16 Eylül 2010 Perşembe

DEMOKRASİ ADINA SÖYLENEN YALANLAR VE SONUCU

Daha sandıklar açılmadan “doğudan iyi sonuçlar geliyor” diyen bir başbakan, “boykot” diye sandığa gitmeyi engelleyen BDT, AKP bütçesini aşan bir evet propagandası “..muhalefet ne yaparsak istemezük diyor” diye evet vereceğini açıklayan Saadet Partisi Başkanı Numan Kurtulmuş, “olması,olmamasından iyidir” , “aboo aboo” diye AKP yi yerden yere vuran,Siyonizm işbirlikçisi adfeden fakat referanduma evet diyeceğini açıklayan Necmettin Erbakan, “AKP’yi Atlantik ötesinden yönetiyorlar” diyen ama evet açıklayan eski bakan Abdulllatif Şener,Muhsin Yazıcıoğlu’nun kemikleri üzerde başından beri AKP militanı olmuş BBP, “bu AKP ye verdiğimiz son şanstır” diyen Kürt faşist Apo, “Ölüleri kaldırın oy kullandırın” diyen Prensilvanya Prensi Fettullah,tüm liboş takımı,medya,ABD,AB ve netice sadece %50 + 8.
Hüsrandan %8 ile kurtuluş.
Bu referandum Türkiye’nin gelecek süreçte bürüneceği siyasi görüntüyü ve yöneleceği istikamet ile direnecek kesimi görmemiz açısından çok önemli.

Kısaca feodal baskı altında oy kullandırılmayan Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu, CHP’ye önyargılı İç Anadolu, hemşerici Karadeniz tüm yukarıda saydığım parti, propaganda, medya sömürülerinden geçirilerek istenen aşamaya getirilmiş bir Türkiye profili.


Diğer yandan; kültürel etkileşimin, feodal yapının, ön yargıların önüne geçtiğinde ırksal ve mezhepsel ayrımların ortadan kalktığını gösteren en fazla göç alan illerden Mersin ve Adana.
8 yıllık ekonomik çöküntünün, kültürel yozlaşmanın, ırksal ve mezhepsel ayrışmanın sebebi olarak doğru analiz eden ve AKP yi hiçbir şekilde desteklemeyen Edirne’den Hatay’a sahiller.
Göçü sağlıklı besleyemeyen, yığma metropoller İstanbul, Bursa ve Kocaeli.
Fazla göç almayan fakat arazinin sanayileşmeyi kaldırmadığı, kendi yağında kavrulan hemşericilikten arınamamış Karadeniz.
İşte Türkiye’de bu denge ve gerçekleri iyi analiz edip, arkana ABD ve AB yi aldığında referandum gibi hiçte demokratik olmayan bir zorlamayla “halkın iradesine güvenmek” gibi basit ve duygusal söylemle ülkeyi her türlü tirene bindirebilirsiniz. Bu yapıyı, bu yapıya sahip olan ülkelerde emperyalist odaklar çok iyi biliyor, kullanıyor ve çıkarlarını iktidarı aracılığıyla demokrasi adı altında sağlıyor. Bu ikileme düşmüş halk kitleleri demokrasi söylemleriyle kandırılırken kendilerini tam bir ayrışmanın, etkisizleşmenin ve ırksal, mezhepsel ayrışmanın ortasında tam bir yalnızlık içerisinde buluyor.
26 birbirinden bağımsız maddenin sadece bir evet yada hayırla değerlendirilmesinin adı halk iradesi diye yutturula biliyor.
26 maddeden sadece bir tanesinin beğenilmemesinde verilmesi gereken hayır oyu yerine 26 sına da evet dedirte bilmek için çok ciddi meblağlarda harcama gerekir yordu harcandı.
Tam bir yandaş medya desteği gerekiyordu, desteklendi.
Tam bir ayrıştırma ötekileştirme gerekiyordu, ötekileştirildi.
Tam bir dış destek gerekiyordu verildi.
Netice itibariyle potanın ağzındaki AKP yöneticilerinin aklana bilmesi, emperyalist taleplerin gündeme getirile bilmesi, Cumhuriyet Türkiye’sine çelme takılabilmesi için gerekli olan yargının siyasallaşması kısmen başarılmış oldu.
Ayrılıkçı Kürtler sevinç naraları atarken, ABD emperyalizminin sadık evlatları liberal ve Fettullahcı kesim MHP’nin üzerine çullanmış durumda.%42 yi sahiplenmek isteyen CHP bu oyuna gelmemeli. İller bazında bakıldığında Manisa, Hatay, Adana, Osmaniye, Balıkesir gibi illerden en az referandumu etkiyecek %10’luk oy MHP’nin katkısıdır.MHP ve özellikle Devlet Bahçeli net söylemleriyle tabanını Fettullahçı sızmalardan arındırması oylarını daraltmaz artırır.
Önümüzdeki süreçte ayrılıkçı Kürt ve Fettullahçı kesimin AKP içerisindeki aktivitesinin arttırması merkez sağ seçmenin MHP ye kaymasına neden olacaktır. Bu İç Anadolu ve Karadeniz’in AKP’den kopması anlamına gelir ki buda AKP’nin marjinal bir partiye dönüşmesine sebep olur.
Son söz olarak %42 yi CHP’nin ne kadar kendine mal etmesi yanlış ise MHP’nin eğridiğini düşünmekte o kadar yanlış ve bilinçli saptırmadır.



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."