7 Şubat 2011 Pazartesi

AMPULLER IŞIKSIZ KALACAK
Agah Oktay GÜNER
Siyaset, Türkiye’nin gerçek gündeminden kopmuş, karşılıklı küfürleşmeler içinde ciddi sorunları konuşmak yerine bağırmayı tercih etmiş görünüyor. Ülkenin kaderini derinden etkileyecek elektrik ve enerji problemleri ise görülmeyen, görülmek istenmeyen bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor, âdeta alarm veriyor. 
Elektrik sektörümüzün temel problemi birinci derecede ağırlığı bulunan yakıtlarda yüksek oranda dışa bağımlılığımız ve bu bağımlılığa bağlı olarak ağır dış ödeme külfetimizdir. 2007 yılı rakamlarıyla petrol, doğalgaz, elektriğe dayalı ithal kömür, ısınmaya dayalı ithal kömür için toplam net enerji ithalatı karşılığı 32,7 milyar USD ödeme yapılmıştır. Bu ödeme Türkiye’nin toplam ithalatının %22’sidir ve fevkalâde önemli bir rakamdır. Çünkü Türkiye güvenlik, eğitim, belediye hizmetleri gibi çok önemli dallarda kısıntı yaparak, her türlü fedakârlığa katlanarak bu bedeli karşılamaktadır.
Enerji üretiminde esas olan, kendi toprağınızdan çıkan kaynakları kullanmanızdır. Ne yazık ki Türkiye’de bu politika çok becerikli siyaset adamlarımızın sayesinde tamamen tersine dönmüştür. Doğalgazda âdeta dünya tekeline sahip Rusya’da doğalgazdan elektrik üretme oranı % 38 iken, doğalgaz ihtiyacının bütününü ithal eden Türkiye’de bu oran % 48,2’dir. Bunu akılla izah etmek mümkün değildir. Her yıl ortalama 18 milyar USD doğalgaz ithali için para ödeyen Türkiye, bunun 8 milyar USD’lik kısmını elektrik üretiminde kullanmaktadır.
Vatan topraklarımızın altında 9 milyar tonun üzerinde kömür rezervi vardır. Türkiye bu muhteşem kaynağa rağmen nesi var nesi yok satarak 16 milyar USD doğalgaza para ödemektedir.
Ülkeyi idare edenler akıl almaz bir biçimde iradelerini AB’ye terk etmişlerdir. AB’nin sistemli ve ağır baskısı sonucu Kyoto Protokolünü Türkiye imzalamıştır. Hâlbuki Avrupa ülkelerinde kömürün elektrik üretimindeki payı ortalama  %60’ın üzerindedir. Polonya’da bu oran %97’dir. Kömürün elektrik üretiminde payını yüzde olarak ele alırsak Çek Cumhuriyeti % 74, Yunanistan 71, Danimarka 67, Almanya 55’tir.  Avrupa Birliği dışındaki ülkeleri ele alırsak Avusturalya elektriğinin % 85ini, Çin % 80ini, Amerika %53ünü, İngiltere 43’ünü kömürden
sağlamaktadır.
ABD Türkiye’nin 29 katı, Çin 15 katı fazla karbondioksit emisyonu yaparken, dünyada atmosfere halen en az karbondioksit salan ülkeler arasında bulunan Türkiye’nin Kyoto Protokolünün getirdiği yükümlülükleri koşar adım kabulünü izah etmek mümkün değildir. Kyoto Protokolünü imzalamasının sonucu olarak Türkiye, artık kömüre dayalı klasik tipte düşük yatırım maliyetli termik santral inşa edemez. Türkiye bundan sonra kuracağı kömüre dayalı termik santrallerini daha fazla dış ödeme yaparak gelişmiş kömür teknolojilerine “Akışkan Yatak Teknolojisi”ne dayalı olarak kurmak zorundadır.  Bu tür santrallerin yatırım maliyetlerinin klasik tipteki termik santrallerden %50-100 daha fazla olduğu bilinmektedir.
Türkiye bu iktidar döneminde enerjide dışa bağımlılığın azaltılması için ne yapmıştır? 2002 yılında elektrik üretiminde doğalgaz oranı %40,57 iken 2008 yılı sonunda %48,2 olmuştur. Mevcut siyasi iktidar döneminde dışa bağımlılık eksilmemiş, artmıştır.
Elektrik tüketiminde yıllık ortalama % 8’lik bir talep artışı vardır.
Türkiye’nin elektriksiz kalmaması için 2020 yılına kadar her yıl düzenli olarak 3000 mwatt dolayında kurulu gücü devreye sokmak zorundadır. Bunun üretim yatırımları için ödenecek bedel 4 milyar USD civarındadır. Bu dönemde Türkiye 236 milyar kwh üretim yapabilecek yeni üretim yatırımlarını gerçekleştirmek zorundadır.
2020 yılında 434 milyar kwh ulaşacağı kabul edilen elektrik enerjisi talebini bu iktidar ve bu zihniyet nasıl çözebilir? Ülke çapında bütün ampuller kararırken AKP’nin ampulü nasıl ışık verecektir?..


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: