ALEVİLER BUNLARA KANMAZ-MALLAR (2)
Bir önceki yazımda Baykal’a yapılan şantajın rezillik boyutunu anlatmaya çalıştım.
Hala otururken uzun kollu kalkınca kısa kollu gömlekle görülen Baykal’ın kaseti yandaş medyada gerçek gibi sunula biliyor.Kanalların da kazık kadar adamlar 72,5 milyon insanın gözünün içine bakarak yalanlar sıralaya biliyor.
Bu gün başka bir boyutunu ele alacağım.
Bu şantajlar sadece siyasetçilere yapılmıyor. Tarihi gerçekleri dile getirenlerde,Atatürk’ü savunanlar da,AB ve NATO’yu eleştirenlerde bu şantajcıların hedefinde.
Peki, neden bu insanlar buna başvuruyor?
İşte çözülmesi gereken soru bu.
Çok basit; bu bizim yapımızdan kaynaklanıyor.
Emperyalist/Siyonist güçler bizim yeni birkaç özelliğimizi keşfettiler. Aslında güzel ve yararlı olan bu özelliği kendi çıkarları doğrultusunda kullanma yolunu seçtiler.
Nedir bu özellikler? Derseniz:
Ben buna doğal lobicilik diyorum.
Veya argosuyla dedikoduculukta denilebilir. Ama ben dedikoduculuğu kabul etmiyorum çünkü bu sadece onu-bunu çekiştirmekle sınırlı değil. Gerçekleri de, siyaseti de bizim halkımız bu şekilde öğreniyor.
Raflar dolusu kitaplar okuyarak, konferanslara katılarak, neredeyse yandaş yada değil tüm tartışma programlarını izleyerek, internetin sınırlarını zorlayarak derleyip topladığım düşünce ve görüşlerin özeti de olsa, Anadolu köylerinin kahvelerinde konuşulduğunu gördüm. Bu iyi bir özellik. Kitap okumadan gerçekleşen bu hızlı bilgi akışı güzel ama sakıncalıda.
Doğal lobiciliğin çok ciddi olumsuz yanı “her bilgiye yargısız ,sorgusuz inanma” özelliği.
İşte bu özelliğini bilen emperyalist/Siyonist yanlısı ihanet kardeşliği ilk iş olarak Tv kanallarını ele geçirdi.Ve tv kanalarını dedikodu merkezlerine çevirdi.İleri atılan herhangi bir yalan çok hızlı bir şekilde yayılıyor,sorgulanmıyor,hatta aklansa dahi halka ulaştırılmıyor.
Asit kuyuları diye ortaya atılan kuyulardan manda kemiği çıktı, adli tıp inceleme gereği bile görmedi ama bu halkta “Türkler Kürtleri asit koyularına atmış” şeklinde kaldı. Bu sadece bir örnek.Geri dönüşü tıkanık bir bilgilenme şekli bu.Ne sallarsan salla insan beyinlerinde sorgulanmadan arşivleniyor.Çeşitli tartışma ortamlarında kesin olarak aklanmış görüşlerin kullanıldığına defalarca şahit oldum.
İşte Deniz Baykal’a yapılan bu kalleşliği aklamak mümkün değil.Bir şokla gündeme gelen yalanlar insanların üzerinde yapışıp kalıyor ve doğal lobicilikle hızla yayılıyor.
Tayyip Erdoğan bayrağımızın cayır cayır yakıldığı Yunanistan’dan dönerken ‘Bu odaya girdin mi, girmedin mi? Buluştun mu, buluşmadın mı?’ Bu ne kadar ahlaki değilse, daha sonra yaptığın da ahlaki değil. Pisliğin içinde debeleniyor. Debelendikçe batıyor.” Gibi bir cümle kurabiliyor. Doğal lobiciliği Tayyip Erdoğan çok iyi biliyor ve bunun için bol bol dedikodu üretiyor. Rakiplerde tüm enerjisini atılan dedikoduları,çirkefleri, kasetleri aklamakla harcıyor.
Bakınız size bu karalama ve şantajların sadece siyasi kişiliklere değil, emperyalist çıkarlara bir şekilde çomak sokan herkese yapıldığını gösteren bir örnek.
Adanalı tarihçi Cezmi Yurtsever.Yerel tarih , masonlar,tanınmış kişilerin soyları,Siyonizm üzerine bir çok kitabı yayınlanmış yazara uzun bir dönemdir Youtube üzerinden karalama yapılıyor.Alevilere ve Kürtlere ağır hakaretler içeren video Cezmi Yurtsever azından sunuluyor.Ama kimse “bu cümleleri söyleyecek kişi neden telefon numarasını versin?” diye sormuyor.
Yapılan yorumların bir çoğunu videoyu yapan karaktersizlerin yazdığı aşikar ama yinede körü körüne inananların olduğu çok açık.
Bu konuda daha öncede yazmıştım “CANLAR BU YALANLARA KANMAZ-MALLAR” başlığındaydı. Şimdi bu şantajlara yeni eklemeler yapıldığını, Baykal şantajı ile birleştirir başlık kullanıldığını gördüm.
Aşağıya Youtube linkini verdiğim şantajı protesto etmenizi bekliyorum. Neyse ki internet kullanan arkadaşlar gerçekleri sorgulamakta çok daha mantıklı.
Unutmayınız ki bu görüşler bu şantajı düzenleyen şerefsizlerin kendi görüşleri.
Tepkinizi gösteriniz.
Görüşmek ümidiyle.
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder