17 Kasım 2010 Çarşamba

SAFLIK DERECESİNDE DÜRÜSTLÜK VE FÜZE KALKANI

“Tayyip Erdoğan, Güney Kore’nin başkenti Seul’de düzenlenen G-20 toplantıları kapsamında verilen yemekte ayaküstü sohbet ettiği ve randevulaştığı ABD Başkanı Barack Obama ile dün 20 dakikalık bir görüşme yaptı. Yetkililerin bu tür zirvelerde uzun soluklu görüşmelerin zor olduğunu hatırlatarak önemine dikkat çektiği baş başa görüşmenin en önemli gündem maddesini NATO’nun Türkiye’ye yerleştirmeyi planladığı “füze savunma sistemi” oluşturdu. Erdoğan, Türkiye’nin kaygılarını ve şartlarını iletirken, Obama “Hassasiyetlerinizi paylaşıyorum” dedi.
Başbakan Erdoğan, G-20 zirvesinde görüştüğü Obama’ya füze kalkanı için 5 şart koştu:
1-Belli bir ülkeye yönelik olmamalı.
2- Her şey NATO çerçevesinde olmalı.
3- Nereye yerleştirileceği önemli.
4- Butona kim basacak?
5- Türkiye’nin tamamını kapsamalı.”
Bu haber Türk’ten aldım.
Nato’dan gelen cevaba bakmadan bu haber üzerine beyin yoralım.

*Füze kalkanı Türkiye’ye kurulmak isteniyor. Fakat Tayip Erdoğan Obama’dan randevu koparmak için uğraşıyor. Birinin ülkesinde füze kalkanı kurulacaksan gider o ülkenin temsilcilerinden randevu alınır ve görüşülür. Burada tam tersi söz konusu.Ülkesine füze kalkanı kurulacak olan sayın Tayip Erdoğan; kuracak olanın peşinde koşuyor randevu koparıyor.Füze kalkanına “hayır” demesi mümkün mü?
*Peşinde koşarak randevu kopartılan birine şart koşmak mümkün müdür?
Tayip Erdoğan Obama’ya 5 şart koşmuş. Olsa olsa arz etmiştir.Rica bile değil.
Gelelim maddelere:
*“Belli bir ülkeye yönelik olmamalı” bu tamamen komedi. İran’a savaş tamtamları çalınıyor, adamlar gelip Türkiye’de füze kalkanı kurmak istiyor ve bu belli bir ülkeye yönelik olmuyor. Daha önce İran’a karşı Romanya ve Polonya’ya füze kalkanı, Çek Cumhuriyetine ise radar üssü kurulmak istendi. Rusya bunun İran’a karşı olduğu masalını yemedi ve adı geçen ülkeleri resmen tehdit etti. Kuramadılar. Şimdi İran’a karşı değil Kore’ye karşı deseler İran bunu yer mi?
Biz güçlü TSK’lerine sahibiz ve bizi İran tehdit edemez. Ama bunu Türk halkı yer mi?
*2. ve 4. maddeler zaten birbiriyle çelişiyor. Hem NATO çerçevesinde diyorsun, hem de buton kimim elinde olacak diyorsun. Tabi ki NATO’nun dolayısıyla ABD’nin generallerinin elinde olacak. Olmayacak tek beklide Türkiye’dir. Bir Türkiye’nin elinde olmayacak bu kesin. Artı olsa ne olur. Yazılımı teknolojisi komple kendi ellerinde olan füzeleri kalkıp Türkiye’de füzenin başında düğmeye basıp mı ateşleyecekler sanıyorsun? Senin stratejik konumun önemli. Gider füzelerin başında nöbet tutarsın. Adam füzesini İsrail’den, ABD’den idare eder. Bizde füzelerin tozunu alıveririz. Adam 4600km uzaktan havaya atılan tenis toplunu takip eden teknolojiye sahip Sayın Tayip Erdoğan düğmeden bahsediyor. Verirler bir düğme beklersin başında.
* “Nereye yerleştirilecek” diye soruyor ve Türkiye’nin tamamını kapsamasını istiyor.Bu şemsiye değil ki.Geleni vuracaksın.Kaçırırsan ne fark eder.Bu sorusuyla Türkiye’nin her yerine kur demek mi istiyor?Füze kopmuş doğu sınırından geliyor.Füze kalkanını Van’a kurdun kaçırdın İzmir’i vurur.Ankara’ya kurdun kaçırdın yine İzmir’i vurur.İzmir’e kurdun kaçırdın yine İzmir’i vurur.Kapsaması ne demek.Şilte mi bu?Yada cep telefonumu kapsam alanı olsun.Bu soru bana yem soru gibi geldi.Yani “Türkiye’nin her yerine kuracağız, sende bize her yeri kapsayacak mı diye sor.Bizde tabiiii ne demek kapsatırız der milleti uyuturuz” demişler gibi.Böyle bir şey olamaz.
Yüreğim acıyor.
Müslüman olduğunu söyleyen bir ülke, “Müslüman cumhurbaşkanımız olacak”  diyerek iktidar olmuş kişiler tarafında Müslüman bir ülkenin ve kendinin canına, malına kasteden katillerin emellerini emir telakki ediyor.
Bu siyaset değil sayın başbakan.
Bu oy almak değil.
Tabanını dinle.Seni ilk önce tabanın al aşağı eder.
Al aşağıyı bırak; kanına gireceğin Müslümanların vebalini tarih yazar.
“One minute” şovu,Gazze şovları da kurtaramaz.Her bağırışından sonra gizli gizli Siyonistlerle görüştüğünü belki bu halk; Müslüman göründüğün,insanların temiz duygularını okşadığın için görmemezlikten geldi.Sözlerin ile yaptıklarının tam ters olduğunu görmemezlikten geldi ve buralara kadar getirdi.Ama bu füze kalkanını affetmez.Mavi Marmara gemisinden son anda indirttiğin millet vekillerini umursamadı ve mazlum Müslüman Gazze halkı için canını verdi ama  yine sana dil uzatmadı.Bunun altında kalırsın sayın Başbakan.
Gel yolun başındayken buna “hayır” de.
Hayır diyemeyeceğini bildiğim halde belki yanılırım umuduyla bunları yazıyorum.
Bu füze kalkanı Siyonist İsrail emelleri doğrultusunda kurulmuş tüm hipotezleri destekliyor.
Müslüman Irak halkının kırılmasına ses çıkarmadın.
Geçmeyen teskereye rağmen 4990 ABD uçağının ülkenden kalkmasına izin verdin.
ABD askerleri için dua ettiğini söyledin.
Bir kere öldürülen, ırzına geçilen Müslüman Irak’lı kadınlar, çocuklar için dua ettin mi?
Böyle bir kelime kullandın mı?
Peşmerge ile ABD askerlerinin birlikte defalarca operasyon yaptıkları silahsız Telefer halkı için 60km (bir sigara içimi mesafeden) öteden hiçbir şey yaptın mı?
Üstelik Siyonist,avegenist politikaların zorladığı BOP  çerçevesinde Irak’ın kuzeyinde bir kürt devleti kurulmasını sözüm ona özgürlük,demokrasi söylemleriyle desteklemedin mi?
Apo katilini muhatap alıp şehitlerimize “kelle”,katile “sayın” demedin mi?
BOP eşbakanıyım demedin mi?
Ah be başbakan, ah be başbakan.
Senden füze kalkanına “hayır” demeni bekleyecek kadar saf olduğuma üzülüyorum.
Senin “hayır” demen artık mümkün değil ki.
Yıllar önce bir yazımda kurduğum cümlemle bitireceğim.
Türk halkının öyle bir tarihi vardır ki, o tarih ona, saflık derecesinde dürüstlük ve inanılmaz bir dayanma gücü verir. Ama her şeyin olduğu gibi Türk halkının da bir sınırı var.Bu sınır füze kalkanına “evet” demendir.
Saygılar.



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: