30 Ocak 2010 Cumartesi


FETHULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ YARGILANIYOR


Yazıyı okudum ama hiç gülemedim.
Neden acaba?
Böyle bir durum olsa şimdiki bu saçmalığa “asrın davası” diyen demokrasi abidesi AB ne yapardı dersiniz?
İyisi mi okurken bunu da düşününüz.


Metin Akpınar imzasıyla odatv.com 'da yayımlanan "Ya Ergenekon davası şöyle bir süreç izleseydi..." başlıklı yazı şöyle:

Liberal aydınlar, iktidara karşı güçlü bir muhalefet sergiledikleri için aylardır, hatta yıllardır tutuklu aydınlarımız için şöyle diyorlar: “Onlar için üzülüyoruz, ama Ergenekon çok önemli bir dava, hatta asrın davası, böyle davalarda olur böyle şeyler. Suçsuz olanlar eninde sonunda beraat eder, özgürlüklerine kavuşurlar.”

Bu yazarlarımızın ağızlarından hiç düşürmedikleri bir kelime vardır: Empati. PKK için, türbanlılar için, milli görüşçüler için, Ermeniler için, Kıbrıslı Rumlar için herkesin empati yapmalarını beklerler. Ama onların da Silivri’de yargılananlar için empati yapması gerekmiyor mu? Ben onların adına empati yapıyorum ve onlar adına hayal kuruyorum. İşte hayalim.
Tarih 02.11.2013 tarihli Hürriyet gazetesinde yer alan haber:
AKP’nin iktidardan düşmesinden sonra polisin 15 Nisan 2011 tarihinde yaptığı baskınlarla ortaya çıkartılan, kısa ismiyle FTÖ olarak bilinen Fethullah Terör Örgütü davası Silivri’de nihayet başladı. Davada 15 tutuksuz, 480 tutuklu, toplam 495 kişi yargılanıyor. Kimlik tespitinden sonra 3567 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi. Mahkemeye sunulan bir kamyon dolusu ek klasörün nasıl inceleneceği merak ediliyor. İddianamenin okunmasının birkaç ay sürmesi bekleniyor.

Sanıklar arasında
Cengiz Çandar,
Mehmet Altan,
Ahmet Altan,
Hasan Cemal,
Engin Ardıç,
Emre Aköz,
Mahmut Övür,
İsmet Berkan,
Ruşen Çakır,
Yiğit Bulut,
Ergun Babahan,
Şamil Tayyar,
Fehmi Koru,
Mustafa Karaalioğlu,
Şahin Alpay,
Mümtazer Türköne,
Hadi Uluengin,
Ethem Sancak,
Ergun Özbudun,
Lale Mansur,
Oral Çalışlar
gibi çok önemli gazeteciler, akademisyenler, gazete patronları, bilim adamları ve sanatçılar bulunduğu için bu davaya asrın davası deniyor.

İddianamede, FTÖ’nün, polis, yargı, MİT, ordu, Milli Eğitim gibi kurumların içine sızarak, medyayı ele geçirerek cumhuriyetimizi yıkmayı ve yerine ABD’nin de desteğiyle ılımlı bir İslam devleti kurmayı amaçladığı, kendilerine boyun eğmeyen yazar ve aydınları her türlü baskıyla satın aldıkları ya da iftiralarla hapislerde süründürüp susturdukları iddia ediliyor.

Adının gizlenmesini isteyen, tutuklu sanıklardan ünlü bir işadamının kızı, babasının örgüt üyesi olmadığını, baskı nedeniyle örgütün gazete ve televizyon kanallarına reklam vermek zorunda kaldığını iddia etti. Bilindiği gibi çok sayıda işadamı, çeşitli kanallarla örgüte para yardımı yapmakla suçlanıyor.

İddianamede sanıkların bir bölümünün doğrudan örgütün içinde yer aldıkları, bir kısmının örgütün düzenlediği Abant toplantılarına katıldıkları, ABD'de bulunan "1 Numara" ile ya da örgütün diğer ileri gelenleriyle söyleşi yaptıkları, bazılarının ise örgütle doğrudan hiçbir teması olmamakla birlikte, köşe yazılarıyla örgüte stratejik destek verdikleri iddia ediliyor.

Sanıklardan Şamil Tayyar’ın avukatı, müvekkilinin yasadışı dinlendiğini, özel hayatıyla ilgili, hatta karısıyla yatak odasında yaptığı konuşmaların bile iktidar yanlısı yandaş medyada çarşaf çarşaf yer aldığını, hatta Kemalist bir yazarın daha iddianame hazırlanmadan FTÖ davasıyla ilgili kitap yazdıklarını iddia etti.

Polis tarafından derdest edilip götürülürken, “Ben CIA” ajanı değilim, bu dava NATO’dan geri döner” diye bağırdığı bilinen Cengiz Çandar’ın avukatı, bugün düzenlediği basın toplantısında, “FTÖ davasıyla adalet katledilmiştir, müvekkilim demokrasiyi savunduğu için yargılanmaktadır, müvekkilimin ne FTÖ ile, ne de CIA ile ilişkisi yoktur” dedi.

Ahmet Altan mahkeme salonuna girerken, “Uluslararası şirketlere sesleniyorum. Bu dava küreselleşme karşıtı Kemalist bir darbedir. Ben ve kardeşim küresel şirketlere hep sahip çıktık, onlar da bana ve kardeşime sahip çıksınlar” diye seslendi. Kalabalığı gözleriyle tarayan Ahmet Altan’ın, Soros’un şoförünü kalabalığın arasında görünce hüzünlendiği görüldü. “Küresel güçlere güvenim sonsuz” dedi.

Dava ile ilgili görüşüne başvurduğumuz Mustafa Balbay, gülümseyerek, “Sanıklar üzülmesinler, suçsuz olanlar eninde sonunda beraat eder, üç dört yıl içinde özgürlüklerine kavuşurlar” dedi.

Hasan Cemal’in savunmasını kendisinin yapacağını öğrenen Ruşen Çakır’ın, “Hasan Cemal savunmasını kendisi yaparsa ömrüm davanın sonunu görmeye yetmez” dediği iddia ediliyor.



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: