8 Kasım 2009 Pazar


MUHALEFETİN İKİ AĞIR TOPUNUN YAHUDİ DAVİD L. PHİLİPS'İN RAPORUNA TEPKİSİ

OKTAY VURAL-ONUR ÖYMEN

MHP Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na, "PKK'nın Silahsızlandırılması, Dağdan İndirilmesi ve Entegrasyonu" Raporunu Hazırlayan David Philips'in Dışişleri Bakanlığı Yetkilileriyle Görüşüp Görüşmediğini Sordu.

MHP Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na, "PKK'nın Silahsızlandırılması, Dağdan İndirilmesi ve Entegrasyonu" raporunu hazırlayan David Philips'in Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüşüp görüşmediğini sordu.


Vural Meclis Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde ABD merkezli bir düşünce kuruluşu olan ABD Dış Politikası Ulusal Komitenin 15 Ekim 2007 tarihinde hazırladığı "PKK'nın Silahsızlandırılması, Dağdan İndirilmesi ve Entegrasyonu" raporunu hazırlayan David Philips'in raporu hazırlarken Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüştüğüne yönelik sözlerini gündeme getirdi. Vural, yine ABD merkezli bir düşünce kuruluşu olan The Atlantic Council'in 13-15 Nisan 2009 tarihli 14 Türk Iraklı yetkilinin de katıldığı belirtilen toplantısını da hatırlattığı soru önergesinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na şu soruları yöneltti:

"2007 yılında David Philips'in hazırladığı raporda Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüştüğü hususu doğru mudur? Doğru ise bu görüşmede iletilen hangi hususlar raporunda içinde yer almıştır? 13-15 Nisan 2009'da The Atlantic Council'in yaptığı toplantıya katılan Türkler kimlerdir? Philips'in hazırladığı "Türkler ve Irak Kürtleri arasında Güven Tesisi"


Haziran 2009 tarihli raporda görüştüğünü ifade ettiği


"kıdemli resmi makamlar' kimlerdir? Bu raporda kıdemli resmi makamların hangi görüşleri yer almıştır? Basın açıklamanızdaki "toplantıyı düzenleyen grubun Türkiye'de bakanlığımız tarafından ağırlanması sözkonusu olmamıştır' ifadesi bu toplantıyı düzenleyenlerin ağırlanmadığı ama görüşüldüğünün kabulü anlamına mı gelmektedir?'Siyasi partilerimizin demokratik eleştiri hakkını kullanırken daha sorumlu davranmalarını, ülkemizin itibarını ve ulusal çıkarlarımıza zarar verecek davranış ve beyanlardan kaçınmalarını bekliyoruz' diyen Dışişleri Bakanlığı acaba yaptıkları görüşmeleri raporunda ifade edenlere karşı neden aynı tavrı göstermemiştir?" (ANKA)


CHP Genel Başkan Yardımcısı ONUR ÖYMEN açıkladı;

“DAVİD PHİLLİPS, AMERİKAN HÜKÜMETİNİN DESTEĞİYLE OLUŞTURULAN TÜRK-ERMENİ UZLAŞTIRMA KOMİSYONU (TEUK) BAŞKANI...”
-ABD Dışişleri Bakanlığı danışmanlarından DAVİD L. PHİLLİP'in bir eli Kürt, bir eli ermeni sorunu içinde.

-“Türkiye’nin Kürt açılımı konusunda 2007 ve 2009 yıllarında yazdığı raporlarla bir yol haritası hazırlaya American Atlantic Council araştırmacısı David Phillips, Amerikan hükümetinin desteğiyle oluşturulan Türk-Ermeni Uzlaştırma Komisyonu ( TEUK ) Başkanı olarak ermeni raporu hazırlatmış...”


-(TEUK)’un aktivitelerini düzenleyen David L.Phillips , TEUK’un Moskova toplantısına katılmış, Erivan ve Ankara’da da temaslarda bulunmuş.


CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, “Gerek hükümetin son açılımı, gerek Ermenistan konusundaki girişimlerinin yabancı kaynakların telkinlerinden esinlendiği yolundaki izlenimleri bu bilgiler doğrulamakta ve AKP iktidarının teslimiyetçi politikalarının somut örneklerini oluşturmaktadır. Sayın Başbakanın bu konularda dış telkinlerle hareket ettiği yolunda iddialara gösterdiği aşırı tepki muhtemelen bu gerçeklerin artık saklanamayacak biçimde ortaya çıkmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır” dedi


-“Resmen açıklanmamakla birlikte, Türk-Ermeni Uzlaştırma Komisyonu’nun görevlendirdiği, Amerika’da yerleşik ‘Değişken Adalet Uluslararası Merkezi’nin, 1915 yılında Türkiye’nin Ermenilere soykırım yaptığı yolunda görüş bildirdiği ” belirtildi.


İletişim Koordinatörlüğü ( Ankara ) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen “ABD Dışişleri Bakanlığı danışmanlarından David L. Phillips’in bir elinde Kürt, bir elin ermeni sorunu içinde...” dedi.


CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen konuyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı.


“Türkiye’nin Kürt açılımı konusunda 2007 ve 2009 yıllarında yazdığı raporlarla bir yol haritası hazırlaya American Atlantic Council araştırmacısı David Phillips’in, Amerikan hükümetinin desteğiyle oluşturulan Türk-Ermeni Uzlaştırma Komisyonu ( TEUK )’nun başkanı” olduğuna dikkat çeken Öymen’in açıklaması şöyle;


“Türkiye’nin Kürt açılımı konusunda 2007 ve 2009 yıllarında yazdığı raporlarla bir yol haritası hazırlama girişiminde bulunan ve bunun için Norveç hükümetinden destek alan American Atlantic Council araştırmacısı David Phillips, daha önce de Amerikan hükümetinin desteğiyle ve Türk ve Ermeni katılımcıların iştirakiyle oluşturulan Türk-Ermeni Uzlaştırma Komisyonunun da başkanlığını yapmıştı.


Bu komisyonun çalışmalarından rahatsızlık duyan Türk üyelerden üçü 2003 yılının haziran ayında istifa etmiş, geri kalan üyelerin katılımıyla hazırlanan yol haritası Türk ve Ermeni hükümetlerine verilmişti. Ancak, bu yol haritasının içeriği kamuoyuna açıklanmamıştı.


Bazı Ermeni kaynaklar, hükümetlere sunulan bu yol haritasında Türkiye’nin Ermenistan sınırını ön koşulsuz olarak açmasını tavsiye ettiğini bildirmektedirler.


Aynı kaynaklar bu komisyonun görevlendirdiği, Amerika’da yerleşik bir insan hakları kuruluşunun 1915 yılında Türkiye’nin Ermenilere soykırım yaptığı yolunda görüş bildiğini de iddia etmektedirler.


Komisyonun taraflara sunduğu yol haritasının içeriği bilinmemekle birlikte Başkan Obama’nın TBMM’de yaptığı konuşmada herhangi bir ön koşuldan bahsetmeksizin Türkiye’nin Ermenistan sınırını açmasını ve Ermenistan’la ilişkilerini normalleştirmesini önerdiği hatırlanmaktadır.


Obama’nın bu konuşmasından sonra bazı AKP milletvekilleri ile iktidar yanlısı basın, sınırın ön koşulsuz olarak açılması konusunda beyanatta bulunmuşlar anacak daha sonra Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in kuvvetli tepkisi üzerine Sayın Başbakan Azerbaycan’ı ziyaret ederek, Yukarı Karabağ sorunu çözülmeden sınırın açılamayacağını bildirmişti. Buna rağmen son zamanlarda Türkiye’nin Ermeni sınırını açması doğrultusunda bazı yabancı çevrelerin hükümet üzerine baskılarını yoğunlaştırdıkları görülmektedir.


Gerek hükümetin son açılımı gerek Ermenistan konusundaki girişimlerinin yabancı kaynakların telkinlerinden esinlendiği yolundaki izlenimleri bu bilgiler doğrulamakta ve AKP iktidarının teslimiyetçi politikalarının somut örneklerini oluşturmaktadır. Sayın Başbakanın bu konularda dış telkinlerle hareket ettiği yolunda iddialara gösterdiği aşırı tepki muhtemelen bu gerçeklerin artık saklanamayacak biçimde ortaya çıkmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.”


DAVİD PHİLİPS VE MATHEW BYRZA YİNE FAALİYETTE… Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin gündemini işgal eden ünlü ‘Atlantik Konsey’ toplantısının mimari DAVİD PHİLİPS, ABD Dışişleri Bakanlığı’nı temsilen İsviçre toplatilarina da katildi.Türkiye’yi ilgilendiren Orta-Doğu ve Kafkasya işlerinin hepsinde yer alan David Philips, ABD’de partiler üstü bir kişilik olarak hem George Bush hem de Barak Obama dönemlerinde Türkiye’nin kaderini ilgilendiren konularda rol oynadı. Türkiye‘ye 2007 yılında da gelen ve bugünkü ‘Demokratik açılım’ daki konuları 2 yıl önce bir rapor halinde “Türkiye’deki ilgililere” sunan Philips, raporunda ‘af’ konusunu ilk kez gündeme getirmişti. Ermeni meselesinde ‘bir şeyler olacağını” gösteren bir başka gelişmede ABD think-thank’ lari ve Dışişleri nin favori elemanlarından MATHEW BYRZA’nin bir ay önce Bakü’ye ABD Büyükelçisi olarak atanması oldu. Türkiye’nin Kıbrıs Meselesi ve Ordu-sivil toplum ilişkilerinde “uzmanlaşmış” bir elemanı olan Matt Byrza, Türkiye’den gazeteci olarak ABD’ye giden ve orada hizla yükselerek Washington Institute adli Think Thank in Türkiye bölümü başkanı olan ve ‘TSK aleyhine uçurduğu haberler dolayısıyla’ bazı gazetelerde krizlere yol açan ünlü dilberlerimizden ZEYNO BARAN’in sevgilisi (şimdilerde kocası).


*********************************************************


Atlantik Konsey Başkanı David Philips ile “akraba olduk” ‘Kürt açılımdan sonra Ermeni açılımı toplantısında da Atlantik Konseyi var” Sonunda bunu da yaptılar AVRUPA AJANSI (AVA) Mahir TAN- Londra ABD başkanı Barak Obama’nin Türkiye ziyareti sırasında TBMM’de yaptığı konuşmada yaptığı “öneriler” sırayla gündeme geliyor. “Demokratik açılım” dan sonra gündeme yerleşen, uzun ‘Ermeni açılımı’ İsviçre hazırlanarak Türkiye’ye gönderildi. Ermenistan ile sinir kapısı açılması, normal ikili ilişkilerin kurulması dışında ‘Türkiye’yi tarihi bir sorumluluk altına sokacak uluslararası ‘Ermeni soykırımı araştırma alt komisyonu kurulması’ kararlaştırıldı ancak yürürlüğe girmesi parlamento onayına bırakıldı. Kapalı kapılar arkasında TBMM üyelerine bilgi verilmeden yapılan toplantılar sonucu, Tayyip Erdoğan hükümetinin geçtiğimiz mayıs ayında gündeme getirip ancak Azerbaycan’ın sert muhalefeti ve kamuoyu tepkisi sonucu geri çektiği Ermeni kapısı açma girişimini yeniden piyasaya sürdü. Bu kez yapılan anlaşmada kapı açma, tanıma, ikili ilişkiler kurma yanında fazladan ‘soykırımı inceleyecek uluslararası komisyon’ kararı da var. İsviçre “bile bile lades” olsun diye mi komisyona alınıyor? Türkiye’nin başına çok büyük belalar açacağı şimdiden belli olan bu anlaşmanın neden İsviçre gibi ‘bu alanda sabıkalı’ bir ülkede hazırlandığı konusunda hiç bir açıklama yapılmazken, kararların Kıbrıs Konusunda Rauf Denktaş’a uygulanan ‘Camp David’ türü bir toplantıda tehditlerle üretilmiş olabileceği yorumları yapılıyor. İsviçre’nin toplantılara ev sahipliği yapma yanında protokolde sözü edilen “Soykırımı araştırma komisyonuna da katılacağı” metinde belirtiliyor. Oysa bilindiği gibi, İsviçre “soykırımı inkar etmeyi suç sayan ve bu yasalarını fiilen uygulayan” bir ülke. 2007 yılında İsçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, (soykırımı olmadı) dediği için Zürih’te tutuklanmış ve yargılanmıştı. Ermenilerin ‘soykırım’ iddialarına karşı mübadeleleriyle tanınan Türk Tarih Kurumu eski başkanı Prof. Halacoglu da, “tarafsız İsviçre’ tarafından tutuklanma ile tehdit edilmişti. Türkiye Hükümeti adına imzalanan protokol de ‘soykırımı iddialarını araştıracak komisyona’ Türk, Ermeni tarihçilerinden başka ülkelerden tarihçilerinde katılabileceği genel olarak belirtilirken, İsviçre özellikle katılacak bir ülke olarak metinde yer alıyor. Ermeni “soykırım iddiaları” konusunda tarafsızlıktan en uzak ülkelerden biri olduğu çok açık olarak bilinen ve “soykırımı iddiasını” kendi iç hukukuna almış bir ülkeyi ‘Soykırım Komisyonuna ‘ almak “bile bile lades” değil midir? Prof. Salahi Sonyel ; İsviçre ve 1.Dünya savaşına katılan ülkeler komisyona alınamaz Türk tarih araştırmaları ve ‘Ermeni iddiaları’ alanında en yetkili uzmanlardan biri olan Prof. Salahi Sonyel, son gelişmeler hakkında görüşlerini “Avrupa” gazetesine anlattı. ‘Protokol bastan aşağı yanlışlarla dolu ve uygulanması imkânsız bir metin’ diyerek tanımladığı, protokolün TBMM’de reddedilmesinin büyük bir ihtimal” olduğunu söyledi. Ermenistan kapısının açılması, bu ülke ile ikili ilişkilerin tesisi ve Karabağ meselesi gibi sorunlarda Türk Dışişleri ve Hükümet çevrelerine defalarca ilettiğini söyleyen Prof. Sonyel bu meseleleri içeren 9 maddelik bir planı Türk yetkililere verdiğini kaydetti. Karabağ sorunu çözülmeden ya da Ermeni işgalcilerin Karabağ’dan çekilmesi sağlanmadan Ermenistan ile ilişkiler kurmanın ‘ahde vefa’ ilkesiyle uyuşmadığı gibi, dolaylı olarak Karabağ’da süren işgali onaylamak anlamını taşıdığını söyleyen Selahi Sonyel, “Karabağ meselesi Karabağ’a komsu üç ülke olan Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan tarafından yönetilen bir organizma tarafından çözülebilir” dedi. Karabağ’da BM gözetiminde üçlü ortak yönetim teklifi ve planı hazırladığını tarihçimiz bu konuyu 2 ay önce Genel Kurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen sempozyumda görüştüğünü ve Genel Kurmay İstihbarat başkanlığına ilettiğini söyledi. ‘ İsviçre ve Avrupa ülkelerinden tarihçi tarafsız olamaz” İsviçre’de yapılan toplantılar sonucu açıklanan Türk-Ermeni protokünün en tehlikeli bölümünün ‘soykırımını araştıracak olan alt komite’ bölümü olduğunu söyleyen Prof. Salahi Sonyel, ‘bu bölüm yürürlüğe girerse ülkeyi karanlik bir sonuca baglarsiniz. Bu nokta Türkiye ve Ermenistan disinda tarihçilerin komisyona dahil olmasindan çikar. Örnegin Isviçre, parlamentolarında bu konuda kanun çikarmis olan ülkeler, 1. Dünya savaşına katılmış ülkeler tarafsız olamazlar. Onların katılacağı bir olumlu bir sonuç çıkmaz’ dedi. Profesyonel yaşamının büyük bir bölümünü bu konulardaki tartışma ve görüşmelere ayıran ünlü tarihçimiz, ‘bu komisyona katılacağını tahmin ettiğimiz tarihçilerin nasıl oy verecekleri şimdiden bellidir. Biz bu kişilere Türk tezlerini ve gerçekleri yıllardan beri anlatıyoruz.’ diyerek komisyon kurulmasına karşı çıktı. Salahi Sonyel, “1. Dünya savaşı sırasında Dogu Anadolu’da yaşanan Ermeni olaylari savasa taraf olan Rusya, İngiltere, Fransa, ABD, Almanya gibi ülkelerin dogruda katilimi ile ortaya çıkmıştır “, diyerek ‘simdi bunlardan tarafsızlık beklenmesi saflık olur” seklinde konuştu. 2009 Mayıs ayında Bakü’ye giderek Azerbaycan Parlamentosu’nda ‘Karabağ sorunu çözülmeden Ermenistan kapısını açmayız’ sözünü veren Başbakan, (ABD’nin Azerbaycan üzerinde uygulayacağı baskıya güvenerek), “Azerbaycan aleyhine bir şey yapmıyoruz” diye konuşarak komsu ülkeyi riske sokan tutumunu sürdürdü. Türkiye ve Azerbaycan’ın elindeki en önemli diplomatik koz olan ‘Karabağ’dan Isgalçilerin çekilmesi talebinin içini bir anlaşmayla boşaltan Tayyip Erdogan hükümeti, ‘soykırım’ maskaralığının esas kiskirticisi olan Ermeni Diyasporasi karsisindada Türkiye’yi silahsız bıraktı. Hiç bir bedel ödemeden Ermenistan kapısını açtıran Ermeni diyasporasinin, ‘uluslararası komisyon’ kurulmasından sonra ‘soykırım propagandasını’ durduracağı gibi bir safça beklenti nin içine sokulmak isteniyor Türkiye. Avrupa ve Amerika’da ‘Ermeni meselesinde’ konusan ve konferanslar veren uzmanların hemen tamami ‘zaten Diyasporanin sözcüleri’ durumunda olduklarını gizlemiyorlar.
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR,
SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: