11 Kasım 2011 Cuma

‘KÜRESEL DİRENİŞ’İN SPONSORLARINA BAKIN! DURUMU ANLAYIN!

 ‘15 Ekim: ‘Küresel’ Direniş Günü’ymüş!
Amerika’da bir şeyler oluyor!
‘Anonymous’- internet aktivistleri, Zeitgeist’cılar, Adbusters dergisi,  Wiki sızıntıcılar, ‘Wall Street’i  işgal et!’ hareketi, Soros destekli STK örgütü  ACORN ve 2 milyon üyeli Hizmet sendikası SEIU sokaklarda… Birileri internetten fırlayıp   Brooklyn Köprüsünü kapatıyor, Chicago’da banka şubelerini çöpe boğuyor,  New York’ta bir parkta geceliyor……Yine birileri Batı dünyasındaki  ‘bahar’dan sözediyor..
Sadece New York’un yüzde 50 nüfusu evini barkını son krizde kaybetti… Dünya lideri Amerika’nın  halkı aç ve işsiz.. Öfke dorukta ..
2011 yılı boyunca Amerika’da  yüz elli bin kamu çalışanı  işini kaybetti. Yıl sonuna kadar  elli bin çalışanın daha işten çıkarılacağı açıklandı. Sadece bu sektörde,  1 milyon kişi etkilendi!  Amerikalılara kış geldi!
O zaman bu öfkenin tamponlanma  zamanı… Ayrıca bu kış,  halkı yok edecek  ve küresel sırtlanları daha da semirtecek yeni yasalar  gelecek!
Tüm bunlar olurken, ‘Denetimli bir muhalefet’ kızgın halka yeni bir nefes,  birazcık da  ‘umut’ verecek!  Halkın hayal denizinde yüzmeleri gerek.. Sonra en başta orta sınıf, ellerinde apple’ları, I padleri, kulaklarında Iphone’larıyla  en sert şekilde toprağa gömülecek!
Bizde de hem sosyal paylaşım sitelerinde hem de Cumhuriyet gibi ‘sol’ gazetelerde ‘Amerikan  baharı’ndan umutmuş gibi  söz eden  birileri var…
 O zaman şu ‘bahar’ın arkasına bakmalı…
15 Ekim ‘Küresel Direniş Günü’ymüş ya!   Logosunda ‘United for Global Change!’  yazıyor.  Yani  bunlar   ‘Küresel Değişim için Birleşenler!
Küresel Değişim’i isteyenler kimler? 
Tek dünyacı küresel çeteler!  
Ama  New York’ta Zuccotti parkına sosyal paylaşım ağlarında örgütlenip gelenler,  küresel çetelerin merkezi   Wall Street’i ‘işgal’ etme gayretindeler!    
Kafanız karışmıyor mu?
 New York parkında yüksekçe bir yerden kalabalığı galeyana getirenlere bakalım. O da ne?   Yugoslavya’yı   CIA uzmanları ve NED (National Endowment for Democracy) fonlarıyla parçalara ayıran  OTPOR/CANVAS gençlik  örgütünün liderleri…


İvan Maroviç, Doğu Avrupa’ya, Kafkaslara, Orta Asya’ya turuncu darbeyi öğretti, Arap baharına yol verdi, sıra Amerika’ya mı geldi?!
Kapitalizmin merkezinde    ‘kapitalizme karşı mücadele’   ‘Emekten yana-sömürüye karşı elele!’  çığlıkları ortaya yayılıyor..  Meydanlarda Sırp aktivistler, feysbuk ikonları Amerikan halkını  küresel elite karşı savaşa çağırıyor! Aman ne inandırıcı…
Zaten İvan Maroviç durumu açıklıyor: ‘Devrimci bir eylemin planlamasında, hiçbirşey ‘kendiliğinden’ değildir!  İnsanlar sokaklara dökülüvermiş gibi görünebilir. Ama bu aylar hatta yıllar süren dikkatli bir hazırlığın sonucudur! Belli bir noktaya gelene kadar, grevleri ve büyük kitle  yürüyüşlerini örgütleyene kadar geçen süre çok sıkıcıdır.  Ama o noktaya vardığınızda  her şey birkaç hafta içinde  sona ulaşır!’ Revolution U, Foreign Policy, February 16, 2011)  
Çok önceden ve çok ince ince hazırlanmış bir operasyon olduğu   afişinden bile belli! ‘Occupy Wall Street !’ (Wall Street’i işgal edin!) in   afişinde polislerin kovaladığı kızgın bir boğanın üzerindeki zarif balerin, onların neyi nasıl planladığının göstergesi!
‘SOL’ un denetimi! 
Kurt Nimmo ve Prof. Michael Chaussodovsky  Globalresearch.com da sordular. ..
‘Küresel sermaye tarafından fonlanan Küresel direnişçiler’, nasıl oluyor da   dünyayı küresel şirketlerden kurtarma iddiasıyla ortalıktalar?!’ 
Evet nasıl!?
Meydanlara ilk çağrı The Adbusters  Dergisinden yapıldı.  .   Ortada   General Assembly of New York  (New York Meclisi)  adında bir düzenleyici örgüt vardı ama onların kim olduğu da meçhuldü..  Adbusters dergisi bir Medya vakfına bağlıydı..
Bu vakıf başka vakıflar tarafından  fonlanmaktaydı. Adbusters’a yüklü bağış  yapan vakıf  The Tides (Foundation) vakfıydı. ‘Sol’  ‘İlerici’ söylemlerle ortadaydı.
Tides vakfı,  George Soros’dan, 2008’de 4 milyar dolar almıştı.. Sonraki bağışların izine rastlanamamıştı.
 ‘Amerika  Öfke günü’  ya da   ‘Küresel Direniş!’ çağrılarının yeraldığı sitelerde  Ruckus Society  adlı bir vakıf daha vardı.  Ruckus Society web sayfasında,   Tides Vakfından fonlandığını açıklamıştı.
Direniş’i destekleyen  ACORN  (American Community Organization for Reform Now)ve SEIU (Service Employees International Union-AFL-CIO bağlantılı)  gibi sivil toplum ve sendikalar da  Warren Buffet ve George Soros fonları ile  bağlantılıydı ve  ‘küresel direniş!’ çığlıkları atıyorlardı!
Ünlü ‘sol’ belgeselci  Michael Moore   da,  yanlarındaydı..  Basında ‘Direniş’ hareketinin ‘kapitalizmin ölümü için olduğunu’ söylüyor,  konuşmasını  ‘muhalif sözlerle süslüyordu.  Ama  konuşmasında FED’den,  Soros gibi tefecilerden   hiç bahis yoktu…
SAĞ’ın kontrolü!
Küresel sermaye,  patlama noktasına gelmiş toplumun SOL kesiminin gazını  Soros vakıflarınca fonlanan , sendikalar, Sivil toplum örgütleri, medya organları yardımıyla alacaktı!   ‘Devrim ve değişim’ laflarıyla    ‘sol’ muhalefeti kontrolde tutarken, SAĞ  muhalefet de ihmal edilmeyecek, o cenaha da  Çay partisi (Tea Party) oturtulacaktı. 
Sahnelenen oyuna iyi bakın!   Patlamaya hazır ve her şeyini  küresel çetenin midesine yediren bir  toplumda sağ ve sol  taraf KONTROL ALTINDA!   Sadece kontrol altında olsa iyi… Dahası da var!
‘Wall Street’i İşgal et!! Hareketinin  web sitesinde, Soros’un takdir sözleriyle,  dünyanın en zengin 3. adamı Warren Buffet’ın ‘vergi reformu önerilerine yer veriliyor (!)
‘Zenginler için vergilerin arttırılmasını savunan’ Buffet’ın vergi yasası  önerisi, küresel direnişçilerin ağzında dolaşıyor!
 Halkın kendi bacağını kurşunlaması için ortaya OTPOR / CANVAS kuklaları sürülüyor..  Onlar da sloganları belirliyor… ‘Yüzde 99’u kurtarmak için yüzde 1’i verelim!’
Arkada Soros, Buffet, onların da arkasında Rockefeller Rothschild  Amerika’da kalan son kanı içmek için bekliyor…  Zenginlerin vergilerine bir şey olacağı yok. Onların parası   vergisiz cennetlerde gömülü..   ‘Vergiler yükselsin!’ diye bağıran orta sınıf,  kendi eliyle kendini yok edecek. Bağıra bağıra  kalan her şeyini küresel tefecilere verecek. Buffet ve Soros’ların cebinden kuruş vergi çıkmayacak ama  sokaklarda bağıranların iç çamaşırları bile gidecek!
Kurt Nimmo soruyor:  ‘ Wall Street’i işgal et!’ hareketi ‘Sol’ retoriği kullanırken,   hareketi fonlayan ‘Liberal’  vakıflar.! Aynı vakıflar ‘sağ’ muhalefeti de fonlamaktadırlar.  Küresel sermaye  gerçek muhalefeti güçsüzleştirip,  yok ederken,  kendini daha da zengin edecek adımları mı atıyor!?’’
Michael Chossudovsky bir yazısında alıntılamıştı: 1960’lı yıllarda Kennedy ve Johnson’un Ulusal Güvenlik danışmanı olan, Ford Vakfı başkanı Mc George Bundy soruya en genel şekliyle cevap veriyor: :
"[Ford] Vakfının yaptığı her şey Dünyayı kapitalizm için güvenli hale getirmek içindir..! Olumsuz etkilenenlerin rahatlatılmasına yardımcı olmak,  toplumsal gerilimleri azaltmak, KIZGIN OLANLAR İÇİN EMNİYET SÜBABI SAĞLAMAK ve hükümetin işleyişini kolaylaştırmak! Görevimiz budur!’
Yukarıdaki örnek çerçevesinde Türkiye’deki siyasi  muhalefeti dikkatle inceleyin.  Sivil toplum’un sendikaların, derneklerin yapısına ve sponsorlarına dikkatle bakın. ‘İlerici’ymiş  maskesi altında yayın yapanların, eylem örgütleyenlerin akçeleri nerden geliyor araştırın! 
Banu AVAR / 14 Ekim 2011 / banuavar@superonline.com

Wikileaks konusunda benim sözlerimi çürütmek için Akif Beki’den medet uman, ‘AB proje danışmanlarının dikkatine: ‘Sol muhalif’MİŞ gibi ortaya çıkanlar,  sahte ‘muhalefet’in en iyi örneklerini oluşturmaktalar.  Kendilerine teşekkür borçluyuz!. Türkiye’yi küresel sırtlanlara pazarlarken yukarda örneğini gördüğünüz  Soros ‘sol’culuğu  Türkiye bayiliğini layığıyla yapmaktalar. .
Wiki, Assange, Soros, Rothschild bağlantısını ve  Arap ülkelerinde  ‘halk hareketinin perde arkasını  yazdığımızda  pek rahatsız oldular!  Şimdi,   Batı ‘baharı’ ve sponsorlarını,  ders verdikleri Soros okullarında bakalım nasıl değerlendirecekler…

Banu AVAR
AYRICA BAKINIZ:

http://www.bibliotecapleyades.net/sociopolitica/sociopol_globalupraising26.htm
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

VAN KIRSALI VE PKK HOLDİNG



Van depremi ile ilgili kamuoyu ilgisi devam ederken, bölgede görev yapan bir devlet görevlisinden aldığım mektup, Van-Hakkâri kırsalının terörün finansmanında sahip olduğu stratejik rolü ortaya koyuyor. Bu uzun mektubun bazı bölümlerini kamuoyu ve yetkililer ile Yeniçağ aracılığı ile paylaşmanın bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum. PKK ile mücadelede psikolojik-politik boyutun yanında en önemli mücadele boyutunun ekonomik mücadele boyutu olduğu neden ise ihmal edilir. PKK’lı teröristleri dağda arayıp bulmak yerine onları dağa çıkaran ekonomik gücü imha ederek, yerlerinde kalmalarını sağlamak. Bunun gerçekleşmesi için AKP Hükümetinin bazı radikal adımlar atması gerekiyor.

Ağrı-Doğu Beyazıt, Van-Saray-Özalp-Başkale, Hakkâri-Yüksekova-Şemdinli, Şırnak-Silopi PKK’nın darphanesinin yerleşik olduğu kaçakçılık güzergâhlarını oluşturuyor. 450 kilometre uzunluğundaki Van sınırındaki ilçelerde ortalama 60-70 köy bulunuyor. Bu köylerin % 80’i kaçakçılık ile meşgul. Verimli tarım arazileri ekilmiyor, hayvancılık yapılmıyor. 60 haneli bir köyde ortalama 1000 katır var. Her katır, İran’dan bir seferde 140 litre kaçak mazot getiriyor. Her köyde her evin bodrumunda beş-on tonluk mazot depoları bulunuyor. Köylü vatandaşın cebinde nakit 3 bin, 5 bin lira bulunması çok normal. Bundan dolayı, PKK her köyden her yıl ayrıca rahatlıkla 200 bin lira “vergi” topluyor ve vatandaş rahatlıkla ödüyor.

Başkale’de mazot fiyatı, Van’a geldiğinde % 35 artıyor. Ancak İran sınırı, çay, yağ, sigara, şeker, cep telefonu, bıçak, halı, kilim, et, her türlü gıda maddesi ve kenevir (esrar) sokuluyor sınırdan. Katırlar ile getirilen mallar bazı noktalarda kamyonlara yüklenerek Van’a sokuluyor. Ancak, daha kamyonlara yüklenmeden önce PKK’nın atla gezen “gümrükçüleri” her katırdan “gümrük vergisi” alıyorlar. Toplanan günlük para, Boğaz Köprüsünden bir günde devletin aldığı paradan fazla. Ancak gelir bununla sınırlı değil. Kaçak sigara gibi bazı gelirlerin tamamı PKK’nın denetiminde.

Bir başka büyük gelir kaynağını uyuşturucu oluşturuyor. Afyon sakızı, Afganistan’dan İran’a oradan Türkiye’ye giriyor ve Başkale, Yüksekova, Hakkâri, Şemdinli yolu ile mezralarda kimya mühendisi kadar becerikli “uzmanları” tarafından titizlikle işlenip eroine dönüştürülüyor. Çoğu gece yolculuğu ile Van’a taşınan eroin Van’dan Türkiye’ye ve Avrupa’ya dağılıyor. Bu yolla giden eroinin günde 500 kilo olduğu ileri sürülüyor. Ayda eğle geçirilen ise ancak 100 kilo.

Mektup bir çok ayrıntı veriyor. Ancak ana hatları bunlar. Özetle, PKK sadece bir terör örgütü değil aynı zamanda bir holding. PKK terörünü etkisiz hale getirmek için PKK holdingi etkisiz hale getirmek şart. Bu, bölgedeki polis veya jandarmanın yapabileceği bir şey değil. Sadece daha etkin yol denetimleri ile de istenen neticenin alınması mümkün değil. Burada özel bir hükümet programına ihtiyaç var. Barzani’den PKK’ya karşı ekonomik önlemler alması istenirken, bu noktada Türkiye’de de yapılacak çok şey olduğu unutulmamalı.
Öncelikle Van-Hakkâri kırsalında bir tek katır kalmamalı. Devlet hepsini satın alıp, nakletmeli. Evlerin altındaki yakıt depoları imha edilmeli. Sınıra çok yakın köylerin arazilerinin kamulaştırılması ve halkın başka yerleşim bölgelerine nakledilmesi gerekiyor. Ancak bu insanlara gittikleri yerlerde yeni iş alanları yaratılmalıdır. Jandarma ve polis içinde ağırlıklı olarak kaçakçılık-terörizm bağlantısı ile çalışan ekipler güçlendirilmeli ve yüksek verimli çalışmayı teşvik edici düzenlemeler yapılmalıdır. Bu ekipler büyük bir saldırganlık ile çalışmalıdırlar. Kaçakçılığa göz yuman her türlü devlet görevlisi en ağır şekilde cezalandırılarak meslekten çıkarılmalıdır.  
Ümit Özdağ
uozdag61@gmail.com 
Kaynak:yeniçağ gazetesi-11/11/11-köşe yazısı




"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."