20 Ekim 2009 Salı



ERDOĞAN – TALAT TELEFON GÖRÜŞMESI

( bunun adı tam bir numara (Denktaş) korkusu)


Tayyip Erdoğan- Bizim değerlendirmeleri, yani iyi yapmamız lazım…

Mehmet Ali Talat- Tabii.

Erdoğan- Çünkü bundan sonraki süreci iyi işletmemiz lazım…

Talat- Doğrudur, doğrudur.

Erdoğan- Ve işte, Serdar’ın havasını, tutumunu görüyorsun.

Talat- Evet, evet, evet!

Erdoğan- Yani oradaki hükümet şeyini de tabii…

Talat- Maalesef

Erdoğan- iyi korumamız lazım. Çünkü…

Talat- Evet, onu düşüneceğiz biraz daha bakalım ne yapabiliriz,

Erdoğan- Hani öfkeyle kalkan zararla oturur şeyinde…

Talat- Yo, hayır tabi…

Erdoğan- Öyle bir şeye de düşmemek lazım. Ama… Tabi duygusallık hâkim şimdi onlarda…

Talat- Tabi, doğrudur.

Erdoğan- İstedikleri kadar sezdirmemeye çalışıyorlar ama, tabi öyle değil, o hâkim, çünkü ilk yaptığı açıklama falan mesela çok duygusaldı, şimdi yaptığı açıklama daha farklı.

Talat- Evet, evet

Erdoğan- Yani, biraz daha firene basmış gibi bir hali var.

Talat- Doğru, doğru… Ben, şey tabi, önce teşekkür edeyim, çok büyük bir destek verdiniz Kıbrıs Türk halkına.

Erdoğan- Sağ olun, sağ olun!

Talat- Sağ olun. Halkım adına söylüyorum bunu, yani, çok büyük bir destek.

Erdoğan- Sağ olun!

Talat- Çok teşekkürler… İkincisi, eee, şeyi söylemek istiyordum, buu… Yani bu şimdi dünyanın, Avrupa Birliği’nin, Birleşmiş Milletler’in, bize işte ambargoları gevşetelim, yumuşatalım falan gibi yaklaşımları bizi tatmin etmez. Biz çözüm istiyoruz, sizin vurguladığınız gibi hep. Yani hedef çözümdür.

Erdoğan- Şimdi, burada işte sayın Talat, bir şeye çok dikkat edeceğiz. Şimdi o nihai çözüm diyebileceğimiz çözüm, tabi bu birden gelmeyebilir.

Talat- Tabii tabii.

Erdoğan- Onun için şimdi, bu bir süreç başlıyor…

Talat- Doğru, doğru…

Erdoğan- Onun için, şimdi biz bu başlayan süreci kendi kontrolümüze getirebilmeliyiz.

Talat- Tabi

Erdoğan- Yani başkalarının kontrolünden çıkarmamız lazım.

Talat- Tam da bunu söylüyorum! Tam da bunu söylüyorum. Onun için vizyonumuzu kaybetmeden, yani çözüm vizyonumuzu kaybetmeden…

Erdoğan- Hiç asla onu kaybetmeden, mesela ben şimdi nasip olursa 6′yla 8′i arasında Yunanistan’a gideceğim…

Talat- Ne zaman?

Erdoğan- 6’sıyla 8′i arasında.

Talat- Öyle mi… çok iyi, çok iyi!

Erdoğan- Evet, evet.

Talat- Ben de 27… 27’si, 28′inde galiba… 27-28′inde Avrupa Parlamentosu Savunma ve İnsan Hakları Komisyonu’na referandum sonuçlarını değerlendirmek üzere davet edildim.

Erdoğan- Bunlar önemli şeyler işte… Talat- Tabii tabii… tabii. Erdoğan- Şimdi bak, şu anda Amerika’nın Kuzey Kıbrıs’a uçak indirmesi…

Talat- Evet

Erdoğan- düşüncesi… Güneyden Birleşmiş Milletler’in temsilciliğini kapaması kararı…

Talat- Hı hı… Hayır ama o başka bir şeydir ha…

Erdoğan- Ama şimdi…

Talat- Yani o temsilciliğin kapanması, biliyorsunuz, yani görüşme süreci bittiği içindir.

Erdoğan- Şimdi… Tamam, da şu var ama. Şimdi bütün bunların olmasını dünya kamuoyu, Türkiye ve Kıbrıs, yani Kuzey Kıbrıs çok farklı değerlendirir.

Talat- Hı hı…

Erdoğan- Lehte değerlendirir… Yani bunlar psikolojik netice itibariyle bize çalışır…

Talat- Tabii tabii… Ama şey çok güzel bir açıklama yaptı. Duydunuz herhalde. Kofi Annan’ın mesajını De Soto aktardı… Çok nefisti!

Erdoğan- Tabi tabi…

Talat- Teşekkür etti. Bize, Türkiye’ye vesaire… Çok güzeldi!

Erdoğan- Yani süreç şu anda lehte…

Talat – Evet çok lehte…

Erdoğan- Şimdi işte Aralık 2004′e kadar biraz sabırlı gitmemiz lazım.

Talat- Doğru, doğru…

Erdoğan- Yani o şeyi mesela, devlet mevlet işini hiç biz dile getirmeyelim. Başkaları getirsin dile…

Talat- Neyi, neyi neyi?

Erdoğan- Yani “iki devlet olarak tanımanız lazım”, şudur budur… bunu!

Talat- Ha.. o çok zor, yani elde edilemeyecek şeyleri şimdi atmamak lazım!

Erdoğan- Hiç dile getirmeye gerek yok!

Talat- Evet, evet, evet!

Erdoğan- Bizim şimdi ilk etaptaki olayımız ambargolar.

Talat- Tabii, tabii, tabii… Ama…

Erdoğan- Bütün olay o…

Talat- Ama tabi lütfen şeyi hiç unutmayalım, çözümü.

Erdoğan- Bak ne diyorum…

Talat- Tamam…

Erdoğan- şimdi bunu düşünme sen…

Talat- Tamam, biliyorum, biliyorum…

Erdoğan- Mesela şimdi referandumu soruyorlar…

Talat- Biliyorum biliyorum.

Erdoğan- Bence hiç şimdi referanduma bizim yeşil ışık yakmamızın anlamı yok…

Erdoğan- Şey noktasında da bence 1 numarayla fazla dalaşma.

Talat- Kiminle?

Erdoğan- Yani… 1 numarayla, 1 numarayla.

Talat- Haaa… Yok… Şimdi bakın…

Erdoğan- İlkeyi, ilkeyi koyuyorsun ortaya ya… Bak şimdi bana sordular bu akşam, ben şunu söyledim…

Talat- Dinledim, dinledim dinledim.

Erdoğan- Ha dinledin değil mi… Yani o bir şeyi savundu.

Talat- Ama, ama… Ama bakın şimdi size bir şey söyleyeyim…

Erdoğan- Halk da yüzde 65′le karşısına dikildi. Olay budur.

Talat- Şimdi benim bütün maksadım şu. Bir kere Denktaş’la bu yeni diplomatik atak sürecini sürdüremeyiz.

Erdoğan- Zaten o artık…

Talat- Çünkü o insan orda… O orda olduğu sürece, resmin ortasında, bence kimse bize rağbet etmez.

Erdoğan- Mehmet Ali bey ben size bir şey söyleyeyim mi? Artık o bitmiştir!

Talat- İşte onu diyorum… Ben de onu söylüyorum.

Erdoğan- Yani onun… Ama artık onu sizin söylemenize gerek yok artık. Yani şu anda o artık muhatap olmaktan bile çıkmıştır!

Talat- Evet.. Yani onu… şey… ıııı.. Kaale almayacağız… Başka çaremiz yok.

Erdoğan- Tabii canım ya… Yani hayır yani, sizin onu şey yapmaya, söylemenize bile gerek kalmıyor artık. Dünyada o bütün itibar kaybına girdi. Nerede Burgenstock’da bir defa… Bitti o.

Talat- Doğru, doğru, tamamdır.

Erdoğan- Tabii, tabii tabii.

Talat-Tamamdır, tamamdır. Katılıyorum.

Erdoğan- Oldu.

Talat- Oldu peki.

Erdoğan- Peki. Sağolasın. Hayırlı akşamlar.

Talat- Kolay gelsin. Hayırlı akşamlar

Erdoğan- Hayırlı geceler.


ERDOĞAN'IN GİZLİ TELEFON GÖRÜŞMELERİ KİMİN ELİNDE?

Arslan BULUT- Yeniçağ
“Ergenekon” soruşturması kapsamında Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal’da aramalar yapıldı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, sabah saatlerinde Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal binalarına gelerek arama yapmaya başladı. Aydınlık dergisi çalışanı 2 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.
Aramanın gerekçesi olarak, Aydınlık dergisinin son sayısında çıkan bir haber gösteriliyor. Peki Aydınlık dergisinin son sayısında ne vardı? Recep Tayyip Erdoğan ile Mehmet Ali Talat arasında 2004 yılında yapılan bir telefon konuşması vardı. Dolayısıyla Başbakanın telefon kayıtlarının gizlice kaydedildiği öne sürülüyor. Demek ki yayımlanan haber doğru!
* * *
Konuyu bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyuran İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, telefon konuşmasının kendilerine elektronik posta yoluyla ulaştığını söylemişti. Savcılık, Aydınlık dergisinin bilgisayarlarında herhalde bu mektubu arıyor. Böylece mektubun hangi adresten gönderildiği bulunacak. Oysa, mektubu gönderen, tedbirini de almıştır. Ev veya işyeri telefonuna bağlı bir bilgisayar kullanmamıştır! Dolayısıyla arama yapmaya hiç gerek yoktu. Ayrıca Telekom üzerinden de mesajın hangi adresten gönderildiğini tespit etmek mümkün bildiğim kadarıyla!
* * * Görüşmede Erdoğan, Talat’a ne diyor? “Bir numarayla artık dalaşma, o artık bitmiştir!” diyor. Denktaş ve Talat için dalaşmak fiilini kullanıyor! Erdoğan ayrıca “Devlet mevlet işini biz hiç dile getirmeyelim” diyor, Talat anlamıyor, Erdoğan tekrar “Yani iki devlet olarak tanınmamız lazım, şudur budur bunu hiç dile getirmeyelim” diye açıklıyor. Erdoğan bu telefon görüşmesini yalanlayamadı. Kim bilir Aydınlık dergisinin elinde başka telefon görüşmelerinin de bulunup bulunmadığından endişelidir. Savcılık da belki bunu araştırıyordur.
* * * Biliyorsunuz, Aydınlık dergisi daha önce de Karen Fogg’un elektronik posta ile yazdığı mektupların neredeyse tamamını yayımlamıştı. Karen Fogg’un Türk tarihinin hakkından gelmek isterken bunu kimlerle beraber yapmak istediği ortaya çıkmıştı. Dergi sorumluları bu habercilik olayından dolayı mahkemeye verilmiş, yargılama sonunda beraat etmişlerdi. Türkiye, her önemli haberden sonra gazetelerde, televizyon kanallarında arama yapılabilen bir ülke haline geldi. 2004 yılında Erdoğan ve Talat’ın telefonda konuştuğu sözler bir sır değil aslında! Bütün uygulamaları telefonda konuştukları gibiydi. Fakat şimdi, KKTC’yi nasıl pazarladıkları delilleriyle ortaya çıkmıştır. Hiçbir savcılık soruşturması, arama, tarama bu gerçeği değiştiremeyecektir.
* * * Bir de şu durum var! Bazı gazeteler ve gazetecilerin, mahkeme kararı olmadan dinlendiği ve bu görüşmelerin dava dosyalarında delil olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Peki bu dinlemeler de yasadışı olduğuna göre dinlemeyi yaptıran ve yapanların evlerinde ve iş yerlerinde arama yaptırılacak mıdır? Özgürlükler ve demokratik açılımlardan bahsediyorlar da hani!
Ergenekon davasında ses kaydı dinlemeleri mahkeme tutanaklarına geçirilmedi mi?Hatta bu dava ses kayıtlarınla dönmüyor mu?

O zaman neden dinleme yapanlar sorgulanmadı.

"Bu ne periz bu ne lahana turşusu" demezler mi?

Dinlemeyi sadece Fettullah-cia-mossad yapınca oluyor da başkası yapınca mı suç oluyor.
Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır.
Helal olsun DENKTAŞ.
Kıbrıs'ın Atatürk'ü boşuna demiyorlar sana.
Bu yaşında bu kadar korkulan adamsın ya helal olsun.



BAKÜ ŞEHİTLİĞİNDE TÜRK BAYRAKLARI KALDIRILDI
Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de Şehitler Hıyabı'nda bulunan Türk şehitliğinde abidenin yanındaki Türk bayrakları kaldırıldı
Türk Şehitliğinin sınırları içinde yer aldığı Bakü’nün Sebail ilçesi İcra Hakimiyeti Şube Müdürü İsrafil Kerimov, Şehitler Hıyabanı’ndaki Türk Şehitliği Abidesi’nin etrafından Azerbaycan ve Türk bayraklarının kaldırılmasının bir kampanya amacını taşımadığını belirtti. Bu konunun “Azerbaycan’da yabancı devletlerin ve uluslararası teşkilatların bayraklarının kullanımı hakkındaki kanun” çerçevesinde düzenlendiğini belirten Kerimov, bayrakların asılması ile ilgili olarak zaman zaman kontroller yapıldığını bildirdi. TÜRK BÜYÜKELÇİLİĞİ DOĞRULADI Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Elhan Plohov da “Dışişleri Bakanlığı ne bayrak asıyor ne de kaldırıyor. Bu mesele bizi ilgilendirmiyor” dedi. Plohov, bayrakların abide etrafından sürdürülen tamirat işleri nedeniyle kaldırılmasının da söz konusu olabileceğini belirtti. Azeri sözcü, bu durumda rahatsızlık duymanın gereksiz olduğunu söyledi. Bayrakların kaldırıldığı Türkiye’nin Bakü Büyükelçiliği tarafından da doğrulandı. ALİYEV GAZ KARTINA SARILDI Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azeri gazını Avrupa’ya taşıma konusunda Türkiye’nin şartlarının “kabul edilemez” hale geldiğini ve gaz rotasını değiştirmeyi düşündüklerini söyledi. Başkent Bakü’de konuyla ilgili konuşan Aliyev, Türkiye’nin şartlarının “kabul edilemez” hale geldiğini ve başka çareleri kalmadığını ifade etti. Açıklamanın Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yönelik protokollerin imzalanmasının ardından gelmesi dikkat çekti. Aliyev ayrıca, gelecek yıldan itibaren Rusya ve İran’a da gaz ihraç edebileceklerini ifade etti.

not:
Gerekçe ne olursa olsun Şehitlikten Türk bayrağını kaldıran Azerbaycan'ı kınıyorum.Türkiye Akepe değildir, bunu bilmeli ve hiç bir zaman unutmamalı.


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR,
SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."