10 Ocak 2010 Pazar

MOSSAD-CİA TÜRKİYE'DE DE 
BİLİM ADAMI AVINDA

BİLİM ADAMLARINI KORUYAMAYAN BİR  İSTİHBARATIN/T.S.K'NIN OLDUĞU BİR ÜLKE GELİŞEMEZ
ŞİMDİ NÜKLEER FİZİKÇİLERİMİZ AVLANIYOR.
İSTİHBARAT,T.S.K UYUYOR MU?
TABİ ARINÇ BEYE SUİKASTLA UĞRAŞIYOR.
ARINÇ'I KİM NE YAPASIN.
SİZ BİLİM ADAMLARIMIZI KORUYUNUZ.










Çok kısa bir haber:
MOSSAD AVCI, MÜSLÜMAN BİLİM ADAMLARI AV





500'den fazla Müslüman bilim adamı ve profesör İsrail'in Mossad istihbarat ajansı tarafından katledildi
Irak'ta yayınlanan El Bayna gazetesinin haberine göre, cinayetler, "Siyonist rejim"le işbirliğini reddeden Iraklı nükleer uzmanlar ve üniversite profesörlerinden kurtulma misyonunun bir parçası.


Gazete haberinde "Cinayetler Mossad ve ABD Savunma Bakanlığı - Pentagon tarafından gerçekleştirildi" denildi.
Bugüne kadar 350 bilim adamı ve 200 profesör sadece bu mezalimleri işlemek üzere Irak'a konuşlandırılan İsrailli Mossad komandoları tarafından gizlice katledildi.
Gazetede yer alan bir başka iddia ise "ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre, bu cinayetler, Washington'un Iraklı bilimadamlarını ABD ile işbirliğine ikna etme girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine gerçekleşti." şeklinde.
ABD'de yaşayan birçok uzman da (bu işbirliği) tekliflerine uymayı reddetti ve kaçtı. Başka ülkelere sığınmaya çalışıyorlar. İşbirliği yapanlar ise ABD'li yetkililerin ellerinde çok yorucu sorgulamalar ve hatta işkencelere maruz kaldılar.
İSRAİL BU BİLİMADAMLARINI TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR


Gazetenin haberinde, Tel Aviv'in bu bilim adamlarını "Siyonist rejimin" güvenliğine bir tehdit olarak gördüğü ve bunu halletmenin en iyi yolu olarak sıkıntı veren entelektüellere suikast düzenlemeye karar verdiği kaydediliyor.
Böyle bir uygulamaya yedi ay önce onayını ifade eden Pentagon, İsrailli komandolara destek gönderdi, ayrıca hedefteki öldürülecek olanlar hakkında tam kişisel kayıtları onlar (İsrailli komandolar) için tedarik etti.
Bilim adamları evlerinden uzakta sahneye konan senaryolarla katledildi. Bunda, Irak'ta her gün gerçekleşen düzenli beklenen bombalı saldırılardan istifade edildi.

İNTİHAR MI, CİNAYET Mİ?
ASELSAN MÜHENDİSLERİ NEDEN ÖLDÜ?

ASELSAN’da üç mühendis peş peşe intihar etti. Jandarma raporu, ‘her birinin farklı yöntemlerle intihar ettiği’ni yazdı. Bunun üzerine savcılık dosyayı kapattı. Ancak Adli Tıp’ın raporu, gözleri yeniden bu üç mühendise çevirdi. Çünkü bu rapora göre, ölümlerden biri şüpheliydi. ASELSAN mühendisleri planlı bir cinayetin kurbanı mı? Daha da önemlisi, mühendisler hangi projelerde çalışıyordu?

Emrullah Erdinç / TEMPO

Tarih 7 Ağustos 2006. Üç gündür kendisinden haber alınamayan, ASELSAN’da çalışan makine mühendisi Hüseyin Başbilen’in otomobili, Ankara Pursaklar Ayancık yolu üzerinde bulundu. Başbilen, şoför koltuğunda kanlar içinde yatıyordu. 30 yaşındaki elektrik mühendisi Hüseyin Başbilen çoktan ölmüştü. Arabanın ön sağ koltuğunda, genç mühendisin yazdığı intihar mektubu ve alyansı bulundu. Otomobilin içinde, yerde, ucu kanlı ve üç santimetre açık olan falçata vardı. Jandarmanın tutanağına göre; maktulün sol bileği iki santimetre, boynunun sol tarafında iki santimetre falçatayla kesilmişti. Ölüm sebebi olarak kan kaybı gösteriliyordu. Jandarma, otomobilin içinde yaptığı aramada Başbilen’in çantasını da buldu. Soruşturma kapsamında elde edilen bilgilere göre çantada, Başbilen’in üzerinde çalıştığı milli tank projesiyle ilgili sunumların olması gerekiyordu. Ama bu dosyalar bulunamadı.
      
     Çantadaki kayıp belgeler

      Başbilen, ölümünden üç gün önce, 4 Ağustos 2006’ta, ASELSAN’da, Türkiye’nin savaş teknolojisinde dış bağımlılığını ortadan kaldıracak çalışmalarına ilişkin bir sunum yapacaktı. ODTÜ mezunu makine mühendisi Başbilen, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki üst rütbeli subaylarla uzun süredir ‘milli tank’ projesi üzerinde çalışıyordu. Sunumun ardından proje onaya gönderilecekti.
      Başbilen, o gün cep telefonunu evde bırakmıştı. Akşam eve dönmeyince, eşi, ASELSAN’ı aradı. Gülsen Başbilen, eşinin işe gelmediği yanıtını alınca, polise Hüseyin Başbilen’in kayıp olduğunu bildirdi. İntihar haberi üç gün sonra geldi. Başbilen, “Elveda'' diye başladığı son mektubunda karısından hakkını helal etmesini istemişti. Açılan soruşturma, ‘normal intihar vakası’ ibaresiyle savcılık tarafından kapatıldı. Ama Başbilen ailesi, onun intihar ettiğine inanmadı ve dosyanın kapatılmasına itiraz etti.
      Başbilen, 10 yıldır ASELSAN’da çalışıyordu. Birçok projenin içinde yer almıştı. Özellikle SUİKAST SİLAHI ‘KANAS’ ÜZERİNDE UZMANLAŞMIŞ BİR İSİMDİ. İMZA ATTIĞI PROJELER ARASINDA F-16 SAVAŞ UÇAKLARINDA SİNYAL KIRICI SİSTEMİ DE BULUNUYORDU. BAŞBİLEN, TANK PROJELERİ ÜZERİNDE DE ÇALIŞMAYA BAŞLADI. Bu arada MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI, ŞUBAT 2006’DA, YURTDIŞINDAN 1000 ADET TANK ALIMINI KAPSAYAN ‘YENİ NESİL TANK ALIMI PROJESİ’NDEN VAZGEÇTİ. Yerine, ASELSAN ile ‘milli tank’ projesi çalışması başlatıldı. Başbilen bu çalışmalarda gönüllü yer aldı; sinyalizasyon ve sofistike elektrik aksam konusunda projeler geliştirdi.
      
     Evlenmek üzereydi

      ASELSAN’ı sarsan ikinci haber, 17 Ocak 2007’de geldi. Bu kez intihar eden Halim Ünsem Ünal’dı. ASELSAN’da bir süre çalıştıktan sonra görevinden ayrılan Ünal’ın cesedi, Ankara’da Eymür Gölü kenarında bulundu. Otopsi raporuna göre Ünal, kafasına sıkılan tek kurşunla ölmüştü. Bu vaka da savcılık dosyasına ‘intihar’ olarak geçti. ÜNAL ÖLDÜĞÜ GÜN, SAVUNMA SANAYİ İLE İLGİLİ BİR SEMİNERE KATILACAKTI.
      Ünal, ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden, 2000 yılında ‘şeref öğrencisi’ unvanıyla mezun oldu. Mastırını tamamlayarak aynı bölümde doktorasına devam etti. Genç mühendis, ASELSAN’ın yan kuruluşu Mikes’te elektronik mühendisi olarak çalışmaya başladı. F-16 SAVAŞ UÇAKLARININ MODERNİZASYONUYLA İLGİLENİYORDU. Yurtdışında savaş teknolojileri alanında çalışan şirketlerden iş teklifleri alıyordu. Ama hepsini geri çevirdi. Mikes, Ünal’ı önemli bir göreve atadı; 2011 yılına kadar Amerika’da kalarak Türk - Amerikan ortak yapımı F-16 savaş uçaklarının modernizasyonunda çalışacaktı. Ünal’ın ölümünde asıl şüphe çeken durum, onun birkaç gün içinde evlenecek olmasıydı. Cesedi 17 Ocak’ta bulunmuştu. Düğünü ise üç gün sonra, 20 Ocak’taydı. Gerçi Ünal, 15 gün kadar psikolojik tedavi görmüştü, ama düğüne üç gün kala intihar etmesine bir anlam verilemedi.
      
     Atladı mı, itildi mi?

      Ünal’ın ölümünden dokuz gün sonra yeni bir intihar vakası polise bildirildi. İntihar eden yine ASELSAN mühendislerinden biriydi. ODTÜ mezunu Elektrik Mühendisi Evrim Yançeken, 26 Ocak 2007’de, Ankara Batıkent’te oturduğu binanın arkasında ölü bulundu. Olay yeri incelemelerine göre; 26 yaşındaki Yançeken, oturduğu apartmanın yedinci katından atlamıştı. Yançeken’den geriye bir intihar mektubu kaldı. Mektubunda, “Artık dayanamıyorum. Psikolojim çok bozuldu. İntiharımdan kimse sorumlu değil'' yazmıştı. Onun da dosyası ‘normal intihar’ ibaresiyle kapatıldı.
      
     Hepsi şifre çözücüydü

      HÜSEYİN BAŞBİLEN, HALİM ÜNSEM ÜNAL VE EVRİM YANÇEKEN, ÖZELLİKLE ŞİFRE ÇÖZME KONUSUNDA UZMAN MÜHENDİSLERDİ. ASELSAN mühendisleri, UÇAK TANIMA SİSTEMLERİNİN ‘MİLLİLEŞTİRİLMESİ’ VE ABD GÜDÜMLÜ ELEKTRONİK SİSTEMLERİNİN KONTROL DIŞI BIRAKILMASI ÇALIŞMALARINI YÜRÜTMÜŞLERDİ. Üç mühendisin üzerinde çalıştığı ikinci proje daha da önemliydi: Amerika, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeye her yıl geliştirdiği yeni silah teknolojilerini satıyor. Sattığı teknolojinin kontrolünü ise bırakmıyor. ABD İSTEDİĞİ ZAMAN, UYDULAR ARACILIĞIYLA VERİLEBİLEN TALİMATLA, UÇAKLARI SAVAŞ DIŞI BIRAKABİLİYOR. İşte, ‘intihar’ ettikleri ileri sürülen bu mühendisler, ALTI AY GİBİ KISA BİR SÜREDE, UÇAK TANIMA SİSTEMİNİN HÂKİMİYETİNİ TÜRKİYE LEHİNE ÇEVİRMEYİ BAŞARDI. Aynı zamanda ABD’nin uydular aracılığıyla gönderdiği sinyallerle savaş araçlarını saf dışı bırakma sistemini de çökertti.
  


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR." 

Hiç yorum yok: