13 Temmuz 2009 Pazartesi

İNGİLTERE'DEN İSRAİL'E KISMİ SİLAH AMBARGOSU

BUNA İNANMAK İÇİN AHMAK OLMAK LAZIM

İngiltere, geçen ocak ayında, İsrail'in Gazze Şeridinde yürüttüğü "Dökme Kurşun" operasyonunda yer aldığı gerekçesiyle, Sa'ar savaş gemileri için gerekli parça ve teçhizatı temin etmeyi reddederek, İsrail'e kısmi silah ambargosu uygulamaya başladı. İsrail'in Haaretz gazetesinin haberine göre, İngiltere Dışişleri Bakanlığı, İsrail'e yaptırım kararını İsrail'in Londra Büyükelçiliğine birkaç gün önce iletti. İsrail'in Londra Büyükelçiliğinin Dışişleri Bakanlığına gönderdiği kriptoda, karara parlamento üyeleri ile insan hakları örgütlerinin yoğun baskısının neden olduğunu belirttiği kaydedildi. Kısmi silah ambargosunun, İngiltere'nin İsrail'e silah ihracatının hükümet tarafından gözden geçirilmesi sonucu geldiğine dikkat çekildi. Gönderilen kriptoda, İngiltere'nin, 37'si donanmaya yönelik 182 silah ihraç lisansını gözden geçirdiği, ancak sonuçta hepsi de Sa'ar gemileriyle ilgili 5 lisansı iptal yoluna başvurduğu vurgulandı. Bu lisansların da muhtemelen gemideki topların yedek parçalarına ait olduğu belirtiliyor. Habere göre İngiltere, ambargonun bu savaş gemilerinin "Dökme Kurşun" operasyonuna katılması nedeniyle uygulandığını belirtirken, böylece İsrail ile arasındaki güvenlik anlaşmasının ihlal edilmiş olduğunu öne sürdü. İngiliz Dışişleri ve Savunma bakanlıklarının, geçen hafta ilgili firmalara, İsrail donanmasıyla planlanmış silah anlaşmalarını durdurmak durumunda kalabilecekleri yolunda bilgi verdiği de kaydedildi. Gazze'de 22 gün süren operasyondan bu yana İngiliz milletvekilleri ile sivil toplum örgütlerinin Londra'yı, İsrail'e tam bir silah ambargosu uygulamaya ikna etmeye çalıştığı, ancak İngiltere hükümetinin bu talebi kabul etmediği de belirtildi. Uluslararası Af Örgütü, şubatta İsrail'e silah satışları üzerine bir rapor yayımlamış ve Hermes 450 insansız hava araçları motorlarının temininde İngiltere'nin rolüne işaret etmişti. Örgüte göre İsrail, bu araçları Gazze'deki hedefli suikastlarda kullanıyor. Filistinli insan hakları örgütlerinden El Hak'ın, rapordan hareketle, İngiliz hükümetine karşı "İngiliz silah satışlarının, Gazze operasyonlarını kolaylaştırdığı" iddiasıyla dava açma yoluna gittiği de bildirildi. İsrail Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyse, İsrail'in savunma bağlantılı ithalatının çok ufak bir yüzdesinin İngiltere'den geldiğini söyledi. İngiltere Ticaret Bakanlığı verilerine göre, bu satışların toplamı 20 milyon sterlin (130 milyon şekel - yaklaşık 34,2 milyon dolar) dolayında... İngiltere'nin silah ambargosunun İsrail donanmasının operasyonel yeteneklerinde herhangi bir etkisinin olmamasına rağmen, bunun siyasi anlamda çok önemli olduğunu yazan Haaretz, kararın diğer ülkeleri de İsrail'e savunma ihracatını durdurmaları için teşvik edebileceğini haber verdi. Haberde, İngiltere'yi büyük olasılıkla, İsrail'e gösterileri dağıtmakta kullanılan malzemeler satan Belçika'nın izleyebileceği vurgulandı.

KİRAZ GÖLGESİ


"ben bu vatanı, bir kiraz ağacı gölgesi ve bir çift kadın memesine satarım." diyebilmişTaraf’ın dönek solcusu Ahmet ALTAN’ı anlarım. Ciğerini, ruhunu vicdanını, ahlakını Saros’un yeşilinin ucuna bağlamış uçuyor.

Eyvallah uçsun.
Bunu biz çoktan kâğıttan uçak yapıp yolladık zaten.
Fakat anlayamadığım, beni ürküten “ulusalcı kesimden” Rabia Kader hakkında yapılan eleştirilerin dozajı. (Eleştiri demiyorum dikkat edin; eleştirinin dozajı)
Taraf’ın liboşları ABD güdümünde döktürüyor. Her husumetten ABD’ye yaranmak, yalanmak adına malzeme çıkarıyorlar.
Memlekete kiraz ağacı gölgesi kadar hizmeti olmayan şahsiyet buyurmuş:
Başlık harika: Çinliler, Türkler, Kürtler...
“Uygurlar, “kültürlerinin, dillerinin ve dinlerinin” tehlike altında olduğunu söylüyorlar. “Kültür ve dil” konusundaki şikâyetleri aslında bizim ülkemizdeki Kürtlerin şikâyetlerine benziyor. Vahşet, başka bir ülkede yaşandığı vakit insanlar, “kendi ülkelerinde” yaşandığında fark etmedikleri haksızlıkları daha iyi algılıyorlar. Eminim burada Kürtlerin acılarını anlamayan birçok Türk, Uygurların yaşadığı acıları çok iyi hissedip anlıyordur. Bu konuda Çin devletiyle Türk devletinin yaklaşımları birbirine benziyor. Söyledikleri hemen hemen aynı: “Benim yönetimim altında, benim istediğim gibi yaşayacaksın, benim verdiğimden fazlasını istemeyeceksin.” Buna karşı çıkanın başı belaya giriyor.”
Ana-tema bu.
Okuyup yorulmasınlar diye; patronalarına başlıktan göndermiş mesajı. Hizmetini başlıkta gözlerine sokmak istemiş.
Uygur bölgesi Doğu Türkistan, 1949’da Çin tarafından işgal edildi.
Türkiye’de ayrı bir devlet mi vardı da işgal ettik?
Çin’de Doğu Türkistan’a Sincan özerk bölgesi diyor.
Özerk bölgeyse; dil ve kültür hakkı vereceksin.
Ama vermiyor.
Kısmen var ama üniversitesine almıyor, devlet kurumlarında bin türlü zorluk çıkartıyor. Kültürel hiçbir faaliyetine izin vermiyor. Düğünlerini bile engelliyor.
Türkiye’de kimin düğünü engellenmiş?
İsteği dışında doğum kontrolü yapıyor. Oysa Çin her sene tüm Uygurlular kadar doğuruyor.
Türkiye’de hangi kürdün doğurması engellenmiş.
Doğum oranlarına bak bakalım, bu ülkede en fazla doğuran kim.
En katı dönemlere bile, ABD güdümlü (senin patronların dikkat et) cunta rejimlerinde hangi Kürt vatandaş örf adet ve geleneklerini yerine getirememiş.
Ayrılıkçı, emperyalist köpeği bir zümrenin akıttığı kanın haricinde normalde gelişecek demokrasi baltalanmadı mı?
Demokratik hak arayışları AB-D,İsrail güdümünde ayrılıkçılığa, bölücülüğe kaydırılmadı mı?
Yılardır bu emperyalist kan emiciler teröre ve gözyaşına coğrafyamızsa lojistik ve psikolojik destek vermiyor mu?
Ve sen yıllardır bunlara hizmet ederek ekmek yemiyor musun?
O kadar acizsin ki ben seni bedavaya veririm.
Neyse, ben asıl konuma geçmek istiyorum. Cevap vermek değildi amacım. Ama medyanın olmadığı bir ülkede, emperyalistlerin hizmetkârlarının potansiyel hedefi gençlerimizden bir iki okuyan olurda belki bunların gerçek yüzünü görür.
AKP iktidarı boyunca Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin iki kazanımı oldu.
1.Türkiye Cumhuriyeti’nin, laik, sosyal, hukuk devlet yapısının gizli düşmanları aldıkları emir doğrultusunda maskelerini indirdi ve var güçleriyle saldırıya geçti. Bu bir kazanımdır.
2.Benim en çok önemsediğim; ABD’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne en büyük kazığı sağ/sol ayrımcılığı parçalandı. Yeşil ihanet, ayrılıkçı Kürt ve satılmış liboşların maskesiz yüzlerinin iğrençliği karşısında sağdan ve soldan vatansever, Atatürkçü aydınlar uzlaştı. Şimdi sağdan ve soldan gelen kültürel birikim demokrasinin çift ayağını oluşturuyor. Çift ayağı üzerinde Atatürk Türkiye’si yeniden doğruluyor.
Bu konjonktürde fazla iyimser görünebilir bu yazdıklarım.
Ama gerçek budur. AKP’nin bilmeden yaptığı tek iyilik budur. Uyuyan dev uyandırıldı.
Bu ön geçişten sonra asıl ve beni sarsan konuya geliyorum.
Uygur Türleri ve Çin arasında gelişen olaylar Türkiye Cumhuriyeti’ni sarsıyor.
Emperyalist ABD bir taşta iki kuş vurmak üzere.
levent kalem