6 Ağustos 2009 Perşembe

Savaşın Türkiye’ye maliyetinin toplam 400 milyar dolar olduğu hesaplanıyor. Başka hesaba göre bu rakam bunun çok üzerinde. Bu kaynakla 10 tane GAP projesi yapılabilirdi. Milyonlarca insanımıza iş olanağı yaratılabilirdi. Eğitime, sağlığa ve yoksullukla mücadeleye aktarılabilseydi bugün Türkiye toplumu refaha erişmiş olurdu. Okullarımızda derslik sorunumuz olmazdı. Hastanelerimizde yatak sorunumuz olmazdı; imar edilmiş altyapı sorunu olmayan çağdaş kentlerde yaşabilirdik.”
“Sendikamız Eğitim Sen anadilde eğitim hakkını savunan tüzük maddesi nedeniyle kapatılmayla tehdit edildi. Onlarca sendikal kadromuzu infazlarda yitirdik. Baskılara, sürgünlere, soruşturmalara ve işten çıkarmalara muhatap olduk”
“Uygulanabilir, somut ve kısa-orta-uzun vadede yapılacakların belirlendiği, tarafların üzerinde hem fikir olduğu, sivil toplum, emek ve meslek örgütlerinin, aydınların katkı sunduğu bir eylem planı çıkarılmalı, öncelikle yapılması gerekenler hemen hayata geçirilmelidir. Sorunun tarafları ve siyasal temsilcileri muhatap alınmalıdır. Benzer sorun yaşamış İrlanda ve Bask sorununda böyle olmuştur.
*İlköğretim 12 yıl, zorunlu, parasız ve herkesin kendi anadilinde olmalıdır, *Değiştirilen köy isimleri eski hallerine döndürülmelidir, *İnsanların çocuklarına kendi dillerinde istedikleri isimleri takmalarına engel olunmamalıdır, *Siyasi partiler ve milletvekili seçimlerine ilişkin yasalar değiştirilmelidir. Seçim barajları kaldırılmalı ve seçimlerde Türkçe’den başka dillerin kullanılamayacağına dair yasa hükmü değiştirilmelidir, *Yerel yönetimlerin yetkileri arttırılmalıdır, *Bölgeler arası sosyal ekonomik farklılıkları ve eşitsizliği giderici önlemler alınmalıdır, *Barışı perçinlemek için genel af çıkarılmalıdır, *Korucu sistemi gibi JİTEM gibi yapılanmalar dağıtılmalıdır.
“MHP’nin gerginliği arttırıcı açıklamaları kendi iç siyasi dengeleri açısından yaptığını düşünüyorum. Bu açıklamaların karşılığı yoktur. Siyasetçiler bu soruna çözüm bulmalıdır. Bir siyasetçinin böyle açıklama yapması doğru değildir”
Yukarıdaki laflar KESK başkanı Sami Evren’e ait.
Bakın burada nelere dikkat emek gerekiyor.
*Türkiye Cumhuriyetinin terörle mücadelesine üstüne basa basa SAVAŞ diyor.Bu bilinçli yapılan bir söylem.Çünkü savaş ülkeler arasında olur.Biz savaşmıyoruz,terörle mücadele ediyoruz.Keşke savaş olsaydı.Tarihteki hiçbir savaş 25 yıl sürmemiştir.Terör sürer,terör halkın içerisindedir,terör kalleştir,terörde güçlü olan sivil halkı kollamakla yükümlüdür.Ama şu da var;dünyada 25 yıl ayakta kalıpta kazanımda bulunmamış terör örgütü yoktur.Ortalama 10 yılda terör örgütü belli kazanımları elde eder.Emperyal bunu bilir ve örgütü ayakta tutmak için elinden geleni yapar.Ama bu oyun Türkiye’de sökmedi.Çelik gibi bir irade ve vur-kaç tekniğiyle yapılan terör faaliyetlerine kısa sürede uyum gösterme yetisi hiçbir taviz vermeden bu günlere getirdi.
*Eğitim-sen diyor Sami Evren “anadilde eğitim” talebinden dolayı baskılara maruz kaldığından, hatta sürgün ve işten atılmalar olduğundan bahsediyor. Tamamen yalan. Eğitim-sen; evet anadilde eğitim talebinden dolayı Atatürkçü,çağdaş eğitim emekçilerinin hışmına uğradı.Toplu istifalar gerçekleşti.Anadilde eğitim böyle masum bir şey değil.Eyalet sitemine açılan pencere olduğunu ve bunun emperyalistlerin istediği derebeylik yönetimi olduğunu eğitim emekçileri çok iyi biliyorlardı ve sendikalarından toplu olarak istifa ettiler ve Yüksel Adıbelli başkanlığında Atatürkçü,ulusal solcu Eğitim-İş sendikasını kurdular.Sayın Adıbelli ile birkaç kez görüştüm ,bu süreci çok yakından biliyorum.KESK başkanının bu yalanları ve bu taleplerine Atatürk solcusu emekçilerin uyanıp tepki vermesi gerekmektedir.Evren tamamen emperyalistin boyunduruğuna girmiş bir şahsiyettir.Karşı gibi gösterip tamamen onlara hizmet etmektedir.Eğitim emekçileri uyandı ve gereken dersi verdi.Diğer KESK’e bağlı sendikalar da bu bilinçli davranışı göstermek zorundalar.Aksi taktirde emperyalistle mücadele ediyorum sanırken,coğrafyamızdaki en büyük kozları Kürt ayrışması ve eyalet(derebeylik) yönetim taleplerine hizmet etmiş olacaklardır.
*Kürt açılımı diye sunulan Kürtleri ayrıştırma politikasıdır. Bun kelimeler Sami Evrene ait değildir.Bunu emperyalist batı yıllardır talep etmektedir.Bunla Kürt kökenli Türk vatandaşların talepleri değildir ve bunları Sami Evren biliyor,ama ne yazık ki başkanlık sıfatını emperyalistlere hizmet yönünde kullanıyor.sömürdüğü kitle ise çok ilgin;emperyalle en fazla mücadele etmesi gereken ,en fazla sömürülen kesim.
Anadilde eğitim, Türk değil Türkiye vatandaşlığı, köy isimlerinin Kürtçe yapılması, koruculuk sisteminin kaldırılması (ve ben ekleyeyim) andımızın değiştirilmesi, dağda taşta yazan “ne mutlu Türküm diyene “ yazılarının silinmesi, AB ye alınmayacağımızı bile bile kriter, norm vb. ıvır zıvırlarla halkın emperyal çıkarlar doğrultusunda uyutulması Sami Evren’e düşmüş. Söyler misiniz bana?
AKP bunlardan farklı bir şey mi söyledi?
Bunlar bire bir AKP’nin söylemleri.
O zaman:
KESK=AKP
Hiç kimse kendini kandırmasın.
Saygılar.

Hiç yorum yok: