16 Haziran 2009 Salı
NOBEL ÇOCUKLARI
Yargıtay’dan 2. Cumhuriyetçilere ağır tokat: Türklüğe hakaret etmek ‘kişilik hakkına saldırı’ içerir. Her vatandaş tazminat davası açabilir!
Yargı iftiraya izin vermedi YARGITAY Hukuk Genel Kurulu, Orhan Pamuk’un, “Bu topraklarda 30 bin Kürt, 1 milyon Ermeni öldürüldü” sözlerini kendine hakaret olarak gören her Türk vatandaşının tazminat davası açabileceğine karar verdi. Yerel mahkemenin aksi yöndeki kararını bozan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Pamuk’un sözlerinin ‘kişilik haklarına saldırı’ içerdiğine dikkat çekti.
Hukuki koruma altına alındı ANAYASA’nın 66. maddesine göre “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür” denilen kararda şu noktalara dikkat çekildi: Kişilerin onur ve şerefleri gibi mensubu bulundukları ve Anayasa ile çerçevesi belirlenmiş bir millete aidiyet duyguları da yukarıdaki açıklamalar nazara alındığında; kişilik değerleri kapsamında ve hukuki koruma altındadır.
“Türkler 1 milyon Ermeni ve 30 bin Kürt’ü öldürdü...”* Bu topraklarda, 30 bin Kürt 1 milyon Ermeni öldürdük * Hiç kimse bunu söylemeye cesaret edemiyor, ben ederim Batı, bu iftira sonrası Pamuk’u para ve Nobel’le ödüllendirdi!
KARAR EMSAL TEŞKİL EDİYOR. TÜRK MİLLETİNE HAKARETİ VAZİFE EDİNENLER YANDITürklüğe hakaret edene bireysel dava yolu açıldı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Orhan Pamuk’un, “Bu topraklarda 30 bin Kürt, bir milyon Ermeni öldürüldü” sözlerini hakaret olarak gören her Türk’ün Pamuk’a tazminat davası açabileceğine karar verdi
Haber: Salim YAVAŞOĞLUYargıtay Hukuk Genel Kurulu, Avukat Kemal Kerinçsiz’in, “Bu topraklarda 30 bin Kürt, bir milyon Ermeni öldürüldü” sözleri nedeniyle Orhan Pamuk’un hakkında açtığı davayı karara bağladı. Mahkeme, bu sözlerin, Türk milletine mensup vatandaşların “kişilik haklarına saldırı” içerdiğine hükmetti. Bu karar, Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı olan herkesin Pamuk ve bundan sonra benzeri açıklamaları olanlar hakkında kişilik haklarına saldırı nedeniyle dava açmasının yolunu açtı. Karar, Kemal Kerinçsiz’in Avukatı Tolga Akalın tarafından Ümraniye davasının sürdüğü Silivri Cezaevi’nde açıklandı.
Hukuk tarihinde bir devrim“Bu karar hukuk tarihinde bir devrimdir” diyen Akalın, “Bundan sonra Türk milletinin hakları, her bireyinin kişilik hakkı olmuştur. Bu ve benzeri konularda her Türk vatandaşı, 43 hakimin imzasıyla kişilik hakkına hakaret edildiği için tazminat davası açma hakkına kavuşmuştur” dedi. Orhan Pamuk’un yabancı bir dergideki beyanları nedeniyle Avukat Kemal Kerinçsiz, Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kişilik haklarına saldırı yapıldığı gerekçesiyle tazminat davası açmıştı. Kararda, Kerinçsiz, dava dilekçesinden Pamuk’un yukarıdaki sözlerinin ardından şu ifadelere yer verildi:
Türk milletine darbe“Türk milletini ve atalarımızı katil ilan ettiğini, davalının iftiradan ibaret bu beyanının Türk milletinin bütün fertlerini yurt dışında yabancı milletler karşısında zor duruma düşürdüğünü, Ermeni iddialarına güç kazandırdığını, bu beyanlarla birlikte Türk milletinin dışarda horlanma, dışlanma ve aşağılanma şeklinde davranışlara daha sıklıkla maruz kalmaya başladıklarını, bir çok ülkede Ermeni iddiaları ile ilgili yasa tasarılarının kabul edilmeye başlandığını, Türk milletinin bu iddialarla ilgili dış baskı ve tehdit ile karşılaştığını, davalının bu sözlerinin Türk milletinin bütün fertlerine, tarihine, uluslararası ilişkilerine, menfaatlerine büyük darbe vurduğunu, fert olarak da büyük üzüntü duyulduğunu, şahsiyet haklarının ağır suretle ihlal edildiğini ileri sürmüştür.”
Kişisel haklara saldırıAvukat Kemal Kerinçsiz’in açtığı dava Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, “Davacıların salt Türk milletinin bir ferdi olmaları nedeniyle yansıma yoluyla kişilik haklarına saldırı olduğunun kabulüne imkan bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yönünden reddine karar verilmiştir” denilerek kabul edilmemişti. Bunun üzerine davacılar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne itirazda bulunmuştu. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, davanın bu aşamasını şöyle değerlendirdi: “Dava, kişilik haklarına saldırı nedenine dayanmaktadır. Hukukumuzda kişilik haklarının tanımı yapılmamış ve bu hakkın hangi değerleri kapsadığı da açıklanmamıştır. Böylece kişilik haklarının diğer bir anlatımla şahsiyet haklarının nelerden ibaret olduğunun belirlenmesi ve sınırının çizilmesi uygulamaya yani yargıya bırakılmıştır. Gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda kişisel değerlerin; fiziki, duygusal ve sosyal kişilik değerleri olarak belirlendiği, kişinin toplum içindeki mesleki kimliği şeref ve haysiyeti, özgürlüğü, vücut ve ruh bütünlüğü ve sağlığı, ırk, din ve vatandışlık gibi bağları kapsadığı kabul edilmektedir” denildi.
Usul ve yasaya aykırıKararın sonunda ise şu değerlendirme yapıldı: “Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi) bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.”
Aktif dava ehliyetleri varAnayasa’nın 66. maddesine göre “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” denilen kararda şu noktalara dikkat çekildi: “Kişilerin onur ve şerefleri gibi mensubu bulundukları ve Anayasa ile çerçevesi belirlenmiş bir millete aidiyet duyguları da yukarıdaki açıklamalar nazara alındığında; kişilik değerleri kapsamında ve hukuki koruma altındadır. Davalı tarafından söylendiği iddia edilen sözlerin, davacıların vatandaşlık bağı ile bağlı bulundukları Türk milletine yöneliki olması durumunda davacıların aktif dava ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar davalı, dava konusu sözlerinde özne bulunmadığını, savunmuş ise de mahkemece, sözlerin Türk milletine yönelik olduğu benimsenmiş ancak davacıların salt Türk milletinin ferdi olmaları nedeniyle aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Şu durumda davacıların aktif dava ehliyetinin varlığının kabulü ile davanın esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir... Yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”
Ne demiştiOrhan Pamuk, İsviçre’de yayımlanan bir dergiye verdiği röportajda, “Türkler, bu topraklarda 30 bin Kürdü ve 1 milyon Ermeni’yi öldürdük. Türkiye’de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum” demişti. Pamuk, bu açıklamalarının ardından Nobel ödülünü almıştı.