13 Temmuz 2009 Pazartesi

KİRAZ GÖLGESİ


"ben bu vatanı, bir kiraz ağacı gölgesi ve bir çift kadın memesine satarım." diyebilmişTaraf’ın dönek solcusu Ahmet ALTAN’ı anlarım. Ciğerini, ruhunu vicdanını, ahlakını Saros’un yeşilinin ucuna bağlamış uçuyor.

Eyvallah uçsun.
Bunu biz çoktan kâğıttan uçak yapıp yolladık zaten.
Fakat anlayamadığım, beni ürküten “ulusalcı kesimden” Rabia Kader hakkında yapılan eleştirilerin dozajı. (Eleştiri demiyorum dikkat edin; eleştirinin dozajı)
Taraf’ın liboşları ABD güdümünde döktürüyor. Her husumetten ABD’ye yaranmak, yalanmak adına malzeme çıkarıyorlar.
Memlekete kiraz ağacı gölgesi kadar hizmeti olmayan şahsiyet buyurmuş:
Başlık harika: Çinliler, Türkler, Kürtler...
“Uygurlar, “kültürlerinin, dillerinin ve dinlerinin” tehlike altında olduğunu söylüyorlar. “Kültür ve dil” konusundaki şikâyetleri aslında bizim ülkemizdeki Kürtlerin şikâyetlerine benziyor. Vahşet, başka bir ülkede yaşandığı vakit insanlar, “kendi ülkelerinde” yaşandığında fark etmedikleri haksızlıkları daha iyi algılıyorlar. Eminim burada Kürtlerin acılarını anlamayan birçok Türk, Uygurların yaşadığı acıları çok iyi hissedip anlıyordur. Bu konuda Çin devletiyle Türk devletinin yaklaşımları birbirine benziyor. Söyledikleri hemen hemen aynı: “Benim yönetimim altında, benim istediğim gibi yaşayacaksın, benim verdiğimden fazlasını istemeyeceksin.” Buna karşı çıkanın başı belaya giriyor.”
Ana-tema bu.
Okuyup yorulmasınlar diye; patronalarına başlıktan göndermiş mesajı. Hizmetini başlıkta gözlerine sokmak istemiş.
Uygur bölgesi Doğu Türkistan, 1949’da Çin tarafından işgal edildi.
Türkiye’de ayrı bir devlet mi vardı da işgal ettik?
Çin’de Doğu Türkistan’a Sincan özerk bölgesi diyor.
Özerk bölgeyse; dil ve kültür hakkı vereceksin.
Ama vermiyor.
Kısmen var ama üniversitesine almıyor, devlet kurumlarında bin türlü zorluk çıkartıyor. Kültürel hiçbir faaliyetine izin vermiyor. Düğünlerini bile engelliyor.
Türkiye’de kimin düğünü engellenmiş?
İsteği dışında doğum kontrolü yapıyor. Oysa Çin her sene tüm Uygurlular kadar doğuruyor.
Türkiye’de hangi kürdün doğurması engellenmiş.
Doğum oranlarına bak bakalım, bu ülkede en fazla doğuran kim.
En katı dönemlere bile, ABD güdümlü (senin patronların dikkat et) cunta rejimlerinde hangi Kürt vatandaş örf adet ve geleneklerini yerine getirememiş.
Ayrılıkçı, emperyalist köpeği bir zümrenin akıttığı kanın haricinde normalde gelişecek demokrasi baltalanmadı mı?
Demokratik hak arayışları AB-D,İsrail güdümünde ayrılıkçılığa, bölücülüğe kaydırılmadı mı?
Yılardır bu emperyalist kan emiciler teröre ve gözyaşına coğrafyamızsa lojistik ve psikolojik destek vermiyor mu?
Ve sen yıllardır bunlara hizmet ederek ekmek yemiyor musun?
O kadar acizsin ki ben seni bedavaya veririm.
Neyse, ben asıl konuma geçmek istiyorum. Cevap vermek değildi amacım. Ama medyanın olmadığı bir ülkede, emperyalistlerin hizmetkârlarının potansiyel hedefi gençlerimizden bir iki okuyan olurda belki bunların gerçek yüzünü görür.
AKP iktidarı boyunca Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin iki kazanımı oldu.
1.Türkiye Cumhuriyeti’nin, laik, sosyal, hukuk devlet yapısının gizli düşmanları aldıkları emir doğrultusunda maskelerini indirdi ve var güçleriyle saldırıya geçti. Bu bir kazanımdır.
2.Benim en çok önemsediğim; ABD’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne en büyük kazığı sağ/sol ayrımcılığı parçalandı. Yeşil ihanet, ayrılıkçı Kürt ve satılmış liboşların maskesiz yüzlerinin iğrençliği karşısında sağdan ve soldan vatansever, Atatürkçü aydınlar uzlaştı. Şimdi sağdan ve soldan gelen kültürel birikim demokrasinin çift ayağını oluşturuyor. Çift ayağı üzerinde Atatürk Türkiye’si yeniden doğruluyor.
Bu konjonktürde fazla iyimser görünebilir bu yazdıklarım.
Ama gerçek budur. AKP’nin bilmeden yaptığı tek iyilik budur. Uyuyan dev uyandırıldı.
Bu ön geçişten sonra asıl ve beni sarsan konuya geliyorum.
Uygur Türleri ve Çin arasında gelişen olaylar Türkiye Cumhuriyeti’ni sarsıyor.
Emperyalist ABD bir taşta iki kuş vurmak üzere.
levent kalem

Hiç yorum yok: