5 Şubat 2010 Cuma

YARBAY MUSTAFA DÖNMEZ'E 4 YIL HAPİS VERİLDİ

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
"SAHİP ÇIKANLARA DA SAHİP ÇIKAMADIK"
İŞTE ŞİMDİ GATAGULLİ OLDU


Anlaşılır gibi değil.

Akıl mantık almıyor.
Başbakan çıkıyor ve 3 yıl önce ki bir olaydan bahsediyor.
İsmini vermediği meşhur bir sanatçıyı hastalanmış ve Gata’da yatıyormuş.
Emine hanım Gata’da ziyaret etmek istiyormuş.
Önceden aramış.
Sonra ne olmuş?
Meşhur sanatçıda Emine hanımı aramış ve “gelmeyin, sizinle dışarıda görüşelim, sıkıntı çıkabilir” demiş.
Bu olay da Gata’ya alınmama  zaten yok.
Şünkü;Gata’ya gidilmemiş.
Belki o meşhur sanatçının hüsnü kuruntusu da olabilir.
Sonra ne olmuş?
Emine hanım hüngür hüngür ağlamış.
Üzerinden 3 yıl geçmiş ve sayın başbakan kalkmış bunu bir tv kanalında açıklamış.
Ne kadar mağdur olmuş.
Ne kadar incinmiş,kırılmış demekki.

Biz o kadar saf ve o kadar duygu sömürüsüne hazır bir halkız.
%40 lar da oy almış bir partinin lideri, başbakan, her türlü kanunu gece yarısı bile çıkara bilen bir çoğunluk mağdurları oynuyor, yiyoruz.
Ağlaya ağlaya ülke yönetmek, halkın anasını ağlatmak diye buna denir.
Gata’ya giremeyen iktidar, bir celsede EMASYA’yı kaldıra biliyor. Görevdeki askerleri uydur kaydır gerekçelerle tutuklata biliyor.
Ama Gata’ya giremiyor.
Hani Meclis başkanı odasını basan kabadayı Arınç'ın bir lafı vardı. “Gatagulli” işte bu durum tam bir Gatagullidir.
Hem de bu iktidarın gatagullileri bitmek bilmiyor. Ve görülen o ki seçimler yaklaştıkça bu gatalar güllüler artacak.
Şimdi bakın:
Toplum çatırdıyor.
Ayrıştırılma denendi, Kürt, Alevi, Romen açılımları denedi.
Aleviler suratına bakmadı.
Romenler baktı ama vatan millet bağlılığı açıklaması yaptı.
Ayrılıkçı Kürtler bundan faydalandı. AKP avucunu yaladı. DTP açılımı kendine malzeme yaptı. Hem AKP’yi karaladı, tabanının gözünde rezil etti, hem daha fazla taleplerde bulundu.
Ekonomi çaktı.
İşçiler sokakta.
Ayrıştırılmaya çalışan halk ortak sorunlar/sömürüler karşısında kaynaştı.
Ergenekon düzmecesi madara oldu.
Milletin ağzında dalga geçilen bir espriye dönüştü. Savcılar toptan salıp durumu çakamayanları uyandırmak istemiyor.Parça parça salıyorlar.
TSK’ya saldırıldı, karalandı ama TSK umursamadı bile.Kozmik odalarına kadar aranmasına izin verdi.
Yağdanlık medyada aynı tipler çıka çıka sırıttı, millet yüzünü görünce kanal değiştirmeye başladı.
Taraf gazetesinin entrikaları,yabancı istihbarat bağlantıları hiç ummadığım adamlar tarafından söylenir oldu.
Muhalefet emperyalist tehdit karşısında ortak mücadeleye girdi. CHP/MHP tarihinde olmadığı kadar bir birine yaklaştı.
ABD’nın böl yönet politikası sol/sağ düşmanlığı, olması gereken demokratik görüş ayrılığına dönüştü.
“Bir musibet bin nasihatten iyidir”
Aynen bu oldu.
Muhalefet emperyalistin soluğunu ensesinde, emir erlerini iktidar, bölücüleri mecliste gördü.
Bu sekiz senenin kayıplarının yanında tek ve hepsinden önemli kazanç bu.
Şimdi gelelim son hamleye.
Başörtüsü AKP’nin daimi ve en kolay kullana bildiği ama en az kitleye hitap eden duygu sömürüsüdür. Çünkü sadece burjuva yapılmış %10 luk kendi tabanına hitap ediyor. AKP artık kemikleşmiş denilen kendi tabanını da kaybetme korkusuna düştü.
Bu GATA’ya giremiyorum gatagullesi bunun için planlandı.
Ama yine istediğini gerçekleştiremedi.
Çünkü;bu tuzak CHP ye kuruldu.
CHP ile böyle bir tartışmaya/kavgaya girmek çok istenen bir şeydi.
CHP bu kavgadan pirim kaybedecekti. “Solcu/komünist, Allahsız” gibi tabirlerle tabanını kandıra bilirdi.
Ama MHP’ye bunu yapamaz. Çünkü MHP’nin tabanında da başörtülü insanlar var. Ve bunlar böyle AKP’nin oyunlarına gelmeyecek kadar bilinçli.
Kısacası AKP Başörtüsü baltasını da taşa vurdu. Üstelik öyle bir vurdu ki, baltadan parça koptu. Aydın’dan kendini 2. Peygamber ilan eden sevgili kulunu ALLAH çarptı.
Kısacası; AKP %10 larda ki tabanını ayakta tutma derdine düştü.
Bu acı ve kaçınılmaz gerçekler AKP’nin tümün de tam bir panik havası estiridi.
Arınç meclis başkanı bayanın odasını basıyor sarhoş taklidi yapıyor. Milletin ağzına öykünüyor.
Bir diğeri MHP’nin koruması için tutulan tutanağı 72,5 milyon insana canlı yayında okurken düz bastı gidiyor ve küfürleri de okuyor.Bize de sadece gülmek ve çocuklara kanal değiştirtmek kalıyor.

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

TALABANİ VE BARZANİ İYİ ÇAYCIYMIŞ!



Bizler bugüne kadar Talabani ile Barzani’yi hep “postal yalayıcı” olarak bilirdik. Bunda eksik bir şey yok. Daha da fazlası varmış da biz bilmiyoruz. Bu iki zat çok iyi de birer çaycılarmış.

Nasıl mı? Anlatayım;

Kendini PKK ve terörle mücadeleye adamış pek çok kahramanlığa imza atmış  Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan  emekli bir subay arkadaşımla günlük meseleleri  konuşup dertleşiyorduk.

Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, EMASYA protokolu, Sivil PKK’lıların AKP’lilerle Viyana buluşması, açılım falan derken söz döndü dolaştı eski günlere geldi.

Dertli arkadaşım sözünü birden kesti efkâr dağıtsın diye ısmarladığım nargilesinden derin bir fırt çekti, gözleri doldu, “Biz bu işi 1980’li yılların sonunda çok kolay çözebilirdik esasında” dedi.

Eski günlerden konuşmayı hiç sevmeyen,  bana hala kapalı bir kutu gibi duran dostum, biraz zorlayınca ağzından şu cümleler döküldü:

“Saddam’ın Kürtlere zulüm ettiği dönemdi. Biz de Kuzey Irak’taydık. Barzani ile Talabani bize sığınmıştı. Canlarını koruyorduk. Günlük işlerimiz tamamladıktan sonra oturur sohbet ederdik. Barzani ile Talabani çok iyi çam demlerlerdi.
Sohbetlerimiz sırasında hep bize, ‘Ne var bıraksanız bir evet deseniz de şu Kürtlerin de bir devleti olsa’ derlerdi. Ciddiye almazdık. Birinin olmadığı yerde diğeri  hep onun arkasından konuşurdu.
Bir gün Saddam’dan bir mesaj geldi. Saddam bir korgeneralini bunları teslim etmemiz için bize gönderdi. Mesaj,’bu adamlar gün gelecek tüm Ortadoğu’yu karıştıracaklar. Ortadoğu’da barış düzen kalmayacak’ diye.
Tabii kabul etmedik. Korgenerali gönderdik. Acaba o gün bunları teslim etseydik. Bugün bunlar başımıza gelir miydi?”

Kahraman komutan, çok konuştuğunu mu fark etti? Bilmem ama birden frene bastı, sustu.

Nargilesini içmeye devam ederken, salonda açık olan TV’den Meclis’teki yumruklaşma haberlerini izledi, derin derin iç çekerek acı acı güldü ve bir nargile siparişi daha verdi.

Ben mi ne yaptım? Daha fazla üstüne gidemedim.

Ahmet TAKAN
(Abdullah Gül’ün eski baş danışmanı)