27 Eylül 2009 Pazar

YÜZÜNE TÜKÜRÜLECEK ADAMIN RESMİ
Yazar Cezmi YURTSEVER

Adanalı gazeteci ve yazar Sayın Aytekin Gezici, Fransız Albay Bremond’un Adana şehir merkezinde Abdülfettah adındaki Kuvayı Milliyeciyi öldürmesi olayını yorumladı ve tepkisini gösterdi. Aşağıda sayın Gezici’nin yazısı: 
Adanalı Abdülfettah’ı Taşköprü üzerinde namaz kılarken kim? niye ve nasıl öldürdü?

Yüzüne tükürün diye yayınlıyoruz bu resmi!


Gerçekler hele de tarihi gerçekler bir gün mutlaka gün yüzüne çıkar. Tıpkı, Adana’nın işgal günlerinde, Türk Çetecileri Yılan Kalesi civarında Fransız güçlerinin elinden kurtardığı gerekçesiyle Taşköprü üzerinde kurşuna dizilerek idam edilen Adanalı Kahraman Abdülfettah’ın hazin sonunun aradan geçen uzun yılların ardından ortaya çıkması gibi.
Bu vesileyle böylesine acı bir olayın unutulmamasını sağlayarak tarihe geçmesine vesile olan sırasıyla, Besim Alaybeyoğlu’nun ailesine, Öğretmen Volkan Uysal’a ve Osmanlıca belgeyi dilimize çeviren Tarihçi Cezmi Yurtsever’e teşekkür ediyorum.

Tarih 1920’dir. Çukurova topraklarının dört bir yanında işgalci Fransız askerleri ve onlardan sayıca daha da çok olan Fransız askeri üniforması giymiş Ermeniler fink atmaktadır. Adana ile Ceyhan arasında bulunan Yılan Kalesi civarında Çukurova topraklarının bağımsızlığı için mücadele eden Türk Çetecileri artık nasıl olduysa Fransız güçleri tarafından bir yerde kıstırılır.


Türk Çetesi kaç kişiydi?, onları muhasara altına alan Fransız askerlerinin durumu neydi? bunlarla ilgili detaylı bilgi yok elimizde. Fakat hani derler ya eskiler; ‘Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez’ diye. İşte Fransızların kıstırdığı ve belki de az sonra tüfekleriyle üzerlerine kurşun yağdıracağı Türklerin imdadına Adanalı Abdülfettah yetişir. Abdülfettah, Sırkıntı yöresinde mülazım askeri olarak görev yapmaktadır.Bu konuyla ilgili günümüze kadar ulaşan nadir yazılı belgelerde Türk Çetecilerinin, Fransız askerlerinin elinden Abdülfettah sayesinde nasıl kurtulabildiğinin detayları yok maalesef. Ama şunu biliyoruz ki Abdülfettah, Türk Çetelerini kurtarmış Fransızların elinden. Ama gel gör ki kendisi düşmüş ellerine bu kez işgal güçlerinin.İşte o andan itibaren gelişen olayları anlatıyor aradan geçen uzun yılların ardından nihayet bugünlerde gün yüzüne çıkan tarihi belge. İsterseniz bundan sonra ne olduğunu, o belgede yazılanların günümüz diline çevrilmiş versiyonunu bir miktar hikâye ederek takip edelim. Takip edelim ki aradan geçen yıllara rağmen sanki o anı yaşıyormuş gibi anlatanların, dinleyenlerin ve aktaranların yüreklerini burkan bir dram yaşayan Adanalı Abdülfettah’a ne olduğunu birlikte öğrenelim.







SUÇU: TÜRK ÇETELERİNİ, FRANSIZ ASKERİNİN ELİNDEN KURTARMAK 

“93 Osmanlı – Rus Muharebesine giden ve orada şehit düşen Adanalı gönüllü Tabur Kumandanı Binbaşı Besim Beyin oğluydu Abdülfettah. Adanalı Abdülfettah, 1335 (1920) senesinde Yılan Kalesi’nde bir Türk çetesini Fransız muhasarasından kurtardığı suçlamasıyla Fransızlar tarafından idama mahkûm edildi.Abdülfettah infazın yapılacağı Taşköprü’ye kadar elleri kelepçeli olarak bir araba içinde taşındı. İdamın infaz edileceği yere götürülürken geldiği Kale Kapısı’nda araba ve etrafındaki askerler bir an durdu. Olan biteni gözyaşlarıyla izleyen çevre halkını fark eden Abdülfettah, o an birkaç saniyeliğine kendisini götürenlere direnmek istedi. Elleri muhtemelen arkadan bağlıydı ve arabada ayağa kalkmaya çalışırken yere kapaklandı yeniden.İşte o anda kendisini idam edileceği yere götüren arabanın içerisinden yükselen çığlığı duyuldu; Başkaca bir ses duyulmadı Adanalı genç Abdülfettah’tan. İdam mahkûmunu taşıyan araba Kale Kapısı’ndan Hacı Ali Tekkesi Meydanı’na sürüldü. Abdülfettah elleri bağlı şekilde arabadan indirildiğinde etrafındaki askerlerin tedirginliğinin sebebi olan komutanı fark etti. Abdülfettah infaza bizzat nezaret etmek için orada bulunan Fransız İşgal Valisi Albay Bremond’dan öldürülmeden önce son bir kez dört rekât namaz kılmak istediğini söyledi.Az sonra anlayacağız ki Abdülfettah’a namaz izni verilmiş. Ama nasıl… 




Ey vatandaşlarım; ben Türklük yoluna kurşuna direnmeğe gidiyorum. İntikamımı alın!’





NE KADAR İNSAFSIZ OLABİLECEKLERİNİ GÖRECEKSİNİZ 

İşgal Valisi Bremond’un ‘lütfettiği’ namaz izninden hemen sonra idam mahkûmunun abdest almasına izin verilip verilmediğini kaydetmiyor tarihi kaynaklar. Ama insan, ‘o kadar da insafsız olamazlar’ diye düşünüyor değil mi? Acele etmeyin ne kadar insafsız olduklarını göreceksiniz az sonra.Adanalı Abdülfettah, işgal güçlerinin ellerinden kurtardığı hemşerilerinin cezasını kurşuna dizilerek ödeyecekti. Ama son nefesini vermeden önce aldığı iznin ardından yönünü kıbleye dönüp tekbir getirdi ve namaza başladı. İlk iki rekâtı bitirip, üçüncü rekât için ayağa kalkacağı sırada hemen birkaç adım gerisinde bekleyen infaz mangasının kendisine doğrulttuğu tüfekler ateşlendi. 


Hayır, yanlış okumadınız. İdama mahkûm bir kişinin son arzusu olan dört rekât namaz talebi, namazın tam ortasında ateşlenen tüfeklerle kesildi. 
Kesilmekle de kalmayacağını göreceksiniz az daha sabır…Üzerine sıkılan kurşunlar bedenine saplanan Adanalı Abdülfettah’ın buna rağmen yaşama belirtisi göstermesi Fransız İşgal Valisi Bremond’u hayli kızdırdı. Can havliyle yerde kıvranan ve vücudundan fışkıran kanlarla tüm bedeni kırmızıya boyanan Abdülfettah’ın o an gözlerini, katillerine ve o katillere ‘ateş’ emri veren Bremond’a çevirip çevirmediğini bilmiyoruz. Yazmıyor bunu kaynaklar.Ama o kaynaklar bakın ne yazıyor. Dikkatli okuyun. Okuyun da anlayın bu memleketin insanının, o sözde medeni batının işgalci üniformalı temsilcileri tarafından nasıl bir gözle görüldüğünü.







ÖLMEDİĞİNİ FARK ETTİ, TABANCASINI ÇEKİP İKİ EL ATEŞLEDİ… 

Üzerine tüfeklerle kurşun yağdırılan Abdülfettah’ın halen nefes almaya çalıştığını fark eden Bremond kızgınlığını belirten bir homurtuyla inledi; “Köpek daha ölmemiş…” 

Ve belinden çıkardığı tabancasını yerde belki de gözlerini kendisine doğrultan Adanalı kahraman Abdülfettah’a çevirdi. İki el ateşlediği tabancasının hedefi Abdülfettah’ın kafasıydı….Olayı anlatan raporu, “Bu suretle o gün Adanamız ilk mübarek şehidini vermiştir” notunu düşmüş Kuvayı Miliye Cephe Kumandanlarından Akıncı Müfreze Kumandanı Nasrullah San ve Akıncı Müfreze Kumandanı Yaveri İbrahim Beşkardeş.‘Gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi kötü bir özelliği vardır’ sözünü nereden duyduğumu hatırlamıyorum şimdi. Ama 1920’de yaşanan ancak günümüze kadar yaşandığından haberdar olamadığımız bu hadise bu sözün aslında ne kadar doğru olduğunu gösteriyor bize.





BU TARİHİ OLAY NASIL GÜNDEME GELDİ? 

Adanalı Abdülfettah’ın bu hazin sonunu anlatan Osmanlıca olarak elle yazılmış rapor Milli Mücadele’de üstün hizmetleri bulunan Besim Alaybeyoğlu’nun ailesi tarafından yıllarca muhafaza edildi. Pozantı’da öğretmenlik yapan Volkan Uysal, Alaybeyoğlu ailesinden raporun bir kopyasını alıp Tarihçi Cezmi Yurtsever’le paylaştıktan sonra yaşandığından haberimiz olmayan bu acı hadise şehrin kanla yazılmış acı geçmişine yeni bir sayfa olarak eklendi.Ne demiştim biraz önce; ‘Gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi kötü bir özelliği vardır.’ Vardı ve gördünüz çıktı ortaya. İşte şimdi Fransız İşgal Valisi Albay Bremond’un fotoğrafına bir kez daha çevirin gözlerinizi. Tıpkı son nefesini vermek üzereyken aynı hareketi yaptığını varsaydığımız Adanalı Abdülfettah gibi. Ve çekinmeyin tükürün suratına. Çünkü sırf bu nedenle yayınlandı fotoğraf.


Bu arada meraklısına Abdülfettah’ın yakınlarına ilişkin birkaç özel not daha;

Abdülfettah’ın yeğeni Besim Bey bu olaydan kısa bir süre sonra işgalci Fransa’nın bayrağını yırtarak bağlı bulunduğu askeri birlikten firar etti. 
Firari Besim Bey’in kaçarak geçtiği Niğde’de düşmanla mücadeleye devam ettiğinin kayıtları var. Yeğen Besim Bey’in izine daha sonra Çukurova’nın kurtuluşu için görevlendirilen Sinan Tekelioğlu’nun yanında rastlıyoruz. Besim Bey Karaisalı, Pozantı ve Adana’nın düşman işgalinden kurtarılmasında büyük yararlıklar göstermiş. Fransız’ın kalleşçe öldürdüğü Abdülfettah’ın vasiyetini onun istediği şekilde yerine getirmiş sayılır mı acaba?

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR,
SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sayın Yönetici
Ben Öğretmen Volkan Uysal
Bu yazıya yer verdiğiniz için çok minnettarım.Ancak yazı boyutunu biraz daha küçültüp yüklerseniz sanırım daha iyi olur.kelimelerde eksiklikler var boyuta sığmadığından dolayı.Tekrar sevgi ve saygılarımı sunar bu başarılı sitenizin daha iyi yerlere gelmesini dilerim

Levent Kalem dedi ki...

Sayın hocam mesajınızı henüz okudum.
Uyarınız için teşekkür ederim.
saygılar.
l.kalem