15 Nisan 2010 Perşembe



 DURSUN ÇİÇEK ÜZERİNE

Babasını tanımayan “evlât” Dursun Çiçek
Müyesser YILDIZ





Aslında malum medya onun hesabını çoktan kesti. Neyse, iddianamesi de tamamlanmış. Maalesef 1 numara değilmiş. “Asılmalı” demiştik, idam cezası kaldırıldığı için galiba müebbetle yargılanacakmış.

Hemen iddianamede yer aldığı söylenen bir hususa dikkat çekelim. Doğruysa 1 numara Bedrettin Dalan’mış ve yanlış anlamadıysam Dursun Çiçek ile diğerleri de Dalan örgütünün üyeleriymiş. Çiçek’in, Dalan’ı ve iddianamede adı geçtiği belirtilen isimlerin hiçbirisini tanımadığını daha önce bir haberimizde duyurmuştuk. Bunu geçelim, Bedrettin Dalan Aralık 2008’de yurtdışına “kaçtı”. Dursun Çiçek imzalı olduğu öne sürülen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” ise Haziran 2009’da gündeme getirildi. O belgeyi ortaya çıkaran Taraf Gazetesi’ne göre, plan Nisan 2009’da hazırlanmıştı. “Örgüt lideri” yurtdışına kaçtıktan sonra böyle bir plan yapılmasında anormallik yok mu? İddianame resmen açıklandığında nasıl bir bağlantı kurulduğunu herhalde daha iyi anlarız!

Kimsenin “avukatlığına” soyunmuş değiliz, ancak geçen 10 aylık sürede özellikle Kurmay Albay Dursun Çiçek’li ilgili “gizli” soruşturma da öyle yargısız infazlar yapıldı ki, bazı gerçekleri duyurmak, bazı yalanları ortaya dökmek bize kaldı.

Mesela, “Dursun Çiçek’in, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un oğlu gibi” olduğu iddia edildi.

Başbuğ ve Çiçek’in değil baba-oğul olmak, bir kez bile karşılaşmadığını, birbirlerini hiç tanımadığını öne sürsem?.. Dahası Çiçek’in, şansına yönelik “psikolojik taarruzların” arttığı günlerde, olanları bir de kendisinden dinlemesi için Başbuğ’dan randevu talep ettiğini, ancak talebine olumlu-olumsuz karşılık verilmediğini söylesem?

Dendi ki; “Telefonlarının dinlendiği dönemde, cep telefonu hep kapsama alanı dışında sinyali verdi. Dinlendiğini bildiği için böyle bir tedbir aldı”!.. Dinleme kararı alınan telefonun, o dönemde de, dün de, bugün de hiç kapatılmadığını, yani “kapsama alanında” olduğu bilgisini versem?.. Ve “Gerçekte telefon dinlemelerinde suç unsuruna rastlanmadığı için, böyle bir gerekçe uydurulduğu” yorumunun yapıldığını kaydetsem?

Birilerine göre, o belgeyi hazırladığı, birilerine göre de terfi ettirilmeyeceği için Çiçek geçen Ağustos’ta hemen emekliye sevk edilecekti. Olmadı. Şimdi bu Ağustos bekleniyor. 2012’ye kadar bu kadroda bulunma hakkı olduğunu belirtsem?.. En önemlisi, Türkiye’yi sarsan böyle bir belgeye hazırlandığı iddia edilen kişinin, geçen yıl İstanbul’a tayin isteyip, 1 yıl Harp Okulu’nda ders verdikten sonra emekliye ayrılma niyetinde olduğunu, ancak malum “suçlamalara” maruz kalınca, bundan vazgeçip, “aklanana” kadar mücadele etme kararı aldığını anlatsam?
Bilmediğimiz bir şey daha tespit ettik, herhalde siz de bilmiyorsunuzdur… Hakkında bu kadar iddia var, ama Dursun Çiçek’e yurtdışına çıkış yasağı konmamış. Konumuzla ilgisi mi? ABD’de okuyan oğlunun önümüzdeki aylarda mezuniyet töreni var… Dursun Çiçek, yurtdışı yasağı olmadığı halde herhangi bir spekülasyona yol açmamak için oğlunun mezuniyet törenine bile gitmeyecek desem?

Son notumuza gelince; “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nı onun hazırladığı söyleniyor, Dursun Çiçek ise feryat-figan bu birimde çalışmadığını, kapısının önünden bile geçmediğini ispatlamaya çalışıyor. Hatırlanacaktır, daha ilk günlerde Çiçek’in “irtica” değil, bir “Pontus” uzmanı olduğunu tespit edip, sizlere duyurmuştuk. Meğer sadece “Yunan-Pontus” değil, “1915 Olayları” denen, “Ermeni soykırım” iftiraları da Çiçek’in uzmanlık alanıymış.

Malum, “İrtica belgesi” yüzünden Çiçek’in görev yeri değiştirildi… Yunan “açılımı”nın hızlandığı, daha vahimi “soykırım” giyotinin başımızda sallandırıldığı bir dönemde, Çiçek’in görev yerinin değiştirilmesinin ötesinde,  TSK’nın bu biriminin fiilen işlemez hale gelmiş olması, acaba kimlerin işine yaradı ve yarayacak dersiniz?  



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."