17 Kasım 2010 Çarşamba

FÜZE KALKANINA FARKLI BAKIŞ




FÜZE KALKANI VE ARKASINDAKI TEHLIKE



Tarih tekerrürden ibarettir. Neden mi ? Saddam dünyanin en güclü ordularından (700 bin hazir asker) birine sahipti. 1980-88 arasinda ABD, Saddam'i kullanarak Iran-Irak savasini yaratti. 8 yillik savasin so...nunda :




1.) Irak-İran Savaşı, yaklaşık bir milyon insanın hayatına mal oldu. Savaşan taraflar ufak kazançlar için ekonomik kaynaklarını tüketti. Savaşın sonucunda Irak-İran sınırı değişmedi. Savaşın etkileri yıllar boyunca hissedildi.



2.) İki ülkenin birbirlerinin petrol tesislerine saldırılar düzenlemesi sonucu petrol üretimi düştü, petrol fiyatları arttı.



3.) Bu savas 150 milyar Amerikan Doları maddi hasara, her iki ülkede de ağır yıkımlara yol açmıştır. Irak'ın zaferleri ile başlayan savaş, İran'ın direnmesiyle yıpratma savaşına dönüşmüş ve galibi olmadan sonuçlanmıştır.



4.) Savaş boyunca Irak, kendisini destekleyen devletlerden borç alarak silah satın almıştı. Bu borçları ödemekte zorlanması, 1990 yılında Kuveyt’e saldırarak oradaki petrol kuyularını ele geçirmeye çalışmasına yol açtı. Bu tavrı da Irak'ı uluslararası ilişkilerde yalnızlığa sürükledi ve desteksiz bıraktı.

Sonucta ABD yipratilmis olan Irak'i isgal etti. 

Benzerlikler sasirtici. Türkiye'de dünyanin en iyi ordularindan birisidir.

Simdi biraz mantikla üzerimizdeki oyunlari anlayabiliriz.



Cevaplanması gereken bazı sorular bizi aydınlatacaktır.



1.) Su anda saldirgan bir politika uygulayan kim ? ABD mi Iran mi ?

2.) Bu füze kalkaninin tuslarina basabilecek parmaklarin, bu füzeleri savunmanin ötesinde saldiri amacli kullanmayacaginin garantisini kim verebilir ? Böyle bir garantiye güvenilebilir mi?

3.) Su anda Türkiye de, Iran icin askeri bir tehdit degildir ? Fakat böyle bir füze kalkani projesi, dogal olarak, Iran'in füzelerinin yarisinin hedefini Türkiye'ye cevirmesine neden olacaktir. Ondan sonrasi cok kücük bir kivilcima bakar.

Ortaya cikabilecek bir Türkiye-Iran savasinda kimin daha önce tusa basip savasi cikardigi önemli degildir. Sonuclar Iran- Irak savasinin sonuclarina benzeyecektir. Bati bu arada ellerini sivazlayarak, savasin kizisip daha cok para kazandirmasi icin elinden gelen herseyi yapacaktır.



BÖYLESİNE HAYATI BIR KONUNUN KARAR ASAMASINDA bilincli olarak TÜRBAN tartismasi kasinmaktadir. Bunun iki nedeni vardır.



1.) Gündemdeki böylesine ciddi bir konuyu ( kamuoyunun dikkatini türban meselesine cekerek) gözlerden saklamak.



2.) Genel secimlere yine bu konuyu ( türban) kasiyarak, tekrardan halki AKP'ye oy vermeye hazırlamak.



T.B.M.M. deki partileri bilemem. Fakat ordumuzun ileri gelenlerinin böyle bir oyuna gelebileceklerini sanmiyorum. Ama sunu da gözardi etmemek gerekir. Belki de Ergenekon davasi bu projenin karsinda durabilecek insanlarimizin tasfiyesi olabilir. Cünkü biz sade vatandaslar, bu projenin hayata gecirilmesi icin kapali kapilar ardinda yapilan ilk görüsmelerin ne zaman basladigini bilme imkanina sahip değiliz.



17. YY dan bu yana Iran'la savas yaşanmamıştır. 1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması'yla Türk-İran sınırı belirlendi. Günümüzde dahi geçerliliğini sürdüren, Ortadoğu'da emperyal cetvelle çizilmemiş yegâne sınırdır.

Tarih boyunca bu bölgenin hakimiyeti konusunda catisan bu iki ülke, hem savasci halklar olmalari ile ünlüdür hem de cok eski ve köklü kültürlere sahiptir. 

Atlantik ötesi (ABD) ve önündeki (AB) emperyalist ruhun cikarlari icin, 371 yildir ( irili, ufakli diplomatik krizler disinda) dostca gecinen ve birbirlerinin gücünü bildikleri icin sakinan, bu iki ülkenin insanini catistirmanin anlami yoktur.

Saygılarımla.



Hüsnü Kahan Hakgören

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: