10 Mayıs 2010 Pazartesi

 2011 DE TÜRKİYE’NİN PARÇALANACAĞINI İLERİ SÜREN RAPOR

Kimdir..?
Sefa Yürükel, 
Soykırım ve Terörizm Araştırmacısı
 
Sosyal Antropolog ve Etnograf
 
Lahey, Türklere Soykırımı Araştırma Vakfı (TGRF) Başkanı (Hollanda)
 
İskandınavya Türki Dil Konuşulan ve Komşu İlkeler Araştırmaları Enstitüsü Direktörü (Norveç)
Norveç Uluslararası İlşkiler Enstitüsü’nde Danimarka yurttaşı ve terörizm uzmanı bir Türk araştırmacı, Sefa Yürükel’in 2003 yılında bulup okuduğu gizli rapor Türkiye’nin bugünkü ortamına ışık tutuyor.
Rapor, bugün PKK’nın terörle ve medyada, üniversitelerde ve siyasal odaklarda yoğunlaşmış hainlerin yürüttükleri psikolojik savaşın arka planını da ele veriyor. Söz konusu raporun Norveç dışında başka bir ülkede hazırlanıp daha sonra Norveç’teki enstitüyle de paylaşılmış olduğu anlaşılıyor.
**

Terörizm uzmanı  Sefa Yürükel, 2003′te Norveç  Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde gizli bir raporu okuduğunu söylüyor.
Rapora göre, Türkiye’de bir iç savaş tezgâhlanıyor. Hatta rapor sanki bugünleri anlatıyor. 2003 yılının Şubat ayı sonu.
Norveç Uluslararası İlişkiler  Enstitüsü’nde terörizm uzmanı Prof. Dr. Toje Bjorge’nin  odası.  Aynı zamanda Danimarka vatandaşı, Norveç ‘te yaşayan Sefa M. Yürükel, daha önce araştırmacı olarak görev yaptığı  Enstitü’ye rutin ziyaretlerinden birinde.  Prof. Bjorge’nin  masasında 35 sayfalık bir rapor Yürükel’in dikkatini  çekiyor.  Raporun başlığı: “2011 Türkiye İç Savaşı”. Yürükel şoke oluyor.
**
Raporu eline aldığında 35 sayfayı dikkatle okuyor. Sanki daha o yıllarda bugünler tarif edilmiş! Ortada müthiş bir iç savaş senaryosu dolaşıyor! Bu esrarengiz raporun kimler  tarafından, nasıl ve ne zaman yazıldığı meçhul.  Çünkü raporun kopyasını alamıyor bile. Ama raporun tam anlamıyla bir gizli servis elinden çıktığı anlaşılıyor. ”Türkiye için iç savaş” senaryosunu yazdılar, şimdi de yönetiyorlar.
**

-Raporu ne zaman gördünüz?
-Bu raporu 2003 yılının Şubat ayı sonunda Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde gördüm.  2 defa okudum.
-Sizin elinize nasıl geçti?
-Ben daha önce Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalıştım.  Doğal olarak arada bir uğruyorum oraya.
-Peki orada nerede okudunuz bu raporu? Kimdeydi rapor?
-Orada terörizm konusunda araştırmalar yapan Prof. Dr. Toje Bjorge’nin odasında okudum. 35 sayfalık bir rapordu.
-Kapağında ne yazıyordu raporun?
-”2011/Türkiye İç Savaş” başlığını taşıyordu.  Amerikan İngilizcesi  ile yazılmış olup, akademik-istihbaratçı bir kimse tarafından yazıldığı belli oluyordu.  Ben rutin akademik araştırmacı olduğum için her akademisyen araştırmacı gibi bunu rahatlıkla anlayabilirim.   Daha sonra aklımda kalanları not ettim.
-Bir isim yazıyor muydu?
-Hiçbir isim yazmıyordu.
-Gizli servis tarafından yazılmış bir rapor olabilir mi?
-Her tarafına baktım raporun bulamadım açıkçası bir isim, ibare.  Yalnız şu var çok ciddi bir araştırma yapıldığı ve  araştırmanın da çok iyi biçimde teorikleştirildiğini  gördüm.  Bunu normal bir akademisyenin yazmadığı belliydi. Türkiye’de de eli kolu olan kimselerin yazdığını anladım. Belki bir ekip araştırmayı yaptı ama tek elden yazıldığı anlaşılıyordu.
-Sözünü ettiğiniz profesör size bu raporu ne diye verdi?
-Bana “Bu aralar ne araştırması yapıyorsun? ” diye sordu.
Ben normalde soykırım üzerine çalışırım.  Profesöre, “terörizmle uğraşıyorum” dedim. Biraz fikir alışverisinde bulunduk.
Masasında bazı notlar,  yazılar vardı.
-”Bakabilir miyim?”dedim.-
-”İstediğini okuyabilirsin” dedi.
Onların arasından çıktı bu rapor. Bazılarını kopya etmeme müsaade etti. Ama o raporu vermedi. Şu anlama geliyor bu:
Rapor sadece belli yerlerde dolaşıyor. Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Norveç devletinindir.  Resmi bir kimliği vardır.
Buradan diplomatlar çıkartılır. Bütün Norveç’in diplomatları üst düzey yöneticileri bu merkezden elenir. Çok önemli bir yerdir.
-Prof.Toje Bjorge önemli bir isim mi?
-Norveç açısından önemlidir. Fakat ona bu raporu direkt vermemiş  olabilirler.
-Uzmanlık alanı nedir onun?
-Terörizm ve ırkçılık…
-Neden 2011 yılı planlanıyor sizce?
-AB’nin dayattığı kurallar meselesi var. Irak’a müdahale belki daha önceden planlanmıştı, bu zaten doğru, bölgede büyük bir değişiklik yaratılacağı, mesela Büyük Ortadoğu Projesi kapsamı var, bölgede haritanın değişmesi söz konusu.  Buna Türkiye de dahil bütün bu dayatmalarıyla Türkiye’nin buna 2011 yılına kadar dayanabileceğini, ondan sonra da taviz vererek gücünü yitireceğini planlıyorlar.
Bugünlerde yaşanan gerginlik ve çatışma ortamının yoğunlaştırılması planı var.  Batılılar tarafından öngörülen senaryo şu anlama geliyor:
Batılılar bu işin senaryosunu hazırlamakla kalmamışlar, aynı zamanda Kuzey Irak’ta ve Batı Avrupa’daki PKK büroları müsamaha görüyor. Burada bir koruma var ve onları da terörist olarak görmüyor.
-Peki bu raporun hazırlanma tarihi hakkında bir bilginiz var mı?
-Ben 2003 yılında okudum çok önce de hazırlanmış olabilir rapor.  Çok önce hazırlanıp bugünleri gösteren bir senaryodur bu rapor.
-Bu rapor Türkiye’de bir iç savaş çıkarmak maksadıyla mı yazılmış peki?
-Hayır, ama rapor Türkiye’de bir iç savaş tezgahlandığının tescili özelliği taşıyor. Batılılar genellikle böyle senaryolar hazırlarlar, ondan sonra da arkasına güç koyup harekete geçirirler. Irak’ ta olduğu gibi. Bu raporu yazanlar PKK’yı harekete geçiren güçler demek abartılı olmaz.  Aynı güçlerdir yani.
-Adres nereye çıkıyor?
-Batılı ülkelerdir. Esas hedef sadece Türkiye değil, İran ve  Asya’dır.  Direkt CIA’dır diyemem ama bu rapor ABD’ye çok uyuyor. Batının kendi arasında bu konuda bir uzlaşı var anlaşılan. Bu çok net görülüyor.
-Türkiye’de iç savaş çıkartılarak ne amaçlanıyor?
-Türkiye Batı’ya göre çok büyük bir ülke. AB yetkililerinin demeçlerinde de var bu. Türkiye’yi küçültmek istiyorlar.  ABD’ ye direnemeyecek bir Türkiye olmalı ve haritası değiştirilmeli. Amaç bu. Kürdistan kurularak Türk devletinin zayıflatılması ve boyun eğdirilmesi amaçlanıyor.  Bu da kendilerinin hassas olarak tanımladıkları, karışık bölgelerdeki etnik çatışmalar çıkartılarak yapılacak.  Çünkü bu dünyanın en tehlikeli işidir.
Raporda şu da geçiyor: Türkiye’ de herkes kendi etnik kökenine göre yolunu seçebilir.
Mesela ordu ve polis içindeki Kürtler de Türkler de yolunu seçebilir deniliyor, büyük bir çatışmada. Bu Yugoslavya’da olmuştur.
O bakımdan Türk devletinin böyle bir çatışmayı önleyemeyeceği vurgulanıyor. Geçmişte hazırlanan bu rapordaki senaryo bugün Türkiye’de uygulananın aynısı. Bu kadar net senaryo yazılamaz. Bunun anlamı: Bu senaryoyu hazırlayanlar bunu uygulayanlardır.
**
“Türkiye’nin eski hudutları kalmayabilir, haritası değişebilir”

Norveç  Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde Sefa Yürükel’in okuduğu raporda 5 bölüm bulunuyor.Her bölümde teorik yaklaşımlar ve senaryolar, iyi rafine edilmiş istihbarat bilgileri yeralıyor. Sefa Yürükel , “Bizzat yerel işbirlikçiler veya casuslar tarafından verilen bilgilere atıf yapılıyordu” yorumunu yapıyor.
**
1.Bölüm: Türkiye’nin jeopolitiği ve uluslararası siyasi coğrafyasına yer veriliyor. Yürükel, “Burada daha çok teorik yaklaşımlar vardı. Bu Türkiye’nin daha çok dışarıya dönük yönünü açıklıyordu” diyor.
**
2.Bölüm: Türkiye’nin siyasi, sosyal,  tarihi, dini, mezhepsel, etnik ve kültürel yapısı üzerine özet halinde ampirik datalarla güçlendirilen rakamların yer aldığı bir bölüm. Bu bölümde özellikle Kürtler-Türkler demografisi ifadeleri altları çizilerek yer alıyor. Yürükel, raporun bu bölümünde yer alanları  şöyle anlatıyor:
Şehir şehir hatta bazı kasabalar (Kızıltepe, Pazarcık,..vs) gibi yerlerin adı geçiyor ve demografisine örnek olarak yer veriliyordu. Burada esas değinilen karışık oturulan bölgeler biçimindeydi.  Yani Türkiye’nin çatışmaya dönük raporu yazan tarafından etnik demografisi çıkarılmıştı.
Buradaki verilerden de hissedildiği gibi Türkiye içerisinden birileri (işbirlikçiler, casuslar, …vs.) bu raporun yazılması amacıyla çatışma hedefine yönelik olarak çok rafine sayılabilecek hassas ve ayrıntılı bilgi vermiş ve toplamıştı.
**
3.Bölüm: Rapor’da “hassas bölgeler” diye bir tabir geçiyor. “Türk ve Kürt” etnik kökenden insanların, iç içe ya da “sınır bölgeleri” olarak rapor da ifade edilen Malatya, Erzurum, Maraş, Gaziantep’ in bulunduğu yerlerin gelir dağılımı, siyasi yapısı, ayrılıkçılığa veya devlete karşı çıkışı ya da devlet safında ayrılıkçılığa karşı çıkışa meyilleri ve güç oranında değişken olabilecek durumlar hipotetik olarak ele alınıyor.
**
4.Bölüm: Devletin ve PKK’nın Güneydoğu Anadolu’daki halk içerisinde etkisi ve bölgedeki stratejik konumu ele alınıyor. Yürükel bu bölümle ilgili de şunları kaydediyor:

-”Raporda sanki burada ikili bir iktidar söz konusu havası veriyordu. PKK’nın harekete geçebileceği NGO ve siyasi bağlantılı güçlerin hassas bölgelerde kontrollü bir çatışmayı yaratıp yaratmayacağı veya kaosa yol açıp açmayacağı konusunda sorular soruluyordu.
**
Aynı zamanda devletin bu bölgelerde önemli ölçüde zayıf olduğu sadece askeri ve polis gücü ve aşiret gücü olarak varlığını sürdürdüğü fazla bir kitle tabanına  sahip olmadığına vurgu yapılıyordu. Yani rapor PKK’yı etnik çatışmaları istediği anda çıkartıp istediği anda da durdurabilecek ve tek   muhatap olabilecek bir güç olarak ele alıyordu.”
**
Bu bölümde ayrıca hassas bölgeler dışında metropol ve turizm  bölgelerinde de önemli ölçüde karışık demografik yapının varlığı üzerinde duruluyor ve burada “ayrılıkçı milliyetçiliğin ve ona bağlı toplumun” değişken ve çarpışabilecek ideolojik ve siyasi tutumları fiz iki bir çatışma
ortamı hazırlayabileceği üzerinde duruluyor. Süreç 1987 olarak başlatılıyor ve 2011 yılına kadar  burada düşük ya da yüksek yoğunlukta çatışmaya varabilecek bir hareketlenme olacağının altı çiziliyor. Yürükel bir noktanın daha  altını çiziyor:
“Burada benim dikkatimi çeken bir şey çok kesin ifadeler  kullanılması idi. Sanki raporu yazan çatışmanın yani iç savaşın olacağından eminmiş  gibiydi.”
**
5.Bölüm: Türkiye’nin iç savaşa doğru sürüklendiği ve sonuçları  üzerinde duruluyor.BM, AB, NATO, Batılı ve bölge devletlerinin tutumları üzerinde değerlendirmeler yapılıyor. Yürükel’in notu şöyle:
“Burada, Batı’nın çok kan akıtılan bölgelere askeri, siyasi ve insani müdahele edebilme olasılığı üzerinde duruyordu. İç savaş terimi kullanılıyor ve bölgede bu iç savaşın yayılma ihtimali dolaylı yardım veya doğrudan katılma şekliyle göz önünde bulunduruluyordu. Sonuçları üzerinde duruluyordu. Bu bölümde raporun toparlanması yapılıyor ve Türkiye’nin esas mevcut yapısının Türkiye’deki Kürt ve Türk demografisi şeklinde ele alınmasının icap ettiğini, 2011′e kadar doğabilecek fiziki çatışma ortamının ve g etiri götürüsünün bölge ve uluslar arası boyutunun üzerinde durularak,  Türkiye’nin artık eski hudutlarının kalmayabileceği ve haritanın değişebileceği  ve Batı’nın buna karşı çıkmasının söz konusu olmadığı ifadeleri kullanılıyordu.



Yayınlandığı yerler: Eylül 2005 Tempo ve Haftalık Dergileri
Önemli NOT:
Herkese bu dergilerin birer kopyasını bulmalarını ve scan yaparak tüm internet ağlarına göndermelerini  tavsiye ederim. Çünkü  orada konu ile ilgili bazı ekspertlerin yorumları da vardı. Bu e-maili bilgi akışı için tüm ağlara ulaştırmanızı rica ediyorum.

 Saygılarımla
 Sefa M. Yurukel,
 Antropog & Etnograf
 Soykırımlar ve Terörizm Araştırmacısı
 Lahey Türklere Soykırımları Araştırmalar Vakfı Başkanı (TGRF)





"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

1 yorum:

soğukkanlı dedi ki...

Kürtler teröristlik yaparak bazı torakları abd güdümlü olarak alıp kendi egemenliklerini ilan etmek istiyorlar, ancak bir zamanlar Türklerin çoğunlukta olduğu yerlerde şimdi çoğunlukta oldukları için o bölgeleride istiyorlar normalde kürtlere üç şehir verilebilirdi, ancak hiç kaale alınmayacak istekleri var. Şayet ben Türkiyedeki kürtler oraya postalanacak ve artık Kürt düşmanlığı ilelebet payidar kalacaksa üç tane şehri verme taraftarıyım, madem abd ile dış güçler onlar için daha büyük bir dost ilerde hiçbirşekilde bizden yardım ve alışveriş görmemeliler. Kürtler anlaşılacak makul bir halk değil terörist bir halk.. o yüzden hiçbir istekleri gerçekleşmiyor..