17 Nisan 2009 Cuma
JANDARMA'NIN BAŞINA POLİS ATANACAK!
Genelkurmay Başkanlığı, internet sitesinde Orgeneral İlker Başbuğ'un İstanbul'daki konuşmasında Atatürk'ten alıntılayarak yer verdiği cümlesiyle ilgili bir açıklama yayınladı. Açıklamada, Prof. Dr. Afet İnan'ın ''Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk'ün El Yazıları'' kitabında Atatürk'ün kendi el yazısıyla ifade ettiği ''Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir'' tanımına yer verildi. Bilgi notunda şu ifadeler kullanıldı: "Türk milleti tanımını Mustafa Kemal Atatürk kendi el yazısı ile yazmıştır. Bu tanım, Prof. Dr. Afet İnan tarafından yazılan 'Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk'ün El Yazıları' kitabının ilk sayfasında da yer almaktadır. Tanımın ana amacı 'Türk milleti' tanımının yapılması ve bu tanımın, kavramın etnik ve dini temellere dayanmadığının açıkça ifade edilmesidir. Tanım içindeki 'Türkiye Halkı' terimi de Atatürk tarafından bu nedenle kullanılmıştır. Bu tanımdan 'Türkiyelilik' gibi tanımlara ulaşılabileceğini düşünmek ve bu şekilde değerlendirmeler yapmak; hem Atatürk'ün 'Türk Milleti' tanımını niçin yaptığını hem de 'ulus devlet' kavramının ne anlama geldiğini anlayamamak ve konuyu saptırmak demektir. Ulus-devlet yapısı içinde, bu şekildeki düşüncelerin yeri olamaz." İşte TSK'nın açıklaması:
(Prof. Dr. A. ÂFET İNAN, Medeni Bilgiler ve M. Kemal ATATÜRK'ün El Yazıları, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2000, s. 435) 1. "Türk Milleti" tanımını yukarıda görüldüğü gibi, M.Kemal ATATÜRK kendi el yazısı ile yazmıştır. Bu tanım, Prof.Dr. A.ÂFET İNAN tarafından yazılan "Medeni Bilgiler ve M.Kemal ATATÜRK'ün El Yazıları" kitabının ilk sayfasında da yer almaktadır. 2. Tanımın ana amacı, "Türk Milleti" tanımının yapılması ve bu tanımın, kavramın etnik ve dinî temellere dayanmadığının açıkça ifade edilmesidir. Tanım içindeki "Türkiye Halkı" terimi de ATATÜRK tarafından bu nedenle kullanılmıştır. 3. Bu tanımdan "Türkiyelilik" gibi tanımlara ulaşılabileceğini düşünmek ve bu şekilde değerlendirmeler yapmak; hem ATATÜRK'ün "Türk Milleti" tanımını niçin yaptığını, hem de "ulus devlet" kavramının ne anlama geldiğini anlayamamak ve konuyu saptırmak demektir. Ulus-devlet yapısı içinde, bu şekildeki düşüncelerin yeri olamaz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
17 Nisan 2009 Cuma
İSTANBUL- Genelkurmay eski başkanı emekli orgeneral Yaşar Büyükanıt, Amerikalıların genelde terörle mücadele için asker istediğini belirterek,
"Obama'nın da Türkiye ziyareti sırasında Afganistan için asker istediğini düşünüyorum. Biz yıllarca bu ülkede şehit verdik. Bir de orada şehit verirsek bunu Türk halkına nasıl anlatırız" dedi.
Büyükanıt, dünyada bir karanlık savaş başladığına dikkat çekti.
Beykent Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (BÜSAM) tarafından düzenlenen "2'nci Uluslararası Strateji ve Güvenlik Çalışmaları Sempozyumu", üniversitenin Taksim Yerleşkesi'nde gerçekleştirildi. "21'nci Yüzyılda Ulusal Savunma" konulu sempozyuma Türkiye ve dünyadan uzman isimlerin yanı sıra Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cuma Bayat,
TBMM eski başkanı Hüsamettin Cindoruk,
Genelkurmay eski başkanı emekli orgeneral Yaşar Büyükanıt da katıldı.
Yaşar Büyükanıt, "Türkiye'de Savunmanın Değişimi" başlığı altında bir konuşma yaptı. Büyükanıt, NATO'yu eleştirerek, "NATO, son dönemlerde bir tehdit bulmak istedi. İlk olarak Kuzey Afrika'daki aşırı dinci gruplar tehdit olarak algılandı ancak 11 Eylül'de ABD'ye yapılan saldırılar sonrası tehdit kavramı değişti. Birleşmiş Milletler tarihte bir ilk olarak 5. maddeyi öne koydu. NATO burada büyük bir hata yaptı. Artık günümüzde savaş kavramı da değişmiş durumda. Silahlı tehdit haricinde artık ekonomik tehditler de var. Ekonomik manipülasyonlar, Türkiye ekonomilerini bozmaya çalışarak politik amaçlarda kullanmak, vakıfları ve sivil toplum kuruluşlarını yönlendirerek kamuoyunu kendi istikametine doğru kullanarak savaş başladı. Biz buna karanlık savaş diyoruz" ifadelerini kullandı. Karanlık savaşın en iyi örneğinin 2001 krizi olduğunu belirten Yaşar Büyükanıt, manipülasyon yapılarak kriz ortamı oluşturulduğunu savundu. Büyükanıt, "Bir de siber savaş var. Teknoloji kullanılarak bu savaş gerçekleştiriliyor. Türkiye'nin yaşadığı coğrafya çok belalı bir coğrafya. Kafkaslar'da, Suriye'de potansiyel bir tehdit söz konusu. Nitekim Kıbrıs da çok önemli. Kıbrıs Rum Kesimi, bazı ekonomik anlaşmalar için faaliyetlere geçti. Petrol arama gibi faaliyetlere başlamak için anlaşmalar yaptı. Türkiye Kıbrıs'ta bir sorun yaşarsa Akdeniz ekonomik bölgesinde sadece Antalya Körfezi'ne mahkum olur. Biz hep onların yaptıklarını takip ediyoruz ve 'olmaz' diyoruz. Halbuki bizim de artık ekonomik anlamda orada bir şeyler yapmamız gerekir. Yunanistan'da hava sahasının ihlalleriyle ilgili tartışmalar yaşanıyor. Halbuki Türkiye uluslararası hava sahasında eğitim uçuşu yapmaktadır. Yunanistan orayı bir milli egemenlik sınırı gibi görüyor. Bu tamamen yanlıştır. Eğer bu sorun aşılırsa, Yunanistan'la aramızda bir sorun kalacağını düşünmüyorum" açıklamasında bulundu
----------------------------------------------------------
ERMENİSTAN İRAN'LA STRATEJİK BİR ANLAŞMA İMZALADI
Türkiye, Ermenistan ile sınırı “açacak mı, açmayacak mı” tartışmaları sürerken, İran beklenmedik bir adım attı.. İran ile Ermenistan arasında dün stratejik bir anlaşma imzalandı. Anlaşma, iki ülkeyi birbirine bağlayacak bir demiryolu kurulmasını öngörüyor. Demiryolunun kurulması, Türkiye ve Azerbaycan sınırları kapalı olan Ermenistan’a mal ve malzeme girişi konusunda büyük nefes aldıracak. Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan sınırları halen kapalı. İran sınırı açık olmasına rağmen, dağlar nedeniyle geçişler çok güç. Ermenistan, ihtiyacı olan mal ve malzemenin çok büyük bölümünü Gürcistan üzerinden sağlıyor. Ancak geçen Ağustos’ta yaşanan savaş ve Rusya’nın Gürcistan’a uyguladığı ambargo, Ermenistan’ı da “açlık” tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştı. Nitekim, Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşmanın ilk adımları da zaten, Gürcistan krizi üzerine atılmıştı. Erivan yönetiminin Ankara ile masaya oturmasının en önemli nedenlerinden biri, istikrarsız Gürcistan’da yaşanacak yeni bir krize karşı, “Türkiye sınırını açarak, halkını rahatlatmak” olmuştu. İRAN’
------------------------------------------------------------------------------------
ERMENİ OYUNLARINA DİKKAT
|
SAKARYA - Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Atatürk Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Enis Şahin, Ermenilerin, 2015 yılına kadar soykırım iddialarını 100 devlet parlamentosuna kabul ettirmeyi hedeflediklerini söyledi. Şahin, bunu, tazminat talebinde bulunabilmek için gerekli hukuki altyapıyı oluşturmak amacıyla yapacaklarını belirtti.
Doç. Dr. Şahin, 2015 yılında gündeme getirilmesi planlanan yüklü tazminat taleplerinin henüz hukuki alt yapısının oluşmadığını ifade ederek, 'Hukuki tabanın oluşması için soykırım iddiasının kabulü gerekir. Türkiye soykırımı kabul etmeden nasıl dayatabilirler. Tazminatın altından kalkılamayacak duruma gelindiğinde ise esas amaçları olarak toprak talebinde bulunacaklar' dedi.
Arşivimizde kesinlikle soykırım belgesi yoktur.'