri bir kez daha hatırlatmak değil. Ermeni Soykırım Yalanını bizim özürcü aydınlarımız kadar, 07 Nisan 2009 tarihinde TBMM’de konuşan, talimatlar veren ABD başkanı OBAMA’da biliyor elbet. Emperyalistler için gerçekler, insan hakları ve hukuk sadece çıkarlarına ulaşmak için kullanılan bir araçtır. Politikanın tanımını da ters değildir. Kendi ülkesinin çıkarlarına çalışan her emperyalist ülke liderinin yapması gereken de budur zaten. Obama’yı sevmek yâda sevmemek boyutuna indirgenen ve devşirilmiş medyaya sunulan sadece emperyalist gücün sömüreceği ülke halklarını yanına çekmek için yaptığı bir tiyatrodan ibarettir.


Sömürülen olduğumuz çok açık ise ve bu boyunduruktan kurtulmak gibi bir derdimiz varsa emperyalist güçlerin süslü, hak-hukuk, sevgi ve kardeşlik gibi şirinliklerinin altında yatan amacı iyi analiz etmek zorundayız.


İşte benim analizim:


AZERBAYCAN; ABD TARAFINDAN BİLEREK VE İSTENEREK, DÜŞMANI GÖRÜNEN BAŞKA BİR EMPERYALİST GÜCÜN; RUSYA’NIN KUCAĞINA İTİLİYOR.


Neden böyle bir şey yapılıyor?

Bu soruya cevap bulursak olayı anlamamız çok kolay olacak.


Türkiye Cumhuriyeti ne kadar Avrupa Birliği, NATO ve ABD güdümünde iktidarlarca yönetilse de Rusya’nın dağılması, yeni Türk Cumhuriyetlerinin ortaya çıkması ve Çin’in kontrol edilemez gelişmesi karşısında bu gün ya da yarın arkasından gelen sese kulak vermek zorunda kalacaktır.


Arkasında ona “Büyük Ağabey” demekten gocunmayan beş genç Türk Cumhuriyeti vardır. Bunlara Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de katılmasıyla 7 Türk Cumhuriyeti ve 250 milyon nüfus anlamına gelir. Dokunulmamış enerji kaynaklarıyla devasa bir gücün ekonomik, siyasi ve askeri bir birlikteliği şu anda hakim güçler olan ABD,Çin ve Avrupa Birliğinin karşısına çok ciddi bir güç çıkması demektir.Bu güç kendini sömürttürmeyeceği gibi enerji kaynaklarına hakimiyeti nedeniyle gelişmeye çok müsaittir.Her emperyalist ülkenin kabusu olan bu oluşum şuanda TÜRK BİR DEV (Türk Birleşik Devletleri) adı altında yapılanmaya başlamıştır bile.Emperyalistler bunu çoktan fark etti ve “Büyük Ağabey Türkiye Cumhuriyeti” içerisinde kendi Truva atlarını çoktan yerleştirdi.BOP (Büyük Ortadoğu Projesi),medeniyetler ittifakı, Türkiye Avrupa Birliğine alınmalıdır gibi söylemlerin amacı Türkiye’nin yüzünü AVRASYA’ YA dönmemesi ve bağıra bağıra gelen bu oluşumu duymaması için.


İşte Ermeni kozu bu nedenle gündeme geldi.


Ermenistan’ın umursandığından değil, soykırım şu bu olduğundan değil. Amaç Ermenistan-Türkiye yakınlaşması nedeniyle Azerbaycan-Türkiye’nin arasının açılması ve Türkiye ile diğer Türk Cumhuriyetlerine geçiş olacak Azerbaycan köprüsünün yıkılmasıdır. Bundan Rusya’nın da İran’ında haberi vardır. İran bu nedenle Ermenistan’la sıkı ilişkiler yürütürken Müslüman Azerbaycan’a sırt çevirmektedir.


Şimdi yapılacaklar ise Azerbaycan Üniversitelerinde gençler arasında Türkiye-Ermenistan yakınlaşması mazeret gösterilerek Türkiye düşmanlığı işlenecektir. Yalnız bırakılan Azerbaycan’ın Rusya’nın kucağına itilmesi anlamına gelir bu. Bunun ilk belirtileri gelmeye başladı bile. Kazakistan’da Türk işçilerin dövülmesi benzeri emperyalist kışkırtması olaylar çıkması çok büyük ihtimaldir. “İKİ DEVLET TEK MİLLET” cümlesi ile özetlene bilecek güzel ilişkilerin düşmanlığa dönüştürülmesi, bu coğrafyada ezilen, sömürülen tüm ülkelerin, tüm halkların gelecek güzel günlerinin bitmesi; en azından uzun süre ertelenmesi anlamına gelir.


Tek çözüm ise; Azerbaycan ve Türkiye halkların; Ermenistan-Türkiye sınırının açılması durumunda dahi; bunun sorumlusunun iki ülke halkları değil; AKP iktidarı olduğunu kavramasından geçmektedir.


Saygılar.


Lütfen aşağıdaki linkten videoyu izleyiniz: