"Artık TSK üzerinden elinizi çekin"
26.06.2009
Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan bilgi notunda, ''26 Haziran 2009 Cuma günü saat 11.00'de Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Genelkurmay Karargahı'nda bir basın toplantısı yapacaktır'' denildi. Ve Orgeneral Başbuğ, açıklamasını yaptı.
İşte Başbuğ'un konuşması:
"Hepinize günaydın, Genelkurmay Karargahı'na hoşgeldiniz diyorum. Türkiye'de etrafımızda ve dünyada ceryan etmekte olan gerçek olaylara bakarsak ciddi birçok sorunun bulunduğunu ve yaşandığını görürüz. Dünya ülkelerinin hemen hemen hepsi küresel kriz ve bu krizin doğurduğu ekonomik ve sosyal sorunlarla boğuşmaktadır. Türkiye bunun yanında terör ve bölücü terör örgütüyle mücadelesine devam etmektedir. İran'daki son gelişmeler olmak üzerre Irak, Afganistan ve Pakistan'da ciddi olaylar yaşanmaktadır. Kıbrıs görüşmeleri de bir taraftan sürmektedir. Bunlar sürerken Türkiye neredeyse 2 haftadır, Genelkurmay Askeri Savcılığının elinde bulunan, topladığı ve talep ettiği bütün bilgiler çerçevesinde hazırlık soruşturması çerçevesinde ulaşmış olduğu kararla ortaya çıkan bir kağıt parçası etrafında gereğinden fazla enerjisini tüketmiştir, harcamıştır. Ayrıca yargı sürecini sabırla ve sükunetle bekleme basiretini gösterememiştir. Bunlardan dolayı biz TSK olarak üzgünüz. Şu anda elimizde olan hukuki anlamda bir kağıt parçasıdır. TSK'nın hedef alındığını görülmesi üzerine hiç zaman kaybedilmeden belge olduğu iddia edilenin gerçekten belge olup olmadığınu hukuk ve yargı yoluyla ispat edilmesidir. Bizim tarafımızdan yapılması gereken tek ve doğru hareket tarzı da budur. Soruşturma aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki savcılıklar gibi anayasal teminatlar altında bağımsız bir biçimde yargısal faliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütülmüştür, karar da bu kuruma aittir. İncelenmesi gereken tüm hususları mevcut bilimse, teknik imkanları kullanarak bu karara ulaşmıştır. Askeri savcılığın verdiği kararı beğenebilirsiniz veya beğenmeyebilirsiniz ama bu karara karşı saygısız küçümseyici davranışlara giremezsiniz. Son dönemlerde artan biçimde ve örgütlü olarak gerçekleştirdiği değerlendirilen kurgulanmış bazı olaylar var. Bu olaylar TSK'yı yıpratma ve karalama kampanyasına dönüştürülmektedir. Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün gelinen nokta olduğu iddia edilen bir kağıt parçası olduğunu gösteriyor.
Bu konuda Genelkurmay Başkanlığı ve askeri savcılığı gereği yerine getirmiştir. Bu durumda bugün biz bu kağıt parçasının birileri tarafından TSK'yı yıpratma ve karalama amacıyla değerlendiriyoruz. Bu kağıt parçasının kimler tarafından ne amaçla çıkarıldığının ortaya çıkarılması görevi de devletin istihbarat ve yargı organlarına düştüğünü düşünüyor ve yerine getirilmesini istiyoruz. Bu ve buna benzer olayları devlet, millet ve ordu içinde fitne ve fesat çıkartma eylemleri olarak görüyoruz. Daha önce de ifade ettiğim gibi TSK, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine bağlıdır ve saygılıdır. Bugüne dek gösterdiğimiz tavır ve davranışlar da bu sözlerimizin doğruluğunu teyit etmektedir.Bu ilkelere aykırı davranışlarda bulunan kişileri TSK bünyesinde barındırmaz. Bunu Anayasmızın 117. maddesine göre TSK'nın Genelkurmay Başkanı olarak ben söylüyorum. TSK'nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı'nın bu ifadesi en büyük teminattır. Bunun dışında başka şeyler aranmasının anlamını anlamıyorum. TSK ile ilgili haklı bir gerekçeye dayanmayan çeşitli nedenlerle ve çeşitli şekillerde darbe ve muhtıra isteyenlerin iyi niyette olmadığını halkın da bu söylemlerden usandığını düşünüyorum. Artık TSK üzerinden elinizi çekiniz. TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçiniz. TSK'ya karşı medya üzerinden asimetrik ve psikolojik bir harekat yürütmeye son veriniz. TSK tarihte misyonu, kurumsal kültürü ve devlet adamlığı ve tecrübesinbin gereği olarak kendisine karşı asimetrik olarak psikolojik harekatında kamuyounda cevap vermekten kaçırmaktadır.
AKILLI İNSAN HERŞEYİN FARKINA VARIR. AKILSIZ İNSAN İSE HER KONUMDA FİKRİNİ SÖYLER. Bu nedenlerden bizlerin olayları takip etmediği, Anayasal çerçevede rahatsızlıklarımızı dile getirmeyeceğimiz şeklindeki düşünceler olmaz. TSK'nın yıpratılması faaliyetlerinin TSK'nın dış etkilere maruz bırakılmasına seyirci kalamaz. Unutulmamalıdır ki TSK'nın bütünlüğünün korunmasının ve haksız yere yıpratılması sadece TSK'nın bir sorunu değildir, ülkemizin bir deka sorunudur. Bu şekilde anlaşılmasını özellikle istiyoruz. TSK üzerinden oynanan ve oynanacak oyunlar bizim görev ve sorumluluklarımızı yerine getirme kararımızı etkileyemez. TSK'nın güvenlik boyutunda ilgilenmek zorunda görüş, düşünce ve tekliflerimizi yasal platformlarda ilgili makamlara iletmeye devam edeceğiz. Kamuoyu önünde tartışmalara girmeyi uygun bulmuyoruz. Son yaşanan olayları da MGK'ya getireceğiz. Benim başlangıç olarak sizlere söylemek istediğim hususlar bunlardır.
SORULAR
Şimdi bu konuyu biraz önemli bir konu biraz daha geniş seviyeden bakarak cevap vermek istiyorum. Burada altını çizme ihtiyacını duyduğum husus, TSK'da demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine aykırı davranışlarda bulunan personel barınamaz. Bunu TSK'nın komutanı olarak açıkça ifade ediyorum. Öyle durumlar olursa TSK Genelkurmay Başkanlığı gereğini anında yerine getirir. Dışarıdan herhangi bir şekilde işaret almasına gerek yoktur. Bugüne kadar yaşanan süreçte neler oldu, neler yapıldı? Bundan sonra neler olabilir sorusu soruluyor. Bunu doğru anlayabilmeniz için askeri mahkemelerin yetki ve sorumlulukların ne olduğunu anlamanız lazım. Rahmetli Uğur Mumcu'nbun dediği gibi üzüntü veren nokta da o. Dışarıda olanların farklı yorum yapması doğal ama hukukçular yanlış yorum yapıyorlar. Bilgi sahibi olmadan görüş sahibi oluyoruz. Askeri mahkemelerin yetki ve sorumlulukları açık. Askeri yargı ve usül kanunun 9. maddesini okuyun. Askeri kişilerin, askeri mahillerde askerlik hizmetleriyle ilgiliyse yargı makamı askeri yargı ilgilidir. Hala askeri yargı mı bakar, sivil yargı mı bakar diye tartışmalar oluyor. Maalesef bazı akademik ünvana sahip olan kişiler artık dünyada Avrupa'da askeri mahkemelerin kalmadığını söyleyecek kadar cahilce beyanlarda bulunuyor. Askeri mahkemeler hala geçerli. Hangi ülkelerde askeri mahkemeler var. AB ülkelerine bakalım. İngiltere, Belçika, İtalya, İspanya, Yunanistan'da askeri mahkemeler var. Türkiye'de askeri mahkemelerin olmasını yargının iki başlı olduğunu söylüyor. Fikirdir, saygı duyarız. Ama bunu söylerken AB'de de askeri mahkemeler var demiyorlar. ABD'de, Rusya'da, İsrail'de de askeri mahkemeler var. Askeri mahkemelerin olup olmamasını o ülkelerin ihtiyaçları belirliyor. Askeri mahkemeler tarafsız değildir iddiaları var. Bu devlete, anayasaya ve hukuka saygısızlık. Bu mahkemeler sokak mahkemeleri mi? Nasıl askeri mahkemeleri bu şekilde yargılarsınız.
Hala askeri mahkemeler bağımsız diyorsunuz. Soruşturma askeri mahkemede emir verilmesiyle başlıyor. Peki biz bu emri ne zaman verdik? Olayın akabinden yarım saat sonra verdik. Komutanlık vermiyor diyebilirsiniz. Sadece kıta komutanının emriyle olmaz, savcı isterse emir verirse soruşturma açılır. Bu faktör varsa nasıl bağımsız dersiniz. Savcının verdiği kararı beğenmemiş olmayabilirsiniz ama saygı duymalısınız.
Yarbay Mustafa Dönmez’in mahkemesi bugün başlıyor. Yargı kesin karara ulaşmadan evvel herkes suçsuzdur. Yarbay Dönmez iler ilgili iddianameyi kim hazırladı? Yine bu savcılar hazırladı. Ali Dönmez’e yönelik de oldukça çirkin. Askeri mahkemelere, savcılara yöneltilen bu şekildeki düşünce ve suçlamalar gerçek dışı ve maksatlıdır. 12 Haziran günü bu haberin gazetede çıkması üzerine Askeri Savcılık yetkisi dahilinde olduğu için soruşturmaya başladı. Bu belgenin bulunduğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile işbirliği yaptılar. Bizim amacımız burada bu belge doğru mudur değil midiri bulmaktı. Elinizdeki bilgi, belge ve doküman varsa bize verin dedik. Koordinasyon yapıldı. Ne kadar sürdü bu soruşturma, 12 gün. Bu soruşturma yetersiz dediniz ama 12 gün neden sürdürdünüz diyorsunuz. Bu kadar çelişki olur mu? Askeri savcılık hukuk kuralları gereği yapması gereken her şeyi yapmıştır. Kamuoyunun bu konuya ilişkin sabırsızlıkla cevap beklemesine rağmen biz bunu göğüsledik niçin hukuk için. Şimdi Genelkurmay Askeri Savcılığı kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdi. Bu karar kesin değil. Biz hukuk devletiyiz, hukuk devleti ilkelerine saygılıyız. Önemli olan şu bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi ve emare ortaya çıkarsa bu soruşturma tekrar açılabilir. Ancak burada önemli olan şudur. Soruşturma şartlarında değişiklik olmaması konusunda bu soruşturma tekrar burada açılır. Bunun aksini düşünmek hukuka aykırırdır. Değişiklik olursa soruşturmaya devam edecek yargı organı değişebilir. Olayda bir müştereklik bulunabilir. Sivil ve askerin beraber yapması demektir. Bu askeri ceza kanununa giriyorsa elbette bunun yargı makamı farklı olur. Şartlarda değişiklik olmadıkçai belge, delil çıkarsa elbette soruşturma açılabilir. TSK’nın , bizim her şeyimiz açıktır, hukuka saygılıyız, hiçbirşeyi ört bas yapmak gibi bir hareketimiz vardır. TSK olarak da delil toplama üzerinde yetki ve sorumluluğumuz yoktur. Bu konunun bu şekilde net olarak ifade ettiğimi zannediyorum. Şu ana kadar bize ulaşan deliller çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı ve askeri savcılığı olarak üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gerçek olmadığı noktasından hareketle bu kağıt parçası kimler tarafından ne amaçla hazırlandı, bunu bulun, bu açıdan zaten askeri savcılık da görevsizlik kararı vererek dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Bu belgenin kim tarafından, ne maksatla hazırlandığını bulmalarını istiyoruz. Doğru mudur değil midir noktasında araştırılmasını soruşturma şartları çerçevesinde istemiyoruz.
İmza farklılığı
Bu soruşturma Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından yürütüldü ve askeri savcılık bağımsızlıktır. Şuraya 20 albay hakimi getirin ve bana sorun Genelkurmay Başsavcısı kim? Tanımıyorum. Başka bir görevde yanımda çalışmışsa tanırım. Direkt bir ilişkimiz yoktur. Değişik imza konusuna gelelim. Askeri savcılık bu konunun üzerinde durdu. Durmadığını nereden çıkarıyorsunuz. İmza değişiklikleri kriminal inceleme sonucunu değiştirmiyor. Bilimsel olarak yapılan bu incelemelerde teknik yöntemler kullanılıyor. Siz isterseniz imzanızın şeklini değiştirin imzanın ıslak olması lazım bir de elinizin mahsülü olduğu belli oluyor. Elinizin hareketleri, parmak izleri olması gerek. Islak imzaya dair belge yok. Askeri savcılık bu konu üzerinde durmuştur. Islak imzaya sahip bir belge olmadığı için bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Askeri savcılık değerlendirmesinde açıkladığı karara da açık biçimde yazmıştır.
"Fitne fesat derken ne söylemek istedi?
Türkiye’nin bulunduğu coğrafya ve problemler ortada. TSK’nın bütün olmasının önemi ortada. Siz buna zarar verirseniz kime zarar veriyorsunuz? Sadece TSK’ya mı? Ülkenizin dekasını da tehlikeye atıyorsunuz. Kanun ve yasalara saygılıyız. TSK de haklı gerekçelere dayalı olarak arkasında ön yargı olmayan, demiyoruz ki TSK hiçbir şekilde tartışılamaz- ilgili olarak yorum yapılamaz, evet olabilir bazıları belki yararlıdır. Ön yargılı, yıkıcı faaliyetlere karşıyız. Elbette bunları geldiğimiz noktada bunları fitne olarak görüyoruz. Yaşadığımız olaylar ciddi biçimde düşünmeye mecbur kıldı.
Belge sahte çıkarsa ne yapacağımızı Türkiye görecek demiştiniz. Ne gibi bir yöntem izleyeceksiniz?
Biz hukuk devleti ilkelerine saygılıyız. Askeri savcılığa verildi, savcılık konuyla ilişkin bir karara verinceye kadar biz bir kelime bile konuştuk mu? Biz hukuka bağlıyız, elbette hukuk devletli ilkelere baktığımızda ne yapılacaksa yapılacak. Bunun dışında yorum çıkarılmasına üzülüyorum. Bu konuyla ilgili görüş ve düşüncelerimizi yasal platformlarda dile getiririz. MGK’da gündeme getireceğiz. Bu süreçle ilgili bazı sorunlar var. Genelkurmay Askeri Savcılığı suç duyurusunda bulundu. Söz konusu belge bir kağıttır mevcut bilgiler kapsamında. Nerede bulundu? Ayın 4’ünde bir yerde bulundu. Ayın 6’sında İstanbul^daki mahkemenin oturumunda açıldı bu dosya. 12’sinde bir gazeteye girdi. Bunu sorgulamayı hukuk yoluyla hakkımız yok mu? Bunu sormak hem hukuk hem diğer yollarla hakkımızdır. Bu belgelere bakıyoruz, tuhaf. Bir yığın belgeler var o belgeler usülüne göre hazırlanmış. Konular aynı. İddia edilen belge ise onlarla ilişkisi olmayan, içerik olarak hazırlanış şekli olarak farklı bir belge. Olabilir ona da itirazımız yok. Bu belgenin Nisan 2009’da hazırlandığını kim tespit etti? Soruşturma kapsamında bir takım kriminal raporlar hazırlandı. Genel komutanlığımızın hazırladığı rapor 17’sinde hazırlandı. 19 ve 20’sinde bu raporun bazı parçaları bazı medya organlarında yer aldı. Niye? Nedir istenen? Kamuoyu oluşturmaktır. Medya üzerinde asimetrik bir psikolojik harekat yapılıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Dairesi tarafından bir rapor hazırlandı 20 Haziran’da. 22’sinde gazetedeydi. Niçin? Sormak hakkım değil mi? Bunlar bizi de düşündürüyor. Düşünmekle kalmıyoruz, askeri savcılık hukuki süreci başlattı ve suç duyurusunda bulundu. Bırakın hukuk süreci normal işlesin. Bırakın doğru neyse çıksın. Ama siz doğrunun çıkmasını beklemeden devamlı hukuk süresini dinamitlerseniz ne olur? Bazen trajik durumlar yaşıyoruz. Kara mizah örneği. Askeri savcılığın açıklaması Çarşamba günü 14:50’de ajanslara verildi. Uzun bir yazı, 3 sayfa. 15:00’ten itibaren tüm tv kanallarımız son dakika haberlerine başladı. 14:50’de verildi, 15:00’te tv kanallarında yorumlar başladı. Ben 15:00’te takip ettim. Yorumu yapanlar askeri savcılığını görmemiş bile. 15:00’te çıkıyor ve konuşuyor ben zaten başka bir şey beklemiyorum. Ama bir okuyun, inceleyin sonra konuşun. Üzülüyorum ki yorum yapanlar açıklamanın başlığını bile görmemişler. Bu olmaz, bu çirkin. Ajanslarımıza da çağrıda bulunuyorum. Bu tip şeyleri parça parça vermeyin. Televizyondaki arkadaşlarımız sıkıntıya düşüyor, bir satırlık cümleyi yanlış anlıyor. Yorum yapanlar yanlış yorumlar yapıyor. Siz ne söylerseniz insanlarımız onu görüyor.