7 Ekim 2009 Çarşamba


İNSAN BU YAZIYI YAZMAYA UTANIR.
YAHUDİ GAZETESİNDE DAHA BİR HAFTA EVEL BÖYLE BİR ANKET SONUCU ÇIKMIŞKEN ÜSTELİK.

BU KÜSTAHLIKTIR/KİMDİR/EKMEĞİNİ YEDİĞİN TOPRAKLARA VE HALKINA HAKARETTİR.

BÖYLE TİPLER MEDYAMIZDA HAKİM OLDUĞUNU SANIYOR.

ÇOK KONUŞMAKLA/KENDİ KANALLARINDA LAF CAMBAZLIĞI YAPAMAKLA BU HALKI KANDIRDIKLARINI SANIYORLAR. KENDİ SÖZLERİYLE KENDİLERİNİ TATMİN EDİP DEV AYNASINDA GÖREN TUHAF TİPLER. İSİMLERİ BİLE TUHAF.

SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VARDA NEYSE.

.

YAMUK YAMUK KONUŞUP, POZDAN POZA GİRDİĞİN PROGRAMLARINDAKİ “HA SİKTİR” ÇEKTİĞİM, “BUNLARI AYDIN DİYE NASIL KARŞIMIZA ÇIKARIYORLAR” DEDİĞİM TAVIRLARINI; YAZILARINA DA YANSITMIŞSIN.

BU YIRTINMA NEDEN BE SOLİ?

GİT İŞİNE SOLİ

GİT MİDYE KABUKLARINLA OYNA.

BU AKŞAM MİDYEDE YEMİYCEM SENİDE ÇEKEMEYECEĞİM.

MİDYE GİBİ KAPALI TOPLUM
Soli Özel
Son yıllarda gerek yurt içinde gerek yurt dışında yapılan araştırmalarla Türk toplumunun fotoğrafı çekiliyor. Beğenileri, tepkileri, değerleri, eğilimleri belirleniyor. Ortaya çıkan tablo yani Türk toplumunun profili bazı bakımlardan hiç iç açıcı değil. Toplum midye gibi kapalı farklı olana karşı. Bu profil Türk toplumunun kendisiyle ilgili imajıyla bağdaşmıyor. Aynadaki suret insanları tedirgin ediyor, gördüklerine karşı öfkelenmelerine bile yol açıyor arada.

Hafta içinde çıkan son araştırma Beyoğlu Musevi Hahamhanesi Vakfı’nın Frekans Araştırma şirketine AB’den sağlanan fonların da katkısıyla yaptırdığı bir çalışma. “Farklı Kimliklere ve Yahudiliğe Bakış Araştırması” Türk toplumunun hiç de iddia ettiği ölçüde hoşgörülü olmadığını ortaya koyuyor. Türkiye’deki demokrasinin işleyişinden memnun olmayanların oranı yüzde 44.10 üzerinden verilen bir memnuniyet notunda 4.3’lük bir ortalama çıkıyor. Araştırmanın sonuçlarına göre kadınlar, kırsal alandakiler AKP seçmenleri ve yüksek dindarlık tutumundakilerin memnuniyet oranları daha yüksek. Buradan çıkarılması gereken sonuç kentli, eğitimli Türkiye’nin modern kesiminin Türkiye’de demokrasinin işleyişi hakkında küçümsenemeyecek düzeyde kaygı taşımaları. Bu rahatsızlığı Türkiye’de bireylerin kendilerini hukuk tarafından korunur hissetmemelerine bağlıyorum. Bir de demokrasi anlayışında çoğunluk isteklerinin azınlık haklarını korunması gerekliliğinden daha öne çıkmasına. Nitekim “insanlara dikkatli yaklaşmak gerekir” diyenlerin oranı yüzde 72. Türkiye’de yaşayanlar başkalarına yani kendi grupları dışında olanlara güvenmiyorlar. Bir toplumu bir arada tutan en önemli unsurların başında güven geldiğine göre durum Türkiye açısından vahim demektir. Güvensizlik ötekileştirmeyi getiriyor. Bunun da Nilüfer Narlı’nın uyardığı gibi “insanlıkdışılandırmaya” (dehumanization) yol açması zor değil. Bence araştırmadaki en önemli veriler Türkiye’de vatandaşlık anlayışının laik bir temelde oluşmamış olduğunu gösterenler. Türkiye’de insanların yüzde 51’i kendilerini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı diye tanımlıyor. Müslüman veya Türk kimliğiyle tanımlayanların her biri yüzde 19. Türkiye’deki gayrimüslim algısı dehşet verici bir dışlayıcılık ve ötekileştirme tablosu sunuyor. Toplumun yüzde 90’lık kesiminin çevresinde Yahudi yok, yüzde 80’i ise herhangi bir gayrimüslim nüfusla temasta değil. Başka yorumcular komşu olarak gayrimüslimleri istememeye odaklandılar. Kanımca daha vahim olanlar “Türkiye Cumhuriyetine bağlılık algısı” ve “Gayrimüslimlerin görev almasından rahatsızlık” rakamları. Türkiye’nin Müslüman Türk vatandaşları Alevilerin yalnızca yüzde 54’ünün, Kürtlerin ise yüzde 38’inin devlete bağlı olduğu kanısında. Bu oran ateistlerde yüzde 20, Rumlarda 16, Ermeniler ve Yahudilerde ise yüzde 15. Gayrimüslimlerin kamu hizmetlerinde görev almalarına ise hiç sıcak bakılmıyor. Hele söz konusu güvenlik ve yargı bürokrasisi ise. Bu verilerin Türkiye’de Müslüman olmayanların gerçek ya da “makbul” vatandaş sayılamayacaklarına dair inancın sonucu olduğu ortada. Daha ötesine gidildiğinde Cumhuriyet’in en azından uygulamada gerçek anlamıyla laik bir vatandaşlık tanımı yapmadığını gösteriyor. Zaten üniversiteler dışında da kamu bürokrasisinde gayrimüslimlere neredeyse 70 yıldır rastlanmıyor. Bu verilerden ilerisinde Türkiye daha kapalı, “öteki”nden nefret eden bir toplum mu olacak yoksa bu verilerin de yardımıyla farklı olanla daha barışık bir anlayışa mı geçecek sorusu orta yerde duruyor. Birincisi kitle destekli faşizmi diğeri ise demokrasiyi kurmanın koşullarını oluşturur.
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR,

SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: