17 Ağustos 2010 Salı

TESLİMİYETTE SON HALKA; YOKSULA KÖMÜRÜ AMERİKAN ŞEHİR TEMSİLCİSİ DAĞITACAK
‘Obama Amca, sen yeter ki darılma’
Sadece yoksula kömürü değil, iftar çadırı kurup, “Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve Dışişleri Bakanımız adına sevap toplamayı” da Amerikalı şehir temsilcileri yapacaklar! Bizim kaymakamların, valilerin, belediye başkanlarının üzerindeki yükü azaltacaklar!
Doğru mu bu?
O noktaya gidiyor!
İzmir Milletvekili Prof. Dr. Oğuz Oyan’ın 30 gün önce Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’na sorduğu “ABD Büyükelçiliğinin Konya, Kayseri, İzmir kentlerimize şehir temsilcileri atadığı gerçek mi, bunların görevi ne olacak?” ana fikirli sorusuna yanıt verildi.
ABD Büyükelçiliği var.
ABD Başkonsolosluğu var.
ABD Konsolosluk Ajanları var.
ABD Fahri Konsolosları var da var.
Bunlara ilave olarak; başka hiçbir ülkede olmayan “ABD Şehir temsilcileri Konya, Kayseri ve İzmir’e atandı...” görevlerine başladılar.
100 yıldır görülmedik sıcak!
150 yıldır rastlanmadık nem!
Sıcağa ve neme aldırmadan ve ramazandır oruçlu ağız diye yüksünmeden; canla başla çalışıyorlar. Şehir merkezlerinde, ilçelerinde, köylerinde bilgi topluyorlar.
* * *
Amerikan şehir temsilcilerimiz; kentlerin önde gelenleriyle görüşüyor, kanaat önderlerinin nabzını tutuyor; Türkiye’de gerçekte “Who is in charge?” (güç aslında kimin elinde) sondajları yapıyor, raporluyorlar.
Teslimiyette son halka!
Bizim Dışişleri Bakanı uzun uzun; dostluk-işbirliği-stratejik ortaklık-fazla teması kolaylaştırma türü faydaları sayıp döküyor.
Allah! Allah!
Bu ne çelikten bağlılıktır!
Daha geçen ay bizim Başbakan Kanada’ya 20’ler toplantısına gittiğinde ABD Başkanı Obama ile görüşmek istedi. Maç seyrediyor dediler.
Kapısında 45 dakika beklettiler.
Böyle bir tablo varken; ABD’ye bugüne kadar benzeri olmayan “şehir temsilciliği” vermekle; “Obama Amca lütfen bana kızıp darılma... Senin gösterdiğin yoldan bir milim sapmadan yürümeye devam ediyorum...” demek istediler.
* * *
Türkiye’nin sorması gerekir!
ABD’nin Kuzey Irak’da 130 bin askeri ve kurdurup desteklediği Irak Hükümeti ile Barzani güçleri var. 4. Cenevre Sözleşmesi’ne göre, ABD askerinin Kuzey Irak’taki PKK terörünü yok etme, yakalayıp Türkiye’ye teslim etme mecburiyeti bulunuyor. Bunu yapamıyorsa Türk
Ordusuna “sıcak takip imkanı verip”
terörün yok edilmesine destek sunması gerekiyor.
ABD ikisini de yapmıyor.
PKK’yı bitirmiyor. TSK’ya da izin
vermiyor.
Konya’ya, Kayseri’ye, İzmir’e “şehir temsilcileri” yerleştiriyor. Bizim Başbakan ile Dışişleri Bakanı, kapı önünde 45 dakikalık dik duruşta!
Yoksula kömür dağıtımı da alırlar!
* Necati Doğru / Sözcü 

HASAN DEMİR-YENİÇAĞ GAZETESİNDEN  ALINTIDIR
……………………
ABD Dışişleri Bakanlığı Genel Teftiş Bürosu birkaç gün önce ülkesinin Türkiye’deki temsilcilikleri ile ilgili bir rapor yayımladı. “Türkiye hem bölgesel hem yerel çapta yeni bir hareketlilik zeminine girdi” notu düşülen raporun ilginç ayrıntılarından biri de, kamuoyuna sunulurken bazı bölümlerinin “silinmiş” yani “sansürlenmiş” olması. Kim bilir o sansürlenmiş bölümlerde neler var? 
Raporun silinmemiş bölümlerini okurken bile ABD’nin Türkiye’deki gelişmelerden oldukça heyecan duyduğunu hissetmek mümkün. ABD’yi heyecanlandıran Türkiye’deki bu: a) Bölgesel, b) Yerel hareketliliklerin neler olduğu kafamıza takılmıyor değil. Türkiye’nin (acilen) masaya yatırılmış olması sadece ABD Dışişleri Bakanlığı Genel Teftiş Raporu ile kalsa belki “rutin bir işlem” dir der, rahatlayabiliriz. Ama ABD’li müfettişler Türkiye’den çantalarında böyle bir raporla Beyaz Saray’a doğru yol alırken ABD Dışişleri Bakanlığı’nın özel salonlarından birinde Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Başkanlığında konusu Türkiye olan “özel bir toplantıda” daha yapılmaktadır. Katılımcılar arasında Dışişleri Bakan Müsteşarı Jack Lew, Bakan Yardımcısı Phil Gordon ve Politika Planlama Direktörü Anne Marie Slaughter’in de olduğu Türkiye ile ilgili resmi ve sivil uzmanların davet edildiği toplantının resmi adı ise, “Türkiye Politikası Oturumu”dur. 
Birleşmiş Milletler’e üye 190 civarında ülke var. Başında, “Irak’tan çekilme” ve “Afganistan’da Taliban’a boyun eğme” hatta  “İran’ın nükleer güce kavuşması” ve “Pakistan’ın Taliban’a desteği” gibi onca gaile varken Müfettişlerinin  “Türkiye’de ilginç şeyler oluyor” raporları hazırlaması ve Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye ile ilgili özel bir toplantı düzenleme sebepleri, herhalde, Ramazan ayında Türk tüketicilerin yükselen et fiyatlarından ABD’nin duyduğu sıkıntı olmasa gerek. 
Türkiye Dışişleri Bakanlığı müfettişleri Suriye’de uzun bir çalışma yapıp, “Ülkede ilginç şeyler oluyor” başlıklı bir rapor hazırlasa ve Türk Dışişleri Bakanlığı da özel bir oturumda “Suriye’de neler oluyor” konusunu tartışsa, Şam bundan tedirgin olmaz mı? “Ne yapıyorsun ey komşu” diye sormaz mı? Elbette tedirgin olur, elbette sorar. Ama Türkiye’yi yönetenler ABD’nin Türkiye hakkındaki bu hareketliliğinden zerre rahatsız değiller. Dışişleri Bakanı’na göre ise, Bütün bunlar Türkiye’nin önemini gösteriyor.
 Hayret bir şey. 
Demek ki Rusya’nın ABD için önemi yok, Almanya’nın, İngiltere’nin, Çin’in önemi yok. Öyle ya ABD Dışişleri Bakanlığı Teftiş Bürosu müfettişleri bu ülkelerle ilgili “ilginç şeyler oluyor” raporları hazırlamıyor ve ABD Dışişleri Bakanlığı salonlarında bu ülkelerle ilgili eş zamanlı yüksek katılımlı toplantılar düzenlenerek adı geçen ülkeler masaya yatırılmıyor!
 Geçekten tedirginiz. Tedirginiz çünkü bu gelişmelerle birlikte Türkiye içi ve çevresindeki gelişmeleri ve Avrupa merkezlerinde, “Türkiye’de 2011’de iç savaş çıkartılacak” rapor ve hazırlıklarına müşterek kulak verdiğimizde... Türkiye’de bir iç savaşın, bölgede ise bir Kürdistan yapılanmasının ayak seslerini duyuyor gibi oluyoruz.
 Bu gelişmeye Türkiye içinden bir parti “cebren” bir başka parti ise “hile ile” çanak tutuyor, bunu da görüyoruz...
Hasan DEMİR-YENİÇAĞ




"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: