31 Mayıs 2009 Pazar

KANKİ AKP'Yİ UYARIYOR :"BEYGİRİ DOĞRU YERE BAĞLA"

Bu mayınlar birilerinin başını yiyecek.

Ona rağmen bu ısrar nedir? Sizce.

Üstelik TC’nin kuruluş felsefesine “Irkçılık” dedirtecek kadar önemli mi bu?

Gemileri yaktıracak kadar.

AKP Siyonistlere verdiği sözden dönemiyor?

Ama neden?

İşte bütün mesele bu sorunun cevabında.

İsrail’in elinde AKP’yi böylesine korkutan ne var?

Uçak alacak parayı bulanlar, daha az bir parayla burayı kendi temizleyecekken, böylesine stratejik bölgeyi ısrarla neden başka bir ülkeye yarım asır verme telaşında?

Halkı birbirine düşürme pahasına,”36 etnik grup var”diyen başbakandan bu kez de bu kelimeler çıkıyorsa; bu mayınlar fena patlar arkadaş.

Sesi de taaa ABD den duyulur.

Kankiler uyarıyor.

Ama kankinin de bilmedikleri var.

Görünen o.

ATI DOĞRU YERE BAĞLAMAK…

Fehmi Koru

31 Mayıs 2009

Türkiye mayınlardan kurtulmaya çalışırken iktidar partisi kendisini mayınlı araziye düşürdü.

Yasalaştırılmaya çalışılan tasarı aynen geçerse siyaset alanında patlamaya hazır mayınların etkisi dünyanın dört bir tarafında hissedilebilir. Yarım yüzyıldır Suriye sınırında gömülü mayınların patlamasından endişe eden iktidar, şu sıralarda dikkatini daha fazla siyaset alanında patlayabilecek mayınlara verse iyi olacak...

Mayınlarla ilgili düzenlemeyi Meclis'ten Komisyon'a geri çektiğini sanıyorduk iktidarın, hayır öyle değilmiş; önümüzdeki hafta başında aynı haliyle yeniden Meclis'te görüşülecekmiş... İktidarın tek vaat ettiği, arada muhalefetin 'haklı' gibi görünen görüşlerini dinlemek... Yaratılacak hay-huydan istifade ile var olan metnin zorlaya zorlaya Meclis'ten geçirilmesi hedefleniyor, bu besbelli...

Elbette iktidardır ve bunu yapabilecek çoğunluğu vardır. Ancak çoğunluğuna güvenerek ve çoğunluğu oluşturan bireylerin iradelerini hiçe sayarak yapılacak bir zorlamanın ciddi sonuçları da olabilir. Politikacıların iradelerini hiçe sayan bir davranış politik bir davranış tarzı değildir çünkü...

Ak Parti yönetimi, hükümet ve Başbakan Tayyip Erdoğan, 'mayın' konusunda, atı arabanın arkasına koştuklarını artık görmeli...

Meclis'in gündeminde olan ve iktidar partisinin zorladığı metin neyi öngörüyor: 50 yıl öncesinde Suriye sınırına gömülmüş olan mayınların kaldırılmasını ve temizlenen toprakların tarım arazisi haline getirilmesini... Bunun için tek bir ihale açılacak ve üstlenen şirket mayınları temizledikten sonra elde edilecek tarım arazisini 44 yıla kadar bir süre için kullanabilecek...

Bu, atı arabanın arkasına bağlama yöntemidir. Ters bir yöntemdir.

Terslik şurada: İhaleye katılacak mayın temizleme konusunda uzman 'yabancı' şirketlerin hiçbiri tarımla ilgili değil; işi üstlendikten sonra toprakları ya başka birilerine kiralayacak, ya da kendileri kullanacaksa bu işi en başından öğrenmek zorunda kalacaklar...

Mayın temizleme işiyle tarımcılık yapma işi illâ tek bir şirkete ihale edilsin isteniyorsa, ihaleye mayın temizlemede uzman şirketler değil tarım alanı işletmecileri katılabilmeli... İhaleyi kazanan tarımda uzman şirketler, kullanacakları toprakların en verimli halde ellerine geçmesi için gereken titizliği gösterecekler ve mayın temizleme işini teslim edecekleri şirketleri bu gözle seçeceklerdir...

Atı arabanın önüne bağladığınızda açılacak ihale sürecine eskisi kadar itiraz olmayacaktır.

En doğrusu ise, Ak Parti milletvekillerinin çoğunun da katıldığını bildiğimiz iki süreci birbirinden ayırma yöntemidir. Mayınları temizlemek için açılacak ihaleyi alan şirket işini tamamladıktan sonra elde edilen arazi o zamanın şartlarına göre değerlendirilebilir. Arazi topluca tek bir şirkete tahsis edilebildiği veya birkaç parçaya bölünerek şirketler arasında paylaştırılabildiği gibi, topraksız köylüye de verilebilir.

Birbiriyle hiç ilgisi bulunmayan iki farklı işin tek bir şirkete verilmek istenmesi, ihaleyle bile yapılacak olsa, akılları karıştırır. Tıpkı bugün olduğu gibi...

İki ülke arasındaki mayınlı araziden söz ediyoruz. Mayınlar kalktığında olağanüstü verimli olabilecek bakir toprakların tarıma açılması herkesin gözünün bu konuya yoğunlaşmasına sebep oluyor. Kafa karışıklığının en önemli sebebi de böyle bir toprağa bir üçüncü devletin özel ilgi gösterdiği iddiası; savunma sanayii alanında uzman bu kadar şirketimiz varken neden başka ülkelere gerdan kıralım ki?

Tasarı Komisyon'a çekilmeli ve kamuoyunun hassasiyet gösterdiği konular göz önünde tutularak gerekli değişiklikler sağlandıktan sonra yeniden Genel Kurul'a getirilmelidir.

VUR-KAÇTA NELER GİTTİ?


Kısaca Selçuk Ayhan şunu soruyor?
Çok fazla yapılan bir oyuna değiniyor.
İptal edileceğini biline biline çıkarılan yasaların Anayasa Mahkemesinden iptaline kadar uygulamasında neler gitti? Bunu soruyor.
Dikkat edin. Bu devamlı AKP tarafından yapılan bir olay.
İptali kesin bile olsa kanun çıkarılıyor. Kanunun iptaline kadar malı götüren götürüyor.
Tam bir vur-kaç tekniği.
Biz iptal edildi diye sevinirken adamlar zaten amaçladığını elde etmiş oluyor.
İşte bu olayda tam bu.

CHP'li Ayhan'dan maden sorusu

CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'a Maden Yasası'nın ve "Madencilik Faaliyetlerine İzin Yönetmeliği"nin yürürlüğe girdiği tarihten Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına kadar geçen sürede askeri yasak ve güvenlik bölgelerinde verilen maden arama ruhsatı izinlerini sordu.
Ankara- CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan, Meclis Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, Anayasa Mahkemesi'nin 15 Ocak 2009 tarihinde verdiği kararla "Orman ve ağaçlandırma alanları, özel çevre koruma bölgeleri, milli parklar, sit alanları, tarım ve mera alanları, kıyı ve sahil şeritleri, su havzaları ve su kaynakları, turizm gelişim ve koruma bölgeleri, askeri yasak bölgeler ve diğer doğal ve kültürel zenginliklerin bulunduğu alanları yüzde 2 vergi karşılığında yabancı sermayeli şirketlere ve yerli şirketlere" açan Maden Yasası'nın 7'nci maddesini iptal ettiğini hatırlattı.
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı ve Danıştay 8'nci Dairesi'nin 15 Mayıs 2009 tarihli iptal kararıyla 21 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Madencilik Faaliyetlerine İzin Yönetmeliği'nin yasal dayanağının ortadan kalktığını belirten Ayhan, Enerji Bakanı Yıldız'a, yasa ve yönetmeliğin çıktığı tarihten iptal kararlarına kadar geçen sürede "orman, özel çevre, milli parklar, tarım alanları, mera alanları, su havzaları, sulak alanlar, kıyı alanları, sahil şeritleri,kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ile askeri yasak ve güvenlik bölgelerinde verilen maden arama ruhsatı izinleri"ni sordu.
Selçuk Ayhan Bakan Yıldız'a şu soruları yöneltti: "Madencilik Faaliyetleri ile Bozulan Arazilerin Doğaya Yeniden Kazandırılması Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda, faaliyette bulunduğu bölgeleri çevre ile uyumlu hale getirmediği belirlenen şirketler var mıdır? Varsa sayıları ve isimleri nedir? Yönetmelik hükümlerini yerine getirmeyen şirketler hakkında hükümetinizce ne tür yaptırımlar uygulanmaktadır? Madencilik Faaliyetlerine izin yönetmeliği 2005 yılında yürürlüğe girerken, Madencilik Faaliyetleri ile Bozulan Arazilerin Doğaya Yeniden Kazandırılması yönetmeliğinin yürürlüğünün 2.5 yıl geciktirilmesinin nedeni nedir?Bergama Ovacık Altın Madeni, Kışladağ, Efem Çukuru, Artvin Cerattepe, Kaz Dağları ve diğer alanlarda yürütülen madencilik faaliyetlerinin durdurulması ve izinlerinin iptal edilmesi konusunda bakanlığınızca bir çalışma başlatılmış mıdır?"
31 Mayıs 2009-cumhuriyet’in haberi

YÜRÜ BE ADAMIM KİM TUTAR SENİ-yorumsuz-

Türk milletine hakarettir

MHP´li Oktay Vural, "Başbakanın ´etnik kimlikleri kovduk´ifadesi, Türk milletine yönelik bühtandır, hakarettir. Bu millet, tarihin hiçbir yerinde ırkçı olmamıştır" dedi MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın mayın temizliği ile etnik temizliği birbirine karıştırdığını belirterek, konunun birbiriyle bağdaştırılmasının hayret verici olduğunu söyledi. Vural, Parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Başbakanın "bu topraklarda etnik temizlik yapıldığı" şeklindeki açıklamalarını sert bir dille eleştirdi. Vural, şunları söyledi. Pamuk gibi konuştu "Sayın Başbakanın ´etnik kimlikleri kovduk´ifadesi, Türk milletine yönelik bühtandır, hakarettir. Bu millet, tarihin hiçbir yerinde ırkçı olmamıştır. Bir tarafta bu milleti 36 etnik gruba böleceksiniz, sonra da diyeceksiniz ki etnik kimlikleri kovduk. O zaman sorarlar sana, bu etnik kimlikleri sayıyorsun da hani sen bunları kovmuştun diye. Başbakan neyin özlemi içindedir, ben bunun açıklanmasını istiyorum. Kurtuluş Savaşı´ndan önceki Sevr dönemi özleminde misiniz? Lozan Andlaşması´nın imzalanmamış olmamasını mı arzu ediyorsunuz, doğrusu hayretler içindeyim. Büyük Ermenistan kurmak amacıyla Van´ı, Erzurum´u yakanlara tedbir olarak alınan önlemleri adeta bir etnik temizlik yapılmış gibi sunmak kimlerin ekmeğine yağ sürüyor. Türkiye Cumhuriyeti içinde Rum, Ermeni vatandaşlarımız vardır. Bunlar bizim zenginliğimizdir. Sayın Başbakan maalesef Orhan Pamuk gibi konuşmuştur. Bir mayın temizlemek için milleti kötülemeye değmez." Mayın temizleme konusuna da değinen Vural, Başbakan Erdoğan´ın, kendilerini etnik temizlik yapmakla ve ırkçılıkla suçladığını kaydetti. Vural, "Bu toprakları, biz işleyemeyecek miyiz Sayın Başbakan? İşleyemeyecek duruma, aciz duruma düşürdünüz.

Bu ülkenin insanları bu toprakları işletemeyecek mi? Bunun için yap-işlet-devret mi gerekiyor. Başbakanın bu düşüncesi Türk milletini dışlayan, Türk milletini kendi topraklarını işlemesini istemeyen ayrılıkçı, bölücü, ırkçı bir yaklaşım tarzının tezahürüdür" diye konuştu. Türkiye faşist bir devlet midir? CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın, "Yıllarca bu ülkede bir şeyler yapıldı. Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Acaba kazandık mı? Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi" sözlerini, soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı.

Başbakan Erdoğan´ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına soru önergesi sunan Arıtman, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, hangi tarihlerde, hangi etnik kimlikteki vatandaşlarını kovduğunun açıklanmasını istedi. Kaç kişi kovulmuştur CHP´li Canan Arıtman, şunları kaydetti: "Bu kovma işlemleri, hangi gerekçelerle yapılmıştır? Hangi etkin kimlikten kaç kişi kovulmuştur? Cumhuriyet tarihi boyunca Türk kökenli kaç vatandaşımız ülkemizi terk etmiştir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti faşist bir devlet midir?"

Namusun ticareti olur mu?

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman Başbakan Erdoğan´a “Sınır namussa, namusun ticareti olur mu?” diye sordu.
CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde Sınır namussa, namusun ticareti olur mu?” diye sordu. Arıtman, önergesinde Başbakan Erdoğan’a “62 milyon dolara mal olan üçüncü uçağınızı almaktan vazgeçerek bu kaynakla sınırdaki mayınların, sınır topraklarımızı yabancı şirketlere vermeden temizlenmesini sağlamayı düşünür müsünüz?”
Meclis'te şeriatçı dergi skandalı
TBMM'de milletvekili odalarına "ücretsiz" dağıtılan "Tohum" adlı dergide, CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman "fahişe gibi giyinmekle" suçlandı. TBMM Başkanı Köksal Toptan 'a mektupla şikâyette bulunan Arıtman, dinci basının sürekli kendisini hedef gösterdiğine dikkat çekerek "Bu tür yayınların Meclis'te dağıtılması için özel olarak imkân mı tanınıyor" sorusunu yöneltti. http://haber.mynet.com/detail_news/?type=Politics&id=X1209804428609&date=03Mayis2008 Kimin ne olduğu çok açık ortada Canan Hanım. Halk sizin ne kadar cesur bir Türk kadını olduğunuzu biliyor. Size bu yakıştırmaları yapan şerefsizlerin kimlerin oyuncağı olduğunuda. Erkek geçinenlerin sizin cesur adımlarınız karşısında yanınızda olamadığını ve tırsıp karşınızda durduğunu da gördü bu halk.

"KÖKENİ ERMENİ" DAVASINI CANAN ARITMAN KAZANDI

Gül'ün anne tarafından Ermeni olduğunu iddia etmişti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dayısı Ahmet Satoğlu’nun “ailesinin etnik kökeninin Ermeni olduğu” şeklindeki iddiası nedeniyle CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman aleyhine açtığı 40 bin TL’lik manevi tazminat davası, Arıtman lehine sonuçlandı. Arıtman yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dayısı Ahmet Satoğlu’nun, ailesinin etnik kökeninin Ermeni olduğu savı nedeniyle aleyhine açtığı 40 bin TL’lik manevi tazminat davasının bugün yapılan duruşmayla lehine sonuçlandığını bildirdi. Arıtman’ın avukatı Rezzan Aydınoğlu ise ANKA’ya yaptığı açıklamada, davacının Gül’ün dayısı olduğunu, yasaların “yansıma yoluyla manevi tazminatı öngörmediğini" belirtti. Bu nedenle davanın tümünün reddedildiğini kaydeden Aydınoğlu, dava muhatabının ancak Cumhurbaşkanı Gül’ün annesi olabileceğini vurguladı. -İMZA KAMPANYASI İLE BAŞLADI- CHP İzmir Milletvekili Arıtman, bir grup aydının Ermeni soykırımı iddiası nedeniyle “Ermeniler’den özür diliyoruz” kampanyası başlatmasının ardından, Cumhurbaşkanı Gül’ün de bu kampanyaya destek verici sözlerinin üzerine, Gül’ün anne tarafından etnik kökeninin Ermeni olduğunu öne sürmüştü. Arıtman’ın bu iddiaları üzerine, Cumhurbaşkanı Gül’ün önce kendisi 1 TL’lik, ardından da dayısı Ahmet Satoğlu, Arıtman aleyhine 40 bin TL’lik tazminat davası açmıştı. Gül, tazminat davasını kazanmıştı. 26/5/2009 VATAN GAZETESİ