25 Ocak 2012 Çarşamba

NÜKLEER BAHANE,PETROL ŞAHANE


AB’DEN İRAN’A PETROL AMBARGOSU

Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları, nükleer programı nedeniyle İran’a petrol ambargosu uygulanmasında uzlaştı.
Karar, yeni petrol anlaşması görüşmelerinin kesilmesini, varolan anlaşmalara da 1 Temmuz’a kadar uyulmasını öngörüyor. Avrupa Birliği, şu anda petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sini İran’dan karşılıyor. Aynı tarihlerde ABD’nin İran’ın petrol ticaretinin küresel finansmanını hedef alan yaptırımları devreye girecek.
“ABD-İRAN SAVAŞI 1 TEMMUZ’DA”
1 Temmuz tarihinden sonra İran Asya’ya bir miktar petrol ihraç edebilecek ama büyük oranda fiyat indirimine gitmek zorunda kalacak. Daha önceki yaptırımlardan farklı olarak petrol ambargosu İran vatandaşlarını doğrudan etkiliyor ve dolayısıyla rejime ciddi bir tehdit oluşturuyor.
AB’nin İran’a ambargo kararı, uluslararası uzmanlar tarafından ‘ABD-İran savaşının başlangıcı olacak’ diye yorumlandı. Amerikan uçak gemisinin Pazar günü Hürmüz Boğazı’ndan sorunsuz geçişiyle şimdilik sıcak çatışma tehlikesi atlatıldı ama petrol ambargosunun yürürlüğe gireceği tarih yaklaştıkça bölgedeki gerilimin tırmanacağı yapılan yorumlar arasında.
 Şalom-25 Ocak 2012

HİNDİSTAN VE ÇİN İRAN'A DOLAR YERİNE ALTIN ÖDEYECEK
FHA- Korsan İsrail istihbaratına yakınlığı ile bilinen Debkafile sitesi, Hindistan ve Çin'in İran'dan aldığı petrole karşılık dolar yerine altın ödeme kararı aldığını yazdı.
FHA- Konu ile ilgili bir yazı yayınlayan Debkafile, Hindistan'ın İran'ın bir numaralı petrol müşterisi olduğunu ve dolar yerine altın ödemeyi kabul ettiğini yazdı.
Debkafile, aldığı duyumlara göre Çin yönetiminin de aynı yöntemi izleyerek Amerika ve AB'nin petrol ambargosundan kurtulmaya çalıştığını belirtti.
Hindistan ve Çin İran'dan her gün bir milyon varil petrol satın alıyor, ki bu da İran'ın petrol ihracatının %40 kadarını oluşturuyor.
Debkafile, Yeni Delhi ve Pekin'in petrolün bedelini altınla ödemeleri durumunda yaptırımlardan kurtulacağını vurguladı.
Fars Haber Ajansı–25 Ocak 2012

ABD-İRAN EKONOMİK SAVAŞI
Pepe ESCOBAR
Ulusal Savunma Yetki Yasası’nda önemli bir değişiklik 2011’in son gününde -kimse dikkat etmezken- ABD Başkanı Barack Obama tarafından imzalandı. Bu değişiklikle, İran petrolü satın alan ve bunu İran merkez bankası aracılığı ile ödeyen herhangi bir ülke ya da şirkete ekonomik yaptırımlar uygulanması karara bağlanıyordu. Önümüzdeki yazdan itibaren, bunu yapmak isteyenlerin ABD ile iş yapmaları engellendi.
Bu değişiklik –tüm pratik amaçları ile ekonomik bir savaş açılması– sizlere, Benjamin “Bibi” Netanyahu başbakanlığındaki İsrail hükümetinin direkt emirleri ile Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) tarafından getiriliyor.
Orijinal İsrail stratejisi daha da abartılı idi ve İran’dan ithal edilmiş petrolün herhangi bir ülke ya da şirket tarafından ödenmesini engellemeye yönelik idi; Çin ve Hindistan muhtemelen istisnalar olmak üzere. Ancak bunun da ötesinde, Amerikan-İsrailliler bunun petrol fiyatlarının fırlaması sonucunu doğurmayacağına ikna etmeye çalışyorlardı.
Avrupa Birliği (AB) hükümetleri ise, İran’dan artık petrol alıp almamayı tartışırken, kendi zenginliklerini de vurmak konusunda eşi zor bir kapasite sergiliyorlar. Varoluşsal kaygıları şu: şimdi mi başlamayalım, yoksa birkaç ay daha mı beklemeyelim. Kaçınılmaz olarak, tıpkı ölüm ve vergiler gibi, sonuç petrol fiyatlarının yükselmesi oldu - başka ne olabilirdi zaten. İngiliz hampetrolü 114 dolar civarında seyrediyor, ve doğrultusu yukarıya doğru.

Beni hampetrole zamanında ulaştırın
İran, petrol İhrac Eden Ülkeler Örgütü’nin (OPEC) en büyük ikinci üreticisi ve günde 2.5 milyon varil petrol ihraç ediyor. Bu petrolün 450 bin varili AB’ye gidiyor. AB, Çin’den sonra İran için ikinci en büyük pazar.
AB Enerji Komiseri Gunther Ottinger, AB’nin İran kaynaklı kısıntıyı Suudi Arabistan’a güvenerek kapatabileceğini telaffuz ediyor.
Herhangi bir kendine güvenen petrol analizcisi Suudi Arabistan’ın gerekli tüm ekstra kapasiteye sahip olmadığını bilir. Bundan da öte, ve daha önemlisi, Suudi Arabistan’ın pahalı petrolden çok para kazanmaya ihtiyacı var. Karşı devrimci Suudi Kraliyet Ailesi’nin olası Arap Baharı ihtimalini engellemek için gerekli rüşvetler nedeniyle bu fonlara ihtiyacı var.
Buna Tahran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidini ekleyin, ki bu da dünyanın petrolünün altıda birinin ve OPEC’in ihracatının yüzde 70’inin pazara ulaşmasının engellenmesi demek; petrol tüccarlarının olabildiğince daha fazla hampetrolü kilitlemek için birbirlerinin üzerine düşmelerine şaşmamak gerek.
Varili 50 dolara veya 75 dolara ulaşılan petrolü unutun. Petrolün varili yakında 120 dolar olacak ve hatta yazın 150 dolar olacak, tıpkı krizdeki 2008’deki gibi. OPEC, zaten 2008’den beri en yüksek petrol miktarını pompalıyor.
Dolayısıyla İsrail’in yol kenarında tezgahladığı doğaçlama patlayıcı alet şimdi küresel ekonominin tüm kesimlerini hedefleyen çok patlamalı ekonomik intihar bombasına dönüştü.
Nitekim, İran parlamentosunun ulusal güvenlik başkanı ve dış politika komisyonu başkanı Alaeddin Brujerdi, Batı’nın bu petrol yaptırımları ile “stratejik hata” yapıyor olabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Oyunun 2012’deki adı, derin küresel durgunluk.

Obama ilk zarı atıyor
İran’ın merkez bankasına yaptırımların “masa üstünde olmadığını” sızdırdı. Obama yönetimi bunun petrol fiyatlarının yükselmesi demek olduğunu ve küresel durgunluğa tek yönlü bir bilete onay vermek demek olduğunu tabii ki biliyordu. Üstelik İran rejimi, petrol ihracatından daha fazla para kazanacaktı.
Ancak yine de Bibi-AIPAC ikilisi, İsrailliler-öncelikli Mekke’ler olan ABD Senatosu ve Kongresi’nden geçirmekte hiç zorlanmadılar; ABD Hazine Bakanı Tim Geithner’in buna karşı olduğunu ifade etmesine rağmen.
İmzalanan değişiklik İsrail tarafından bağrış çağrış istenen “kötürüm edici yaptırımlara” denk gelmeyebilir. Tahran sıkışmayı hissedecek, ancak tolere edemeyeceği bir seviyede değil. Ancak ABD Kongresi’ndeki sorumsuz kişiler -ki Amerikalıların çoğunluğu tarafından nefret edildikleri kamuoyu anketlerinde görülüyor – İran’ın küresel pazara günlük 2.5 milyon varillik ihracatını İran’ın elinden, küresel ekonomi açısından şiddetli sonuçlar olmaksızın alabileceklerini düşünebilir.
Asya gittikçe daha fazla petrole ihtiyaç duyuyor ve İran’dan petrol almaya devam edecek. Bu da petrol fiyatlarını oynatacak.
O zaman neden Obama anlaşmayı imzaladı? Obama yönetimi için, şu an her şey seçim hesabı dahilinde. Cumhuriyetçi başkanlık sirkindeki uçuk tiplerin –Ron Paul dışında– hepsi seçildikleri an İran’a savaş açacaklar ve Amerikan seçmeninin önemli bir kısmı bunu satın alacak kadar dünyadan bihaber.
Kimse, Amerikan ve Avrupa ekonomilerinin 120 dolar etrafında seyreden petrol ile fört etmeye ihtiyacı olmadığını sonucunu verecek temel matematik hesapları yapmıyor.

Bana gücünü göster
Kendi kendisini yenilgiye uğratan, krizdeki NATO ülkeleri toplamı dışında da herkes ve komşuları, İsrail-Amerikan ekonomik savaş ilanının etrafından dolanacak.
- Rusya etrafından dolanacağını söyledi.
- Hindistan halihazırda İran petrolü için Türkiye’deki Halkbank’a ödeme yapıyor.
- İran Çin’e daha fazla petrol satmak için aktif olarak pazarlık yürütüyor. İran Çin’in Suudi Arabistan’dan sonra ikinci en büyük tedarikçisi. Çin ödemeyi avro olarak yapıyor ve yakın zamanda yuan olarak yapacak. Mart’tan itibaren yeni fiyatlandırma için anlaşma imzalamış olacaklar.
- Venezuela 2009’dan beri İran ile iki uluslu bir bankayı kontrol ediyor. İran’a Latin Amerika’daki işleri için ödeme bu şekilde yapılıyor.
- Geleneksel ABD müttefikleri bile dışında kalmak istiyor. Türkiye, örneğin, petrol ihtiyacının yüzde 30’unu İran’dan karşılıyor.
- Türkiye Petrol ithalatçısı Tüpraş’ın ABD yaptırımları dışında tutulmasını talep edecek.
- Güney Kore de aynı şekilde 2012’de günde 200 bin varil petrol almak için yaptırımın dışında tutulmak isteyecek. Bu 200 bin varil Güney Kore’nin ihtiyacının yüzde 10’una denk geliyor.
Çin, Hindistan, Güney Kore’nin hepsinin İran ile karmaşık iki yönlü ticari bağlantıları var (Çin-İran ticareti örneğin, yıllık 30 milyar dolar ve gittikçe artıyor). Bunların hiçbiri Washington/Tel Aviv istedi diye sönümlenmeyecek. Dolayısıyla gelişmekte olan dünyada İran petrolünü satın almak için yeni özel bankaların kurulacağı kolaylıkla öngörülebilir.
Washington’un İran ile ilişki içindeler diye Çinli bankalara yaptırım uygulamaya cesareti ve gücü yok.
Öte yandan, Tahran’ın cesareti ve gücü övülmeye değer. Cinayetlerin üstünün örtülmesinde insafsız kampanyalara; İran’lı bilim adamlarının kaçırılmalarına; Sistan-Belucistan bölgesindeki sınır ötesi saldırılara; alt yapısına virüsler ve başka yollarla gelen İsrail sabotajına, topraklarının ABD casus uçakları tarafından istila edilmesinden, İsrail’in durmak bilmeyen “korkut ve sindir” amaçlı tehditlerine; ABD’nin Suudi Arabistan’a 60 milyar dolarlık silah satışına rağmen İran geri basmıyor.
Tahran kendi füzelerini başarılı bir şekilde, Hürmüz Boğazı’nda test etti. Daha sonra Tahran durmak bilmez saldırgan Batı ateşine tepki verdiğinde, “provokasyon yapmakla” suçlanıyor.
Geçen Cuma, New York Times yayın kurulu Pentagon’un İran’a tehditlerine aşık olmuş ve “maksimum ekonomik baskının” çığırtkanlığını yapmıştı.
Ortalama İranlılar acı çekecek, tıpkı ortalama kriz vurgunu Avrupalıların da acı çekeceği gibi. ABD ekonomisi de acı çekecek. Ve ne zaman Batı’nın fazla histerikleştiğini hissetse, Tahran da petrol fiyatlarının tavana fırlaması hakkını elinde tutacak.
Tahran’daki rejim petrol satmaya devam edecek, uranyum zenginleştirmeye devam edecek ve düşmeyecek. Tıpkı Pakistan’da düğün törenine düşen Hellfire füzesi gibi Batı yaptırımları sefil bir şekilde başarısız olacak. Ancak bu da Batı’yı da içine alan hasarla birlikte olacak.
 Haber.Sol.org.tr
  


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."M.A.ERSOY

Hiç yorum yok: