HANEFİ AVCI'NIN AKP'Yİ BİN KERE KAPATTIRACAK KİTABI
Hanefi Avcı’nın kaleme aldığı, “Haliç’de Yaşayan Simonlar” isimli kitabını okumaya başlamadan önce merak edip konuları taradım, akabinde satır satır okumaya başladım.
İtiraf ediyorum son dönemde hiç bir kitabı bu kadar dikkat ve heyecanla okumuyorum.
Niçin mi?
Yazan isim çok önemli de ondan!
Hayır yazmak Hanefi Avcı için iş değil!
İtiraf ediyorum son dönemde hiç bir kitabı bu kadar dikkat ve heyecanla okumuyorum.
Niçin mi?
Yazan isim çok önemli de ondan!
Hayır yazmak Hanefi Avcı için iş değil!
Tersine o bu işi vicdanına, ülkesine ve tarihe sorumluluk adına yaptı!
Dahası, başına gelebilecekleri de tahmin ederek yazdığını söylüyor!
Hanefi Avcı çok önemli biri çünkü o Emniyet camiasında dürüstlüğü ve adaleti ile nam salmış gerçek bir
vatansever!.
Hiçbir gurubun, partinin, ideolojinin adamı değil, sadece devletinin ve yasaların emrinde! Hatırlayın yakın geçmişte de CHP’li Edirne Belediye Başkanının üstüne gitmişti.
Bazı Emniyet Müdürleri misali hanları-hamamları yoktur, her yaz sonu köyden gelen bulgur ve tarhana ile eksiğini tamamlar.
En önemlisi Hanefi Avcı yakın geçmişte Emniyet İstihbaratının Merkezi ile İstanbul istihbaratında yetkili sıfatı ile bulunmuş biri!
Ve ondan da önemlisi bugün hâlâ görevde yani Eskişehir gibi önemli ilde Emniyet Müdürlüğü yapıyor yani kızağa çekildiği için çamur atıyor değildir! Dolayısı ile böyle birinin kitapdaki iddiaları dillendirmesi aslında onun çığlık atması ve devlet ile millet için imdat istemesidir!
Hayır yazdıkları roman ya da dedikodular demeti değil, bire bir yaşadıkları ve gördükleridir! Devlete sızan unsurları ve dinci yapılanmayı bütün ayrıntıları ile ortaya koyuyor!
Açık ve net olarak devletin başka iradeler tarafından yönlendirildiğini kanıtlıyor!
Somut olarak AKP’nin gözetiminde devletin içinde derin bir yapılanma olduğunu ve bunun kullanılarak muhalif olanların tasfiye edildiğini anlatıyor.
Danıştay cinayetinin Ergenekon’a bağlanmasından diğer bilinen pek çok güncel hadiselere kadar her yerde deliller yerine peşin hüküm ve siyasi projelerin belirleyici olduğunu aktarıyor.
Kanunsuz olarak yapılan dinlemelerle üretilen sahte belgeleri açıklıyor. Kısacası kitap kanun ve vicdan tanımayan bir zihniyeti her şeyi ile teşhir ediyor!
Tam bu noktada söyleyeceğimiz şudur:
Bu bilgileri aktaran ismin kimliğinden hareketle savcıların ama özellikle de Yargıtay Başsavcısının hemen harekete geçmesi gerekiyor!
Bu kitap AKP’yi değil bir, bin kere kapattırır!
Kuşkusuz kapatma davasının açılması referandum oylamasından önce olamaz zira bildiğimiz AKP’nin bunu ters-yüz edip istismar edeceği aşikârdır.
Ancak sandıkların kapandığı saatte yani 12 Eylül’ün akşam 5’inde AKP’ye kapatma davasının açıldığı ilan edilebilir ve bence edilmelidir. NOT: Göreceksiniz yandaş medya şimdi Hanefi Avcı için akıl almaz iftiralarla karalama kampanyalarını başlatıp ona hücum edecekler. Ama nafile, ne yaparlarsa yapsınlar hiç biri sinek vızıltısı bile olamaz!
Sabahattin ÖnkibarDahası, başına gelebilecekleri de tahmin ederek yazdığını söylüyor!
Hanefi Avcı çok önemli biri çünkü o Emniyet camiasında dürüstlüğü ve adaleti ile nam salmış gerçek bir
vatansever!.
Hiçbir gurubun, partinin, ideolojinin adamı değil, sadece devletinin ve yasaların emrinde! Hatırlayın yakın geçmişte de CHP’li Edirne Belediye Başkanının üstüne gitmişti.
Bazı Emniyet Müdürleri misali hanları-hamamları yoktur, her yaz sonu köyden gelen bulgur ve tarhana ile eksiğini tamamlar.
En önemlisi Hanefi Avcı yakın geçmişte Emniyet İstihbaratının Merkezi ile İstanbul istihbaratında yetkili sıfatı ile bulunmuş biri!
Ve ondan da önemlisi bugün hâlâ görevde yani Eskişehir gibi önemli ilde Emniyet Müdürlüğü yapıyor yani kızağa çekildiği için çamur atıyor değildir! Dolayısı ile böyle birinin kitapdaki iddiaları dillendirmesi aslında onun çığlık atması ve devlet ile millet için imdat istemesidir!
Hayır yazdıkları roman ya da dedikodular demeti değil, bire bir yaşadıkları ve gördükleridir! Devlete sızan unsurları ve dinci yapılanmayı bütün ayrıntıları ile ortaya koyuyor!
Açık ve net olarak devletin başka iradeler tarafından yönlendirildiğini kanıtlıyor!
Somut olarak AKP’nin gözetiminde devletin içinde derin bir yapılanma olduğunu ve bunun kullanılarak muhalif olanların tasfiye edildiğini anlatıyor.
Danıştay cinayetinin Ergenekon’a bağlanmasından diğer bilinen pek çok güncel hadiselere kadar her yerde deliller yerine peşin hüküm ve siyasi projelerin belirleyici olduğunu aktarıyor.
Kanunsuz olarak yapılan dinlemelerle üretilen sahte belgeleri açıklıyor. Kısacası kitap kanun ve vicdan tanımayan bir zihniyeti her şeyi ile teşhir ediyor!
Tam bu noktada söyleyeceğimiz şudur:
Bu bilgileri aktaran ismin kimliğinden hareketle savcıların ama özellikle de Yargıtay Başsavcısının hemen harekete geçmesi gerekiyor!
Bu kitap AKP’yi değil bir, bin kere kapattırır!
Kuşkusuz kapatma davasının açılması referandum oylamasından önce olamaz zira bildiğimiz AKP’nin bunu ters-yüz edip istismar edeceği aşikârdır.
Ancak sandıkların kapandığı saatte yani 12 Eylül’ün akşam 5’inde AKP’ye kapatma davasının açıldığı ilan edilebilir ve bence edilmelidir. NOT: Göreceksiniz yandaş medya şimdi Hanefi Avcı için akıl almaz iftiralarla karalama kampanyalarını başlatıp ona hücum edecekler. Ama nafile, ne yaparlarsa yapsınlar hiç biri sinek vızıltısı bile olamaz!
OLAY KİTAP HAKKINDA SORUŞTURMA
Susurluk olaylarında devletin içindeki çeteleri korkusuzca açıklayan, görev yaptığı her yerde yolsuzlukla mücadelede isim yapan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, 14 yıl sonra yazdığı kitapla Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Kitaptaki iddiaların geniş yankı bulmasının ardından İçişleri Bakanlığı, Avcı hakkında soruşturma başlattı. Avcı ise “Soruşturma açılabilir, bekliyordum” dedi.
Susurluk olaylarında devletin içindeki çeteleri korkusuzca açıklayan, görev yaptığı her yerde yolsuzlukla mücadelede isim yapan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, 14 yıl sonra yazdığı kitapla Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Kitaptaki iddiaların geniş yankı bulmasının ardından İçişleri Bakanlığı, Avcı hakkında soruşturma başlattı. Avcı ise “Soruşturma açılabilir, bekliyordum” dedi.
Kitaptaki iddialar üzerine savcılar harekete geçecek mi?
(25 Ağustos 2010 itibariyle kamu oyu baskısına dayanamayan savcılar harekete geçti)
Meclis'te araştırma komisyonu kurulacak mı?
Avcı'nın yazdığı 'Haliç’te yaşayan Simonlar; Dün Devlet Bugün Cemaat' isimli kitabıyla ilgili gelişmeler merakla bekleniyor.
Avcı, “Haliç’te yaşayan Simonlar; Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı kitabında, Ergenekon ve Balyoz davalarını, polis teşkilatının içindeki Gülen cemaatinin nasıl örgütlendiğini, CHP eski lideri Deniz Baykal’ın istifasına yol açan kasedi, generalleri istifaya zorlayan telefon konuşması kayıtlarını ve Türkiye’yi derinden sarsan daha pek çok olayı sorguluyor.
‘GÖRDÜĞÜM manzara korkunç; kadrolu devlet adamları devleti yönetmiyor, Emniyet Genel Müdürü, hatta İçişleri Bakanı haklı olduğunu bildiği bir kişiyi, doğruluğundan emin olduğu bir olayı ya da davayı savunamıyor, güvendiği ve inandığı adamları tuzağa düşürülüyor, haysiyetleri ile oynanıyor ama onlar bu kişilere sahip çıkamıyor. O zaman bu teşkilatı kim yönetiyor? Bu kamu gücünü kimler gasp etmiş kullanıyor, gücün sahibi olması gerekenler ellerindeki gücün gaspına neden ses çıkarmıyor, güçlerini geri almak için çabalamıyorlar?’
Bu dehşet tablosunu tasvir eden kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı. Tanınmışlığını, yıllar önce Susurluk olaylarında korkmadan Emniyet, MİT ve Jandarma içindeki çeteleri açıklamasına, çalıştığı her yerde mafya, yolsuzluklara karşı yaptığı operasyonlara, telefon dinlemesi deyince akla gelen ilk isim olmasına borçlu. Avcı, 14 yıl sonra yine konuşuyor. Bu kez “Haliç’te yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı kitabıyla. “Dinleniyoruz, hepimizi dinliyorlar” korkusunu hiçbir zaman ciddiye almadığını ama kendisinin de kanunsuz şekilde dinlendiğini keşfettiğinde şok geçirdiğini, binlerce insanın aynı şekilde dinlendiğini, hâkimlere, savcılara bu kayıtlarla şantaj yapıldığını, anlatıyor.
Sadece bunları değil, Danıştay saldırısından Ergenekon’a, Balyoz operasyonlarına, Nuh Mete Yüksel’in, Deniz Baykal’ın seks kasetlerine, generalleri istifaya zorlayan telefon konuşması kayıtlarına, savcı ve hâkimlere şantaj yapan, emniyet içinde yuvalanmış “garip polisler”e, devletin tüm kurumlarını adım adım ele geçiren Gülen cemaatinin nasıl örgütlenip çalıştığını örneklerle şöyle gösteriyor:
DANIŞTAY SALDIRI
Ergenekon davasında ortaya konan iki konu çok kesin ve net olarak yanlış ve mantıksızdır: PKK, Dev-Sol, Hizbullah gibi örgütleri Ergenekon’un yönettiği iddiası yanlıştır. Böyle bir şeyin gerçek olamayacağını aklı ve mantığı olan herkese ben iki kere iki dört eder kesinliğinde ispatlayabilirim. Danıştay 2. Dairesi’ne yapılan saldırı, Hrant Dink’in öldürülmesi, Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamı gibi olayların görünen bugünkü faillerinden başka Ergenekon veya benzeri gruplar tarafından yapılmış olacağına mevcut deliller ve olayların oluş biçimine bakarak kimse beni ve makul birini ikna edemez. Bu iddialar zorlamadır.
ERGENEKON DAVASI
Ergenekon örgütünün varlığı konusunda yazılı belge, doküman, örgütsel faaliyet sayılabilecek bazı ilişkiler varsa da eylemleri konusunda hiçbir ciddi emare yoktur. Geçmişte Türkiye’de meydana gelen pek çok olayın (Malatya’daki Zirve Yayınevi Katliamı, Rahip Santoro Cinayeti) Ergenekon örgütü tarafından gerçekleştirildiği iddia edilerek epey bir süredir uydurma tanık vs. aranmaya başlandığı net olarak görülüyor. Amacın olayları aydınlatmak değil, Ergenekon’la irtibatlandırmak olduğu açıkça ortadadır.
GARİP POLİSLER
Polis teşkilatı eskiden birbirini korur, kollar, birbiri aleyhine şahitlik yapmazdı. Her olayda delil ararız ama polisin karıştığı bir olayda daha ciddi, daha inandırıcı deliller bulmadan o polisi şüpheli yapmayız. Bu, zorlu görevlerde beraber çalışmanın verdiği dayanışma ve yakınlaşma duygularıdır. Oysa şimdi işler değişti. Bir grup polis kritik noktaları ele geçirmiş, diğerlerine suç isnadını da aşan resmen iftira atmaktan geri durmuyor. İşlenmiş bir suçu aydınlatmak gibi bir amaçları yok, tahkikat sırasında dinleme ve izleme yaparken temiz ve dürüst olduklarını bildikleri, birlikte çalıştıkları kişilere iftira ediyorlar.
Şunu artık bilmeliyiz ki karşımızda arkadaşlarımız, meslektaşlarımız yok, bir ideolojiye, bir gruba bağlanmış, o grubun disiplinine tâbi olmuş örgüt mensupları var. Artık bunu kabullenmeliyiz.
Şunu artık bilmeliyiz ki karşımızda arkadaşlarımız, meslektaşlarımız yok, bir ideolojiye, bir gruba bağlanmış, o grubun disiplinine tâbi olmuş örgüt mensupları var. Artık bunu kabullenmeliyiz.
İLLEGAL İLİŞKİ
Olay bir örgütün, cemaatin devlet içerisindeki elemanları vasıtasıyla yürüttüğü örgütsel bir faaliyettir, karşımızdaki kişiler polis, hâkim ve savcı değil, örgütün / cemaatin elemanlarıdır. Devletin hukukunu değil, cemaatin talimatlarını yerine getirmektedirler. İstanbul, Ankara, Erzurum ve İzmir’deki bazı özel yetkili savcılar ile bu iller dışındaki bazı polis birimleri arasında illegal bir ilişkinin varlığı açıkça gözükmektedir. Özel yetkili savcılar tarafından bu iller dışında gözaltına alınan ya da aranan kişiler hakkında karar çıkarmadan önce kimlik, iş ve ev adresleri gibi bilgilere ihtiyaç vardır. Normalde bu bilgiler o illerin savcıları veya çok uygun olmasa da Emniyet Müdürlükleri üzerinden resmi yazışma yoluyla temin edilmesi gerekirken, bugüne kadar hiçbir yazışma yapılmamıştır. O halde bu bilgiler nasıl temin edilmiştir?
İHBAR EDİYORUM
Kozmik odalarda birkaç gün süren aramalar yapıldı. Burada hangi şüphe ve delil vardı, hangi iddialar üzerine buralar arandı? Şimdi ben açıkça adres veriyorum, hukuksuz dinleme ve izlemeler var, bunları dilekçemde belirttim. İstihbarat Dairesi’nde cemaatin özel cihazları, elde ettikleri her türlü kanunsuz dinleme materyalleri mevcuttur, buralar neden aranmaz? Kozmik odanın aranmasında kimliği belli olmayan bir ihbarcı vardı, burada da ben açıkça ihbar ediyorum. Bulunacak yerleri de söylüyorum. İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi neden denetlenemez? İstihbarat Daire Başkanlığı’nda arama yapılsa, demirbaşa kayıtlı olmayan cemaatin kendine ait özel dinleme ve izleme aletleri bulunacağından hiç tereddüdüm yoktur.
NE YAPILMALI KILAVUZU
Özel yetkili mahkemelerin tüm hâkim ve savcıları emsali hâkim ve savcılarla değiştirilmelidir, bu sağlanmadan cemaate muhalif olan hiç kimsenin özgürlüğü ve hayatı güvencede olamaz.
CEMAATLER
Adalet Bakanlığı’nda cemaat taraftarı olduğu herkesçe bilinen Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı ve başta il savcılarını ve diğer savcı ve hâkimleri hiçbir hukuki şüpheye dayanmadan dinlettiren cemaat yanlısı müfettişler bu görevlerden uzaklaştırılmalıdır.
DİNLEMELER
Tüm özel yetkili mahkeme hâkimlerinin verdiği önleme (istihbari) dinleme kararları, bu konudaki TİB kayıtları ve İstihbarat merkezlerinde (polis-jandarma ve MİT) yasal olarak bu konuda tutmak zorunda oldukları tutanaklar birbirini teyit edecek şekilde kontrole tâbi tutulduktan sonra haksız ve şantaj amaçlı dinlemelerin tespit edilmesi gerekir.
YA BAŞBAKANKEN KASETLE ŞANTAJ YAPILSAYDI
BAYKAL’ın gizli kamerayla çekilen görüntülerini içeren kaset olayını kim yaptı, niçin yaptı? Baykal bu ülkede muhtemel başbakan adaylarından biriydi, ülkenin ikinci büyük partisinin genel başkanı olarak konjonktürün değişimine göre her zaman başbakan olması ihtimal dahilindeydi. Bu video görüntüleri daha önce çekilmiş. Baykal başbakan olsaydı ve ülke için kritik bir karar arifesinde birileri çıkıp elimizde bu görüntüler var, eğer şöyle davranmazsanız bunları kamuoyuyla paylaşacağız deseydi acaba durum ne olurdu? Acaba kaç bakan, kaç genel müdür, kaç komutan veya onların eşleri ve çocukları hakkında da bu veya benzeri görüntüler mevcuttur? Bu olayın ilk benzeri Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e yönelik hazırlanmıştı, bugün bu olayı cemaatin yaptığından en ufak şüphem yok.
BU KİTABI NEDEN YAZDIM
Aslında herkes biliyor ama kimse dillendirmiyor. Son zamanlarda gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayan cemaattir, onlardan bilgi alan da, onlar adına konuşan da cemaatin adamlarıdır. Tarafsız basın mensubu, devletin polisi, savcısı numarasını artık kimse yutmasın, bu işler Emniyet ya da hukuk adına yapılmıyor, cemaatin planı ve programı doğrultusunda cemaatin talimatı ile gerçekleştiriliyor.
BU GİDİŞLE HERKES SİLAHA SARILACAK
TÜRKİYE’de adalet çürüyor, gerçi zaten çürümüştü ama bu defa yok ediliyor. Böyle giderse iş adaletten çıkacak ve insanlar silaha sarılacak. İnsanların hayatları, şerefleri ile bu kadar oynanırsa, onlara en yakışıksız isnatlarda bulunulursa, hayatta onurlarından başka kaybedecekleri olmayanlar, kendilerine atılan lekeyi temizlemek için her şeyi yaparlar. Bu duruma çok uzak değiliz artık.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI SORUŞTURMA BAŞLATTI
Avcı'nın kitabı bir anda Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Kitapta yer alan iddialar üzerine İçişleri Bakanlığı da Hanefi Avcı hakkında soruşturma başlattı.
AVCI: "SORUŞTURMA AÇILMASINI BEKLİYORDUM"
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, İçişleri Bakanlığınca hakkında başlatılan incelemeye ilişkin, “Soruşturma açılabilir, bekliyordum” dedi.
Avcı, yaptığı açıklamada, şu anda kent dışında bulunduğunu ve Eskişehir'e gelmek üzere yola çıktığını belirtti.
(20.08.2010/HÜRRİYET)
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
HANEFİ AVCI ÜLKESİNE SAHİP ÇIKMIŞTIR.