10 Ocak 2010 Pazar

SİYON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ

PROTOKOL V

Bozulmanın her yere girdiği, zenginlerin sadece yarı dolandırıcılık düzenlerinin becerikli sürpriz taktikleri ile kazanç sagladıkları, gevşekliğin hüküm sürdüğü, ahlâkın gönüllü olarak kabûl edilen prensiplerle değil cezâî tedbirler ve sert kânunlarla muhafaza edildiği, îman ve memlekete dâir duyguların kozmopolit inançlarla silindiği toplumlara ne şekilde idâre tarzı verilebilir? Bu toplumlara biraz sonra anlatacağım istibdaddan başka ne şekilde bir idâre verilebilir? Biz cemiyetin bütün güçlerini ellerimize alabilmek için sıkı bir şekilde merkezleştirilmiş bir hükûmet meydana getireceğiz. Teb'âmızın siyâsî hayâtının bütün faaliyetlerini yeni kânunlarla mekanik bir tarzda düzenleyeceğiz. Bu kânunlar Yahudi olmayanlar tarafından tanınmış olan bütün müsâmaha ve hürriyetleri birer birer geri alacak ve bizim krallığımız herhangi bir anda ve her yerde bize söz ile veyâ fiîlen karşı gelecek olan herhangi bir Yahudi olmayan şahsı yok edecek derecede muhteşem bir istibdad ile temâyüz edecektir.

Benim söylediğim şekilde bir istibdâdın bugünkü gelişme durumu ile bağdaşamayacağı bize söylenecektir. Fakat ben size bunun olacağını ispat edeceğim.

Halk, tahtlarında oturan krallara Allah'ın irâdesinin izhârı olarak baktığı zamanlarda kralların müstebid iktidârına mırıldanmadan itaat ederlerdi. Fakat biz onların kafalarına kendi hakları mevzûsunda telâkkîler îmâ ettiğimiz günden beri tahtların sâhiplerini alelâde şahıslar gibi görmeğe başladılar. Biz onları Allah'a îmanlarından da uzaklaştırdık. O zaman iktidârın kuvveti halkın sâhip olduğu sokaklara fırlatıldı ve bizim tarafımızdan ele geçirildi.

Bundan başka kurnazca dalavereler ile ortaya konan teori ve sözler vasıtası ile genel hayâtın düzenleriyle ve her çeşit diğer desiseler ile kitleleri ve fertleri yönetmek sanatı gibi bizim idâreci beynimizin uzmanlarına ait olan hususlarda Yahudi olmayanlar bir şey anlamazlar. Analiz ve müşâhedeler, küçük çıkarlar üzerinde hassâsiyetle durma gibi maharetlerde bizim rakibimiz yoktur. Siyâsî faaliyet plânları çizmede ve dayanışmada bizimkinden fazlası mevcut değildir. Bu hususta yalnız Cizvitler bizimle mukayese edilebilir. Fakat biz kendi gizli teşkîlâtımızı dâima gölgede tutarak, onları açık bir teşkîlât olmaları sebebiyle düşüncesiz avâmın gözünden düşürmek yolunu bulduk. Bununla berâber muhtemelen dünyâ için kendi hükümdarları kim olsa aynıdır. Katoliklerin başı da olsa bizim Siyon kanından müstebidimiz de olsa. Fakat biz seçilmis kavme bunu bir kayıtsızlık mevzuu yapmak çok uzaktır.

Bir zaman için dünyâdaki bütün Yahudi olmayanların bir koalisyonu bizimle belki başarılı bir şekilde mücâdele edebilirdi. Fakat onların aralarında mevcût ve kökleri şimdi aslâ koparılıp çıkarılamayacak derecede derine atılmış olan anlaşmazlıklar sebebiyle bu tehlikeye karşı emniyette bulunmaktayız. Biz, Yahudi olmayanların şahsî ve kavmî hesaplarını, son yirmi yüzyil boyunca besleyip çok geliştirdiğimiz dinî ve irkî kinlerini birbirlerinin karşısına çıkartır. Bu sebepledir ki bize karşı kolunu kaldıran herhangi bir yerdeki bir devlet destek görmeyecektir. Onların her biri hatırlarında tutmalıdır ki bize karşı herhangi bir anlaşma kendisi için faydasız olacaktır. Biz çok kuvvetliyiz. Bizim kuvvetimizden kurtuluş yoktur. İçinde bizim esrarlı elimiz bulunmadıkça milletler önemsiz bir husûsî anlaşma bile yapamazlar.

Bizzat Allah tarafından bütün dünyânın idâresi için bizim seçildigimizi peygamberler söylemiştir. Allah bizi bu vazifeyi görebilecek bir zekâ ile teçhiz etti. Hasım tarafta bir zekâ olsaydı bize karşı hâlâ mücâdele edebilirdi. Fakat öyle olsa da yeni gelen bir kimse eskiden beri yerleşmiş olan bir kimse ile denk olamaz. Bu sebeple aramızdaki mücâdele, dünyânın bugüne kadar aslâ görmediği şekilde merhametsiz olacaktı. Evet, onların zekâsı çok geç yetişmiş olacaktır. Bütün devlet mekanizmalarının tekerlekleri bir motor kuvveti ile hareket ettirilir ki o bizim elimizdedir. Devlet mekanizmalarını bu motor aldırır. Siyon liderlerimiz tarafından icat edilen politik ekonomi ilmi, uzun zamandan beri sermayeye şahâne nüfusunu vermiş bulunmaktadır.

Sermayenin engelsiz olarak işletilmesi için, o sanâyi ve ticarette inhisar tesis etmek hususunda hür olmalıdır. Bu, şimdiden görünmez bir el tarafından dünyânın her tarafında icrâ safhasına konulmaktadır. Bu hürriyet, sanâyi ile meşgûl olanlara siyâsî bir kuvvet verecek, bu da halka baskı yapmağa yardımcı olacaktır. Bugünlerde halkları silâhsızlandırmak onları harbe sevk etmekten, alevler içinde yanan ihtirasları bizim menfaatimize kullanmak, onların ateşini söndürmekten ve başkalarının fikirlerini alıp onların mânâlarını bize uygun şekilde değiştirmek, onları kökünden kazımaktan daha ehemmiyetlidir.

Yöneticiliğimizin en mühim amacı şu hususları ihtivâ eder: Halkın zihnini tenkîd ile bozmak, onu mukâvemet uyandıran ciddî düşüncelerden uzaklaştırmak, zihnî kuvvetleri boş nutukların sahte savaşı ile meşgûl etmek.

Her çağda dünyâ halkları da fertler gibi sözleri iş şeklinde kabûl etmişlerdir. Çünkü onlar genel arenadaki gösteri ile tatmîn olurlar ve va'dleri icrâatın takip edip etmediğine nâdiren dikkat ederler. Bundan dolayı biz halka söz ile hitap edilecek müesseseler kuracağız ve bu müesseseler gelişmeye olan faydalarının delîlini vereceklerdir.

Her yöndeki bütün partilerin serbest dış görünüşlerini zâhiren kabulleneceğiz ve bu dış görünüşlere nutuklarda ses vereceğiz. Nutuk veren kimselere kadar konuşacaklar ki dinleyicilerin sabrını tüketecek ve nutka karşı bir nefret hâsıl edeceklerdir.

Kamuoyunu avucumuzun içine almak gâyesiyle her taraftan birbirlerine zit fikirleri netîce çıkamayacak şekilde karşı karşıya getirerek, bu karışıklık içinde Yahudi olmayanların başlarının dönmesi ve her çeşit siyâsî mevzûlarda hiçbir fikir sâhibi olmamanın en iyi hal olduğu kanaatine varmaları için, yeterli bir zaman boyunca çalışarak onları şaşkın hâle getirmeliyiz. Halkın siyâsî mevzûları anlamaması gerekmektedir. Çünkü o mevzûlar yalnız halkı idâre edenler tarafından anlaşılır. İste bu birinci sırdır.

Hükûmetimizin başarısı için zarûrî olan ikinci sır, aşağıdaki hususları ihtivâ eder: Millî başarısızlıkları, ihtirasları ve medenî hayat şartlarını çoğaltmak. Böylece keşmekeş doğuran bir durum içinde bir kimsenin nerede bulunduğunu bilmesi imkânsız olacak ve neticede halk birbirlerini anlamaz duruma gelecektir. Bu tedbir başka bir yoldan da bize hizmet eder. Şöyle ki, bütün partilerin arasına anlaşmazlık eker, hâlâ bize boyun eğmek istemeyen bütün toplu güçleri yerinden çıkarır ve işimize herhangi bir derecede engel olabilecek herhangi bir şahsî teşebbüsün cesâretini kırar. Bize karşı şahsî teşebbüsten daha tehlikeli bir şey yoktur: Eğer o, arkasında bir dâhîye sâhipse böyle bir şahsî teşebbüs aralarına anlaşmazlık ektiğimiz, milyonlarca kişinin yapabileceğinden fazla şey yapar. Biz Yahudi olmayan cemiyetlerin eğitimini o şekilde yönetmeliyiz ki, her zaman şahsî teşebbüs isteyen bir mevzû ile karşılassalar meyus bir acz içinde elleri böğürlerinde kalsın. Çalışma hürriyetinin neticesi olan büyük çabalar bir başkasının hürriyeti ile karşılaşınca kuvvetleri tükenir. Bu çarpışmadan ağır ahlâkî sarsıntılar, hareketler ve başarısızlıklar ortaya çıkar. Bütün bu vâsıtalarla Yahudi olmayanların kuvvetini o şekilde azar azar tüketeceğiz ki onlar bize dünyânın enternasyonal iktidârını sunmaya mecbûr olacaklardır. Bu durum herhangi bir şiddet hareketinde bulunmaksızın dünyânın bütün devletlerinin kuvvetlerini tedrîcen yutmağa ve bir üstün hükûmet teşkîl etmeğe bizi muktedir kılacaktır. Bugünün hükümdarları yerine bir hayâlet dikeceğiz ki ona yüksek hükûmet idâresi denilecektir. Onun elleri bir kıskaç gibi her istikâmete uzanacak ve onun teşkîlâtı öyle muazzam ölçülerde olacaktır ki dünyânın bütün milletlerine boyun eğdirmekte başarısızlık göstermeyecektir. 

Hiç yorum yok: