21 Mart 2010 Pazar

 BAHAR SENDROMU

Takvimler Mart’ın ortalarını gösterdiğinde ruhum sıkılır.
Hiç bir şeyden zevk almam.
Bahar sendromu diyorlar. Üç dört gün sürüyor geçiyor.

Ama birileri hiç bahar sendromuna girmiyor.
Millet ateşin üstünden atlıyor, coşuyor.
Donmuş fotoğraflar da koca yağlı bünyelerini ateşin üzerinden aşıra bilmek için sıkarken, maymuna dönmüş yüzleri görmekte güldürmüyor beni.
Çünkü biliyorum.
Öyle dedi deli tarih bilmeye,Türk Cumhuriyetlerinden falan ,örnek vermeye gerek yok.
Bizde çocuk olduk.
Eski Mart dokuzu, hadırillez denilen gün vardı.
Ateş yakılır üzerinden atlanırdı. Yumurtalar tokuşturulurdu.
Ama hiçbir belediye başkanı, bakan, başbakan; hele hele askerin bizim ateşin üzerinden atladığını görmedim.
Bu ne şirinliktir böyle.

Bu şirinliğin sebebi ne sizce?
Ben söyleyeyim.
Pkk’la mücadeleden kaçmak isteyenlerin, Kürt oylarını kapmak isteyenlerin şirinlik politikası.
Hadırillez ne oldu?
Bilen duyan var mı?
Yine ben söyleyeyim: Newroz oldu.
Şimdi birileri kalkar; “efendim tarihte böyledir”, “Türk coğrafyası da kutluyor” falan der.
Nevruz Türkiye’de ayrılıkçı Kürtlerin yasal propaganda günü, meydan okuma bayramına dönüşmüştür.
Kazakistan ,Türkmenistan,Azerbaycan kutlar tabi.Onların başında pkk pisliği ve propaganda aracına dönmüş yasal bir nevruzu yok.Nevruz da dese olur hadırillez  dese de olur.

Nevruz Türkiye'de normal kürt vatandaşlarımızı da kazanmadaki en etkili silahına dönüşmüştür.
Yıl içerisinde yapılan tüm şerefsizliklerin üstünün örtüldüğü, unutulduğu bir pkk aracıdır.
Üstelik Türk alfabesine de “W” yi bir şekilde sokmaktır.

Yağlı siyasiler şimdi iyi zıplayın nevruz ateşinin üzerinden.
Ama bana kalkıp ta kardeşlik, bahar mahar martavalı okumayın.
Halkla pkk çıyanlarını buluşturduğunuz bu günde oy değil avucunuzu yalarsınız. Size de sadece sıkılmış bir taraflarınızla yağlı bünyenizi ateşin üzerinden aşırmak için şebeğe dönmüş yüzünüzün gazetelerdeki izdüşümleri kalır.

Hele koca koca komutanlar siz bunu çok iyi biliyorsunuz.
Size ne oluyor kuzum?
Siz kimden oy alacaksınız?
Pkk size “üstün newroz ateşi üzerinden atlayıcısı madalyası” mı takacak?


Bana gelince:
Bu ülkeden pkk silinmeden, teröristler meclisten kovulmadan, onurlu siyasetçiler iktidar olmadan, apo katili asılmadan,tam bağımsız bir ülke olmadan ne hadırillez, ne nevruz kutlayacağım.
Nede pkk nın propaganda aracına dönüşmüş bu ateşin üzerinden atlayacağım.
Birde kalkıp demir falan dövmeyin,çekiç elinizde eğrelti duruyor.Siz kim örste demir dövmek kim.
Bunu Ergenekoncu dedikleriniz yapabilir ancak.
Tam bağımsız ülke olmadan, emperyalistlerinin sömürgesi iken,hele hele yiğitler Ergenekon yalanıyla içeride iken ister bahar gelsin ister yaz.
Hiç birinin anlamı yok.
Siz zıplamaya devam edin.
Levent kalem
 "SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir PKK propagandası: Türk-Kürt kardeşliği

Başbakan PKK’yı durdurmak için Türklüğü gömüp Türkiyeliliğe geçmeyi önermektedir. Bir kısım saf aydınımızsa ısrarla Türk-Kürt kardeşliği mavalı okumaktadır. Oysa eğer iki kimlik varsa ve biz bunların gerçekten kardeşliğini istiyorsak, kardeşimize seçme hürriyeti tanımamız gerekir. Yani Türk-Kürt kardeşliği diyenler, Kürt kardeşlerine seçme hakkı tanımalıdır. O zaman Kürt kardeşiniz, teröre başvurmadan, iyi niyetle biz ayrılalım diyorsa ona ne cevap vereceksiniz!

Görüldüğü gibi Türk-Kürt kardeşliği teorisi, aslında Türk’ten ayrı bir Kürt kimliği oluşturmanın teorisidir. Günümüzde PKK bölücülüğünden bile güçlü olan teori de budur.

Bugün Türk-Kürt kardeşliği diyenler, güçlenen Kürt milliyetçiliğine karşı, Türklerin birleşmesine ve uyanmasına engel olmak istemektedirler. Dikkat edilirse bu grup, ısrarla Türklere hitap etmekte ve Türkleri sessiz olmaya çağırmaktadır. Oyun açıktır, PKK etnik Kürt milliyetçiliğini yaratırken, bunlar da Türk milli uyanışını engelleyecektir. Görüldüğü gibi Türk halkı, hem PKK tarafından dıştan, hem de bu tür gruplar tarafından “içten” bombalanmaktadır.

Bu tür teorilerin üretim merkezini iyi deşifre etmek gerekir. Bunlar günümüzün Taşnak-Hoybun’udur. Bu grubun lideri Erzincanlı bir Ermeni, sözcüsü ise Tuncelili bir Kürttür. Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı Ermeni-Kürt ittifakının tarihsel devamıdırlar. PKK’dan tek farkları, kitle tabanları olmaması ve bu nedenle de PKK’ya taşeronluk yapmalarıdır!

Bu Ermeni-Kürt çetesinin peşinden gidenlere şunu hatırlatmak gerekir. Neden ısrarla Türk-Kürt kardeşliği diyorsunuz? Türkler bugüne kadar kimsenin hakkını mı yediler, kimseye kötü bir davranışta mı bulundurlar? Ya da daha açık soralım, siz Kürtlerin Türkler tarafından asimile edildiğini, baskı altına alındığını mı düşünüyorzsunuz: Çıkarın ağzınızdaki baklayı!

Türkiye’de zaten yirmi yıldır fiilen Türk-Kürt kardeşliği politikası uygulanmıyor mu? Özal’ın teorilerini devrimci sosuna bulayıp Türk’e yutturabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Türk-Kürt kardeşliği denilen 20 yılda bir Kürt milleti yarattınız ve bir milleti susturdunuz, sindirdiniz. Bu 20 yılda tek bir Kürde bir gram zarar mı geldi? Gelmedi ama neden Kürtler hep bölücüleşiyor, hep daha da azıyor?

Türk’ün susturulduğu yerde Kürtçülük hortlar, Türkiye’de olanın özeti budur.