1 Mayıs 2009 Cuma
SOYKIRIMI ATATÜRK YAPMIŞ
ozdinler@turkishjournal.com |
YAZILMAK İSTENEN YENİ TARİH BUDUR!!
Amerikan meclisine sunulan sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısının ilk maddesindeki “1915-1919 yılları arasında ” kısmı çıkarılmış onun yerine ” 1915-1923 yılları arasında ” ibaresi gelmiştir!! Bu değişiklik yenidir!! Yani sözde soykırım yıllarının zamanı Kurtuluş savaşını da içine alan yıllar arasına çekilmiştir.. Lütfen tarihi yeni düzenlenmiş dosyaya bakınız kendiniz inceleyiniz: http://frwebgate.access.gpo.gov/cgi-bin/getdoc.cgi?dbname=110_cong_bills&docid=f:hr106ih.txt.pdf
1919 yılını 1923 olarak değiştirmek kağıt üzerinde çok küçük ama tarihsel olarak cok büyük bir değişikliktir çünkü bahsi geçen olaylar Kurtuluş savaşı zamanında oldu demektir.. Kurtuluş savaşının baş kumandanı kimdir.. Atatürk’tür.. öyleyse kim sorumludur efendim? ATATÜRK.. evet ATATÜRK.. Sarkisyan 24 Nisan’da ne demistir? : “Türk halkını sorumlu tutmuyoruz. O dönem baştakiler sorumludur”. Tarih 1919′dan alınıp 1923′e taşınınca baştakinin kim oldugunu söylemeye gerek var mı?
Bu iki rakam değişikliğinden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın haberi yok mudur? Onların ister olsun, ister olmasın bizim hepimizin haberi olmak zorundadır.. Lütfen yeni dökümanı okuyunuz, inceleyiniz ve arkadaşlarınızla paylaşınız!!
Görüldüğü gibi dokümanda iki rakam değiştirirsek Yarabbil Alemin sen nelere kadirsin.. Bir taşla üç kuş.. Hem Amerika ile sürtüşme bitecek, hem “Kemalizmin toplum üstündeki etkisini azaltmalısınız” diyen Avrupa mutlu olacak, hem Ermeniler’e ve bütün dünyaya “gördünüz mü gardaşlar sizi bizim atalarımız öldürmedi.. Aha sizi bu adam öldürdü.. Ona inananlar bize kendi ülkemizde 85 seneden beri zulüm yapıyorlar. Bize bunu yapan size onu yapmaz mi.. Ah gardaşlar ahh… düşmanımız ortakmış da bilmiyormuşuz..” deme fırsatı bulacaklar, birbirlerini kucaklayacaklar ve Türkler de nihayet Obama’nın da dediği ve istediği gibi tarihleriyle yüzleşecektir.. Zaten Türkiye Cumhurbaşkanı Obama’ya “Tarihimizle yüzleşmeye hazırız” demiştir.. Yaptı mı yapmadı mı diye şüpheye düşenlere de “Yapmıştır hem de vallah billah yapmıştır.. Bak onun müritlerinden oluşan Türk ordusu şimdi de Kürtleri öldürüyor.. Zamanında size yapılanı şimdi de Kürtlere yapıyorlar.” denildiğini duyar gibiyim..
Hatta durum öyledir ki Amerika’daki Türk toplumu biri “yapmıştır” dese bini de “hee yapmıştır tabii” diyecek kıvamdadır.. Zaten Türkler bunun doğru olduğunu kabul ettikten sonra Ermenistan’in bu yasa tasarısını kapı kapı bütün ülkelere götürmesinin bir gereği kalmayacaktir.. İstediği parayı istediği toprağı hak etme hakkı doğacaktır.. Bunun karşılığında da ATATÜRK 20. Yüzyılın ilk soykırımını yapan azılı katil ilan edilecek ve Kurtuluş Savaşımızın meşruluğu tartışmaya açilacaktır. İşte bu kimileri için “Dream come true” gibi birşeydir.. İyi de Atatürk’e mesiyeler düzen Obama buna nasıl izin verir.. Obama “Benim bu konudaki fikrim sabittir” deyip soykırıma inandığını ama faturanın kime kesileceği konusunda şüpheleri olduğunu belirtmiştir.. 24 Nisan konuşmasından da anlaşılacağı gibi Atatürk’ü ve Cumhuriyet tarihini savunma işinin Obama’ya bırakılacak hali yoktur…
İyi de nasıl olmuştur da geçen sefer tasarı Amerikan meclisine geldiğinde sert yeller estirip Amerika’nın Türk başkonsolosu’nu hışımla çeken Türk hükümetinin tutumu ve duruşu birden değişmiştir? Bir iki sene gibi kısa bir zamanda neler olmuştur? Çok önemli bir şey olmuştur.. Türkiye Cumhurbaşkanı Ermenistan’a gitmiştir.. Orada görüşmeler sürerken Ermenistan başkanı çok akıllıca bir cümle kullanmıştır.. Söyle demiştir Sarkisyan : “Türkiye Ermeni soykırımını kabul ederse Türkiye’de laik sistem yıkılır”. Açın bakın işte aynen böyle demiştir.. Bu cümle, çok üstün bir zekanın ve son derece güzel bir analizin damıtılmış öz sözüdür.. Sarkisyan Türkiye’de olan olayları son derece güzel analiz etmiş, bundan faydalanmıs ve iki ülke tarihinde görülmemiş bir yakınlaşmanın temeli suçu ATATÜRK’un üstüne yıkmak kaydıyla oluşmus ve ilk defa iki ülke Amerika’nin güdümünde ortak bir paydada buluşmus ve yol haritasını çizmiştir..
Bu arada Aliyev “Türkiye Azarbaycan arasındaki ilişki Atatürk’un bir mirasıdır” gibilerinden demeçler vermektedir.. Tamam işte.. tam da bu yüzden Türkiye Azerbeycan ilişkileri kötüleşmektedir sayın Aliyev.. Bir de hatırlatmaya gerek var mı Azerbeycan ünlü türk okullarını ülkesinden çıkaran tek Türki cumhuriyettir.. Eee tabi yaptığının cezasını çekmelidir Aliyev.. okulları ülkeden atarken aklı nerdeydi? Türkiye ve Ermenistan’in Amerikan güdümünde ve Avrupa onayında kurdukları plan güzeldir de acaba gerçekten bu yalan tutacak midir? Tarihçiler durumun böyle olmadığını biliyorlar.. Hoş bir kısım tarihçilerin bunun illah vallah böyle olduğu üzerinde görüş bildirmeleri an meselesidir. Eldeki belgeler durumu doğrulamıyor. Eldeki belgeleri kim takar?.. Takılsaydı bugüne gelinir miydir? Ters tepebilir.. Ama eğer Türk halkı da soykırım tasarısını onaylarsa ve Atatürk’un katil olabileceğine inanırsa ters tepmez.. Türk halkı buna hazır mıdır? Hemen bir kamu oyu yoklaması yapmak için “Ermenilerden özür diliyorum” kampanyası olacak ve halkın bu masalı kabul edip etmeyeceğinin sosyal deneyi yapılacaktir.. Deney sonucunu veriyouz: toplumun tepkisi sert değil, toplumsal baş kaldırı, aşırı reaksiyon gösterilmedi, olumlu bakanlar çoğunlukta.. geçiş döneminde olunduğunu düşünüyoruz.. Güzeeel… Durum iyidir de, daha da iyileştirmek için bir kaç Atatürk evladı terörist, katil, hırsız, din düşmanı gibi ağır suçlamalarla halk gözünde hakir ve suçlu gösterilmelidir. Haklarında karalamalar suçlamalar ve saldırılar kimi gazetelerde tam manşetten verilmelidir.. Atatürk adı terörist faaliyetlerle beraber anılmalı, halkın çoğu Atatürk’ün katil olabilme fikrine iyice alışana kadar ve Atatürk’ü içten içe terörist görene kadar bu hareket dalga dalga ve dozajı arttırılarak devam etmelidir.. Mümkünse Türk halkı istenilen kıvama geldiğinde bu yasa tasarısı kabul edilmelidir.. Obama’nin da dediği gibi “yangına körükle gitmenin bir yararı yoktur” Gün gelip de yasa tasarısı Amerikan meclisinden geçip Atatürk katil ilan edildiğinde Türk halkı da bu fikre iyice alışmış olmalıdır ki tepki göstermesin.. Bu arada tepki gösterme ihtimali olanlar da bir şekilde terör örgütü üyesi falan gibi yakıştırmalarla toplatılmalı, ve halkın güven duyduğu ne kurum varsa teker teker karalanmalı, etkisiz hale getirilmelidir. Bu arada, tüm bunlara paralel Türkiye’de Ergenekon davası sürmektedir.. Bu davada “Bir Numaralı Adam” fellik fellik aranmaktadır.. Zamanlama da müthiştir (Ergenekon davası, tasarıdaki tarih değişikliğinden kısa bir süre sonra ortaya çıkmıştır) Allah’in izniyle Amerika yeni değiştirilen tarihle soykırımı kabul edip faili belirlediğinde, Türk halkı da Atatürk’ü katil, Kurtuluş savaşını yersiz görme kıvamına geldiğinde ve biz de Avrupa’nın ve Amerika’nın istediği doğrultuda nihayet tarihimizle yüzleşme fırsatı bulduğumuzda, Ergenekon olayı bakın görün kendiliğinden nasıl da güzel çözülecek, bir numaralı adamın kim olduğunu cümle alem öğrenecektir..
Bu ahval ve şerait içinde sormamız gereken önemli bir soru vardır: 1919 yılını 1923 yılına kim, kimden destek alarak ve hangi amaçla değiştirmiştir?
Sanıyorum ki bu sorunun cevabını bulabilirsek bir çok şey kendiliğinde aydınlığa kavuşacaktir.. ———————————
* Önemli not: Bu yazı “Critical thinking”# yöntemi kullanılarak yazılmıştır.. Amaç bilgi vermek değil, okuyanı düşündürmektir.. Bu yazı bir beyin jimnastiği ürünü olduğundan yazar yazdıklarından sorumlu tutulmamalıdır… Bu notu anlamayan ve kabul etmeyenlerin yazıyı okumamaları önemle rica olunur.
#”Critical thinking is the intellectually disciplined process of actively and skillfully conceptualizing, applying, analyzing, synthesizing, and/or evaluating information gathered from, or generated by, observation, experience, reflection, reasoning, or communication, as a guide to belief and action.”
25/04/09 03:51
00000000000000000000000000000000000000
http://www.hurriyetusa.com/haber/yazdir.asp?id=18454
Çaresiz hastalığa Türk profesör ilaç arayacak | Tarih: 11/11/2008 7:39:00 PM |
|
ABD’de, Les Turner Derneği, ALS hastalığına ilaç bulmak için Chicago North Western Üniversitesi’nde laboratuvar kurmaya aday 400 bilim adamı arasından 37 yaşındaki Prof. Dr. Hande Özdinler’i tercih etti. | |
Canan KORKMAZ / CHICAGO Prof. Dr. Hande Özdinler, ALS hastalığına çare bulmak amacıyla Chicago North Western Üniversitesi’nde laboratuvar kurdu. Laboratuvarın açılışını 10 Kasım’da yapan Özdinler, “Bugün burada olmamı sağlayan Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz saygılarımı sunuyorum” dedi. Üniversitede ikinci ALS araştırma laboratuvarını kuran Prof. Dr. Hande Özdinler, yapacağı çalışmalarla ilgili olarak şu bilgiyi verdi: “Les Turner Derneği, ALS hastalığına bilimsel çözüm geliştirmek için benden laboratuvar kurmamı istedi. Amacımız, ALS hastalığında yok olan motor fonksiyonlarının nedenlerini araştırmak. Önce hücre düzeyinde, sonra laboratuvar hayvanları üzerinde ve daha sonra da ALS hastaları üzerind bilimsel araştırma yapacağım. Laboratuvarımız ve klinik olarak çalışacağımız mükemmel bir kadromuz var. Bu hastalığın ilaçlarını bulmak için çalışacağım.” Hastalığın tedavisi yok ALS (Amyotrophic Lateral Sclerosis) Türkiye’de ‘lou gehrig’ veya ‘motor nüron’ hastalığı olarak biliniyor. Sinir sistemini ilgilendiren ve şu anda bilinen bir tedavisi olmayan bu hastalığa yakalanan kişilerin bilinçle ilgili beyin fonksiyonları etkilenmiyor ancak zaman içinde kaslarını kontrol edemeyecek hale geliyor. Hande Özdinler, Micro Biyoloji ve Genetik üzerine İstanbul’daki Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra ABD’de Louisiana State Üniversitesi’nde Hücre Biyoloji üzerine doktorasını yaptı. 2003 yılından beri Harvard Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Özdinler, ALS Araştırma Merkezi’ni kurmak için bu görevinden ayrılıp North Western Üniversitesi’nde geçti. Laboratuvarın açılışına Türkiye’nin Chicago Baskonsolosumuz Kenan İpek de katıldı. Boşkonsolos İpek, Prof. Dr. Hande Özdinler’e başarılar diledi. Özdinler’in oğlu Tunç Özyurt da annesine destek verdi. Özdinler’in ekibinde Dr. Teepu Siddique gibi uzmanlar da yer alıyor. Prof Dr. Hande Özdinler ve Les Turner Derneği Kurucu Başkanı Harvey Gaffen Prof. Dr. Hande Özdinler, laboratuarın açılışını özellikle 10 Kasım’da gerçekleştirdi. Özdinler, “Bugün burada olmamı sağlayan Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Önder Atatürk’e sonsuz saygılarımı sunuyor ve saygıyla anıyorum” dedi. |
BU TARİHİ BİR YERE NOT EDİN
İsrail’de ulusal, ülke çıkarlarını savunan medya var.
"Türk ordusu, Suriye ile tatbikatı konusunda mutlu değil" diyerek ulusal çıkarlarına uygun davranıyor.
Mutsuz olsa neden tatbikat yapsın?
Sonra; asker sadece mutlu olacağı hareketleri mi yapar?
Terörle mücadele etmek hoşuna gitmez, ama varsa edecektir.
Bunun gibi bir şey bu.
Ama kurnaz İsrail basını bunu Türk Halkına yazıyor.
Bizim haberimiz dahi olmadan Türkiye-Suriye tatbikatını çıkarlarına ters gördü ve değerlendirmeye başladı. Bizim medyamız %90 ı ise kesinlikle ve kesinlikle Türkiye’nin değil. Ulusal hiç değil. Küresel sermayenin güdümüne girmiş garip bir medya ile Türk halkı kandırılıyor. Haberler çarpıtılmakla kalmıyor ayrıca tüm önemli kuruluşlarına halk desteğini kesmek için kullanılıyor.
Emperyalist-Siyonist güçler dünyayı kana boğmuşken, düşman gördüğü ulus devletlerini bölmek ve istediği gibi yönetmek amaçları artık açık seçik ortadayken buna direnen TSK - Yargı ve ulusalcı, devşirilmemiş halk kitleleri medya tarafından yıpratılıyor. Bu küresel güçlere ülkelerin tek başına direnmesi, ayakta durması zorlaşmış görünüyor. ABD ve AB el ele vermiş çeşitli ayak oyunları ve hakları içeriden çökeltecek sinsi oyunlarla insanları bölmektedir. Bölge ülkelerinin tamamı tehlikededir ve ortak mücadele etmek durumundadır.
Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ’un konuşmalarında en önemli bulduğum bir gazetecinin sorduğu “Suriye-Türkiye tatbikatına İsrail’in tepkisine ne diyorsunuz?” sorusuna verdiği olan üstü tepki doğru dürüst haber yapılmadı. Oysa İsrail bu tatbikatla sarsıldı. Bence de olağan üstü öneme sahip olan bu tatbikata İsrail’in dolayısıyla ABD ve AB’nin tepki göstermesi kadar doğal bir şey yok. Bölge devletlerinin içten parçalanma sürecine girdiği bu zamanda, ülkelerin yakınlaşması emperyalist katilleri rahatsız edecektir. Tabi ki emperyalist uşağı satılmış medyayı da rahatsız edecektir.
Jerusalem Post gazetesi, "Türk ordusu, Suriye ile tatbikatı konusunda mutlu değil" başlığı ile yayımladığı haberinde Bar-İlan Üniversitesi öğretim üyesi ve Begin-Sedat Stratejik Etüdleri Merkezi Direktörü Prof. EFRAİM İNBAR'a dayanarak
"Türkiye'nin Suriye ile ortak askeri tatbikatı, sadece Kudüs'ü rahatsız etmedi. Türk ordusunu da kızdırdı"
"Türk ordusu, bu konuda mutlu değil. Suriye'yi sevmiyor ve onu problematik bir devlet olarak görüyor"
"Türk subayları ile temas içindeyim"
"Ordu, bir müdahale konusunda çok dikkatli olmalı. Bir darbe komplosuna ilişkin soruşturma, gerginlik yarattı. Ordu sadece, devletin laik niteliğine yönelik bir tehdit olduğunu düşünürse harekete geçer"
"Tatbikat Müslüman ülkelerine yakınlaşmada yeni bir kilometre taşı"
"Türkiye'nin NATO, Batı ve İsrail ile ilişkileri" konusunda "birçok soru"ya yol açtığını öne süren İnbar, tatbikatın
"Türkiye'nin bölgedeki Müslüman ülkelerine yakınlaşma yolculuğunda yeni bir kilometre taşı oluşturdu"
"İsrail ve ABD izah bekliyor"
"Suriye, İran'ın müttefiki. Ordusu, Ruslar tarafından silahlandırılıyor. Tatbikat, Brüksel ve Washington'da soru işaretlerini yaratmış olmalı. İsrail ve ABD'nin izahı istediğinden eminim. Tatbikatın niteliğinin ne olduğunu görmek için beklemek zorundayız"
"Türkiye Hatay'ı işgal etti"
Jerusalem Post'a değerlendirmelerde bulunan aynı merkezden Arap siyaseti uzmanı ve 25 yıl İsrail Askeri İstihbarat Teşkilatı'nda görev yapmış Dr. MORDECHAİ KEDAR ise,
“tatbikatın İsrail'in aleyhinde olmayabilir”
“tatbikatın Türkiye ve Suriye'nin çıkarlarının buluşmasının sonucunda gerçekleşti”
"Türkiye'nin Hatay'ı işgal etti"
"Türkiye, Suriye'nin bir bölümünü işgal ediyor ama Suriye Türkiye ile ortak askeri tatbikatları yapmaya istekli. Yani, biz hâlâ Golan Tepelerinde iken Suriye'nin bizimle işbirliğini yapmaması için bir neden yok"
“Tatbikat'ın İsrail'in aleyhinde olmayabilir, tatbikatın, İsrail'e Suriye'nin önüne koyabileceği bir koz sağladı”
"Suriye, Türkiye'nin dostu olduğunu kanıtlamak istiyor"
"Türkiye bir bölgesel güç gibi görülüyor ve Suriye Türkiye'nin dostu olduğunu kanıtlamak istediği için Türkiye'yi bir güç olarak gördüğünü göstermek üzere bu oyun oynamaya hazır"
“ esasen tatbikatın turunun önemli”
"Eğer suda insan kurtarma praktiğini yapılıyorsa bir şey, eğer düşmana karşın savaşma tatbikatını yapılıyorsa çok farklı bir şey"