11 Haziran 2009 Perşembe

NEREDE BU CD?

Ergenekon İddianamesinde, Em. Org. Eruygur'un bilgisayarından çıktığı iddia edilen "Temalar" adlı belgede, Tayyip Bey'e şantaj kasetlerinin Cüneyt Zapsu'da olduğu belirtiliyor.

"Temalar"da konu şöyle açıklanıyor:

"Zapsu önemli bir CIA ajanı.

İstanbul'daki ABD Başkonsolosluğ unda Tayyip Bey'in önüne bir Yol Haritası koyuluyor ve Başbakan olması halinde yapacağı her şey tek tek anlatılıyor. Tayyip Bey de bunları not alıyor.

İşte, Tayyip Bey'in Amerikalılardan nasıl talimat aldığını gösteren bu sahneler videoya alınmış.

Zapsu da, bu videoyu şantaj aracı olarak kullanıp Tayyip Bey'i istediği çizgide tutuyor."

ABD Başkonsolosluğ u'nda Tayyip Bey'e talimat verilmesi sahnelerini hangi güç videoya alabilir?

Ve bu videoyu CIA ajanı Zapsu'ya kimler ne için verebilir? Cevabı çok kolay,

Ergenekon davasının 82. Duruşmasında gazeteci Hayrullah Mahmut Özgür’ün sorgusu yapıldı.

Star gazetesinin Uzan Grubuna ait olduğu dönemde 2003 yılında Ankara Temsilciliğini yapan Özgür, çapraz sorgusu sırasında çarpıcı bilgiler verdi.

Bu bilgilere göre:

Tayyip Bey, Belediye Başkanı olduğu dönemde Zapsu ile birlikte ABD Başkonsolosluğu'nu ziyaret ediyor.

Başbakan olması halinde neler yapacağını anlatıp sözler veriyor.

İşte bu sahnelerin videosunu bazı kişiler Hayrullah Mahmut'a izletiyorlar.

Videoyu Mahmut Bey'e izletenler, bu kaseti Uzanlar'a 50 milyon dolar karşılığında satmak istediklerini, bu konuda aracılık yapmasını istiyorlar.

Uzanlar para vermeyi reddediyor, kaset bedava verilirse yayımlayacaklarını söylüyor.

Fakat, Mahmut Bey, bu kasetin sonradan Uzan’lar’ın eline geçtiğinden şüphe ettiğini açıklıyor.

Video kaseti askeri istihbaratın da ilgisini çekiyor.

Jandarma İstihbarat, Mahmut Bey ile ilişki kurarak kaset hakkında bilgi istiyorlar ve Uzanların niyetini soruyorlar.

Aynı konuda Eruygur Paşa ve Levent Ersöz de Mahmut Bey ile görüşüyorlar. Kasetin içeriğinin hükümeti yıkmaya yetip yetmeyeceğini soruyorlar.

Kısa bir süre sonra Uzanlar hakkında operasyon başlatılıyor.

Bundan sonra savcılarla Mahmut Bey arasında şu konuşma geçiyor:

SAVCI:

Eruygur sizden kaseti istedi mi?

MAHMUT ÖZGÜR:

Bu sorunuz saçma sapandır. Kaset bende değildi ki. Bu CD'yi cebinizde 5 dakika bile taşıyamazdınız. Cebinizde bu CD varken kimse sizin güvenliğinizi sağlayamaz

Başıma ne geldiyse bu videoyu izlememden sonra gelmiştir.

Daha sonra söz alan tutuklu sanık İsmail Yıldız, kendisinin de bu CD ile ilgili olarak Gen. Levent Ersöz’le görüştüklerini söyledi. Ersöz’ün bundan yani hükümetin bu nedenle yıkılması olasılığından tedirgin olduğunu söylediğini. Kendisinin de bundan hükümetin haberdar edilmesini önerdiğinde Ersöz’ün “elimde malzeme yok ki gidip hükümete anlatayım” cevabını verdiğini. Buradan Ersöz ve Eruygurların ellerinde bulunmadığını anladığını belirtti.

Ardından söz alan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in, Özgür'e sorduğu sorular ve Özgür'ün yanıtları şöyleydi:

PERİNÇEK:

İzlediğiniz, ABD İstanbul Başkonsolosluğ undaki toplantı görüntülerinde, Tayyip Erdoğan'ın “özelleştirmeyi sonuna kadar götürme” taahhüdü dışında başka başlık var mı? Görüntülerde Cüneyt Zapsu da var mı?

MAHMUT ÖZGÜR:

Görüntülerde RTE, Neo-Sevr dediğimiz sonradan yaşananlarla somutlanan ABD’yle gizli anlaşmanın tüm maddelerini kabul ettiğini, Ermeni soykırımının kabul edileceği, Büyük Ermeni devletinin kurulması, anayasa değişikliği, AB uyum yasalarının değiştirilmesi, TSK etkisizleştirilmesi vb tüm hususları kabul ettiğini söylemektedir. Başkaca taahhütlerde vardı aklımda kalan bunlardır.

Görüntülerde Cüneyt Zapsu da bulunmaktadır.

PERİNÇEK:

Kendisini ÖKK’lı (Özel kuvvetler) olarak tanıtarak gelen ve sizinle görüşen kişinin, Genelkurmay Başkanlarının 30 milyon dolar rüşveti paylaştıklarını, birbirlerine suikast tertiplediklerini ve benzeri uydurma bilgiler anlattığını, bunun Fethullahçılardan gelen bilgi olduğunu söylediniz? Tahmin mi somut verilere mi dayanıyor?

MAHMUT ÖZGÜR:

Tahmin değil somut verilere dayanıyor. Fethullahçılardan gelen bilgi olduğunu somut verilerle anladım. Bu yaz sıcak geçecek ve bunlar ortaya çıkacak.

(7 Mayıs 2009-Tarihli Ümraniye Davası Tutanaklarından)

&&&

Aynı konuda Adil GÜVEN’in yazısı

Efendim, meşhur dizimizin geçen hafta yayınlanan bölümü şöyleydi ; Adamın biri varmış. Vaniköy rıhtımında balık tutarmış. Oltasına bir el bombası takılmış. Herkes alarma geçmiş. Gerçi el bombası boşmuş ama, bu önemli bir ipucu olabilirmiş. Denizden daha bir sürü silah ve mühimmat çıkabilirmiş. Çünkü malûm, birileri ortalığı karıştıracak ve sonra da bunu bahane ederek darbe yapacak ya, “ılımlı İslâm” düzeninde abdestiz silahla bu işler yapılamıyor. Öyle elindekini, belindekini, depodakini doğrudan alıp kullanamıyorsun. Silah, mühimmat dediğin illâ abdestli olacak. Ya toprakla teyemmüm için gömeceksin ya da suya atıp guslünü tam edeceksin. Mantık bu mantık olduğu için Vaniköy rıhtımında panayır düzenlenmiş. Canlı yayın araçları dizilmiş, muhabirler nöbete dikilmiş, olay mahallinden saatlerce tantana edilmiş. Denizde balık adamlar, ekran başında alık adamlar…. Bir heyecan, bir heyecan… Şimdi; insanları böyle oltanın ucuna takanlar, gözlerden ne tür öyküleri kaçırıyor onu anlatalım. Tarih 7 Mayıs 2009… Yer; Silivri’deki mahkeme salonu. 82. duruşma… Temmuz 2007’de, daha ilk furyada gözaltına alınmış olan gazeteci Hayrullah Mahmud Özgür’ün sorgusu yapılmakta. Konu; bir video kasedi ve (en azından bir kopyası kendisinde bulunan bu video kasedi ile) Cüneyt Zapsu’nun Tayip Erdoğan’a şantaj yaptığı. Hayrullah Mahmud’un sorgusunda duruşma tutanaklarına geçenler özetle şöyle; Star gazetesinin Uzan Grubuna ait olduğu dönemde Ankara Temsilciliğini yapan Hayrullah Mahmud’a 2003 yılında bir video izlettirilmiştir. Video; Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde yanında Cüneyt Zapsu olduğu halde ABD İstanbul Başkonsolosluğuna yaptığı ziyarete aittir. Videoda; Tayyip Erdoğan'ın, ABD’li yetkililere ve CIA görevlilerine, Başbakan olması halinde yapmayı planladıklarını anlatarak çeşitli konularda söz verip, taahhütlerde bulunduğuna dair görüntü ve sesler yer almaktadır. Videoyu izletenler, bu videoyu 50 milyon Dolar’a verebileceklerini, bu teklifi Uzanlara iletmesini istemişlerdir. Konuyu aktardığı Cem Uzan ve Can Ataklı, para vermeyi kabul etmemişler, “parasız verirlerse yayınlarız” demişlerdir. Karşı taraf ise parasız vermeyi kabul etmemiştir. Ancak muhtemelen kendisinin haberi olmadan Cem Uzan’ın bu görüntüleri aldığını sanmaktadır. Ne var ki, kısa bir süre sonra Uzanlar’a yönelik operasyon başlamıştır. Bundan sonra savcıyla Hayrullah Mahmut arasında şu konuşma geçer : Savcı - Şener Eruygur sizden bu kaseti istedi mi? Hayrullah Mahmud - Bu sorunuz saçma sapan. Kaset bende değildi ki… Bu CD'yi cebinizde 5 dakika bile taşıyamazdınız. Cebinizde bu CD varken kimse sizin güvenliğinizi sağlayamaz. Zaten başıma da ne geldiyse bu videoyu izlememden sonra geldi. Daha sonra Doğu Perinçek ile Hayrullah Mahmud arasındaki şu karşılıklı soru ve yanıtlar tutanağa geçer ; Perinçek - İzlediğiniz, ABD İstanbul Başkonsolosluğundaki toplantı görüntülerinde, Tayyip Erdoğan'ın “özelleştirmeyi sonuna kadar götürme” taahhüdü dışında başka başlık var mı? Görüntülerde Cüneyt Zapsu da var mı? Hayrullah Mahmud - Görüntülerde RTE, Neo-Sevr dediğimiz sonradan yaşananlarla somutlanan ABD’yle gizli anlaşmanın tüm maddelerini kabul ettiğini, Ermeni soykırımının kabul edileceği, Büyük Ermeni devletinin kurulması, anayasa değişikliği, AB uyum yasaları, TSK’nın etkisizleştirilmesi vb., tüm hususları kabul ettiğini söylemektedir. Başkaca taahhütlerde vardı aklımda kalan bunlardır.

Görüntülerde Cüneyt Zapsu da bulunmaktadır. (Bu noktaya kadar olan bölüm için kaynaklar : 1, 2, 3) Okuduk değil mi ? Okuduğumuzu anladığımızdan eminiz değil mi ? Yanıtın “evet” olduğunu varsayıp devam edelim. Şimdi, duruşmada bu konu neden gündeme gelmiş ? Bu konu Hayrullah Mahmud diye birinin salt ortalık karışsın diye ortaya attığı bir konu mu ? Hayır !.. Bu konu, savcıların iddianameye kanıt diye ekledikleri bir belge nedeniyle konuşuluyor ve tutanaklara geçiyor. “İkinci İddianame”de Şener Eruygur’da bir CD bulunduğu, bu CD içerisinde “5 Kasım Görüşmesindeki Temalar” başlıklı bir Word dosyası olduğu belirtiliyor ve (ilgili sayfasının kopyasını EK-1A veya EK-1B’de görebileceğiniz bu dosyanın) “4. Tema” başlığı altında şu açıklama yer alıyor : (NOT : Türkçe bozukluğunun sorumlusu iddianameyi düzenleyenlerdir). Cüneyt Zapsu ile Recep Tayyip Erdoğan arasında şantaj ilişkisinin olduğu, Cüneyt Zapsu nun başkanı şantaja tabi tuttuğunu, bu sayede istediği çizgide tutabildiğini, Cüneyt Zapsu’ nun önemli bir CIA ajanı olduğunu, Tayyip (Erdoğan) ın Türkiye de Amerika İstanbul Başkonsolosluğunda yapılan bir toplantıda, önüne harita planı konduğu ve Tayyip (Erdoğan) ın bu planı not aldığı, Türkiye de uygulayacağı her şeyin dikte ettirildiği, bu bilgilerinde kaset olarak Zapsu nun elinde olduğu…” (Kaynak : 4) Olayı koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin önde gelen savcıları itibar edilip üzerinde durulacak bir istihbarat konusu olarak görmüşler ki, iddianamede yer vermişler. Tek bir savcı da değil biliyorsunuz. Üstelik bağlı oldukları bir İstanbul Başsavcılığı makamı da var. O da onaylamış bulunuyor. Başka? Kendisine sunulduğunda bu iddianameyi kabul etmekle Mahkeme de onay vermiş oldu. Bu konuya da, bu konuyu gündeme getiren iddia ve belgelerin yargı konusu yapılması gereken önem ve ciddiyette olduğuna da… Tabiî konunun ele alınışında birazcık (!) bir gariplik var. Savcılık ve yargı erkinin en üst düzeyindekiler tarafından muteber, ciddî, önemli bulunan bu bilgi ve belgelerden hareketle kimsenin Zapsu ile RTE’yi “ Muhteremler, bakın hakkınızda ne deniyor ? CİA’nın ajanı olduğunuz, ülkeyi ve Cumhuriyeti satmak, yıkmak için Amerikalılara söz verdiğiniz, bunun videolu kaydı bile olduğu söyleniyor. Siz böyle bir halt karıştırdınız mı, len ?” diyen yok. Onları beyana davet etmenin ötesinde; “Böyle bir iddia gerçek midir ? Eğer gerçekse, durum rezilliğin dik alâsıdır ve de çok vahimdir. Bu konuyu mutlaka ve mutlaka açıklığa kavuşturmak en birinci görevdir, re’sen harekete geçmek gerekir” diyen de yok. Ya ne var ? “Siz bu ülkeyi yönetenlerin vatanı yabancıya satmak için söz vermiş olduklarına ilişkin bir iddia ve de bu iddianın belgesi ile neden ilgileniyor, kaydını tutuyorsunuz, lan ?” soruşturması, yargılaması yapılıyor. Ortada böyle bir iddia varsa ihtimaller iki değil midir ? Bu iddia ya yalandır ya da doğrudur. Yalansa, Zapsu ile Erdoğan’ın “bize çok büyük ve ağır bir hakarette bulunuluyor” diye tepki vermeleri gerekmez mi ? Hayır, vermiyorlar. 7 Mayıs 2009’dan bu yana vermiyor değiller. Çok daha öncesinden beri vermiyorlar. “İkinci İddianame” 26 Mart 2009’da açıklanmıştı. Gazeteler; “iddianame’de ilginç bir belge var. Zapsu’nun CİA ajanı olduğu, RTE’nin ülkeyi satmak için Amerikalılara söz verdiği toplantıya ilişkin elinde bir video bulunduğu, bununla RTE’ye şantaj yaparak onu yabancılara hizmet çizgisinde tuttuğu konu ediliyor” diye yazmışlardı. (Kaynaklar : 5,6,7,8,9,10,11,12)

Hiç ses çıktı mı muhteremlerden? “Bu hakkımızda çok çirkin bir iftiradır. Şerefimize, namusumuza saldırıdır. Böyle mesnetsiz bir iftira nasıl olur da ciddiye alınıp iddianameye konur ve yargılama konusu yapılır? Şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Bu iftirayı ortaya atanlardan da, buna itibar edip iddianamede yer verenlerden de hukuk önünde hesap sormak için harekete geçeceğiz / geçtik” dediklerini duydunuz mu ? Denilebilir ki, “Eh işte, konu en nihayetinde bir mahkemede ele alınmış. Farklı bir boyutu ve yönüyle de olsa, yargıya intikal etmiş. Hukuka saygının gereği olarak o nedenle ses etmiyorlar”. Acaba? Bu konunun medyaya iddianame ile yansıyışı 26 Mart 2009’da. Ama onun öncesi de var. Bu konu ilk kez 26 Mart 2009’da iddianame ile gündeme gelmiş ve yine Hayrullah Mahmud da bunu ilk kez 7 Mayıs 2009 tarihli duruşmada dillendirmiş değil ki… Hayrullah Mahmud, bu iddiayı iddianameden sekiz, duruşmadan da dokuzbuçuk ay önce kaleme alıp yayınlamış. 21 Temmuz 2008 tarihli uzun makalesinin (örneği EK-2’de yer alan) “CD’si Varken Darbeye Gerek Var Mı ?” başlıklı bölümünde konuyu ayrıntıları ile anlatmış. “Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu takdirde neler yapacağını Amerikalılara taahhüt ve vaad edişini gösteren ABD istanbul Konsolosluğundaki görüşmenin videosunu izledim” diyor ve bu video ile ilgili sonraki gelişmeleri aktarıyor. (Kaynak : 13) Peki, internet ortamında alenen yer alan ve o kadar zamandır ortalıkta dolaşan bu iddia konusunda ‘gık’ı çıkan, harekete geçip herhangi bir işlem yapan olmuş mu ? Bu iddiayı ihbar ya da hakaret kabul eden çıkmış mı ? Biz duymadık. Ya siz ? Duyulmasının, dal budak salmasının pek istenmediği, örtbas edilmeye çalışıldığı ‘gibi’ bir durum var sanki ortada. Siz ne dersiniz ? Boşgeçin, biz kafayı bu olaya takmayalım. Bakalım hangi sahildeki amatör balıkçının oltasına hangi mühimmat takılacak? Sonra gelsin, “denizde balık adamlar, ekran başında alık adamlar” dizisinin yeni bölümleri… Bizi o paklar. Pakladı da zaten… KAYNAKLAR : 1. http://ip.org.tr/lib/pages/detay.asp?goster=haberdetay&idhaber=1726 2. http://ulusalkanal.com.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=10492&Itemid=99999999 3. http://www.mehmetcik.gen.tr/haber.php?haber_id=4203 4. http://dosyalar.hurriyet.com.tr/2ergekenon_iddinamesi.htm 5. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11291517.asp?gid=233&srid=4079&oid=1&l=1 6. http://www.tempo24.com.tr/content/newsdetail.aspx?cat=25&newscode=36885 7. http://www.ayrintilihaber.com/news_detail.php?id=34103 8. http://www.nethaber.com/Politika/95525/IKINCI-IDDIANAMEYE-GORE-Basbakanin-santaj-kasetleri-CUNEYD 9. http://www.ekolay.net/haber/haber.asp?pid=2705&haberid=604224 10. http://www.tumgazeteler.com/?a=4877487 11. http://www.turkishaber.com/news_detail.php?id=12757 12. http://www.haberler.com/basbakan-in-santaj-kasetleri-elindeymis-haberi/ 13. http://www.alaturkaonline.com/yazi.asp?2715/durum-analiz