21 Temmuz 2010 Çarşamba

KIRLANGIÇLARIN UYUMADIĞI ŞEHİR



Kırlangıçların bu derece harika bir moledi ile öttüğünü kaç kişi bilir. Her sabah gözlerimi açıp başımı yastıktan kaldırmadan; gözlerimle aynı yerde, açık pencerenin önünden geçen elektrik kablosunda, dünkü yerinden bir santim sapmadan, uzun, rahatsız etmeyen zengin bir melodi ile öten güzel canlı. Yaz gecelerinin geç yatışlarına rağmen beni erkenden kaldıran o eşsiz ses. Odamın içerisine bakan küçük gözleriyle, sabırla tüm yorgunluğumu alan küçük dostum.
Bu yazıyı burada yazmalıydım. Ve buranın adını “kırlangıçların uyumadığı şehir” koymalıydım.
Ama her şey yolunda değil bu şehirde.
Bakıp ta gören gözlerin kırlangıçların uyumadığı şehirde de kuşatmanın tüm hızla devam ettiğini görmek mümkün.
Daha başınızı yastıktan kaldırmadan cama yansıyan belediye çöp arabasının erken saatlerde görevini yapıyor oluşuna saygı duyar bilirsiniz. Hatta Akp’li belediyenin balıkçı kasabasına turistlik bir hava verdiği renkli taşlarla kaplanan sokaklarla gurur duya bilirsiniz. Sokak aralarına konulan spor aletleri ve çocuk oyun sahaları da “mutluluk verici” diyebilirsiniz.
Ama çöp arabasının üzerinde Türk bayrağına bitiştirilmiş mavi bol yıldızlı bayrağın anlamını bilmiyorsanız. Yada kırlangıçların uyumadığı şehre turist olarak geldiyseniz. Gece geç vakitlere kadar, hatta sabaha kadar hiç durmayan tarım işçilerin açlık sınırında yaşadığını bilmiyorsanız. Taze meyve ve sebzeyi birinci elden alırken satan köylünün emeğini,hatta masrafını kurtarmadığını ve yakın bir gelecekte üretmekten vaz geçeceğini bilmiyorsanız.
Çanakkale sonunda “barış kenti” oldu.
Girişine tabelası da asıldı.

Çok başarılı, çok hoş bir söylem. Artık Çanakkale’ye geldiğinizde şehitlik gezmek falan yok. Kordonunda gezin, balık lokantalarında balığınızı yiyin, boğaz manzarasında gün batımını izleyin ve defolun gidin. Artık Çanakkale’de savaş konuşulmuyor, barış konuşuluyor. Emperyalist bu topraklara saldırmadı, unutun bunları. Eski yaraları kaşımayın. AB’ye gireceğiz. Çöp arabamızın üzerinde bile bayraklar birleşti. Siz hala çağ dışı bir zihniyetle şehitlik mi dolaşıyorsunuz?
Geçin bunları.
AB gibi güçlü bir devletin mandası olma şerefine erişmişken değiştirin kafalarınızı.
60.000 askerli ordusu, marşı, parası, anayasası olan bir ülkenin mandası olmak kime nasip olur.
Ne mutlu ki bize; tüm partilerimiz bunun bilincinde. Hepsinin parti tüzüğünde AB ye girmek var.Tek kutuplu dünyada ABD’nin silahlı gücü haline dönüşmüş NATO’da kalmak var.Ve yine ne mutlu ki bize dünyada ordusunun tamamını NATO’ya teslim etmiş ülkeyiz.NATO’da olmayan tek güvenlik gücümüz jandarmayı da Ergenekon’dan komuta kademesini içeriye tıktık.Elindeki yetkileri aldık,sivil mahkemelerde yargılanır hale getirdik.Polise ağır silah alma yetkisi verdik ve son olarak sınırların güvenliğini özel kurulacak birliklere bırakacağız.Böylece AB norm ve kriterlerine uyacağız.
Ayrıca İmralı sakini Apo’ya da AB standartlarında yaşama şansı tanıdık. Odasını genişlettik, ses yapan klimasını değiştirdik, yanına başka mahkûmlar verdik ve en son bordo berelileri adadan çektik. Yanlış anlamayın sırf AB’ye gire bilmek adına.
Kırlangıçların uyumadığı şehrin güzel kırlangıcı, sen sakın bunlara aldırma.
Sen yine her sabah beni güzel melodilerinle uyandır.
Uyandır ki uyumayayım, bunları göreyim.
Uyandır ki bu ihanetle mücadele edebileyim.





"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: