CHP BAŞKANINDA ÇOK NET AÇIKLAMA: AKP ÜLKEYİ BÖLÜYOR. CHP Genel Başkanı Baykal, AKP'nin Kürt açılımının dış güçlerin planları doğrultusunda şekillendiğini belirterek "Bir bölünme kaygısı telaşı Türkiye'de toplumsallaşmaya başlamıştır. Sanatçılar bile bölünmeye başlamıştır" dedi. Hükümetin ne yaptığını bilmediğini. Başbakan'ın telaşından küfür ettiğini vurgulayan Baykal "Biz CHP olarak rotasını bilmediğimiz gemiye, hangi limana demirleneceği belli olmayan gemiye binmeyiz" dedi ve "AKP'nin uluslararası projesinde kimlerin yol gösterdiğini" sordu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da dün basının karşısına geçerek Hükümetin Kürt açılımını eleştirdi. "Bu yapılan çalışmanın Türkiye'yi bütünleştirip birleştirme bir yana, tam tersine Türkiye'yi olumsuz etkileyip karşılıklı kuşkuları artırmaya çok derin tartışmaların ortaya çıkmasına ve bir anlamda ulusal birliğin sarsılmaya başlamasına yol açmıştır" diyen Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortada henüz proje netleşmiş değildir. Herhangi bir uygulama gerçekleşmiş değildir. Ama başlatılan çalışma ve tartışmalar, düşünceler görüşler Türkiye'yi olumsuz etkilemeye başlamıştır. Geldiğimiz noktada maalesef çok ciddi gerilim kendisini göstermeye başlamıştır. Bu gerilimin Başbakan'ını, MGK'yı kapsamı içine aldığını üzüntü içinde görüyorum. Bunların hepsi Türkiye'de gerilimin tarafı haline gelmeye başlamışlardır SANAT DÜNYASI BİLE BÖLÜNÜYOR Sanatçılar bölünmeye başlamıştır. Toplumun her kesimine mensup insanlarının sevdiği saydığı insanlar bu yaşanan sürecin içinde olumsuz etkilenmeye başlanmış ve birbirleriyle tartışır çekişir suçlamaların hedefi haline dönüşmeye başlamıştır. Bu gelişmelerin altında ne yatıyor? Bunun altında 1 ay kadar önce hükümetin sanki bir dümeye basılmış gibi birden bire harekete geçirdiği bir süreç yatıyor. Bu süreç belli bir takvime bağlı bir süreç olarak takdim edilmiştir. Ucu açık bir süreçtir, kapsamı çerçevesi belirsiz bir süreçtir. Her düşüncenin, her kesimin, her iddianın rahatlıkla gündeme getirilebileceği bir süreçtir. Bu sürecin sonucunda müthiş gelişmelerin olacağı, anaların gözyaşının dineceği terörün sona ereceği, barış ortamının gerçekleşeceği ifade edilmektedir. Böyle bir bekleyiş yaratılmaktadır. Ancak bunun nasıl gerçekleşeceği konusunda hiçbir resmi açıklama yapılmamıştır. Toplum da giderek kendi içinde Türkiye'nin bölünmeye gidip gitmediği konusunda ciddi sorular sormaya başlamıştır. Türkiye'de bir etnik ayrışmanın bir etnik bölünmenin gündeme gelip gelmeyeceği duygusu düşüncesi kaygısı, insanlarımıza ulaşmaya başlamıştır." BAŞBAKANIN KÜFÜRLERİ TOPLUMU GERİYOR "Bir bölünme kaygısı telaşı Türkiye'de toplumsallaşmaya başlamıştır. Başbakan'ın küfür noktasındaki söylemler, bir süre sonra toplumun her kesiminde gerginliklerin derinleşmesine yol açabilir ve bir süre sonra bu belirsizlik, nereye bağlanmak istendiği belli olmadan gerçekleştirilen bu arayış, bir süre sonra insanlarımızı da çok tehlikeli gerginliklerin içine sürükleyebilir" diyen Baykal "Bunun altında bu sürecin yanlış dizayn edilmesi ve yönetilmesi yatmaktadır. Hükümet bir şey yapmak istiyor ama adını koyamıyor. Koymayı uygun görmüyor. Yapmak istediğini söylemeye cesaret edemiyor, söyleyemediğini birilerinin ağzından topluma duyurmak istiyor ve bu haklı olarak tepki çekiyor. Takvimi yöntemi hedefi çerçevesi belli değil. Arayışın içinde halk ve toplum yok. İktidarın uygun gördüğü muhataplar var, bir kısmı STK'lar, bu tabloyu toplum göründe rahatsızlık duyuyor. Bu tablonun içine muhalefet partisi olarak bizi de sokmak istemişlerdir, biz reddetmişizdir. Bu çok açık net ve sağlam gerekçelere dayanıyor. Bu belirsizlikleri aydınlatmadan, ne olacağını neyle yapacağını, kendi kafasında netleştirmeden, o konu etrafında sanki bir destek varmış gibi bir izlenim vermek üzere, biz rotasını bilmediğimiz gemiye binmeyiz. Şimdi tam iktidarın yapmak istediği de budur. Hep beraber yola çıkalım bir yere gideriz. Anaların gözyaşının dineceği bir noktaya gideceğiz. Bu bir aldatmacadır. O nedenle bu yöntem yanlıştır ve gerilim yaratmaya başlamıştır" diye konuştu. DTP - İMRALI - KANDİL Baykal açıklamasında şunları söyledi: "Hükümet yapmayı düşündüğü şeyleri şimdi söylemeden, kabul ettirebileceğini sanıyorsa ciddi şekilde yanılıyor. Bu dönem içinde yaşananlar bize şu gerçekleri bir kez daha ortaya koymuştur. Birinci gerçek hükümetin bu meseleyi herkesten görüş alıyorum diyerek birileriyle müzakere yapıyor. Hükümet bir müzakere süreci içindedir. Bu süreç içinde bir muhatap tartışması yaşanıyor. Bu tartışmanın da gerçekte hiçbir anlam taşımadığı ortadadır. Biz bu sürecin başlangıcında da ifade etmiştik. Bu konuda DTP'nin İmralı'nın yada Kandil'in birbirinden farklı, çelişen, değişik talepler ortaya koyabilecek durumda olmadığını, bunların hepsinin aynı kapıya çıktığını, herhangi birisiyle başlatılacak müzakerenin, bunların tümüyle müzakere etme anlamına geleceğini belirtmiştik. Geldiğimiz noktada bunlar arasında bir ayrımın olmadığı açıkça ortaya çıkmıştır. DTP yetkilileri İmralı'yı muhatap alın demektedirler. İmralı DTP ve Kandil arasında bu süreçte bir anlayış beraberliği bulunduğu ortadadır. PKK PROJESİ BAŞLANGIÇTA NEYSE O Şu görülmüştür ki PKK'nın projesi başlangıçta neyse şimdi de odur. İmralı'dan yapılan açıklamalar, ön görülen hedefin milleti ayrıştırmak olduğunu, bir ayrı millet örgütlemek olduğunu ve bu milletin silahlı kuvvetler eğitim dahil her alanda kendi kararını kendisi alarak, kendisini yönetme arayışı içinde olduğunu bize göstermiştir. Apo eski Apo değil, PKK'nın talepleri değişti söylemine dayalı olarak yaratılmak istenen atmosferin gerçekçi olmadığı açıkça görülmüştür. Hükümetin müzakere etmeye çalıştığı hangi muhatap olursa olsun, ortaya çıkacak proje milleti ayrıştırma projesidir. TERÖRLE MÜZAKERE DÖNEMİ Türkiye'de hükümetlerin, terör karşısındaki konumu terörle mücadele etmektir, terörü ortadan kaldırmaktır. Türkiye bu anlayışla yönetilmiştir. 1984'ten bu yana terör karşısında kararlı bir mücadeleyi sürdürmüştür. Türkiye bu süreçte çok acı yaşamıştır. Ama milletimiz hiçbir zaman terörle mücadeleyi bırakalım düşüncesine girmemiştir. İktidar partisinin yetkili sözcüleri silahların bırakılması şart değildir müzakere içinde, silahların bırakılması konusunda ısrarlı olmak müzakereyi çıkmaza sokmaktadır diye değerlendirme yapıyorlar. Bu müzakerenin amacı olarak anaların gözyaşına son vermek değil miydi? Bu ne demektir? Şiddete teröre şiddete son vermektir. Hem müzakereye başlayacağız, hem de silahların bırakılması şart değil diyeceğiz. Hiçbir şekilde sizin muhataplarınız silahları bırakmayacaklarını söyleyecekler, ama siz yine de müzakereyi önemseyip temasları sürdüreceksiniz. Bu temasların getireceği nokta, teröre son verilmesi değildir. Bu açıkça ortaya çıkmıştır. Nedir müzakerenin gerçek amacı? Amacı Türkiye'de etnik kimliklere bir siyasal milli kimlik kazandırma sürecini harekete geçirmektir. Müzakerenin amacı içeriği gerçeği budur. Türkiye'de yapılmakta olan ve bir süre sonra adımlarını göreceğimizi düşündüğüm konu, etnik kimliklere, belli bir etnik kimliklere, siyasi milli bir kimlik kazandırma girişimidir." Baykal açılım projesizinin uluslararası katkı ile şekillendiğini de a vurguladı.
&&
Savunmasız Ülkenin parçalanması haktır. Sen savunursan eğer parçalanmayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder