23 Mart 2009 Pazartesi

‘Gizli güç tellalları’
‘Gizli güç tellalları’
Seçimlere bir hafta kala Newsweek yine, AKP'ye sert eleştirileriyle tanınan, Washington Enstitüsü'nün uzmanı Soner Çağaptay'ın bir makalesini yayınladı
23 Mart 2009 Pazartesi

NEW YORK –Ergenekon davasına dikkat çekildiği makalede “İslamcılar, Türkiye'nin karanlık Derin Devleti'nden kurtulmuyor ancak yerine kendilerinkini koyuyorlar” iddiasına yer verildi. “Türkiye'nin gizli güç tellalları” başlıklı makalede Ergenekon davasına vurgu yapılarak “İslamcılar, Türkiye'nin karanlık Derin Devleti'nden kurtulmuyor ancak yerine kendilerinkini koyuyorlar” savında bulunuldu.

Ergenekon iddianamesinde inandırıcı olmayan bir biçimde “Laik milliyetçilerin inandırıcı olmayan bir biçimde eş zamanlı olarak İslamcı, Marşist ve Kürt yanlısı terör saldırılarını planladıkları” öne sürüldüğüne işaret edilen makalede “Herhangi başka bir Batılı toplumda bu tüm tutarsız suçlamalar, fantezi olarak geri çevrilirdi” ifadesi kullanıldı.

Makalede Türkiye’de “eski Derin Devlet”in geçmişte birkaç defa ortaya çıktığı savunulurken, Susurluk kazasına değinilerek Türkiye’deki güçlü orta sınıfın özgürlükleri sınırlandıran bu “yozlaşmış elidi” geri itmeyi başardığı, “Derin Devlet”in AB sürecince daha da zayıflatıldığı yorumu yapıldı.

ERGENEKON YILDIRMA ARACI

AKP’nin iktidara gelmesi üzerine birçok Türk demokratının “Derin Devlet’in yok edileceğini umduğunu kaydeden Çağaptay, “Ancak o zamandan beri geçen yedi yıllık sürede AKP karanlık güç tellallarından kurtulmak yerine, hükümeti devirmeyi amaçlayan gerçek bir komployu içerdiği gibi görülen Ergenekon gibi davaları Türkiye’nin laik hakimlerini, medya, ordusu ve hemen hemen tüm siyasi karşıtlarını saldırmak için kullandı” görüşünü dile getirdi.

“Hükümetin iddialarının gülünçlüğü”ne ilişkin kuşkuları gidermek amacıyla Tuncay Güney’in kişiliğine ve iddialarına dikkat çekilen makalede şu görüşler de dile getirildi:

“Buradaki trajedi, AKP’nin, Ergenekon’u, sadece Türkiye’nin Derin Devlet’ten kurtulmasını sağlamak için değil, ayna zamanda Mart 29’da ülke çapında yapılacak yerel seçimi öncesi meşru muhalefeti yıldırmak amacıyla da kullanıyor olmasıdır. Son seçimlerin gösterdiği gibi nüfusun yarısından fazlası hala AKP’ye karşı ancak birçok kişi şimdi hükümetin düşmanlarını izlediği işaretleri nedeniyle konuşmaktan korkuyor.”

Polisin sadece Ergenekon soruşturmasında 1.5 milyon telefon görüşmesi ve e-mesajlarını kayda aldığı öne sürüldüğü makalede “Bu tur işaretler, AKP’nin, eski Derin Devlet’in yerine kendisine ait yeni bir Derin Devlet’i yerleştirdiğini gösteriyor” iddiasında bulunuldu. Makalede söyle devam edildi:

“DEĞİŞİM İÇİN LİBERAL PARTİ GEREKİR”

“İslamcılar, bir cadı avını yürütmek için hala önceki sistemin hayaletini kullanırken şimdi güç manivelalarını çeviriyor. Derin Devlet bir zamanlar, komünistler ve İslamcıları korkutmak amacıyla işlemiş olabilir ancak bugün muhalifleri ezmek için laik, liberal ve milliyetçi Türklere karşı kullanılıyor. Türkiye’nin ilericilerinin kalpleri kırık olmalı. Siyasi modernizasyon ve AKP’nin, devleti komplo teorilerinden ve karanlık güçlerden kurtaracağını ummuşlardı ancak böyle bir değişimin gerçekleşebilmesi için ülkenin dümeninde liberal bir parti olması gerekiyordu.”

‘Su bakanlığı kurulsun’
‘Su bakanlığı kurulsun’
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hızır Önsoy, Türkiye'de su konusunda en büyük sorunun su yönetimi olduğunu, bu nedenle hızla harekete geçilerek 'su bakanlığı' kurulması gerektiğini söyledi.
22 Mart 2009 Pazar

TRABZON -Prof. Dr. Önsoy, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin mevcut su potansiyelinin dünya ortalaması civarında, Afrika ülkelerinin ise yukarısında olduğunu belirtti.

Türkiye'nin yıllık 186 milyar metreküp brüt yüzeysel su potansiyeli olduğunu ifade eden Önsoy, şöyle konuştu:

'Bazı araştırmacılara göre bunun 95 milyar metreküpü, bazılarına göre ise 120 milyar metreküpü kullanılabilir vaziyette. Maalesef toplam su potansiyelimizin içme, kullanma, sulama ve enerji üretiminde sadece yüzde 35'ini kullanabiliyoruz. Suyumuzun geri kalan kısmı denizlere veya komşu ülkelere doğru akıp gidiyor. Ben kullanılabilir su miktarının revizyondan geçirilerek 150 milyar metreküpe çıkarılabileceğini iddia ediyorum.'

Verilere göre su zengini sayılmayan Türkiye'de mevcut su potansiyelinin akılcı politikalarla yönetilmesi gerektiğini kaydeden Önsoy, şunları söyledi:

'Suyumuzu çok az kirleterek kayıpları en aza indirmek zorundayız. Ülkemizde hiçbir zaman orta ve uzun vadeli planlarımız, bilimsel su yönetimimiz olmadı. Günlük politikalarla, ancak günü kurtarmaya yönelik çalışmalar yapıldı. Türkiye'de su yönetimi yapılamıyor. Biz suyu değil su bizi yönetiyor. En kısa zamanda kalıcı su politikası yasası düzenlenmeli ve bir an evvel uygulamaya konulmalıdır. Ülkemizde su konusundaki en büyük sorun su yönetimi olmayışıdır. Bu nedenle Türkiye'de hızla harekete geçilerek su bakanlığı kurulmalıdır.'