21 Haziran 2009 Pazar

UYAN HALKIM.KÜRESEL ÇETE İÇİMİZDE

Şimdi size; 17 Temmuz 2008 Perşembe TARAF gazetesinin ana sayfasını veriyorum. Önce resme tıklayın, büyütün ve bakın. İçeriği aynen aşağıda olduğu gibi. Eklemelerim sadece parantez içleri, siyah renkli yazılar.

Ergenekon'un Temel belgesi

Ergenekon'un sivil ayağı Lobi'den sonra sıra çetenin KURULUŞ BELGESİNDE... İşte 1 numara, altındaki 6 komutan ve sivil başkanın dehşet verici programı.

Ergenekon'un sivil ayağı Lobi'den sonra sıra çetenin kuruluş belgesinde... İşte 1 numara, altındaki 6 komutan ve sivil başkanın dehşet verici programı. Ergenekon'un "Analiz Yeni yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi" ortaya çıktı. Proje, ülkede büyük bir kaos oluşturabilmenin tüm yollarını en ince ayrıntılarına kadar anlatıyor. Planın en önemli ayağı ise ünlü siyasetçilere suikast düzenlemek... İşte planın ayrıntıları; 1- Politikacılara suikast yapılacak

(Politikacılara, aydınlara yıllardır yapılan katliam ne? Zaten yapılıyor) Erkenokon'un "Analiz" başlıklı temel belgesi 29 Ekim 1999 tarihli. Belge TSK bünyesindeki Ergenekon'un sivil seçkinleri kapsayıp üniversite öğrencilerini ajanlaştırarak yeniden yapılanmasını öngörüyor. Belge karşı kamptaki politikacıları tasfiye etmenin iki yolu olduğunun altını çiziyor: Dezenformasyon ve suikast. Sonra birinci seçeneği "Etkisi kalmadı" diyerek dışarıya bırakıyor: Geriye tek yol kalıyor, suikast... 2- Naylon terör örgütü kurulacak

(pkk nedir? Kim destekliyor?) Belge terör örgütlerinin mutlaka kontrol altında tutulmasını ve gereğinde "naylon terör grupları" oluşturarak terör dünyasına yön verilmesini öngörüyor. "Ulusal ve uluslararası illegal örgütlerle işbirliğine yönelmek kaçınılmaz bir zorunluluktur" saptaması yapıyor. 3-Uyuşturucu ve kimyasal silah işine girilecek

(Uyuşturucunun geçiz yolu biz değimliyiz?) Almanya'nın uyuşturucu üretiminin olmassa olmaz maddesi olan asit anhidrit tekeli kurduğu iddiasını gıptayla aktaran örgüt belgesi, uyuşturucudan para kazanma yolunu tavsiye ediyor. Türkiye'nin silah üretmediği için kaçınılmaz olarak uyuşturucu köprüsü olduğunu belirten belge, "bir başka şans da kimyasal silah üretimidir, bu konuda nitelikli eleman var" tesbiti yapıyor. 4-Kara para aklanacak

(Aklanmıyor mu? Bir gecede köşeyi dönenler kim?) Örgüt belgesinde en yüksek kar elde etme ve para aklama yolu olması nedeniyle kimya ve ilaç sanayiine, hava kargo taşımacılığına girilmesi hedefleniyor. İllegal yollardan elde edilecek paranın özkaynak olarak örgütün legal şirketlerinde aklanması öneriliyor. 5- Yandaş medya kurulacak

(Kurulmadı mı? Ulusal medya mı kaldı?) Ergenekon'un medya kuruluşlarını mutlak bir biçimde kontrol etmesi gereğinin altını çizen belge, örgütün kendi medya kuruluşlarını oluşturarak ulusal ve uluslararası medya üzerindeki denetimi pekiştirilmesinin zorunlu olduğunu belirtiyor. 6- Yarar sağlamayan ajanlar öldürülecek

(Ajanların tamamı kendilerinden olduğu için ölen ajan yok daha şimdilik) Belgenin en ürkütücü bölümü, varlığından sadece başkanın haberdar olacağı "Kontrol Dairesi" ile ilgili. Bu dairenin personeli terciher merhametsiz özel kuvvetlerden oluşacak. Dairenin ilk görevi operasyon sırasında temizleme ve ortadan kaldırma işlemlerinden doğacak sorunları çözmek. İkinci görevi ise davaya ihanet eden ve yarar sağlamayan ajanları öldürmek. 7- Yabancı bankalardaki hesaplar boşaltılacak

(Dünyada paranın kontrolü kimlerin elinde?) Belge örgütün üretim tesislerine, ticari holdinglere ve bankalara doğrudan ve mutlak sahip olması gerektiğini söylüyor. Başka şirketlere sızıp "hacker"lar eliyle banka hesaplarının içeride ve dışarıda boşaltılmasını, naylon şirket kurup işleri bittiğinde personelin ortadar kaldırılmasını öneriyor. 8- Askeri ataşelerden yararlanılacak

(Evet yararlanılıyor. Ama hangi üke? Nerede?) Örgüt yurtdışı faaliyetlerde elçiliklerde görevli askeri personele özel bir misyon yüklüyor: "Çeşitli ülkelerde ticari şirket kurup finansal güç kazanımı yoluna gidilmeli, askeri ataşelerden mutlaka gerektiği biçimde yararlanılmalıdır." 9- Bütür STK'lar kontrol edilecek

(Ülke yararına çalışan kaç tane STÖ kaldı karalanmayan sayın. Yok değil mi? Hepsine pislik atıldı.) Belgede yeni sivil toplum kuruluşları oluşturma hedefiyle de yetinilmiyor: "Ergenekon Türkiye'de tüm STK'ları kontrol altına almalıdır."

Türkler, Kürtler, Araplar, Zazalar, Lazlar, Çerkezler, Süryani, Gürcüler, Boşnaklar, Arnavutlar, Romanlar, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, sağcılar, solcular, aleviler, suniler…vb. Kısaca Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan ve emperyalizmden hiçbir çıkarı olmayan, satılmamış,kiralanmamış temiz,onurlu güzel Anadolu’mun güzel insanları,TÜRK HALKI.Yukarıda okuduklarınız emperyalizmin kendini deşifre belgesidir.Bunlar bir çok ülkede yapıldı ve başarılı da oldu.

Nedir bu yapılan?

Renkli devrimler ve ülkelerin emperyalist ABD güdümünde sömürülmesi.

Nasıl yapılıyor?

Topla, tüfekle değil.

Askerin darbesiyle falan; hiç değil.

Tam tersi; özgürleşmek, liberalleşmek, demokrasiye kavuşmak adına gençlere sızarak yapılıyor.

Peki, sonunda ne oluyor?

Kimliksiz, kişiliksiz, tarihsiz, kültürsüz, tüketme canavarı, üretim özürlüsü bir kuşak ve bir halk. Ve tamamen ABD’nin köpeği. İstediğinde müdahale edebildiği bir toplum, bir sürü. Bunun dindarı, dinsizi, sağı, solu falan da yok. Herkesi kullana biliyorlar.

Ülkeye nasıl giriyor?

Ülke içerisinden medya, eğitmen, sivil toplum örgüt kurucuları, iş adamları, siyasetçilerden satın aldıklarına para pompalayarak başlıyor. Sonra onlara ülkeyi ayakta tutanları değerlere saldırtıyor, karalatıyor, raporlar hazırlattırıyorlar. Ama ağızlarda tep demokrasi, liberalizmiz, özgürleşme dolaşıyor.

Halk özgürleştiğini sanarken, geleceğini tam bir uçuruma sürüklüyor ve atıyor.

Bu cafcaflı söylemlerden ilk etkilenenler ise toplumun en dinamik kesimi; gençlik oluyor.

Eğer satılmış siyasiler normal seçimle gelirse ne ala, zaten onların güdümündedir o ülke. Yok, gelmez halkın çoğunluğunu kandıramazlarsa bu kez gençliği ayaklandırıyorlar. İşte bu süreçte renkli devrimler dediğimiz, gençliğin kullanıldığı süreç başlıyor. Talan, yağma, etnik ayrışma, sağ-sol bölünme, dinsel ayrışmalar körükleniyor.

Nereden bulunuyor bu kadar para?

Federal Reserve Bank (ABD merkez bankası olarak bilinir ama değildir. Birkaç küresel katilin elindedir) darphanelerinde karşılığı olmayan para istediği kadar basılır ve kimse karşılığı var mı? Diye sormaz, soramıyor.

O parayla emek alıyor, meta alıyor, silah üretiyor ve bu şekilde ülkeleri parçalıyor ve sömürüyorlar.

Zaten kendi adamlarını iktidar yapabilmişse daha az sorun vardır demektir.

Bu defa aynı tekniklerle; ülke bütünlüğünü ayakta tutan kurumlarını zayıflaştırmak,başlarına kendi adamlarını getirmek için iktidar gücünü, ekonomiyi, medyayı, STÖ’leri(sivil toplum örgütleri) kullanılarak, yalanla, dolanla ve entrikalarla aynı süreci gerçekleştiriyorlar.

Bunun adı emperyalizmdir sevgili HALKIM.

Egemen gücün güdümüne girmektir. Bitmektir, yok olmaktır.

Rusya,Yugoslavya,Gürcistan,Ukrayna,Sırbistan..vb. bu süreci yaşadılar.

Rusya gibi bir dev tek kurşun atamadan paramparça oldu.

Şimdi parçaları da parçalıyor.

Bir örnek vereyim. Şu anda Gürcistan’da halk açlıktan perişanken kendini özgür sanıyor. Bakanlara 1200 dolar, bakan yardımcılarına 800 dolar maaş bağlanmış.

Kim bağlıyor?

Bunu yapanların bir adı var mı?

Öne çıkan bir isim var,halkın bildiği.

George Saros (gerçek adı: György Schwatz) olan Macaristan (Budapeşte) 12 Ağustos 1930 doğumlu ABD vatandaşı bir Yahudi.1947 London School of Economics mezunu bir ekonomist ve hocası Karl Popper’den etkilenmiş.

Fakat George Saros düşünceyi eyleme sokan kişi asıl güçler ise:

Council on Foreign Relations-Dış İlişkiler Konseyi (CFR),

Trilateral Komisyon -Üçlü Komisyon (TC),

Bilderberg Grup (BG)

öne çıkanlar devler.

Renkli darbelere karışanlar ise:

Freedom Hause (özgürlükler evi)

IRI (Uluslar Arası Cumhuriyetçi Enstitü)

NDI (Ulusal Demokrat Enstitü)

NED (Demokrasi İçin Ulusal Bağış)

The Liberty Institute (Özgürlük Enstitüsü)

International Renaissance Foundation (Ulusalar Arası Rönesans Vakfı)

German Marshall Fund (Alman MArshaa Fonu)

Bu çok uzun olabilecek bir yazımın çok kısa bir özeti. Şu anda bizde olanda bu.

Gelelim konumuza:

Türkiye Cumhuriyetinin bütünlüğünü ayakta tutan kurumların başında T.S.K gelir. İşte emperyalizmin saldırısının birinci hedefi bu yüzden TSK.

Yukarıda taraf gazetesinin 17 Temmuz 2008 de yayınladığı, belge diye sunduğu ve içerisine askerleri kattığı yazıya dikkat edin.

KURULUŞ BELGESİ diyor.

Oysa orada maddeler halinde sayılanların tamamı gerçekleşiyor.

Bu insanlar Türk halkı artık geri zekâlı sanıyor.

Kuruluş aşamasındaysa, ileride yapmayı planlıyor demektir.

Oysa bunların tamamı zaten oluyor.

Bu maddeler halinde sayılanlar satılık kalemlere servis edilmiş, kendi yaptıklarının bir kısmı sadece.

Şayet doğru bakılırsa küresel (Global) eşkıyanın kendi yaptıklarının deşifresi olduğu görüle bilir.

Kurtuluş mücadelesini omuz omuza vermiş, bu çakallara dersini tarihte veren tek halk, Anadolu’ya yakışan, bedelini ödeyebilen güzel insanlarım. Bu oyuna düşmeyin. Dünyada onlarca örneği varken, komşularımızdaki durum ortadayken, bu pisliklerle tek mücadele edebilecek, bizim çocuklarımızdan oluşan TSK’ne sahip çıkın.

Bu satılmışlara, soytarılara, onursuzlara; kahramanlarımızı, şehitlerimizi ezdirmeyin.

Aksi halde bunun bedelini önce siz, sonra çocuklarınız ve tüm gelecek tüm kuşak ödeyecektir.

Unutmayın; Anadolu bedelini ödeyememiş imparatorluklar, devletler, beyliklerin kalıntılarıyla doludur.

Bu coğrafya bedel ister.

Ve bu bedeli ödeye bilecek tek halk biziz.

Bu coğrafyaya en yakışan halk biziz.

Saygılarımla.

DERVİŞ EROĞLUN'DAN MEHMET ALİ TALAT'A TARİHİ UYARA

Eroğlu’ndan Talat’a ilk uyarı

KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın Kıbrıs müzakerelerinde 'teslimiyetçi bir politika' içine girmesi halinde, sadece kendisini değil, bütün halkı karşısında bulacağını söyledi.

LEFKOŞA - Başbakan Eroğlu, tüm bakanların katılımıyla düzenlediği basın toplantısında, ülkede alınması gereken ekonomik tedbirleri açıkladı ve Kıbrıs konusuna değindi. Eroğlu, ekonominin önünü açacak, özellikle özel sektörü destekleyecek ve halkı rahatlatacak önlemleri kamuoyunun bilgisine sundu.

KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu, bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı Talat'a destek vermeleri konusunda Türkiye'nin kendilerine herhangi bir telkini olmadığını, 'seçim gecesi heyecanı içinde yaptıkları açıklamada dahi, müzakerelerin devamından yana olduklarını ve Talat ile uyum içinde olacaklarını söylediğini' anımsattı.

Talat ile zaman zaman görüş ayrılıklarının olacağını kaydeden Eroğlu, Talat'ın Rum lideri Dimitris Hristofyas ile anlaşmaya çalıştığını belirterek, 'Hristofyas ile bile anlaşacağını söyleyen bir cumhurbaşkanı ile benim anlaşmamam herhalde mümkün değil' dedi.

'Cumhurbaşkanı Talat'ın 'KKTC'yi ortadan kaldıracağım' noktasına gelmesi ya da Hristofyas'ın etkisi altına girerek teslimiyetçi bir anlayışla hareket etmesi' halinde karşısında kendilerini bulacağını söyleyen Eroğlu, 'Teslimiyetçi bir politika içine girecekse sadece beni değil, bütün halkı karşısında bulacaktır' ifadesini kullandı.

Kıbrıs konusundaki gelişmelerden 'endişeli' olduklarını belirten Eroğlu, 'Rum tarafı uzlaşmaz tutumunu sürdürürken ABD, İngiltere, Rusya ve Çin gibi ülkelerle AB'nin tutumundan rahatsızlık duyuyoruz. En büyük yanlışlıkları Rum hükümetini Kıbrıs'ın tümüne egemen olması gereken yasal bir hükümetmiş gibi görmeye devam etmeleridir' dedi.

'Bu durumdan cüret alan Rum yönetiminin petrol ve doğal gaz arama izni vermek gibi tahrik edici tutumlar benimseyebildiğini' kaydeden Eroğlu, 'Hiç şüphesiz uluslararası hukuku hiçe sayan bu gibi davranışların sürdürülmekte olan müzakere sürecine hiçbir olumlu katkısı yoktur' diye konuştu.

'Biz Kıbrıs konusunu Anavatan Türkiye ve Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile uyum içinde yürütme kararındayız' diyen Derviş Eroğlu, şöyle devam etti:

'Rum uzlaşmazlığı ve Rum oyunları karşısında birlik-beraberlik içinde bu olayı götürmemiz gerektiğini düşünüyoruz.

Parametrelerimiz bellidir: Kıbrıs'ta iki halk, iki devlet vardır. Bundan hareketle eşit egemenliğe dayalı, yeni bir ortaklık oluşturulmalı, iki kesimlilik sulandırılmamalı ve Türkiye'nin etkin-fiili garantisine dokunulmamalıdır.'

KAYNAK:ANAYURT GAZETESİ