13 Eylül 2009 Pazar

BAKIN YILLAR ÖNCE NE DEMİŞTİK

BOP TAMAM GOP'A DEVAM.BU SİLAH ALIMI VE İRAN'A DÜŞMAN OLMA GOP'UN İŞLEME KONULMASIDIR

BOP:Yani meşhur Büyük Ortadoğu Projesi.
Haritalar şu bu derken çoktan BOP gerçekleşti.
Nasıl mı?

Bakın Irak nasıl özgürleştirildi:
1. resimde İsrail’in HAYFA LİMANI’na bağlanmış iki tane petrol boru hattı görülüyor.
ABD;Irak’ı özgürleştirdi ve bu hatlar çalışmaya başlıyor.
Üstteki damar:
MUSUL-HAYFA PETROL BORU HATTI (MHP)
Bu hat 55 yıldır kullanılmıyordu.
2003 yılında ABD onayı verdi ve İsrail onarım - kapasite arttırma işlemlerine başladı.
Üstelik Türk inşaat şirketleri de çalışıyor,para kazanıyor.
Ne mutlu bize.
İsrail;Musul ve Kerkük’ten günde 5milyon varil petrol çekebilecek.
Bir varilde 159 litre petrol var.
Buraya kadar güzel.
Fakat Irak günde 3Milyon varil petrol üretme kararı aldı.
Olsun 3milyon varil verir, bize ne bundan?diyebilirsiniz.
O zaman şu 2.resme bakın.
Bizim KYP:yani Kerkük-Yumurtalık boru tattı.Kapasitesi 1miyon varil.
Kuzey Irak’ta ABD var,çatışmaları,bombalamalar var.
Şimdi soruyorum:Iraklı olsanız 3 milyon varil ürettiğiniz petrolünüzün sadece 1milyonunu alabilecek bombalanan,riskli bir yoldan mı yollarsınız?
*Yoksa tamamını alan güvenli bir yoldan mı yollarsınız?
Cevabınızı duyar gibiyim.
BİZİM KYP İPTAL DEMEK BU.
1.resim alttaki damara bakın.
Bu damar aslında vardı.TAP,yani TRANS ARABİSTAN damarı.Bir ucu Galon Tepelerinden (hani o meşhur ,İsrail’in vazgeçemediği Galon Tepelerinden) aşarak yine Hayfa Limanına geliyor.Bir ucu da Lübnan’a açılıyor.(Lübnan- İsrail arasında ABD destekli neler oluyor biliyorsunuz.)
İşte bu damarda onarılıyor.Onarılmakla kalmıyor,buna kısacık bir ekleme yapılıyor.Özgürleşen Irak’ın güney kıyısından RHP ekleniyor.Yani RUMEYLA-HAYFA HATTI.(2. resimden daha rahat görebilirsiniz.1. resimdeki kırık gibi görünen uç)Böylece Suudilerin 2 milyon varili,güney özgür Irak’ın 1milyon varil petrolü İsrail’in denetimine giriyor.Böylece İsrail’in Hayfa limanına 1 günde 8 milyon varil petrol gelecek demek.Boru hatlarında önemli olan transit geçiş yerleri değildir.Yükleme ve depolardır.Hatta üreticiden de önemlidir bunlar.
Böylece ABD özgürleştirdiği Irak’ın güneyde-kuzeyde ürettiği tüm petrolünü güvenli bir şekilde İSRAİL’e aktarıyor.Daha ne yapsın.
IRAK’IN TÜM ÜRETİMİ İSRAİL KONTROLÜNE GEÇTİ DEMEK BU.
Şimdi 3. resme bakın.İsrail’in AKABE KÖRFEZİ’ne,oradan Kızıl Deniz’e açılan EYLAT LİMANI ve Akdeniz’in güneydoğu köşesi ASKELON LİMANINI birbirine birleştiren T.I.P yani TRANS İSRAİL PETROLBORUHATTINI İRAN yaptı.
İran bunu neden yaptı?
Petrolünü Akdeniz’e en kısa yoldan ulaştırmak ve Avrupa pazarlarına en az nakliye maliyetiyle petrol satmak için.
Peki şimdi ne durumda?
İsrail bu hattı tersine çevirdi ve Akdeniz’den-Kızıldeniz’e petrol geçirmek için kullanacak.Ayrıca resimde göstermediğim HAP var yani HAYFA-ASKELON BORU HATTI.Hayfa’ya günde gelen 8milyon varil özgürleştirilen Arapların petrolleri sadece Avrupa’ya satılmayacak.Gelişen sanayileriyle sünger gibi petrol çeken Hindistan başta Uzak doğu ülkelerine satılacak.
İRAN’IN BU ALANDA İSRAİL GİBİ BİR RAKİBİ ÇIKTI DEMEK BU.BİR GRAM PETROL ÜRETMEYEN AMA TÜM EKONOMİLERİ SİYASETLERİ ETKİLEYECEK ABD’NİN KORUMASINDAKİ İSRAİL.
İRAN SİZCE NÜKLEER SANTRAL YAPIP URANYUM ZENGİNLEŞTİRDİĞİ İÇİNMİ İSRAİL VE ABD’NİN DÜŞMANI OLDU?
Bu arada Hindistan’da gerçekleşen büyük terör olayını ve Hindistan-İsrail petrol alım anlaşmalarını,ayrıca BOP eş başkanımız ve sayın bakanımızın çok kısa süre önce Hindistan’a gidişlerine dikkatinizi çekmek isterim.Özellikle İngiliz ve Hint basını başta olmak üzere tüm dünya basınında bu terör olaylarından dolayı ne hikmetse Hindistan’ı değil de Batı komşusu Pakistan’ı sorumlu tutulması ilginç değil mi?
ARKADAŞLAR B.O.P OLDUK BİLE.
BÜYÜK ORTA DOĞU ŞEKİLLENDİRİLDİ.
DAHA NE OLACAK Kİ?
Gelelim GOP’a.Yani Genişletilmiş Ortadoğu Projesine.
Yukarıdaki kaynaklardan herhangi birine bakarsınız.
Yazan şu:Rus ve Kazak Petrolü Ceyhan ve İsrail üzerinden Hindistan’a satılacak.Hani bizim BTC’miz vardı?Yani Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol boru hattımız.Sevinmiştik.
Bakın 4.resimde seviniyoruz.
Ama bu Azeri petrolüydü.Kazak-Rus petrolü diyorlar.Bu nereden çıktı?
Bu hat o kadar uzunki borular dolmuyor. Azerbaycan sitelerinde bu konuyla ilgili bir ata sözü dolaşıyor “yemeyenin malını yerler” Türkiye için diyorlar.Neden mi diyorlar?
Bakın neden?
BTC’nin günlük kapasitesi 1milyon varil.
Azerbeycan`daki uluslararası AIOC konsorsiyumunun Azeri-Çıralı-Güneşli sahalarının üretimi günlük 360.000 varil.Tamamını verse yarısından fazlası boş kalır.Birde sen gidip 1992’de Hocali Soykırımı yapan;Kafkasları işgal eden Ermenistan’la futbol bahanesiyle el sıkışırsan alırsın petrolü.
1)Bunun günde 100.000 varillik bölümü Azpetrol`ün Sangaçal terminalinden demiryolu ile Gürcistan`ın Karadeniz`deki Batum limanına gönderiliyor.
2)Günlük 146.000 varili Bakü-Supsa petrol boru hattına veriliyor.
3)82.000 varillik bir kısmı da, her gün Bakü-Novorosissysk petrol boru hattı ile yine Karadeniz`e çıkıyor.
Kalıyor geriye günlük 32.000 varil.
İşte bundan yemeyenin malını yerler diyorlar.
BTC dolmaz.
Türkiye’nin politikasızlığını anlayan Rusya Federasyonu devreye giriyor.
Ruslar kendi petrolünü ve Kazakların petrolünü devreye sokuyor.Böylece Rusya ilk kez sıcak denizlere açılmış olacak.İsrail’in oyununu görüyor ve kendide karlı çıkmaya çalışıyor.Türkiye Kerkük –Yumurtalık Hattını kaybetti,şimdide Baku-Tiflis-Ceyhan Hattını kaybediyor.
Olsun yerine Kazak –Rus petrolü geliyor diyorsanız yanılıyorsunuz.
Neden mi?
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hindistan programı kapsamında Bangalore'de bulunan Güler, yaptığı açıklamada, Türk boğazlarından en fazla 130 bin tonluk gemilerin geçebildiğine işaret ederek, Ceyhan Limanı'na 400 bin tonluk gemilerin yaklaşabildiğini, bunun da Hindistan için büyük bir avantaj sağladığını söyledi.
Türk boğazlarından geçen bir geminin Kızıldeniz'e 39 günde ulaştığını belirten Güler, Ceyhan'dan Hindistan'a petrolün 16 günde taşındığını vurguladı. Güler, bunun da taşıma fiyatında Hindistan'a büyük avantajlar sağlayacağını belirti”
Buraya kadar çok güzel.Ne diyor sayın bakan?
Resimdekini diyor.
Kazak-Rus-Azerbaycan-Kerkük petrolleri Ceyhan’a gelecek,orada harmanlanacak,400 bin tonluk gemilerle Süveyş Kanalı’ndan geçecek Hindistan’a gidecek.
Bu harika ve Türkiye’nin çıkarlarına çok uygun.Hem de boğazların yükünü azaltacak.
Ama bununla kalmıyor ve ekliyor:
"Ceyhan-Kızıldeniz Petrol Boru Hattı için Türkiye, İsrail ve Hindistan enerji bakanları bir ay içerisinde bir araya geleceğiz"
kaynak: http://www.denizhaber.com.tr/GUNCEL/16449/Enerji-Hilmi-Guler-Tayyip-Erdogan-gemi-Kizildeniz-DenizHaber.html
Bu ne;sayın bakan?
“Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler , İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Bünyamin Ben Eliezer 'i makamında kabul etti. İki bakan yaklaşık 1 buçuk saat süren görüşmede Akdeniz Boru Hattı 'nı ele aldı.
Güler, hattın üç yılda tamamlanacağını da söyledi.
İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Bünyamin Ben Eliezer de, son iki ay içinde Akdeniz Boru Hattı için Rusya ve Azerbaycan 'a geziler düzenlediğini belirtti. Ben Eliezer , 'Proje iyi bir aşamada ve kısa süre içinde iyi bir sonuca ulaşacaktır' dedi.
Türkiye 'den İsrail 'e uzanacak olan boru hattından petrol, doğalgaz, elektrik, su ve fiberoptik geçecek. samsun -Ceyhan 'ın boru hattının devamı olacak hat, Hindistan 'dan Uzakdoğu 'ya uzanacak. İsrail , hattan geçecek petrol için Rusya ve Azerbaycan 'la anlaşmaya vardı.
Kaynak: Kanal B
Bununla ne olduğunu biliyor musunuz?
Adana Ceyhan’dan İsrail Askelon’a boru döşeniyor.Ceyhan’a gelen tüm petrol Askelon’a aktarılıyor.
CEYHAN boruların geçtiği sıradan bir yer oluyor demek.
Yol üzerindeki bir yer.
Ayrıca; Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin suları da İsrail’e yollanıyor yan yana borularla.
Neden?
Zaten Akdeniz’e boşa akıyormuş bu sular.
Size sayın bakanım M. Mete Göknel “Türkiye ve Akdeniz Boru Hattı” adlı raporunu okumanızı öneririm.
Burada: http://www.asam.org.tr/tr/yazigoster.asp?ID=2419&kat1=11&kat2=
Ben yinede her ihtimale karşı özetle yazayım.Yoğunsunuzdur.
Bizim suyumuz bize yetmiyor.
Nüfusumuzun %50 de 0-25 arası genç ve çocuk.Yani talep azalmayacak artacak.
Birde şu tabloya iyi bakınız.
Biz temiz su tüketiminde dünya ortalamasının ne kadar altındayız.Adamlarla antlaşma yapınca kafamıza göre kesemeyiz sularını.Zaten kaç kez açık açık savaşların su yüzünden çıkacağını söylediler ve bu kesinlikle böyle olacak.
Birde fiber optik kablo geçecekmiş ve biz hasret kaldığımız İsrail’e bağlanacakmışız.İsrail’e kimler hasret , göbekten bağlı ve tamamen onların çıkarına çalışıyor ortada.
Ben İsrail’e bağlanmak falan istemiyorum.
Ben sularımı ve bana gelmiş petrolleri değerlendirmek istiyorum.
İsrail’e armağan etmek istemiyorum.
İSRAİL’İN; KAZAK-RUS-AZERBAYCAN PETROLLERİNİN DE DENETİMİNİ ELİNE GEÇİRMESİ DEMEK;İSRAİL’İN TÜM BU COĞRAFYANIN ENERJİ KAYNAKLARINI ELİNE GEÇİRMESİ DEMEKTİR.
İsrail’in hazırladığı haritalarda Aşkelon (New Rotterdam) yazıyorlar.
Araştırdım.Neden New Hamburg değil yada başka bir yerde Rotterdam?
Bakınız neden?

Rotterdam Hollanda'nın batı-güneyinde. Amsterdam'dan sonra nüfus olarak 2. büyük şehirdir, fakat Rotterdam'in yüzölçümü daha büyüktür. Rotterdam, Avrupa'nın en büyük limanını barındırır. Dünyanın dört bir yanından getirilen kargoların kıtaya kuzeyden giriş noktasıdır. İsmini Rotte ırmağından almaktadır. Nüfusun (1 ocak 2007'de: 584.046) yaklaşık yarısının Hollanda kökenli olmadığı bu şehirde, %7,8'lik (45.457) kayda değer bir Türk nüfusu da yaşamaktadır. Rotterdam'in ulusal slogan'i: Sterker door Strijd, yani: Mücadele ederek, daha Güclü olmak


Avrupa kıtasına dünyadan giren tüm mallar buradan giriyor.Yine bile mütevazı davranmış İsrail isim seçerken.




Böyle bir gücün tek bir ülkenin elinde toplanması,hele birde İsrail’in elinde toplanması ne sonuçlar doğurur dersiniz.
Bilmiyorsanız o zaman ben size söyleyeyim.Hatta göstereyim.
Bu GOP demek.
Genişletilmiş Ortadoğu Projesi demek.
BİZE NE Mİ KALIR?
GOP’UN TAM ORTASI KALIR.
İŞTE DUVARLARINA BU RESMİ ASARLAR.
AMA BU KEZ GERÇEĞİNİ.
Kaynak:
*BOP Çerçevesinde Petrolün Yeniden Dağılımı-L.Tufan Erdoğan
*TÜRKSAM-Asya’da Petrol Boru Hattı Oyunu-Boru Hatları - 29 Eylül 2005 - Thomas Immanuel Steinberg- http://www.turksam.org/tr/a522.html
* ve yazının içindekiler
Levent Kalem
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR,
SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
BU BAŞLIKLAR NEYİN NESİ?
İran ile Türkiye'nin bir sorunu mu vardıki biz İran'a karşı silahlanıyoruz?
Üstelik kendi imalatımız olan silahlarlada değil.Obama bey buyurmuş Türkiye'ye 7,8 milyarlım silah satacakmış.İran'a karşı o bölgedeki tek müttefikimişiz.NATO'daymışız falan.
Bu tam bir oyundur arkadaşlar.Bu ekonomik buhranda bir çok gazetede pişirilen bu haberlere inanmıyorum.ABD bize silah falan satmıyor,Türkiye'de konuşlanıyor.Bu silahlar kendine lazım.Olduki sattı;medyaya "İran'dan gelecek bir teklikeye karşı" diye sunulan bu haberler olmayan tehlikeyi oluşturmaktır.Kaza süsü verilerek Türkiye'den İran'a kaçacak bir füze bizi İran ile gerçek bir savaşa sokar.Ve bu savaş bitmez.Çünkü ABD bizi silahlandırır,Çin ve Rus'ya İran'ı destekler ve bu coğrafyada İran ve Türkiye diye ülke kalmayana kadar bu savaş sürer.Bundan kazançlı kim olur?Düşünün bakalım.ABD/AB ve İsrail başta BOP çular ve yeni yeni gaşarlanan diğer emperyalist Rusya ve Çin. Bu İran ve Türkiye'nin felaketi olur.Bu aşamada Polonya'ya füze kalkanı kurulmasına sert çıkan Rusya çok iyi takip edilmelidir.
Ekonomik buhranı dünyada en ağır hisseden,kendi mayınlı arazisini temizleyemeyen,halkını sel felaketinde bile savunamayan,bilakis suçlayan bir ülke ne acıdırki şimdide durduk yerde İran gibi bir düşman edindiriliyor.ABD/Türkiye ve NATO ülkesi olmadığı halde İsrail ile tatbikat yapmasına bile tepki gösteren İran buna sessiz kalmayacaktır.
Yapacaksan kendi güvenlik silahını kendin yap.ABD silah sanayiinin Siyonistlerin elinde olduğunu dünyada bilmeyen kaldı mı?
Siyonistlerin de İran ile savaşa cesaret edemediğini bilmiyormusunuz?
Dünyanın salağı biz miyiz?
Durduk yerde sınır komşumuzu düşman ilan ediyoruz.Üstelik neyin pahasına?ABD/İsrail ve AB katillerine şirin görünmek pahasına.Kara çocuk OBAMA Müslüman imajı verilerek ABD'nin başına neden getirildi?
Uyan Türk Halkı bu en tehlikeli oyundur.
İran bizim düşmanımız değil.
Ama yinede hızlı büyüyen komşu dahi olsa ülkelerden geri kalınmamalıdır.
Kendi silahını kendin üret ve kendi güvenceni kendin sağla.Emperyalistin ipiyle kuyuya inen çıkamaz.Bunu unutma.
BU PİSLİKLERDEN HERŞEY BEKLENİR.
Sayın Eminağaoğlu;bu şerefsizlerden herşey beklenir.Dikkatli olun fakat; unutulmamalıdırki şerekliler,şerefsizler kadar cesur olmadığı sürece bu vatan kurtulmaz.Buda Atatürk gençlerinden size mesajdır.
Saygılar.
EMİNAĞAOĞLU'NA TEHDİT MESAJI
Eminağaoğlu'na elektronik postayla ilginç bir tehdit mesajı geldi: Haddinizi çok aştığınızın farkında mısınız? İlerideki hayatınızın tadını çıkaramayacaksınız
Son dönemde yüksek yargı üyelerine yönelik tehditlere bir yenisi eklendi. HSYK üyesi Ali Suat Ertosun, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve bazı Yargıtay ve Danıştay üyelerine içinde toz bulunan zarfların gönderilmesinin ardından, son olarak YARSAV yönetiminde bulunan bütün hakim ve savcıların elektronik posta ile tehdit edildiği ortaya çıktı. IP NUMARASINDAN TESPİT EDİLECEK Son tehdit olayıyla ilgili olarak YARSAV adına Eminağaoğlu tarafından 28 Ağustos 2009'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu. Söz konusu elektronik posta ile hem Eminağaoğlu hem de YARSAV Yönetim Kurulu üyelerinin tehdit edildiği kaydedilen suç duyurusu dilekçesinde, mesajı gönderen kişinin IP numarasından tespit edilerek hakkında kamu davasının açılması talep edildi. CUMHURBAŞKANIMIZA EL UZATMANIZIN BEDELİ... 'Haddinizi çok fazla aştığınızın farkında mısınız?' sözleriyle başlayan tehdit içerikli elektronik postada şunların yazdığı belirtildi: 'Sözlerime başlamadan önce sizlerin kimler olduğunu, kimlerle bağlantılı olduğunuzu ve ilerideki 5 ay içindeki planlarınızın ne olduğunu bilen birisi olarak uyarıyorum. Cumhurbaşkanımıza el uzatmanızın bedeli sizlere ilelebet pişman olacağınız bir durum oluşturmuştur. Bu e-mailim de malesef onlardan birisidir belirtmeden geçemeyeceğim. HARCANACAKSINIZ Maalesef halen bilmediğiniz güç odakları içerisinde sizlerin fazlası ile hatta ve hatta bazı komutanlarında içinde bulunduğu illegal durumları bilenler gerekirse tamamen illegal komutanlarınızı ve sizi çökertecek ortamı bekleyenler var sizin de bildiğiniz gibi. Bunun bedeli tamamen sizlere mal olacak. İlerideki hayatınızın tadını çıkartamayacağınızın bir başlangıcıdır ve harcanacaksınız. Sadece siz değil diğer dostlarınız da. Bu e-mailim de bunun başlangıcıdır. Hayatınızı kaybetmeye hazırlanın lütfen. Hoşça kalın.'
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR,
SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

FRANSIZ BAKAN'IN MÜSLÜMANLARLA DALGA GEÇTİĞİ AN
Fransa, Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin yakın arkadaşı, İçişleri Bakanı Hortefeux, ülkesindeki Müslumanlarla alay ettiği görüntüler...
Dünya Bülteni
Fransız İçişleri Bakanı Brice Hortefeux'nün, Mağrib kökenli bir gençle tanışmasında sarf ettiği sözler, Fransa gündemine bomba gibi düştü. Le Monde gazetesinin sitesinde yayınladığı görüntüler, Fransız hükümetinin Müslümanların uyumundan ne anladığını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Olay, iktidardaki Halk Hareketi Birliği'nin (UMP) geçen hafta Landes bölgesinde düzenlediği, parti yetkililerin bir araya geldiği "yaz üniversitesinin" sonunda yaşandı. UMP'nin yerel yetkilileri, görüntüde isminin Amin olduğu anlaşılan genci İçişleri Bakanı Brice Hortefeux ve UMP Milli Meclis Grup Başkanı Jean François Cope'ye takdim ediyor. Mağrib kökenli genç, UMP üyelerinin "Bravo Amin" tezahüratları arasında Hortefeux ve Cope'nin arasına geçerek fotoğraf çektiriyor. Bu arada kalabalıktan sesler yükseliyor: "Entegrasyon bu işte!" Ve bir UMP üyesi, "Domuz yiyor ve bira içiyor" diye bağırarak Amin'in ne kadar uyum sağladığına dikkat çekiyor. İçişleri Bakanı ise takdim karşısında, "Bu, prototipe uymuyor." diyor. Ardından, gülerek, "Her zaman bir tane lazım, o zaman iyi. Ama çok oldukları zaman sorun oluyor." şeklinde devam ediyor. Hortefeux, Sarkozy'nin çocukluktan beri yanında tuttuğu en yakın dostlarından biri. İçişleri bakanı olmadan, Sarkozy'nin kurdurduğu Göç, Milli Kimlik ve Entegrasyon Bakanlığı koltuğunda oturuyordu.
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR,

SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

KÜRTLER FRANSA İLE ASKERİ İŞBİRLİĞİ ARAYIŞINDA!
DELİL FIRAT-ANF-13 Eylül 2009
PARİS - Federal Kürdistan Bölgesi yetkililerinin son gün aylarda Fransa’nın peşmergelerle askeri işbirliği yapması için girişimlerini arttırdığı öner sürüldü. Fransa’nın ise merkezi Bağdat hükümeti kızdırmamak için silahlanma alanındaki işbirliğine sıcak bakmadığı belirtiliyor. Le Figaro gazetesine göre Federal Kürdistan Bölgesi yetkilileri son aylarda Fransa ile bir askeri işbirliği konusunda temaslarını arttırdı. Gazeteye konuşan bir diplomat, “Bizden askeri ekipman istendi ama aynı zamanda Fransa’da kendi adamlarının eğitimi de istendi” dedi. Ancak bu taleplerden uzak durduklarını belirten diplomat, Kürt yetkililere bu taleplerini önce merkezi Bağdat hükümetinden geçirmeleri yönünde tavsiyelerde bulunduklarını söyledi. Diplomat, Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner’in Kürtlerle “dostluğu” ve Kürdistan’ın kalkınmasına olan “canlı ilgisi” göz önüne alındığında bu taleplerin kendilerini “sıkıntıya soktuğunu” söyledi. Bağdat Merkezi hükümeti Kürtlerin otonomilerini güçlendirmesine karşı çıkıyor. Ancak buna karşın Kürtler de ABD’nin 2011’de askeri birliklerini çekmesinden önce pozisyonunu daha da güçlendirmek istiyor. Gazeteye göre mevcut durumda Paris ile Kürtler arasındaki işbirliği istihbarat paylaşımı ile sınırlı. 2007 yılından bu yana Fransa’nın Hewler’de bir konsolosluğu bulunuyor ve Fransız şirketler yoğun bir şekilde yerel ekonomiye katılıyorlar. Ancak diplomata göre silahlanma ve petrol alanında Paris’in tutumu net: “Bağdat’taki merkezi hükümeti kızdıracak bir şey yapmıyoruz.” Fransa her ne kadar Federal Kürdistan Bölgesi ile sıkı ilişkileri olsa da Irak’ın birliğine sıkı sıkıya bağlı olduğunu söylüyor. Ayrıca aylardan beridir Bağdat ile önemli askeri ve petrol anlaşmaları konusunda müzakerelerde bulunuyor.
Fazla uzatmaya gerek yok.
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR,

SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Bu yazıdaki garipliği görebiliyor musunuz? Hürriyet gazetesi gibi bir gazete artık Yahudi hakları savunucusu, hatta AKP’den önceki iktidarları eleştirir olmuş. AKP’den önce Yahudilere iftar yemeği verilmiyormuş. Çok doğru verilmiyordu. İsrail politikalarından dolayı haksız yere eleştirilen demiş üstelik yazar bey. İsrail Türkiye ve bu coğrafyada hiçbir dönem AKP dönemindeki kadar arsız ve talep kar olmadı ki. Hürriyet gibi köklü bir gazetede yazar olan bu arkadaş bunu bilmiyor mu? Üstelik “one minute” şovuna rağmen. Sonuçta bu cümlede, dere yataklarını bile pazarlayan pazarlamacı zihniyetin ağır abisine patentli yumurta markası olmadı mı?
Hürriyet Bekir Coşkun’u şutlarken (tabi adam şutlanmadım demiyecek) renk değiştirdi yeni yağlı müşteriler mi buldu?
Ya da muhallebici; büyük mü?/küçük mü? Belli olmayan yerin bakanının daha geçen yıl bu toplantılarda gülücükler saçtığını bilmiyor mu? Yoksa saklıyor mu? İstediği kadar saklasa da biz biliyoruz.Buralara gelmek isteyenlerin önce nereleri aşındırdıklarını.Tabi aklı fikri patronlarına yaranmakta olanlar sonra kalkar,dereler intikam aldı der,parfüm göğü deldi sel getirdi der,metro girişlerini kum çuvallarıyla kapamaya çalışır,yağmur yağarsa üst komşunuzda yatın der,SUÇLU HALKTIR DER.Eee emir büyük yerden.
Bakın beyefendi ne buyurmuş:
ÇANKAYA’DA YOM KİPPUR BAŞBAKANLIK’TA PASKALYA
Eyüp Can/Hürriyet TAM on yıl önce. Yine bir ramazan günü. İftar masasında Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş dahil 16 kişi var.
Davetin sahibi Yahudi cemaati.
Hem Yahudi cemaati hem de Kadir Topbaş ramazanda iftarda buluşmak konusunda biraz tereddütlü: “Acaba çevremiz ne der?”
Allahtan iki taraf da kararlı: “Ne derlerse desinler...”
* * *
Hafta başı Türkiye Hahambaşı İsak Haleva ve Türkiye Musevi Cemaati Başkanı Silvyo Ovadya’dan iftar daveti aldığımda tereddütsüz “Evet” dedim.
Hem de bir ilke kararımı çiğneyerek.
Prensip olarak iftar davetlerinden, özellikle de “otel iftarlarından” uzak duruyorum.
Yok yok ne “laiklik alerjim” var ne de beş yıldızlı otellerde güzel yemeğe karşıyım.
Sadece gösteriye dönüşen bu tür yemekler bende yabancılaştırma efekti yapıyor.
Meselenin ruhu kayboluyor.
Laf aramızda genelde yemekler de kötü oluyor.
İftarın şartıymış gibi soğumuş çorba, en yağlı, en ağır yemekler...
Her neyse, bu yıl iki iftar davetini “tereddütsüz” kabul ettim.
* * *
Biri pazartesi İlber Ortaylı’nın Topkapı Sarayı’nda verdiği iftar, diğeri de Yahudi cemaatinin çarşamba akşamı Neve Şalom Sinagogu daveti.
Sarayda iftar Osmanlı’dan kalma bir gelenekmiş. İlber Hoca bu geleneği canlandırmak için yılda bir kez iftar düzenlemeye karar vermiş.
Saray avlusuna dizilmiş asırlık çınarlar altında iftar tek kelimeyle büyüleyiciydi.
Fakat inanın benim için çarşamba akşamı Neve Şalom Sinagogu’nda özenle düzenlenen iftar, mekânı bir an için unutursak, saraydakinden daha etkileyiciydi.
* * *
Düşünsenize on yıl önce “mütereddit” bir biçimde 16 kişiyle başlayan davet, her din-meşrep-inanç ve inançsızlıktan 400 insanın geleneksel olarak buluştuğu, Kuran ve Tevrat’tan bölümlerin okunduğu çok dinli, çok dilli, çok kültürlü hâsılı çoksesli bir yemeğe dönüşmüş.
Hatırlatırım bu çoksesli yemeğin yenildiği mekân tam iki kez vahşi saldırıların hedefi oldu. 1986’da ayin sırasında yapılan saldırıda 24, 2003’te ise 25 kişi öldü.
“Barış Vadisi” anlamına gelen Neve Şalom “savaş alanına” dönüştürüldü.
Ama Yahudi cemaati yılmadı, İsrail Hükümeti’nin yanlış politikalarından dolayı haksız yere suçlanmalarına rağmen, farklı dinden mümin kardeşleriyle on yıldır iftar sofralarında bir araya geliyorlar.
Sinagogda Kuran ve ilahiler eşliğinde iftar daveti veriyorlar.
* * *
Bu yıl ilk kez benim de aralarında bulunduğum yedi gazeteciyi davet etmişler.
Bu yüzden “mütereddit bir mümin” olmama rağmen davete tereddütsüz icabet ettim. Ve gece boyunca kendime hep şu soruyu sordum.
Acaba Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da bir Yom Kippur günü Yahudi cemaatinin önde gelenlerine mesela Süleymaniye Camii’nde Tevrat eşliğinde iftar verir mi?
Tayyip Erdoğan ya da Kadir Topbaş, Yahudi, Ermeni ve Rumları onların dini günlerinde, kutsal kitapları ve ilahileri eşliğinde iftara davet eder mi?
Bu soruyu neden soruyorum, çünkü daha üç-beş yıl öncesine kadar devlet erkânı Yahudi-Ermeni ve Rum cemaatin resmi bayramlarını bile kutlamazdı.
Allahtan laiklik hassasiyetinden kimsenin kuşku duyamayacağı Necdet Sezer bu eksikliği giderdi.
Amerikan başkanları her yıl ramazan ayında Beyaz Saray’da Amerikalı Müslümanlara iftar daveti verir.
Peki Abdullah Gül kutsal kefaret günü Yom Kippur’da Türkiyeli Yahudilere, Paskalya’da Ermeni ve Rumlara Çankaya’da iftar daveti verse fena mı olur?
28 Eylül Yom Kippur, Paskalya ise nisanda, ilgilenenlere hatırlatayım istedim.
Peki yetmedi mi?
Buyurun başka bir köşe yazısından alıntı:Yazar altına (çok değerli yazısı için bir de :-)yasal uyarı koymuş.Uyalım.)
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Çarşamba akşamı İstanbul'da hoş bir iftar daveti vardı. Daveti veren Yahudi Cemaat'iydi. Türkiye Hahambaşısı İsak Haleva ve Türkiye Musevi Cemaatin Başkanı Silvyo Ovadya, konuklarını Galata'dakiNeve Şalom Sinagogu ve Kültür Merkezi'nde ağırladı. Bu yıl ilk kez yedi gazetecinin de davet edildiği iftarda, oruçlar açıldı, yemekler yendi, dinler arası diyalogu çağrıştıran konuşmalar yapıldı. Ayrıca Yahudi ve Müslüman duaları edildi. Bilmiyordum, orada öğrendim: Meğer bu barışçıl etkinliği 10 yıl önce başlatan bugün İstanbul'un B. Belediye Başkanı olan Kadir Topbaş'mış. İftarda Kadir Bey'den başka valilikten, emniyetten ve askeriyeden davetliler de vardı.
Eee kardeşiş "çevremiz ne der" diyen adam neden başlatsın.
Bizim hürriyet yazarını sabah yazarı (muhtemelen kankiler ,çünkü çoğu cümle ortak ve ikiside davetlilerden)Emre Aköz yalanlıyor.
Alın bitanedaha:
bukadar mı sallanır?
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."