13 Ocak 2011 Perşembe

İSRAİL'İN SON FİTNESİ SUDAN!

Güney Sudan'da bağımsızlık referandumu devam ederken, Arap akademisyen ve entelektüeller Sudan'ın parçalanmasında İsrail'in önemli rol oynadığını söyledi. Aydınlar, Müslümanların ayrılığını fırsat bilen İsrail'in, Sudan'dan Kürdistan'a kadar İslam dünyasındaki her türlü azınlık sorunuyla yakından ilgilenip olayları kaşıdığını ifade etti.
Güney Sudan'da bağımsızlık referandumu devam ederken, Arap akademisyen ve entelektüeller ise Sudan'ın parçalanmasında İsrail'in önemli rol aldığı yönündeki yazılar kaleme alıyor. Ahram Politik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Sudan Masası Başkanı Hani Raslan, İsrail'in kurulduğu yıldan itibaren Güney Sudan'daki ayrılıkçı hareketlerle işbirliği içinde bulunduğunu ve sonunda hedefine ulaştığını vurguluyor. Güneyin her yerinde İsrail'i görmenin mümkün olduğunun altını çizen Raslan, ancak yılsonuna kalmadan ülkenin büyük bir iç savaşa sürüklenme riskiyle karşı karşıya bulunduğunu öne sürüyor.
Mısırlı şair Faruk Cüveyda ise, "Sudan'ın parçalanması, Arap dünyasının 1948 yılında İsrail'in kurulmasından sonraki karşılaştığı en büyük depremdir." ifadelerini dile getiriyor. Güney Sudan'ın kaybedilmesinde uluslararası güçler kadar Arap ülkelerinin de sorumlu olduğunu vurgulayan Cüveyda bundan sonra da "Darfur da gider mi, Beja da gider mi? Sudan varlığını nasıl koruyacak?" gibi soruları sormaya başlayacaklarını ifade ediyor.
Şuruk gazetesindeki analizinde Asyut Üniversitesi profesörlerinden Dr. Halid Abdulkadir de İsrail'in Sudan'ın parçalanmasını sağlamak için yıllardır bölgede faaliyet gösterdiğini anlatıyor. Bu şekilde Mısır'ın en zayıf tarafından yakalandığını öne süren Abdülkadir, güneyin kopmasıyla artık Nil'in, hiçbir zaman eskisi gibi istikrarlı olarak Akdeniz'e akamayacağını da ifade ediyor.
Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan el Beşir'i eleştiren yazılarını sürdüren Mısır Şura Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Mustafa el Fiki Beşir-Hasan el Turabi ikilisinin izlediği yanlış siyasetin ülkenin bölünmesine sebep olduğunu öne sürüyor. İki liderin illa da güneyde şeriat ilan etme derdine düştüklerini yazan Fiki, şüpheli bir helikopter kazasında ölen ayrılıkçı lider John Garang'ın ülkenin bölünmesini hiçbir zaman telaffuz etmediğini, her zaman bütün ancak liberal bir yapıdan bahsettiğini ileri sürüyor.
Fiki'nin aksi yönünde fikirlerini ifade eden Mısır'ın önde gelen gazetecilerinden Fehmi Hüveydi ise güneydeki ayrılıkçı hareketlerin şeriat ilanıyla başlamadığını, Sudan'ın bağımsızlığını kazandığı 1956'dan da öncesine dayandığını yazıyor.
İsrail'in Güney Sudan'ın yanı sıra Kürdistan'ın bölünmesi için de yoğun bir çaba içinde olduğunu vurgulayan Hüveydi, aslında İsrail'in Arap dünyasındaki tüm azınlıklarla bir şekilde ilgilendiğinin altını çiziyor.
Şuruk gazetesi yazarlarından İmadettin Hüseyin de her ne kadar İsrail'in çabaları bulunsa bile asıl sorumluluğun kendilerinde olduğuna işaret ediyor. Hüseyin, birlikte yaşadıkları azınlıklara gerçekten iyi davranıp davranmadıklarının sorgulanması gerektiğini belirtiyor.
Referandum sürecinin bitmesiyle birlikte kuzey ve güney arasında 'paylaşım' müzakereleri başlayacak. Bu süreçte şüphesiz en büyük anlaşmazlık konusunu sınır hattında yer alan Abiye bölgesi oluşturuyor. Her iki taraf da Abiye üzerinde hak iddia ediyor. Ancak nüfusun ağırlıklı kısmını güneylilerin oluşturmasından dolayı, Hartum Yönetimi'nin Abiye'de muhtemel bir referanduma sıcak bakmadığı belirtiliyor.
Müzakere sürecinde petrol kaynaklarının paylaşımı da hassas konuların başında yer alıyor. Ayrıca Nil sularında Sudan'ın payını oluşturan yüzde 17'lik kısmın nasıl paylaşılacağı önemli bir soru işareti.
Görüşmelerin olumlu sonuçlanması durumunda Güney 9 Temmuz 2011'de bağımsızlığını resmen ilan edecek.
Hani Raslan: İsrail hedefine ulaştı
"İsrail kurulduğu yıldan itibaren Güney Sudan'daki ayrılıkçı hareketlerle işbirliği içindeydi ve sonunda hedefine ulaştı. Güneyin her yerinde İsrail'i görmek mümkün. Ancak yıl sonuna kalmadan Sudan büyük bir iç savaşa sürüklenme riskiyle karşı karşıyadır!"
Milli gazete'nin haberi

Hiç yorum yok: