1 Nisan 2011 Cuma

SOÇİ’DE SOBELENMEK
YA DA
ANAVATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI ERKAN MUMCU’DAN BAŞBAKAN ERDOĞAN’A “SOÇİ” SORUSU?!

Soçi vak’ası?!

Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu, “bütçe görüşmeleri” sırasında, TBMM kürsüsünden Başbakan Erdoğan’a elifi elifine şöyle sesleniyordu:
“Sayın Başbakan, milletin hak ve hukuken gözetilmesi mi sır, yoksa Soçi’de Putin ile konuşulanlar mı sır?”
Ardından da ekliyordu:
“Yoksul sofralarına 40 kamerayla gidiyorsunuz, Ofer ile görüşmenizi inkar ediyorsunuz?”
Nitekim…
Mumcu, uzunca bir süredir parti grubunda yaptığı konuşmalarda da bu konuya yer veriyor.
Bulduğu her fırsatta, Başbakan Erdoğan’a “Soçi’de Putin ile ne konuştunuz, neyi bölüştünüz?” diye soruyor.
Mumcu’nun bu sözlerinin devamı ise muamma!
Çünkü içeriğe dair ser veriyor, sır vermiyor!
Oysa ki!..
Uzunca bir süredir “sanal ortam”da, bu görüşmenin içeriğine dair bir metin dolaşmakta!
Diplomasi kulislerinde yaptığım kısa bir ufuk turu sonrasında gördüm ki, G-7’lerin tamamı bu görüşmenin içeriğinden haberdar!
Yani…
Mumcu’nun bahsettiği anlamda, Türk halkı hariç, herkes konudan haberdar.
“Sır kapsamı”nda olan hiçbir şey kalmamış!
Bilmesi gereken herkes “Soçi vak’ası”ndan” haberdar!
O diyalogları dikkatle okuduğunuzda, Mumcu’nun Meclis kürsüsünden yaptığı “Soçi vurgusu”nun, ne anlama geldiğini daha net anlıyorsunuz.
Eğer, Soçi’de Erdoğan ve Putin arasında geçtiği iddia edilen bu diyaloglar doğru ise Başbakan Erdoğan, AK’babalar gibi yapılan özelleştirmeleri de dikkate alınacak olursa, hiç vakit kaybetmeden istifa etmelidir!
Devlet ciddiyeti bunu gerektirir.
Şimdi, eski AKP’li Bakan Erkan Mumcu’nun “Milletin hak ve hukuken gözetilmesi mi sır, yoksa Soçi’de Putin ile konuşulanlar mı sır?” diye Başbakan Erdoğan’a yönelttiği Soçi görüşmesinin üzerindeki sır perdesini aralıyorum.
Beyaz Saray’da “Net: 7 Dakika” süren görüşmenin ardından, Putin ile Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen “Soçi görüşmesi”nin diyaloglarını aynen yansıtıyorum:

SIRADA TÜRKİYE VAR

PUTİN: Sn. Başbakan; çok önemli bir dönemde bu toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Davetime “evet” dediğiniz için teşekkür ederim. Gri geçen ABD ziyareti sonrasında Rusya’yı, Türkiye’yi ve bölgemizi rahatlatacak ciddi kararlar alabileceğimizi ümit ediyorum.
RTE: Sn. Putin, Rusya’dan hep sıcak dostluk ve elimizi güçlendirecek yardım gördük. Bu konudaki şükranlarımızı arz etmek bir borç. Çok önemli bir süreçle karşı karşıyayız; haklısınız. ABD ziyareti biraz daha önümüzü netleştirdi.
PUTİN: ABD’nin bölgemizle dünyayla ilgili stratejilerini biliyorsunuz. Bu stratejiler Türkiye’de TSK, Dışişleri Bakanlığı ve diğer siyasal merkezlerce tepki ile karşılanıyor. Sn. Başbakan sizin de ABD politikalarına karşı reaksiyon içersinde olduğunuzu biliyoruz. Bu konuda her iki ülkenin derinlikli görüşmeler yapması çıkarlarımıza olacak. Irak’taki ABD politikaları orta ve uzun vadede İran, Suriye ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü bozacak. Bu tür askeri ve politik sonuçlar Avrasya coğrafyasını yeni bir savaş alanı haline dönüştürecektir. Biz bugün başta Kafkaslar; Irak; İran, Mavi Akım, Kıbrıs, Türki Cumhuriyetler, ABD, NATO, terör, AB ve Çin gibi konular üzerinde ortak bir strateji geliştirebilir miyiz, bir cephe oluşturabilir miyiz arayışı içinde olacağız.
RTE: Sn. Putin; Türkiye hem bir yol ayırımında; hem de değil. Bölgesel gelişmeler ABD’nin politikaları, AB’nin istekleri ülkemizin içindeki devletsel, etnik (Türk milliyetçiliğini kastediyor) ve dini odaklar; bağımsız, akılcı bir politika takip etmemizi engelliyorlar. Hem çok zor durumdayız, hem de iyi işbirliği ve stratejik imkanlara sahibiz. Böyle bir durum bazen açmaz olabiliyor. Biz de siyasi bir açmazla karşı karşıyayız. Bu ortak gündem üzerinde çok çalışmamız gerekecek. Ama hiç bir zaman ABD faktörünün oluşturduğu presi aşarak rahat hareket edemeyeceğiz.
PUTİN: Siyasal nezaketsizlik olarak algılamayın ama siz ve hükümetiniz; ABD ile aynı terminolojiyi kullanıyorsunuz. Fakat ABD; AK Parti iktidarından biliyoruz ki şikayetçi. Ayrıca Türkiye’nin içinde ABD ile ilişkilerinizden dolayı çok eleştiriliyorsunuz. ABD Avrasya’da zayıftır. Bu sebeple Irak’ı işgal etti. Bu sebeple Afganistan’da. Sırada Türkiye, Pakistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan var. Buralardaki yönetimlerin kendine sadık olmasını, askeri operasyonlarına karşı çıkmamasını ve askeri varlığına üs sağlamasını isteyecek. Gürcistan ve Ukrayna hamlelerine yenilerini ekleyecek. Ama biliniz ki, ABD gerçekten çok güçlü değil. Bu gerçeği görürseniz gelecek yıllarda ülkelerimizin birlikteliğinden büyük güç elde edebiliriz. Böyle bir düşünceye açık olup olmadığınızı çok merak ediyorum. Şayet bu düşünceye açıksanız bu günkü görüşme tarihi bir toplantının adı olacaktır.
RTE: ABD ile benim ve ülkemin ciddi sorunları olduğu, politikalarımızın uyuşmadığı, çıkarlarımızın çatıştığı doğru. Ama Türkiye-ABD ilişkileri çok eski ve bu ilişkilerin tarihine nüfuz edemedik. Çok değişik yerleşimleri var; TSK’nın ve Devlet sistemimizin içinde. Bağımsız hareket etme imkanım neredeyse yok. ABD beni şahsen istemez ise yapabileceğim çok fazla bir şey yok.
PUTİN: Yahudi lobisi ve yönetimdeki neo-con’ larla ilişkilerinizin iyi olduğunu biliyoruz. Bu ilişkiler pozisyonunuzu koruyacak kadar derin değil mi?.
RTE: ABD’nin veya “neo-con”ların baktığı bunlar değil. Devlet ve ordu; “biz bu başbakanla çalışmak istemiyoruz” derse, bir şansım olduğunu ve olacağına inanmıyorum. Aslında bu noktada kara bir alan var. ABD’nin partime desteğini inkar etmemin bir anlamı yok ama bunun bir garanti de sağlamadığını görmek gerekiyor. Partimin içinden bana alternatif arayabiliyorlar. Aslında bireysel olarak kendi politik geleceğim ve partimin devamından hem siz hem de ben şüphe içindeysek, görüşeceğimiz her şey dış politika sohbetine dönebilir. AB konusu mesela; orada AB bize yanlış yaptı. Kamuoyuna karşı yalan söylüyoruz. Kıbrıs’ta taviz verdik. Kürtlerle ilgili konularda ABD ve Ordu ile çatışıyoruz.

GÜL, BAŞBAKAN OLABİLİR

PUTİN: Sn. Erdoğan; tüm sorunlarınızı biliyoruz. Burada ortak hareket etmek mümkün. Rusya size çok büyük destekler sağlayabilir. ABD ile yavaş yavaş arayı açarken, Rusya ( ve belki İran, Çin; Almanya ) ile de başka bir süreci realize etmenin yollarını bulur ve bir cephe oluşturabiliriz. Türkiye’nin jeopolitik durumu, Rusya’nın enerji ve savunma sanayindeki teknolojik imkanları, İran ve Türk Cumhuriyetlerinin petrol ve doğal gaz kaynakları ABD’yi durduracak cepheyi oluşturmamızı sağlayabilir.
RTE: Bunu bizim Dışişleri ile müzakere etmek gerekir. Partimde Abdullah Gül’le konuşmam şart. Ordu bu işe nasıl bakar; ABD bu çabayı ne kadar kısa zamanda önler bilmiyorum.
PUTİN: Biz zaten geçmişte ordu ile bir temas sağladık. Ordu’nuz ABD’nin Türkiye ve Avrasya stratejisinden çok rahatsız. ABD, Avrasya’ya askeri anlamda da yerleşmek istiyor. Ama ABD için artık süreç tersine dönüyor. Güçlü değil. 2015’ten itibaren Birinci Dünya Savaşı öncesi nasıl bir ABD varsa öyle bir ABD ile karşı karşıya kalacağız. Bu konuyu ordu ile götürmek lazım. Mesela Kara Kuvvetleri Komutanı ABD’ye çok muhalif. Avrasya’daki birlik tezlerine sıcak. Abdullah Gül, İngilizler ve ABD ile iyi ilişkilere sahip. Sizin de ifade ettiğiniz gibi sizden sonra parti içi bir darbe ile o genel başkan ve başbakan olabilir. Eğer çok özel konulara girdimse beni bağışlayın ama burada güçlü bir lider olarak inisiyatif alıp konuyu Türkiye’nin bekasına getirip herkesi ikna edebilirsiniz.
RTE: Sn. Putin; bahsettiğiniz her husus çok ciddi.
PUTİN: Bu bir Yalta Toplantısı işlevi görebilir. Çok jeopolitik bir konu. Fakat askerleri ikna etmedeki başarınızı biliyoruz. Komuta kademelerine hakimiyetinizi ve bu hakimiyeti korumaktaki ustalığınızı izledik.
RTE: Medya, ordu, iş dünyası bize tabi imiş gibi görünüyor. Ama açıkçası ordunun nasıl davranacağı kestirilemez. Ben mevcut komuta kadememizin de her şeye hakim olduğuna inanmıyorum.
PUTİN: Sn. Erdoğan; güçlü ve zayıf yönlerinizi biliyoruz. ABD’nin Rusya kadar bilgiye sahip olmadığını söyleyebilirim.
RTE: Tam olarak ne demek istiyorsunuz.
PUTİN: Eğer ABD’yi de tatmin etmeyen politikalarınız devam edecek olursa; iktidarınız -bizim tespitimize göre- çok uzun sürmeyecek. Ayrıca ekonominizin kırılganlığı devam ediyor. Bu ise İMF’nin ve Dünya Bankası’nın yani dolaylı olarak ABD’nin sisteminizi içeriden ele geçirmesi anlamına geliyor. Eğer yakınlarda bir ekonomik kriz çıkarsa ki Eylül ve Ekim aylarında ( isteseniz de önleyemeyeceğiniz ) bir kriz çıkabilir. Bu sizin ve tüm bakanlarınızın bir yargı sürecine –yüce divan dediğiniz süreç- girmesi anlamına gelecektir. Duyumlarımız bu yönde.
RTE: Aynı endişe bende fazlasıyla var. Hatta bazı paşalar bize destek verdi diye de Divan-ı Harbe gidebilir değerlendirmeleri son zamanlarda artarak yayılıyor.
PUTİN: IMF’nin, Dünya Bankası’nın, ABD’nin ve onların arkasındaki güçlerin taktiğini biliyorsunuz. Kredi derecelendirme kuruluşları, uluslararası finans çevreleri, medya ve danışmanlık kuruluşları sıcak para ve kredi notunuz ile oynasalar aniden krize giriyorsunuz. Biz’de, Arjantin’de, Uzak Doğu’da ve Türkiye’de böyle yaptılar; biliyorsunuz. Yani siz onlar için değişmez bir oyuncu değilsiniz.
RTE: Haklısınız. Oyunu böyle oynuyorlar. Ama şimdi Rusya’nın bu kuvvete karşı koyabileceğini mi söylüyorsunuz.

ÇİN & RUSYA YAKINLAŞMASI

PUTİN: Şu anda çok güçlüyüz. ABD’nin zayıf yönlerini biliyoruz. Çok büyük bir avantajla karşı karşıyayız. Bunu değerlendirmek gerek.
RTE: Sn. Putin; beni heyecanlandırıyorsunuz. Ama bu konuları benim; ekibimle enine boyuna tartışmam gerek. Siz gerçekten çok hazırlıklısınız.
PUTİN: Sn. Erdoğan; siz de öyle. Çin ve Rusya yakınlaşmasını izliyorsunuz. Bu yakınlaşmayı katkıda bulunacak ülkeler var. ABD’nin Türkiye’ye, Irak’a, Suriye’ye, Mısır’a, Körfez Ülkeleri’ne, Pakistan’a, Gürcistan’a, Azerbaycan’a yerleşme ve Japonya ve Almanya’yı bir araya getirmeme stratejisi iflas ederse coğrafyamızın, petrol, doğalgaz ve diğer yeraltı ve üstü varlıkları ile yeni ABD olmaması imkansız. Çin’i, son zamanlardaki Moskova ve St. Petersburg’u gördünüz; biliyorsunuz. Hepimiz hem tehdit altında hem de yeni bir dönemin kapısındayız.
RTE: Kıbrıs konusunda çok zor durumdayız. Devletin bazı birimleri ve ordu bizi zorluyor. Kıbrıs’ın tanınması yönünde ağırlığınız olan ülkeler üzerinde bir baskı oluştursanız...
PUTİN: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını sürdürmesi Türkiye’nin varlığını sürdürmesi demektir. Sn. Erdoğan, Kıbrıs konusunda çok yanlış davrandınız. Kaybetmek üzeresiniz. Bizim sağlayacağımız destek kayıpları telafi edemez. Bizim kaynaklarımız; devletinizin bu konuyu vatana ihanet çerçevesinde değerlendirdiğini, ama AB ve ABD baskısından hükümetinize ve şahsınıza yönelik hukuki girişimlerde şimdilik bulunmadığını söylüyor. Sizin yerinize olsam AB ve Kıbrıs konusunda yavaş davranırdım. Ama yine de ABD’ye karşı bir cephe oluşturmak adına Türkiye ile Kıbıs konusunda aynı çizgide durabiliriz.
RTE: Bu adımınızı karşılıksız bırakmayız.
PUTİN: Konuştuğumuz hususlarda çalışma grupları oluşturmalıyız.
RTE: Dediğim gibi bu konuda resmi ortamda geniş bir alan yok. Önce gayri resmi olarak bu konularda çalışmak; sonra da bunu Dışişleri’nin, Ordu’nun ve Hükümet’in önüne getirmek uygun olur.
PUTİN: Ordu’da Kara Kuvvetleri’nden bize sıcak yaklaşım olduğunu söylemiştim. Hüseyin Kıvrıkoğlu dönemindeki eğilim devam etse; siz de iş dünyasındaki bağlantılarınız arcılığı ile bazı paşaları etkileseniz işimiz kolaylaşır.
RTE: Sn. Putin, bu girişim mayınlar üzerinde yürümek gibi.
PUTİN: Bazı riskler alınabilirse hem ülkelerimiz hem de bizler tarih için olumlu malzemeler hazırlamış oluruz. Bilmelisiniz ki yeni dönem hem Türkiye için hem Rusya için doğru stratejiler izlenir ve uygun ittifaklar kurulursa büyük fırsatlar vadediyor. Aksi takdirde de bölgemizdeki tüm devletler petrol ve enerji kaynaklarından kaynaklanan tehditler yaşayacak. Bu bağlamda mesela Irak konusunda ortak politika izlememiz lazım. Irak bölünürse bu tüm coğrafyayı etkiler. Ayrıca Irak’ın ABD’nin tam kontrolünden kurtulması gerekir.
RTE: Irak giderek tüm ülkelerin kontrolünden çıkıyor. Bu hızla devam ederse petrol girdabı küresel aktörleri oradaki rekabete çeker ve bölge savaş alanına döner. Bu konuda özellikle PKK terörü Türkiye’yi çok rahatsız ediyor.
PUTİN: İsrail’in Gazze’den çekilme planını nasıl karşılıyorsunuz?
RTE: Çok olumlu!
PUTİN: İsrail’in bu hamlesinin küresel kaosu tetikleyici ve terörün ivmesini artırıcı bir boyutu olacağını düşünüyoruz. İşgal ve insani boyutu dikkate alarak düşünüldüğünde İsrail bizim de desteklediğimiz olumlu bir karar aldı. Ama bu kararın sonuçlarının ABD’nin Avrasya politikasına hizmet edeceğini görmek de bir gereklilik. Filistinlilerin elde ettiği sonuç sevindirici ama ABD bölgemizdeki çok etnikli ülkeleri bu sonuçtan sonra terör olgusu ile bölünmeye ya da kendi kurguladığı Irak türü federal yapılara dönüştürmek için hızlandırılmış bir uğraş içinde olacaktır. ABD küçük devletler çağı başlatmak istiyor. Şehir devletleri çağı da denebilir buna. Bir sürü ABD’ye bağımlı ülke.

RTE: ULUS DEVLETE KARŞIYIM!

RTE: Çok tehlikeli bir iş olur bu. Kimse buna hazır değil.
PUTİN: Sn. Erdoğan; bu nedenle terörle ilgili konularda daha çok işbirliği yapmalıyız. Türkiye Kafkaslar’daki bir çok muhtar devletin toplulukları ile akraba. Rusya’nın içinde müslüman nüfus önemli oranlara ulaşmış durumda. Türk ve Müslüman muhtar cumhuriyetler var. Şimdilik bir çoğunda ayrılma isteği ve terör yok. Ama önümüzdeki dönemde olabilir. Bu konuda işbirliği içinde olmak çok önemli.
RTE: Bu konuyu partimde ve hükümette konuşmak zorundayım. Ben bireysel olarak ulus-devlet kavramına karşıyım. Ama İslami bir yaklaşım sorunları çözebilir.
PUTİN: Sn. Erdoğan; bu sözünüzü teröre destek olarak almak mümkün. Bu konuda bireysel görüşler değil barışa, rasyoneliteye ve birlikte yaşam kültürüne hizmet etmeye ihtiyaç var. Aksi takdirde küçük devletçikleri savunmasız olmalarından dolayı sömürüye açık hale getirmiş olursunuz. Sn. Erdoğan çok korktuğunuz komünizm vahşi kapitalizmin tatbikinden doğdu.
RTE: Yanlış anlaşılıyorum. Biz parti ve hükümet programında üniter devlet ve millet yapısına vurgu yaptık.
PUTİN: Sn. Erdoğan her ikimizde şark kurnazlığını biliriz. Biz, partinizde ve hükümette “ümmetçiliğin” hakim ideoloji olduğunu biliyoruz.
RTE: Sn. Putin; teröre, etnik, dinsel ve bölgesel milliyetçiliğe karşı olduğumuzu söylüyoruz.
PUTİN: Uygulama sözünüzü destekliyor mu? Bu konuda Türkiye’de şüpheler hayli yüksek.
RTE: Bu konuda farklı düşünüyoruz Sn. Putin!
PUTİN: Sn. Erdoğan; bu görüşme daha önce söylediğim gibi Yalta toplantısı kadar önemli olabilir. Çok kritik bir süreç başlıyor; dünya için, Rusya için, Türkiye için. Bu sürecin SSCB’nin yıkılmasından daha önemli olduğu söylenebilir. Doğru yerde, doğru devletler, doğru ittifaklar yapabilirlerse dünya yeni kan ve gözyaşı trajedileri ile karşılaşmaz.
RTE: Bunu ben de arzu ediyorum.
PUTİN: Mavi Akım; yani ülkelerin birbirine artan bağımlılığı, Türkiye’nin enerji yollarının kesiştiği ve enerji üssü olma stratejisi ile örtüştürülürse önümüzde iyi ufuklar var demektir. Mavi Akım projesinin askeri, siyasi, ekonomik, jeopolitik, kültürel ve dini derinliklerinin oluşturulması gerekir.
RTE: Sn. Putin; ben bu konuda daha önce söylediğim gibi sizin kadar hazırlıklı değilim. Mavi Akım konusunda Rusya ve Türk şirketleri arasındaki anlaşmaların iç piyasadaki fiyatlara tesiri bizim öncelikli konumuz oldu. Türkiye’nin zarara uğratıldığına inanıyorduk.
PUTİN: Olayın şirketler boyutunu bırakalım; global politika ve global enerji eğilimlerine bakalım. Türkiye’deki enerji fiyatları mikro bir husus ve seçimlerle ilgili bir konudur. Mavi Akım’ın arka planına; yani ücretlendirme stratejilerine hükümet ve parti olarak son dönemde vakıf oldunuz. Bireysel ve devletsel anlamdaki imkanlar umarım sizi hayli sarsmıştır.
RTE: Gerçekten çok büyük avantajlar var.

ABD’Yİ SATMAYA HAZIRIM?!

PUTİN: Şimdi bu hususu devletler bazında düşünmek gerekiyor. Siz buna hazırlanırsanız daha farklı işbirlikleri gelişecektir. Rusya Türkiye ile ilişkilerinin boyutunu farklılaştırmak istemektedir. Bunu sizinle yapabilmeyi ümit ediyoruz.
RTE: Buradaki bu kapsamlı konuları görüşmek için ben de çok hazırlıklı olsaydım enteresan bir tablo oluşabilirdi. Sn. Putin genelde aynı düşünüyoruz. ABD konusunda benim bireysel ve Türkiye’nin devletsel endişeleri var.
PUTİN: ABD’nin sizi gözden çıkardığı söyleniyor. Buna ne kadar inandığınızı bilmek bizim için önemli.
RTE: Sn. Putin; siz de iyi bilirsiniz ki, bu konu sadece benim kontrolümde değil. ABD’nin mevcut meclis tablosu karşısında yapabileceği çok fazla bir şey yok. Gözden çıkarsa bile AK Parti’nin alternatifi oluşmadı. Bu partimin elini güçlendiriyor, ama partinin akibeti hakkında bir şey söylemek zor. Türkiye’de her an her şey olabilir.
PUTİN: Meyve ihracatında yaşadığınız Akdeniz Sineği sorunu konusunda ne düşünüyorsunuz? Bizim izlenimimiz bir ihracat sorunu olmasının hükümeti fazla rahatsız etmediği yönünde.
RTE: Olayın üretici boyutunda yaşananlar hükümeti rahatsız ediyor. Ancak tüketicinin düşük fiyatla ürün alması da yine hükümetin ve AK Parti’nin başarı hanesine kaydediliyor. Sayıca az üreticilerin şikayetini sayıca çok tüketicilerin memnuniyeti bastırıyor.
PUTİN: İlginç bir politik paradoks.
RTE: Evet.
PUTİN: Ama bu tür paradoksların kullanım süresi çok kısa, sonuçları ise tahrip edici olabiliyor. Rusya’ da biz bunu çok yaşadık. Özellikle komünizm döneminde...
RTE: Sn. Putin; ABD’ye karşı bir alternatif üretimi konusunda bizim parti olarak ideolojik bir azim ve araştırmamız her zaman oldu; olacak da. Ben hem bireysel olarak, hem ideolojik olarak, hem de ülke olarak bu arayışa sıcak yaklaşıyorum.
PUTİN: Ülkenizde yaşayan insanların bilinçaltlarında tarihten gelen bir Rus ve Komünizm korkusu olduğunu biliyorum. Bu konuyu yenmek ilk işimiz olmalı.
RTE: Bu konuda Rusya’ya daha çok iş düştüğünü söylemek gerekiyor.
PUTİN: Zihinsel alışkanlıklarımız bu konuda bir başka engel. Bu engelleri aşabilirsek Rus-Türk ilişkilerinde bir devrim yaşanacaktır demektir. Sn. Erdoğan bu ilişkilerdeki bireysel fırsatları da daima göz önünde bulundurmamızı özellikle istiyorum. Fakat ABD ile bireysel ve partisel ilişkileriniz bizim için hala bir soru işareti olmaya devam edecek. Bu soru işaretlerini sonlandırmak size düşüyor.
RTE: ABD konusunda bir zihin karışıklığımız var. ABD’ye güvenilmeyeceğini biliyorum. Ama bir işbirliği doğdu, devletlere rağmen. Şimdi de devletlere rağmen bozulan bir işbirliğimiz var. Dün Ilımlı İslam’ı destekleyenler şimdi mesafeli davranıyorlar. Sanki ABD-Türkiye ilişkilerine geleneksel renk hakim oluyor gibi. Bu süreç böyle devam ederse Ak Parti oyunun dışında kalır. Açıkçası ben de ABD’nin şu anda AK Parti ve şahsım hakkında iyi düşünmediğini biliyorum. Bu düşünce işimizi kolaylaştıracak Sn.Putin.
PUTİN: Birçok konuda net olmadığınızı görüyorum; Sn. Erdoğan...
RTE: Bu konuda haklısınız.
PUTİN: Türkiye hızlı bir özelleştirme sürecine giriyor. Önemli özelleştirmeler yapacaksınız. Tüpraş ve Erdemir özellikle ilgilendiğimiz özelleştirmeler. Erdemir üzerinde çok duruyoruz. Bu konuda işbirliği yapabiliriz. Rus şirketleri ilgi duyuyor. Onların önemli isimlerini sizinle tanıştırmak istiyorum; uygun görürseniz.
RTE: Memnuniyetle. Özelleştirmede iyi rakamlar yakalamak istiyoruz.

“TAMAMEN DUYGUSAL” TEKLİF

PUTİN: Çok özel anlaşmalar üretilebilir. Mavi Akım’da olduğu gibi özel avantajlar sağlanabilir!
RTE: Anlıyorum; bunları değerlendirmek isterim! Bu konuda hükümetteki ve iş dünyasındaki bazı arkadaşlarımızla daha geniş kapsamlı görüşmeler yapılabilir. Öngörüşmeleri yapan bir ekipten bahsedildi. Bu konuda Maliye Bakanı öncülüğünde bir program oluşturulmuştu. Rus sermayesini Türkiye’ye çekelim diye. Fethullah Hoca ekibi, eski Mavi Akım ekibinden isimler, bazı eski politikacılar bize değişik tekliflerle geldiler.
PUTİN: Bunların hepsini değerlendirmek bugün mümkün. Ayrıca GSM şirketi Türkcell’e bir Rus firması ortak olmak istiyor. Ekonomi bürokrasisinin engel çıkarmaması bizi sevindirecek. Rus sermayesinin Türkiye’ye girmesi için iyi bir yol Türkcell.
RTE: Türkcell konusunda bürokrasinin ve devletin güven sorunu oluştu. Ayrıca bir bakanımızla görüşülerek; konuyu gündeme getirdiler. Rus firmaları yanlış isimler üzerinden Türkiye’ye girmek istiyorlar.
PUTİN: Sıcak yaklaşımlarla iş yaparsınız. Ben bu konuda adı geçen Bakan’ın (Kürşat Tüzmen) yaklaşımlarının olumlu olduğunu duydum. Bazı özelleştirme operasyonlarında size yakın isimlerin Araplar ve Yahudilerle birlikte hareket etme arayışları içinde olduğunu gördük. Türkcell konusu önemli. Partner değiştirmek gerekiyorsa bu yapılabilir.
RTE: İşler bu yaklaşımla kolaylaşır.
PUTİN: Daha yakın ilişkiler geliştirmek gerekiyor. ABD’yi, IMF’yi tolere etme girişimlerinizde Rus sermayesi ve etkileyebileceğimiz diğer sermaye gruplarını gözönünde bulundurmanız elinizi kuvvetlendirecek. Rusya’da büyük işler yapan gruplar var. Onlarla ilişkilerinizin son dönem sorunlu olmaya başladığını görüyoruz.
RTE: Bir çoğu siyasal devamlılığımız olmadığını düşünüyor.
PUTİN: Biz sizi ve hükümetinizi total olarak destekleyebiliriz. Bu tüm sıkıntıları giderir. İlişkilerimizi incelerseniz Türkiye’ye zor zamanlarında hep yardımcı olduk.
RTE: Sn. Putin bundan eminim. Ben bireysel olarak Rusya ile ilişkilerin ABD ile ilişkilerden daha iyi gideceğine eminim. Bu konudaki tüm fırsatları değerlendireceğim.
PUTİN: Bireysel olarak ne yapacağınız konusundaki zihin karışıklığınız bizi endişelendiriyor. Zayıf bir profil veriyorsunuz. ABD’yi tümüyle silip atamazsınız. Ama bir çok yöntem kullanılabilir uluslararası ilişkilerde. Bazı yöntemler de birlikte bulunabilir.
RTE: Tabii ki; Sn. Putin. Bir günde bu kadar önemli konuları ele almamız zor. Bugün ABD’ye ekonomik ve siyasi bir alternatif oluşturma konusunda bir mutabakat oluşturalım. Bunun yanında Irak ve Kıbrıs’ta birlikte hareket edelim. Kafkaslar, Türk Cumhuriyetleri, Ermenistan kaynaklı sorunlarda biraz daha çalışalım. Bu birden köklü değişimler yapabileceğimiz bir husus değil. Bu konuda bizi anlayışla karşılayın. Zamana ve detay çalışmaya ihtiyacımız var.
PUTİN: Haklısınız. Peki bugün bizim Alfa Şirketinin Türkcell’le ortaklığı ve Erdemir’in özelleştirilmesi konusunu bir karara bağlasak iyi olacak. Önce Alfa’nın sahibini toplantıya alalım. Sizin Türkcell’le ilgili olarak bireysel bir talebiniz var mı?
RTE: Önce Alfa’nın sahibini dinleyelim. Bizim Bakan’la ve Karamehmet’le hangi konularda anlaştıklarını görelim. Edindiğim bilgiler anlaşmaya müdahalenin kaçınılmaz olduğu yönünde.
PUTİN: Bu toplantıya katılacak Alfa’nın sahibine telkinlerinizi ve isteklerinizi şimdi iletmeyecek misiniz?
RTE: Ağustos ayı içerisinde Alfa ile bir görüşme daha yaparız. Erdemir konusunu da Ağustos’ta kararlaştırırız.
PUTİN: Nasıl olacak?
RTE: Çok gizli bir görüşme yapılabilir. İki günlük bir çalışma ile çok kapsamlı bir görüşme yapılır. Bunu Antalya’da ya da İstanbul’da yapabiliriz. Ya da ben iki günlüğüne tekrar Soçi’ye gelebilirim.
PUTİN: Tamam o halde.... Alfa ile tanışalım. Sn. Erdoğan bu görüşmeyi bir başka ortamda yapalım. Daha sonra Erdemir özelleştirmesi ve Savunma Sanayi ihaleleri için iki ayrı grupla daha görüşelim.
RTE: Hay hay...

Sevgiler
Hayrullah Mahmud
29 Aralık 2005


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: