11 Kasım 2010 Perşembe

 İNGİLTERE HATIRASI

MADALYA VE İNGİLTERE DESTEĞİ Mİ LAZIM?
YÖNTEM BASİT.
BİR SİNAGOK ZİYARET ET.
TABİ GEÇMİŞİNİZDE İNGİLTERE HATIRASIVARSA
 
VE ARKANIZDA AMERİKAN BURSU VARSA



Abdullah Gül İngilizlerin gözdesi
KRALİÇE’DEN 2. ÖDÜL!
2008’de, Büyük Şövalye Nişanı verdiği Gül’ü
bu kez de ‘Chatham House’la onurlandıracak!

İşgalin yıl dönümünde...
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’ten 2010 “Chatham House Ödülü”nü almak üzere İngiltere’ye gitti. Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (Chatham House), Gül’e kristal ödülünü, 1918’de İngilizlerin Çanakkale Boğazı’nı işgali ve İskenderun’a asker çıkardığı 9 Kasım’da verecek.

Ermeni açılımı mutlu etti
CHATHAM House, övgüyle bahsettiği Gül’e ödülün veriliş nedeniniyse şöyle açıkladı: Gül, bölünmüş Kıbrıs’ın bütünleşmesi konusunda çok önemli adımlar atmış ve Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleşmesi için başrol oynamıştır. Gül, AB üyeliğinin de önemli destekçilerindendir.

Türk bayrağı asmamıştı
KRALİÇE’ye refakat için 2008’de İstanbul’a gelen ve
Türk bayrağı asmayan uçak gemisi “HMS İllustrious”, 1918’de işgalin simgesi olan İngiliz gemisiyle aynı yere demir attmıştı. Gül bu törenden önce Kraliçe tarafından Köşk’te Büyük Şövalye Nişanı’yla ödüllendirilmişti.

İngiltere’den ikinci ödül!
Kraliçe 2. Elizabeth, 2008’de Türkiye’de ‘Büyük Şövalye Nişanı’ taktığı Cumhurbaşkanı  Gül’e şimdi de Anadolu’nun İngiliz İşgali’nin yıl dönümünde Londra’da Chatham House ödülü verecek

Haber / Analiz: Fatih YARDIM
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth tarafından takdim edilecek 2010 yılı “Chatham House Ödülü”nü almak üzere İngiltere’ye gitti. Gül’e bu ödül, düşünce kuruluşu Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (Chatham House) tarafından İngilizlerin Çanakkale Boğazı’nı işgali ve İskenderun’la, Antakya’ya asker çıkardığı gününün yıl dönümü (9 Kasım 1918) 9 Kasım’da verilecek. Gül, ödül alacağı güne kadar, çeşitli görüşmelerde bulunacak, konferans verecek. Sözkonusu ödülün Chatham House’u himaye eden Kraliçe II. Elizabeth tarafından törenle takdim edileceğini, bu vesileyle, Chatham House’da ülkemizin uluslararası ilişkiler vizyonu ve Türk dış politikası, Oxford Üniversitesi’nde ise, İslam âleminde demokrasi ve kalkınma konulu konferanslar vereceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, İngiltere’de bulunacağı süre içinde, Başbakan David Cameron ile de bir araya geleceğini ve başta Türkiye’nin AB üyelik süreci olmak üzere, bölgesel ve uluslararası gündemde yeralan konular hakkında görüş alışverişinde bulunacağını bildirdi.

Yine smokin giyecek
9 Kasım’daki ödül töreninde Kraliyet Sarayı’nın tüm kuralları uygulanacağı için Abdullah Gül, törende smokin giyecek. Gül, göreve geldikten sonra ilk smokinini de Kraliçe II. Elizabeth’in 2008’de Ankara’ya yaptığı resmi ziyarette Köşk’teki akşam yemeğinde giymişti. İngiltere Kraliçesi, Londra’nın tarihi belediye binasında yapılacak törende Gül’e kristalden yapılmış ödülü verecek. Chatham House’un dünyaca bilinen en önemli özelliği ise mahremiyet konusunda. Bu düşünce kuruluşunda herhangi bir konuyla ilgili yapılan konuşmalar kaynak gösterilerek yazılamıyor. Bu durum tüm dünyada “Chatham House kuralları” olarak biliniyor.

Verilme gerekçesi
Ermenistan
Chatham House tarafından övgüyle bahsedilen Abdullah Gül hakkında şu görüşlere yer verildi: “Gül, Türkiye’de ve uluslararası camiada bütünleştirici etkisi ile çok önemli bir figür. Türkiye’nin yakın zaman önce kat ettiği ilerlemenin de önemli isimlerinden biri. Abdullah Gül, bölünmüş Kıbrıs’ın bütünleşmesi konusunda çok önemli adımlar atmış ve Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleşmesi için başrol oynamıştır.” Gül’ün Türkiye’nin AB üyeliğinin de önemli destekçilerinden biri olduğunu vurgulayan Chatham House, “Kendisinin liderliği altında Türkiye, sivil demokrasinin yerleşmesi ile siyasi ve hukuk reformlarının gerçekleşmesinde önemli yol almıştır” ifadelerine yer verdi.

Türkiye öncelikli konuları arasında
Chatham House üyesi, Avrupa ve Ortadoğu Araştırmaları Direktörü Fadi Hakura, Cumhurbaşkanı Gül’ün alacağı ödülle ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye’nin son 5-6 yılda Chatham House’da ön plana çıktığını belirterek, “Türkiye, şu anda hem bölgesel, hem de uluslararası anlamda büyük rol üstlenen önemli bir ülke. Dolayısıyla Türkiye, Chatham House için öncelik olmaya başladı” dedi.

Büyük Şövalye Nişanı takıldı
Cumhurbaşkanı Gül, kendisine Büyük Şövalye Nişanı takan Kraliçe 2. Elizabeth için verdiği yemekte smokin giymiş ve onunla karşılık olarak kadeh kaldırmıştı.

Kraliçe 2. Elizabeth, Mayıs 2008’te Türkiye’yi ziyaret etmişti. Kraliçe onuruna resepsiyon veren Cumhurbaşkanı Gül de, daha önce hiç giymediği smokini Kraliçe 2. Elizabeth için verdiği yemekte giymişti. Kraliçe de Abdullah Gül’e büyük haç nişanı (Büyük Şövalye Nişanı) takmıştı. Hayrünnisa Gül de duygularını, “Kraliçe geldiğinde, aile yakınımız ziyaret etmiş gibi oldu. Akraba gelmiş gibiydi” sözleriyle ifade etmişti. Kraliçe 2. Elizabeth ve eşi Edinburg Dükü Prens Phliip’in Türkiye ziyareti kapsamında İstanbul’a gelen İngiliz uçak gemisi, “HMS İllustrious” da 1918’te Türkiye’yi işgal için gelen “HMS Ajax” adlı savaş gemisiyle aynı yere demir atmıştı. Dolmabahçe önüne demirleyen bu savaş gemisinde bir de resepsiyon verilmişti.

Türk bayrağı asmadı
Kraliçe Elizabeth, Türk karasularını girmesine rağmen MMS İllustrious uçak gemisine Türk bayrağı asılmamıştı. Üzerinde, 1 milyondan fazla Iraklı “nın kan lekesi bulunan İngiliz uçak gemisi “HMS İllustrious“,  gösterişli bir davete sahne oldu. Kraliçe Elizabeth’in konukları Abdullah Gül ve eşi Hayrunnisa’yı ağırladığı savaş gemisinin, 1918’de İstanbul’a giren İngiliz işgal gemisiyle aynı yere demir atması manidar bulundu. Gemide, Kraliçe ve konukları onuruna askeri tören düzenlendi... Davete, Dışişleri Bakanı Ali Babacan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, AKP Milletvekili Cüneyd Zapsu ile bazı işadamı ve medya mensupları katıldı...

Sevr’i hazırlayan kurum olarak biliniyor
1900’lerin başında oluşturulan ancak 1920’de resmiyete dökülen kuruluşun ilk adı “Yuvarlak Masacılar”dı. Bu masa, İsrail devletinin kuruluşuna öncülük etmiş, Osmanlı’yla, Orta Doğu’yu ilk parçalayan Sykes-Picot haritalarını çizmiş ve Sevr’i  yapmıştı. Daha sonra bu masa, resmi bir kuruma dönüştürülerek, “Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstütüsü” adı verilmişti. Kuruluşun en önemli özelliği ise, dünyada meydana gelen sorunları, savaşları tartışıp yönlendirmesi olmuştur. Bu kuruluşun aynı zamanda Exeter Üniversitesi’yle bağlantısı olduğu belirtiliyor. Abdullah Gül ve Fehmi Koru’nun eğitim gördüğü Exeter, 2006’da Gül’e, 2007’de de İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’na doktora payesi verdi. 2004’te Chatham House adını alan kurum, Chatham House Ödülü vermeye başladı. 2005 yılından bu yana bu kurumdan ödül alan isemler ise şunlar: “Brezilya Devlet Baskanı Luiz Inacio Lula da Silva, Gana Devlet Baskanı John Kufuor, Katar Eğitim, Bilim ve Toplum Vakfı Baskanı HH Sheikha Mozah, Mozambik Devlet Baskanı Joaquim Chissano, Ukrayna Devlet Baskanı Victor Yushchenko.” Bu arada, İngiliz Kraliçesi’nin ilk madalya taktığı kişinin de 1867’de Sultan Abdülaziz olduğu belirtiliyor. Abdülaziz, Avrupa ile ilişkileri geliştirme konusunda önemli adımlar atmış bir padişahtı. Abdülaziz sık sık Avrupa’ya gitmiş İngiltere Kraliçesi ile bir araya gelmişti. 
YENİÇAĞ HABERİ 
VE
KONU İŞLE İLGİLİ ODATV NİN HABERİ
Müyesser Yıldız Ankara'nın en deneyimli gazetecilerinden biri.

Bugün herkesin atladığı, (odatv'nin üç gündür araştırıp bir türlü sayfasına koyamadığı) bir haberle ilgili Avaz Türk'te bakın neler yazdı:
"İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House meşhur kristal cam ödülüne bu yıl Cumhurbaşkanı Gül’ü lâyık bulmuş. Türkiye, Gül’ün liderliği altında sivil demokrasiyi yerleştirmiş, siyasi ve hukuk reformlarını gerçekleştirmiş…
Ayrıca Gül, Irak’taki arabuluculuk rolü, Afganistan-Pakistan liderlerini bir araya getirmesi, Türkiye-Ortadoğu işbirliğine yaptığı katkılarından dolayı takdir edilmiş…
Tabii Kıbrıs sorunu, AB’yle ilişkiler, Türkiye-Ermenistan ilişkileri gibi konulardaki önemli, yapıcı çaba ve rolü de unutulmamış!..
TARİHÇESİ
Bu Chatham House hakkında biraz bilgi vereyim.
Resmen 1920’de kurulsa da kökleri 1900’lerin başına gidiyor. O zamanki adı Yuvarlak Masacılar”dı. İsrail devletinin kuruluşuna öncülük eden, Osmanlı’yla, Orta Doğu’yu ilk parçalayan Sykes–Picot haritalarını çizen ve Sevr’i yapan bu masaydı.
Sonradan resmi bir kuruma dönüştürülüp, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstütüsü adını aldı.
O günden beri de dünyanın sorunları ve doğabilecek krizlerin tartışılıp, yönlendirildiği ilk adres oldu.
Türkçesi, bir düşünce kuruluşundan çok, dünyaya yön veren bir merkez…
İkinci önemli özelliği de Exeter Üniversitesi’yle bağlantısı.
Abdullah Gül ve Fehmi Koru’nun eğitim gördüğü bu üniversitenin, İngiliz istihbarat servisiyle bağlantılı olduğu öne sürülmüştü.
Exeter, 2006’da Gül’e, 2007’de de İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’na doktora payesi verdi.

(...)
AKP’nin kuruluşu ve Başbakanlığı döneminde (Gül'ün) en yakın dostları, dönemin Türkiye Büyükelçisi Westmacot ile Dışişleri Bakanı Jack Straw, ilk sözleri de, “İlk hedefimiz AB… AB için reformlar sürecek” oldu.
Hatta Gül'ün Başbakanlığı sırasında AB zirvesine kendi imzasıyla gönderilecek “iyi niyet mektubu”nun İngiliz Büyükelçiliği’nde hazırlandığı ortaya çıktı.
Dışişleri Bakanlığı döneminde Türkiye’yi çepeçevre kuşatan AB’nin 3 Ekim 2005 tarihli Müzakere Çerçeve Belgesi’ndeki ağır hükümler üzerine Lüksemburg’a gitmeme kararı alan Gül, yine İngiliz Büyükelçi Wastmacot tarafından ikna edildi. Gül, “son anda ve gönülsüz” bir şekilde Lüksemburg’a gidip, o belgeyi imzalayınca, İngiltere Dışişleri Bakanı Straw’ın, “Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım” demesi de unutulacak gibi değildir.
İLK ÖDÜLÜ KİM ALDI
İngiliz Kraliçesi’nin ilk madalya taktığı kişi Sultan Abdülaziz’dir.
Bundan 100 yıl sonra bir başka İngiliz Kraliçesi ülkemize gelip, Gül’e, “Büyük Şövalye Nişanı” taktı.
Gül de hayatının ilk smokinini Kraliçe için giydi, eşi Hayrünnisa Hanım duygularını, “Kraliçe geldiğinde, aile yakınımız ziyaret etmiş gibi oldu. Akraba gelmiş gibiydi” sözleriyle ifade etti.
Tarihin tanıklığı yeter; Bu İngilizlerin her adımında, her ödülünde, her sözünde bir “keramet” vardır.
Hele de Jack Straw’ın!..
Şimdilerde Adalet Bakanı olan Staw, geçenlerde İngiltere’ye giden Başbakan Erdoğan’a, “Ben evimde, Türk çamaşır makinesi kullanıyorum” demiş.
Acaba “Türk çamaşır makinesinde” hangi kirli çamaşırlarını yıkıyor ve yıkamayı planlıyorlar?
Cumhurbaşkanı Gül, kristal cam ödülünü Sonbahar’da Kraliçe’nin elinden alacakmış… Biz şimdiden “hayırlı, uğurlu olsun” diyelim..."
Odatv.com

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
SÖZLEŞMELİ İHANET PROJESİ

Arslan BULUT-Yeniçağ

Sözleşmeli er” modeli konusunda en önemli yazıyı Savaş Süzal yazdı. Süzal, AKP’nin, füzesavar sisteminin Türkiye’ye yerleştirilmesini kabul ettiğini, itirazların tribünlere oynanan bir oyun olduğunu belirttikten sonra şu değerlendirmeleri yaptı:
“Ankara, şimdilerde kadrolu askeri yok edip bir lejyoner birlik kurma yolunda. Peki, ama neden sözleşmeli orduya ihtiyaç var? Bir kere hatırlarsanız ülke sınırlarının korunması askerden alınıp, özel sivil sınır koruma gücüne verilecek. Hesap bu. İçeride güvenliği, polis gücü koruyacak. İşte o zaman anlıyorsunuz ki amaç Atatürk’ün ordusunu yok etmek.
Şu anda Türkiye’de yaşananlar Osmanlı’nın son günlerinde işgal kuvvetlerinin padişah Vahdettin’e dikte ettirdikleri koşullarla aynı. Evet, ister kabul edin ister etmeyin Türkiye, fiilen Sevr şartlarına oturtulmuş bulunuyor. Basın ise aynı İstanbul’daki mütareke basını.
Peki, asker sözleşmeli olur da neden siyasetçiler sözleşmeli olmaz? Aynı şirket genel müdürü gibi sözleşmeli bir başbakan olsa, ülke zarara girince işten atıp maaşını ve ikramiyesini kessek ne olur. Yani bundan kötü olmaz herhalde..”
* * *
Tayyip Erdoğan ise G-20 zirvesine katılmak için Güney Kore’ye giderken sözleşmeli er modeli ile ilgili hazırlıkların kendilerine geldiğini belirterek, “Bunun üzerinde bizim de bir çalışmamız var. Yani gazetelere sızan, Bakanımızın yaptığı açıklamalar filan bunlar, şu anda bu görüşmelerin içerisinde yer alan konulardır, doğrudur. Yani bu çerçevede iş, şu anda ilerliyor. Ama bedelli kesinlikle şu anda gündemde yoktur. Bunun bilinmesini isterim” dedi.
Türk ordusunun, paralı askerlerden oluşan siyasi milisler haline getirilmesi, “filan”  diye geçiştirilecek bir konu mudur?

Emekli Tuğgeneral Raif Babaoğlu, sözleşmeli er projesini “ihanet projesi”  olarak nitelendiriyor.
Babaoğlu bize gönderdiği yazısında özetle şöyle diyor: 
* “İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 11 Ağustos 2010 günü Ağrı’da yaptığı toplantıda Güneydoğu sınır güvenliği için Profesyonel Güvenlik Gücü oluşturulacağını ve bu amaçla Polis Akademisi’nde yeni bir birim açtıklarını açıklamıştır. Oysa Silahlı Kuvvetler bünyesinde aynı amaçla birlikler oluşturulabilir.
* Bu hazırlık, TSK’ya alternatif bir ordu kurmak anlamına gelir. Başarı şansı sıfırdır. Çünkü eğitimini Silahlı Kuvvetler yapmayacaktır. Bu proje ABD ve AB’nin istek ve direktifleri üzerine başlatıldığına göre eğitim kadrosu Amerika’dan mı getirilecektir? Onlar da CIA’nın uzmanları mı olacaktır?
* Personel temini de bölge coğrafyasını iyi tanıdıkları gerekçesi ile yerli halktan, bilhassa PKK destekçisi kişilerden mi sağlanacaktır. Taş atan çocuklar diye himaye edilen kadrolar ve cemaatçiler, silahlı kuvvetlerin çekileceği sınırlara mı yerleştirilecektir?
* Barzani ve PKK’lı gruplarla yapılacak anlaşmalarla sükûnet sağlandıktan sonra koruculuk teşkilatı da dağıtılacak mıdır?
* Bu güçler, uyuşturucu kaçakçılığının da baş aktörü olarak ‘Demokratik Kürdistan’ ilanına ortam mı hazırlayacaktır?
* Dağlardaki ‘Ne mutlu Türküm diyene’ ve ‘Önce Vatan’ gibi yazılarla Türkiye haritaları silinerek, bölge halkının Kuzey Irak ile tamamen bütünleşmesi mi sağlanacaktır?
* Hedefi, devletimizi, milletimizi ve vatanımızı bölmek olan BOP tuzağı bu projenin gerçekleşmesi bir kenara, üzerinde çalışılması dahi bir ihanettir. Bu sebeple derhal gündemden kaldırılmalıdır..”

Dehşet verici değil mi?
Ama halk bu gidişe oylarıyla ve demokratik tepkisiyle dur demezse, istikamet Babaoğlu’nun analiz ettiği yöne doğru gidecektir. Bu da apaçık görünüyor!

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."