1 Ekim 2010 Cuma

HADİ BY

“Komplo teorisyeni” diyorlar düşünen ve gözlem yapanlara. Tek bağı ve derdi ülkesi olan sivil vatandaşların analizlerini ciddiye alın derim ben.Çünkü hiçbir çıkar ve beklentisi olmayan bu insanların düşünceleri, herhangi bir gazetede yazanlardan;ya da herhangi bir siyasi partinin mensuplarından çok daha net ve arıdır.Her gazetenin sahibinin bir iş adamı olduğu ülkede vergi kırbacını sallayan hükümetler olacaktır.Bu kırbaç darbelerinden korkan yada hükümetin borazancılığına soyunacak olanları beklemekte olağan.Gazete ve TV kanallarının bir siyasi partinin olması da bundan farklı değildir.Yazdıkları istediği kadar doğru da olsa araya sokulan parti propagandalarının (en azından bende) iticiliği inkar edilemez.Oy alabilmek için atılan taklar,geçmişin hatalarını kapama telaşı çok net görülüyor.Hele sloganlaşan analizler,klasikleşmiş kanal davetlileriyle sevilen bir şahsiyet bile olsa insanda tiksinti oluşturur.
Ben uzun lafı sevmem.
Kısacası medyamız tam bir cacık olmuş durumda ve ben onlardan hiçbir şey beklemiyorum. Sadece haberleri versinler yeter.
Konumuza dönelim.
Aylardık aklımda olan ve arkadaşlarla her sohbetimizde kullandığım bir kelime var.”Numan’a dikkat”
Artık dikkati falan gerek kalmadı ve bu gün SP’den ayrıldığını söyledi. Okurum falan olmadığından bunları yazdığımda bilinmeyecek haliyle ama yine de internet denilen ortamda belki bu gün değil de yarın birileri okur ya da düşünsel bir günlüğüm olarak kalır. Çünkü şunu çok iyi bilirim ki sıradan bir rakamsal işlem bile üniversite kitabının içerisinden çıktığında o sararmış sayfa sizi o anlara götürür ve zaman ki geriye döndürülemeyen o şey tüm açıklığıyla oraya sabitlenmiştir.
Anlaşılan her zamanki gibi net ve kısa olan analizlerimi ders çalışmayan küçük tembelime bağıran anne çığlıkları arasında en sonlara sıkıştıracağım.
Gel de gir konuya.
“Biraz alçak sesle çalışın” demeye cesaretim yok lakin ben sadece düşünüyorum, onlar çalışıyor. Fırça yiyecek havamda da değilim.
Pata küte yazı vereyim gitsin.
Sanat ve estetiğin içerisine Ankara’nın göbeğinde tükürdüğümüzden beri unuttuk zaten. Şimdi Glokal forumlarla yani lokal+global, yani bölge bölge yada pare pare, yani diş çürüğü gibi çek kurtul mantığıyla ülkemizi global çetelere satanlarla mücadele etmekten estetik mi kaldı. Köylü kurnazlığına eklenmiş yaşlı bilgiçliğini belirten “Gelen yedi giden yedi,cebini doldurup gidiyor oğul” mantığını şekillendirmek için medya ve karakterini globalleştirmemiş aydın gerekli ama durum yukarıda.Cümle doğrumudur?
Doğrudur ama bir bıtkınlık,bir “koyver gitsin” ve birazda “ha siktir” saklar içinde.“Okumuşsun iyide bak bende biliyorum”
Oysa bilinen uzun yaşam sürecin de olayın nakaratından alınmış birkaç cümlenin kahvehane ağzı söylemidir. Nakarat değiştirilse bütün ezber bozulur ve bozuldu. Atatürk’ün gözlerini kapadığı günden beri kötü yönetilen ülke tam kıvamına geldi ve artık rejim değişikliğine sürükleniyor desem ne fark eder. “Gelen vurdu giden vurdu” şarkısını söyleyen milyonlar varken. Özal ürünü ekonomist Anayasa mahkemesi başkanımız Haşim Kılıç söyledi dün:
“Bence ilk 3 maddeyi dondurmak, evrensel hukuk kurallarına uygun değil. Ben ilk 3 maddeyi donmuş maddeler olarak görmüyorum.
Aksi halde Anayasa'yı dondurursunuz. Hukuk devletini, demokrasiyi, laikliği geri götüren uygulamaya geçit verilemez.”
Yani ilk üç maddeye dokandır ama iyi dokandır diyor Kılıç. İyi görece bir kavram. Kime göre iyi?
Neye göre iyi?
Sana iyi gelen bana iyi mi?
Nedir o maddeler?
“Mısır piramitlerini Türkiye’den çalmışlar. İsmet İnönü evetçilere transfer olmuş.”  Sorularına mantıklı açıklamalar yapmaya çalışan gençlik.
“Alooo. Akşam televizyona çıktım, güzel çıktım mı kız. İzledin mi?”
 Modundayken bilmemesi normal.
Yazayım:
Madde 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Madde 3- Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.
Biricik ekonomiden Anayasa mahkemesine terfili ve dünyada eşi benzeri olmayan Haşim Kılıç bunların neresini iyi yönde düzeltmeyi düşünüyor acaba?
Hadi başlıyorum komplo teorilerime. Eleştirel düşünüyorsun o halde komplocusun, hatta Ergenekoncu, ay ışıkçı, sarıkızcı vb. olabilirsin. Neticede piramitleri Türkiye’den götürüldüğüne mantıklı açıklama yapanların gözünde öcü olursun. Bu kadar ayrıntılarla neden doldursunlar ki beyinlerini.Kısaca O’cu,Bu’cu diyeceğine öcü dersin gider.
“bir eliminde epileydi,bir elimde ayna.Umurumda mı dünya”
“Yada kıçımda levis,cebimde kameralı telefon.Umurumda mı dünya.Gerçi peder kontur yüklemedi.Ama mesaj atıyorum bol bol.Var mı?Benden delikanlısı.”
Aha dur.
“Aysun yeni bir telefon aldırmış. Çok delikanlı kız çıktı”
Giremedim konuya.
Uzun yazı yazmayı da sevmiyorum.
Buda böyle olsun.
Hadi bay!
Bay değil miş By miş. Geçen tv de şiddetle kınandı.
Utandım cehaletimden.


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: